...................
...................
KAMYONA ÇARPTIM, KAMYON ÖLDÜ

05.02.2005

Kuban Paul Seauhmann
...................
...................

Yaklaşık 3 yıldır Marje’yi izliyoruz. Tarih ve kişiler her yerde değişiyor. Bizim toplumumuzda değişmiyor. 200 yıl önce de saplantılar vardı, şimdi de. O zaman da hiçbir şey yapmayan ama her şeyi bilenler vardı, şimdi de.

Tabu...Tabu...Tabu...

Sorunları tek gören, çözümü de tek sanır. Bu tip insanlar kendi eksenlerini dünyanın merkezi olarak görürler.

Siz, siz olun böyle olmayın. Çözümler üretin. Çözüm üretmediğine inandığınız kurumlar ya da kişiler varsa; salonda elinde kahve fincanı televizyon seyrederken mutfakta yemek yapanın yemeğini beğenmezlik seviyesizliğine düşmeyin. Gidin mutfağa, o gelsin kahvesini içip televizyon izlesin.

Kurumlar genelde iki şekilde oluşur. Biri sırtını bir sermaye ya da cemaate dayar; biri zamanlarını ve emeklerini ortaya koyanların özverisiyle ayakta durur. Bu açıdan baktığınızda eleştirinizdeki haksızlıklar ortaya çıkar. Tarih sizi utandırır.

Şimdilerde Kafkas Federasyonu hakkında ileri geri konuşmalar oluyor. Ne denilebilir? Yazık...

Bu sütunlarda sık sık dile getiriyoruz. Asıl uyuşmazlık, aradaki mentalite, nitelik ve asimilasyon farkıdır.

Kendini geliştirmemiş ve angeje olmuş insanları yönetmek basittir. Tabular yaratırsınız ve istediğiniz yöne itersiniz. Durum şimdilik bu.

Tabu ne? Çeçenya.

Haydi yürüyün...

Tabu ne? Rusya ezeli ve tek düşman.

Hadi yürüyün.

Nitelikli insanı yürütebilir misiniz? Elbette hayır. Çünkü o, sorular sorar. Neden sonuç ilişkisi kurar. Olayın öncesini araştırır. Değerlendirme yapıp, bu değerlendirmelerini; kırmadan dökmeden insanlarla paylaşır. Elde ettiği sonuca göre de yürür ya da yürümez.

Adamı mahkemeye çıkarmışlar. Hemen suçunu kabul etmiş.
- Kamyona çarptım kamyon öldü.
- Nasıl olur? Sen bir insansın, koskoca kamyona çarparak nasıl öldürürsün?

Adam omzunu silkmiş.
- O kadarını bilmem. Ben köprüye çıktım. Kamyon geliyordu. Önüne çıktım. Bir tokat attım. Aşağı uçtu ve öldü. Üzerime gelmeseydi.

Ertesi gün gazetelerdeki haber: Kamyon şoförü köprüde aniden önüne çıkan yayayı ezmemek için direksiyon kırdı ve köprüden uçtu.

Marje’de Kafkas Federasyonu ile ilgili yazılanlar da buna benziyor.

Hadi bunları ‘’gençlik’’ heyecanı ile yazılmış kabul edelim ve zamanla düzelir diyelim. İşin daha vahim boyutu var.

Biliyorsunuz, Kabardey-Balkar’dan Hatujuko Valeri isimli biri geldi. Türkiye’de ve Avrupa’da dolaşıp televizyonlarda ve derneklerde insanlarımızı bilgilendirdi. İkinci Abhazya enformasyonu olayı olduğunu Adigey’den Marje’ye bir mail aracılığıyla öğrendik. Hatujuko Valeri’de; Abhazya haberleri gibi yalan, yanlış bilgileri insanlarımıza verdi ve gitti.

Elbette mızrağı çuvala sokmanın yararı yok. Eninde sonunda ortaya çıktı ki, insanlarımızı yanıltan bilgilerle donatılmış. Adigey’den gelen e-maili belki görmemişsinizdir. Hatujuko Valeri’nin verdiği bilgilerle örnekleyelim.

Hatujuko Valeri;
Adigey’in Krasnodar’a katılması konusunda sorulan bir soruya Adigey resmi yönetiminin bu duruma hiçbir tepki göstermediğini beyan etti.

Gerçek; Adigey başkanı Hazret Şovmen’in yaptığı açıklama bizzat Krasnodar radyosunda yayımlandı.

Hatujuko Valeri; her toplantısında radyo ve televizyonda anadilde yayın saatlerinin minimuma indirildiğini söylemiştir.

Gerçek; On yıldır Adigey’de yaşıyorum. Anadildeki yayınlarda bir artış veya eksiliş görmedim.

Hatujuko Valeri; Anadilde yayınlanan kitap sayısı eskiye göre azaldı.

Gerçek; Anadilde yayınlanan kitap sayısının eskiye göre azalıp azalmadığı konusunda Adigey bazında bir tespitim yok. Ancak her yıl birbirinden güzel Adigece kitapların çıkmakta olduğunu görüyorum. Sayı konusunda iddialı değilim. Eğer Hatujuko’nun dediği gibi bir azalma varsa bunda asıl suçlunun yönetimler değil yazarlar ve aydınlar olduğunu düşünüyorum. Kitap hangi dilde yazılmışsa o dilde basılıyor. Yazar ve aydınlar gerek özel yaşamlarında ve gerekse önemli toplantılarda Rusça konuşmayı (Buna Hatujuko'da dahildir) ve kitaplarını Rusça yazmayı tercih ediyorlar. “Benim kitabım Adigece yazıldığı için basılmadı” diyebilecek tek bir kişi çıkabileceğini zannetmiyorum.

Hatujuko Valeri; okullarda anadil saatleri azaltıldı

Gerçek; Okullarda anadil saatlerinin azaltıldığı tartışmalarına Adigey’de de sık sık rastlamak mümkün. STK Adige Xase çalışanları anadil saatlerinin azaltıldığını söylerken hükümet kanadı da aksini iddia ediyor. Ancak bu konuda da bir gerçek var ki, yine baş suçlu hükümet değil. Rus veliler Adigece öğrensin diye çocuklarını Adige sınıflarına yazdırırken Adige veliler “Benim çocuğumun Adigece’ye ihtiyacı yok” diyerek çocuklarını Adige sınıflarına yazdırmaktan imtina ediyorlar.

Buyrun...

Hatujuko Valeri’nin durumu ‘’Kamyona çarptım kamyon öldü’’ diyen adama dönmüş. Biz bunu ne zaman öğreniyoruz? Adigey’den bilgilendirildiğimiz zaman. Anımsarsanız Abhazya’da seçimler döneminde de sokaklar tanklarla dolmuştu.

Her zaman diyoruz. Birileri gelip eğer kendi ülkesini yalan yanlış bilgilerle kötülüyorsa biraz bekleyiniz. Eninde sonunda gerçek ortaya çıkar. Elbette bilgisayarı olmayan ve bu gerçeklerden haberi olmayanlar Adigey’de durumun Hatujuko Valeri’nin anlattığı gibi olduğunu sanacak. Şimdi neden bu tür haber ve insanları bulup kent kent, ülke ülke dolaştırdıklarını anlayabiliyor musunuz?

Zamanını ve emeğini koyarak vatanı için bir şeyler yapmaya çalışan Kafkas Federasyonu’nu düşünün, cemaatler tarafından finanse edilerek kapı kapı dolaştırılarak yalan yanlış bilgileri verenleri düşünün. Kafkas Federasyonu’na yapılana bakın, Hatujuko Valeri’ye yapılanlara.

Kararı siz verin.


SonSöz
Çerkes, yalnız kendi insanını değil, kimseyi aldatmayandır. (Kuban)