Yaklaşık 3 yıldır Marje’yi
izliyoruz. Tarih ve kişiler her yerde değişiyor. Bizim
toplumumuzda değişmiyor. 200 yıl önce de saplantılar vardı,
şimdi de. O zaman da hiçbir şey yapmayan ama her şeyi bilenler
vardı, şimdi de.
Tabu...Tabu...Tabu...
Sorunları tek gören, çözümü de tek sanır. Bu tip insanlar
kendi eksenlerini dünyanın merkezi olarak görürler.
Siz, siz olun böyle olmayın. Çözümler üretin. Çözüm
üretmediğine inandığınız kurumlar ya da kişiler varsa; salonda
elinde kahve fincanı televizyon seyrederken mutfakta yemek
yapanın yemeğini beğenmezlik seviyesizliğine düşmeyin. Gidin
mutfağa, o gelsin kahvesini içip televizyon izlesin.
Kurumlar genelde iki şekilde oluşur. Biri sırtını bir sermaye
ya da cemaate dayar; biri zamanlarını ve emeklerini ortaya
koyanların özverisiyle ayakta durur. Bu açıdan baktığınızda
eleştirinizdeki haksızlıklar ortaya çıkar. Tarih sizi
utandırır.
Şimdilerde Kafkas Federasyonu hakkında ileri geri konuşmalar
oluyor. Ne denilebilir? Yazık...
Bu sütunlarda sık sık dile getiriyoruz. Asıl uyuşmazlık,
aradaki mentalite, nitelik ve asimilasyon farkıdır.
Kendini geliştirmemiş ve angeje olmuş insanları yönetmek
basittir. Tabular yaratırsınız ve istediğiniz yöne itersiniz.
Durum şimdilik bu.
Tabu ne? Çeçenya.
Haydi yürüyün...
Tabu ne? Rusya ezeli ve tek düşman.
Hadi yürüyün.
Nitelikli insanı yürütebilir misiniz? Elbette hayır. Çünkü
o, sorular sorar. Neden sonuç ilişkisi kurar. Olayın öncesini
araştırır. Değerlendirme yapıp, bu değerlendirmelerini;
kırmadan dökmeden insanlarla paylaşır. Elde ettiği sonuca göre
de yürür ya da yürümez.
Adamı mahkemeye çıkarmışlar. Hemen suçunu kabul etmiş.
- Kamyona çarptım kamyon öldü.
- Nasıl olur? Sen bir insansın, koskoca kamyona çarparak nasıl
öldürürsün?
Adam omzunu silkmiş.
- O kadarını bilmem. Ben köprüye çıktım. Kamyon geliyordu.
Önüne çıktım. Bir tokat attım. Aşağı uçtu ve öldü. Üzerime
gelmeseydi.
Ertesi gün gazetelerdeki haber: Kamyon şoförü köprüde aniden
önüne çıkan yayayı ezmemek için direksiyon kırdı ve köprüden
uçtu.
Marje’de Kafkas Federasyonu ile ilgili yazılanlar da buna
benziyor.
Hadi bunları ‘’gençlik’’ heyecanı ile yazılmış kabul edelim ve
zamanla düzelir diyelim. İşin daha vahim boyutu var.
Biliyorsunuz, Kabardey-Balkar’dan Hatujuko Valeri isimli biri
geldi. Türkiye’de ve Avrupa’da dolaşıp televizyonlarda ve
derneklerde insanlarımızı bilgilendirdi. İkinci Abhazya
enformasyonu olayı olduğunu Adigey’den Marje’ye bir mail
aracılığıyla öğrendik. Hatujuko Valeri’de; Abhazya haberleri
gibi yalan, yanlış bilgileri insanlarımıza verdi ve gitti.
Elbette mızrağı çuvala sokmanın yararı yok. Eninde sonunda
ortaya çıktı ki, insanlarımızı yanıltan bilgilerle donatılmış.
Adigey’den gelen e-maili belki görmemişsinizdir. Hatujuko
Valeri’nin verdiği bilgilerle örnekleyelim.
Hatujuko Valeri;
Adigey’in Krasnodar’a
katılması konusunda sorulan bir soruya Adigey resmi
yönetiminin bu duruma hiçbir tepki göstermediğini beyan etti.
Gerçek; Adigey başkanı Hazret Şovmen’in yaptığı
açıklama bizzat Krasnodar radyosunda yayımlandı.
Hatujuko Valeri; her toplantısında radyo ve
televizyonda anadilde yayın saatlerinin minimuma indirildiğini
söylemiştir.
Gerçek; On yıldır Adigey’de yaşıyorum. Anadildeki
yayınlarda bir artış veya eksiliş görmedim.
Hatujuko Valeri; Anadilde yayınlanan kitap sayısı
eskiye göre azaldı.
Gerçek; Anadilde yayınlanan kitap sayısının eskiye göre
azalıp azalmadığı konusunda Adigey bazında bir tespitim yok.
Ancak her yıl birbirinden güzel Adigece kitapların çıkmakta
olduğunu görüyorum. Sayı konusunda iddialı değilim. Eğer
Hatujuko’nun dediği gibi bir azalma varsa bunda asıl suçlunun
yönetimler değil yazarlar ve aydınlar olduğunu düşünüyorum.
Kitap hangi dilde yazılmışsa o dilde basılıyor. Yazar ve
aydınlar gerek özel yaşamlarında ve gerekse önemli
toplantılarda Rusça konuşmayı (Buna Hatujuko'da dahildir) ve
kitaplarını Rusça yazmayı tercih ediyorlar. “Benim kitabım
Adigece yazıldığı için basılmadı” diyebilecek tek bir kişi
çıkabileceğini zannetmiyorum.
Hatujuko Valeri; okullarda anadil saatleri azaltıldı
Gerçek; Okullarda anadil saatlerinin azaltıldığı
tartışmalarına Adigey’de de sık sık rastlamak mümkün. STK
Adige Xase çalışanları anadil saatlerinin azaltıldığını
söylerken hükümet kanadı da aksini iddia ediyor. Ancak bu
konuda da bir gerçek var ki, yine baş suçlu hükümet değil. Rus
veliler Adigece öğrensin diye çocuklarını Adige sınıflarına
yazdırırken Adige veliler “Benim çocuğumun Adigece’ye ihtiyacı
yok” diyerek çocuklarını Adige sınıflarına yazdırmaktan imtina
ediyorlar.
Buyrun...
Hatujuko Valeri’nin durumu ‘’Kamyona çarptım kamyon öldü’’
diyen adama dönmüş. Biz bunu ne zaman öğreniyoruz? Adigey’den
bilgilendirildiğimiz zaman. Anımsarsanız Abhazya’da seçimler
döneminde de sokaklar tanklarla dolmuştu.
Her zaman diyoruz. Birileri gelip eğer kendi ülkesini yalan
yanlış bilgilerle kötülüyorsa biraz bekleyiniz. Eninde sonunda
gerçek ortaya çıkar. Elbette bilgisayarı olmayan ve bu
gerçeklerden haberi olmayanlar Adigey’de durumun Hatujuko
Valeri’nin anlattığı gibi olduğunu sanacak. Şimdi neden bu tür
haber ve insanları bulup kent kent, ülke ülke
dolaştırdıklarını anlayabiliyor musunuz?
Zamanını ve emeğini koyarak vatanı için bir şeyler yapmaya
çalışan Kafkas Federasyonu’nu düşünün, cemaatler tarafından
finanse edilerek kapı kapı dolaştırılarak yalan yanlış
bilgileri verenleri düşünün. Kafkas Federasyonu’na yapılana
bakın, Hatujuko Valeri’ye yapılanlara.
Kararı siz verin.
SonSöz
Çerkes, yalnız kendi insanını değil, kimseyi
aldatmayandır. (Kuban)
|