Kuzey Kafkasya dillerinin hangi alfabeyi kullanması gerektiği
konusu son zamanlarda tartışmalara neden oluyor. Bu konuda en
doğru ve sağlıklı kararı elbette anavatandaki hemşehrilerimiz
alır. Ancak bizde düşüncelerimizi belirtelim.
Kuzey Kafkasya'daki yayınların hepsi Kiril alfabesiyle
yapılıyor. Daha önceleri yapılmış tüm yayınlarda da aynı alfabe
kullanılmış. Bu açıdan bakıldığında yeni alfabeye geçmek o kadar
kolay görünmüyor.
Bir başka sıkıntı da Latin alfabesine geçişte harflerin nasıl
kullanılacağı konusudur. Biliyorsunuz, Latin alfabesindeki
harfler farklı okunuyor. İngilizce ve Türkçe’den ilk 5 harfi
örnekleyelim.
Türkçe: A=a, B=be, C=ce, D=de, E=e
İngilizce: A=ey, B=bi, C=si, D=di, E=i
Şu
anda Türkiye’deki hemşehrilerimiz dilimizdeki sözcükleri, Latin
alfabesini kullanarak Türkçe okunuşuna göre yazıyorlar. Bu ne
kadar doğru? Örnek verelim; SETENAY GUAŞE. Bu iki kelimeyi
Türkçe okunuşuna göre böyle yazabiliriz. Ancak bunu Türkçe
bilmeyen kişi Setenay’ı SETİNEY olarak okuyabilir, Guaşe’yi hiç
okuyamaz. Eğer onların okuyacağı biçimde yazarsak o zaman
SATANAY GUASHE yazmak gerekecek.
Başka bir örnek verelim: Psı Gızet (su getir). Türkçe
yazdığınızda (ı) harfi kullanmanız gerekecek, ancak ı harfi
Türkçeye özgü bir harf, ayrıca Psı sözcüğündeki (s) ve (ı) harfi
ne olacak? Yani şöyle yazılması gerekecek PCE. Gızet içinde aynı
sorun var.
Sonuç olarak, Kiril alfabesini Latin alfabesine çevirmek öyle
kolay bir iş değildir. Hele Kuzey Kafkas dilleri gibi neredeyse
60’a yakın sesin kullanıldığı bir dilde neredeyse olanaksız.
Hadi olanaksız demeyelim de gerçekleştirilmesi zor diyelim.
Uluslararası iletişimde Latin alfabesi de çok önemli. Eğer böyle
bir yol denenecekse en azından harflerin İngilizce okunması
yönünde çalışma yapılması daha doğru bir yol olacaktır. Ş, Ç, Ğ,
İ, Ö, Ü gibi harfler kesinlikle kullanılmamalıdır. Bunun
zorluğunu Türkçe klavyesi olmayanlar iyi bilir.
Harf üretilmesinde; mümkün olduğunca özel işaretli harflerden de
uzak durmak gerek. Çünkü, kullanacağınız her yeni imge
bilgisayar teknolojisinden, baskı işlemlerine kadar bir dizi
ekonomik sorunları karşınıza çıkaracaktır. Ondan da ötesi
Kiril’i okuyamıyorlar derken onlarca imgeli harfi de
okuyamayacaklar. Çoğu insan örneğin Alman alfabesindeki (ä)
harfini ya da Fransız alfabesindeki (é) harfinin nasıl
okunduğunu bilmez. Türkçe’de kullanılan ş, ç, ü, ı, ö harflerini
de Türkçe bilmeyenler okuyamıyor. Kendi dilimizde eğer ille de
Latin alfabesi kullanılacaksa o zaman harflerin İngilizce
okunuşu göz önünde tutulmalıdır. Örneğin Ş harfi yerine SH
harflerini kullanmak gibi.
Konuştuğumuz dildeki tüm seslerin Latin alfabesindeki harflere
dönüşmesi konusunda zaten dilbilimciler gerekli çalışmaları
yapacaklardır.
Burada önemli olan, eğer tüm dünyayla iletişim nedeniyle Latin’i
seçmek istiyorsak, asla Türk alfabesinin sesleri tercih
edilmemelidir.
Tüm bunlara karşın Kiril alfabesi doğru tercih görünüyor. Sonuç
olarak gelişmemizin önünde, harflerin biçimi bir engel değil.
Buna en güzel örnek de Japonlar. Onların ki, Kiril alfabesi gibi
de değil. Resimlerden oluşan bir alfabe. Buna karşın gerek
geleneklerini korumada gerek ekonomide şu anda dünyanın önde
gelen ülkelerinden biri.
Bu nedenle Kuzey Kafkas dillerinin Latin olması bir sıçramaya
neden olmaz. Olsaydı, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra
Latin alfabesini seçen cumhuriyetler şimdi bulundukları yerde
olmazlardı. İşte buyurun Azerbaycan!
Asıl eğilinmesi gereken konu alfabe değil. Üretim. Bu konuda ne
yapılabilir, bunun üzerine yoğunlaşmak gerekir. Sizin hiç
endişeniz olmasın gelişmiş bir ülke olursanız kullandığınız
alfabenin hiç önemi kalmaz. Siz bilgisayar teknolojisi
yaratabilmeye bakın. Alıcılar sizin dilinizi seve seve kendi
dillerine çevirirler. Kuzey Kafkasya’yı turizm cenneti yapın.
Gelen misafirler “aaa…Burada kiril alfabesi var dönelim”
demezler.
Onun için alfabenin nasıl olacağı tartışmasını çıkaranları pek
ciddiye almayın. Önemli olan: Üretim, üretim, üretim…
Her alanda gelişmenin yolu da çok çalışmak.
Başka alternatif yok.
SonSöz
Çerkes, komşusu açken kendisi tok yatmayandır. (Kuban)
|