...................
...................
ÖZGÜR OLMAK İÇİN HAZIRLIKLI OLMAK GEREK

20.07.2003

Kuban Paul Seauhmann
...................
...................

Avrupa Birliği’ne girmek için harcanan eforu düşünürseniz, Türkiye'nin çok şey beklediği kesin. Peki Avrupa Birliği üyesi olan bir ülkede yaşamanın Çerkeslere yararı nedir? İşte burada önemli bir durum tespiti çıkıyor önümüze.

Çerkeslerin Türkiye’deki en önemli sorunu asimilasyon. Çocuğu dalgalı denizde boğulmak üzere olan bir babanın urganlarla iskele bağlı çaresizliği gibi çırpınıp duruyoruz. Eğitimsiz kalmışız, kültürsüz kalmışız, ekmeksiz aşsız kalmışız. Bu kadar hengame içinde bir de geleneklerimizi korumaya çabalıyoruz. Aslında bu çaba inanılmaz bir şey. Yani 1864’den bu yana; dünya üzerinde bu denli acı çekmiş ve örselenmiş az topluluk bulunur. Buna karşın inanılmaz bir inatla ayakta kalmaya çalışıyoruz.

Avrupa Birliği artık yıpranmamızın sonunu getiren bir final olabilir. Kendi dilinde eğitim hakkı, televizyon ve radyo yayını, kitap, okul, aklınıza ne gelirse yapabilme özgürlüğü.

Peki Avrupa Birliği bize bu olanağı verirken biz bundan yararlanabilecek miyiz? Biraz zor bir soru. Şu andaki ilişkilerimize bakınca olanaksız. İnsanların özgürlüklerini yaşayabilmeleri için bilgi ve yetenek gerekiyor. Yani, “tamam seni özgür bıraktım” dediklerinde “dağılma” riski de vardır. Bunun küçük ipuçlarını aramızdaki iletişimden görebilirsiniz.

Şimdi bize deseler ki, tamam kardeşim Çerkesler ne isterlerse yapsınlar hatta isterlerse onlara Türkiye’de istedikleri bir bölgeyi komple verelim. Çerkes dilinde eğitim veren okullar açın, televizyon, radyo yayını yapın, gazete çıkarın gönlünüz ne istiyorsa yapın.

Sizce ne olur?

Ümraniye’de kafe açan hemşehrimizin başına gelen olur.

Size kısa bir fıkra anlatalım. Bu fıkra yerine göre Türk yerine göre Laz olarak anlatılır. Sanıyorum çoğunuz da biliyorsunuzdur. Cehennem'de başzebani konuklarını gezdiriyormuş. Büyük kazanların içinde insanlar  acı çekiyormuş, dışarı çıkmak isteyeni de her kazanın başında bir zebani elindeki sopayla yeniden itiyormuş kazanın içine. Bir tek kazanın başında zebani yokmuş. Ziyaretçiler sormuş. Bu kazanın başında neden kimse yok? Çünkü demiş başzebani orada Türkler var, biri çıkmak isteyince diğerleri alaşağı ediyorlar bize gerek kalmıyor.

Özgürlüğü istemek başka özgürlüğe hazır olmak çok başka. Eğer bu yapıdayken özgürlüğü elde ederseniz çok daha kötü durumlarla karşılaşırsınız. Kendini yönetemeyen, krizden krize atlayan bir toplum olursunuz. Avrupa Birliği’ne üye olunduğunda elde edeceğiniz özgürlüğe hazır olmalıyız. Yoksa kaş yaparken göz çıkarmamız gibi bir durumla karşı karşıya kalırız. 

O zaman ne yapmak gerekir? Toplumsal yaşamda; saatlerin, günlerin, ayların yetersiz olduğunu bilmeliyiz. Belki 5 belki 10 yıllık dilimler belirleyici olur. Bu durumda, kısa zaman aralıklarını iyi değerlendirip, uzun dönemli sonuçlara yönelmeliyiz.  Kısa dönemli beklentilerden vazgeçip uzun dönemli planlamalar yapmak gerekir. Bu planlamaları yapabilmek içinde önyargı ve çekişmelerden sıyrılma çabasına girmeliyiz. Çağdaş yaşamın gerekliliklerini oluşturmak için eğitim ve üretime yönelmeliyiz.

Hiçbir konuda reaksiyonlarımız ve algılamalarımız keskin olmamalıdır. Geniş düşünebilme yeteneğine ve hoşgörüye sahip olmamız gerekiyor. Bir hemşehrimiz herhangi bir konuda bir ürün ortaya çıkardığında tüm gücümüzle destek olmalıyız. Kıskançlık huyundan tümüyle uzaklaşmanın yollarını aramalıyız. Eğitim ve öğrenimimize azami derecede önem vermeliyiz.

Tüm bunları yaşama geçirebilirsek özgürlük verildiğinde, bir lokmasını hedere etmeden kullanma şansımız olur. Yoksa, bir zebaniyi işsiz bırakmak durumunda kalırız.



SonSöz

Çerkes, yolda gördüğü kadın-erkek kendinden büyüğüne geçmesi için yol verendir. (Kuban)