Thamade gelince kavganın durmasını
bırakın, büyüklerimizle kavga ediliyor. İnanılmaz bir
durumdayız.
Çoğunuz halk dansları gösterilerinde izlemişsinizdir.
Gençler aralarında, hem de kısa kılıçlarından
kıvılcımlar saçılırcasına kavga ederler. O hırslı kavga
thamade gelince birden kesilir.
Bu dansın farklı bir versiyonunda da genç kız geldiğinde kavga
kesilir. Bundan 20 yıl öncesine kadar gerçek yaşamda uygulanırdı.
Yani thamadeler ve genç kızlarımızın toplumumuzda çok etkin bir
rolü vardı.
Bu yazıyı okumaya 1-2 dakika ara verin ve çevrenizi göz önüne
getirin. Şimdi ne durumdayız?
Danslara yansıyan, o toplumun yaşam biçimidir. Erkeklerin
parmak üzerinde dans etmelerinin kökeninde; savaş anında düşmanını
daha iyi görebilmek olduğu söylenir.
Tüm bunları göz önüne aldığınızda ne denli asimile olduğunuzu
daha rahat görebilirsiniz.
Çerkesler arasındaki diyalogda çok büyük dejenerasyon oldu.
Artık thamade kurumu hiç önemsenmez duruma geldi. Genç
erkeklerimizin, genç kızlarımızla olan ilişkisi de aynı durumda.
Elbette; insan nüfusu çoğalıp, kitle iletişim araçları
sınırları ortadan kaldırınca kültürel etkilenmeler de kaçınılmaz
oluyor. Gelişmiş toplumlar diğer kültürlerin olumlu yönlerini alıp
olumsuzlukları ayıklayabilecek düzeydeler. Gelişmemiş ülkelerde
durum ise tam aksi.
Örnek verelim. Hollanda yüzyıllarca önce Anadolu’ya gelip lale
soğanlarını alıyor ve kendi ülkesine götürüyor. Üzerinde uzun
zaman araştırmalar ve deneyler yapıyor.
Sonra?
Tüm dünya lale kültürünün Hollanda’ya özgü olduğunu sanıyor. Oysa
değil.
Diğer tarafta, yine Anadolu ve Şark kültürü olan ’pusu’yu
almıyor. Düello geleneğini koruyor.
Bizlerinde diğer kültürlerden etkilenmemiz kaçınılmaz. Yemek
normundan, giyim kuşam normuna kadar değişime uğrayabiliriz.
Ancak, bir Çerkes’i Çerkes yapan temel değerler var. O değerleri
yok eden, telafisi olmayan bir hataya imza atmış olur.
Thamadelere ve genç kızlarımızla ilişkilerimizde xabze
ölçülerini baz alan insanlarımız yok değil. Buna karşı; lümpen ve
gerici bir gençlik yaratıldı ve palazlanmaları için tahmininizden
daha büyük paralar ve olanaklar harcandı, harcanıyor.
İki sözü bir araya getiremeyen; kendinden büyüğüne saygısızca
saldırıp tabloyu tamamlanıyor.
Danslarımızı izlerken bir de bu açıdan değerlendiriniz.
Göreceksiniz. İlişkilerimiz nereden nereye gelmiş.
Melih Aşık’tan kısa bir anekdot:
Epiktetos, "Düşünceler ve Sohbetler" adlı kitabında
soruyor:
- Nasıl oluyor da münakaşalarda ve kavgalarda cahiller sizden
daha kuvvetli oluyorlar ve sizi susmaya mecbur ediyorlar?
Yanıtı şöyle veriyor:
- Çünkü onlar yanlış ilkelerine kuvvetle inanmışlardır. Siz ise
kendi ilkelerinizin gerçekliğine zayıf şekilde bağlısınız. Sizin
gerçekleriniz kalpten gelmiyor, dudaklarda doğuyor. Bunun için
cılız...
Doğru söze ne denir?