‘’Bir düşman yaratıp, her türlü suçu onun üstüne koyma; bizim
İttihatçıların da uyguladığı, çok kolay, ancak çok da belalı bir
politika...’’
Yukarıdaki sözler Çetin Altan’a ait.
Bizim toplumumuzun ve ilkel toplumların en büyük handikabı bu
paragrafta kendini bulur.
Sorunun temelinde yatan nedir?
Çok basit.
Hariçten gazel okuma alışkanlıkları.
Gazel notalara uygun okunsa yine sorun yok. Eleştiridir,
öngörüdür, farklı perspektiftir diye ciddiye alırsınız. Ancak
durum çok farklı.
Önce kavramları yerli yerine oturtmak gerekiyor.
Son günlerde tartışılan ''Tam Bağımsız Adigey''in bağımsızlığını ele alalım.
İstenen bağımsızlık; siyasi mi ekonomik mi?
Yoksa ikisi birden mi?
Siyasi bağımsızlıksa, nasıl bir siyasi yapılanma öneriliyor?
Meçhul.
Pekiyi… Ekonomik bağımsızlık konuşuluyorsa, nasıl bir ekonomik
yapı düşünülüyor? O da meçhul.
Slogan bazında bağımsızlık isterseniz, hariçten gazel
okuyan kişi pozisyonuna düşersiniz. Öyle ya bağımsızlık için
bedel ödenecekse, bunu isteyen ödemez mi? Ben isteyeceğim,
bedelini sen ödeyeceksin. Bu denli oportünist bir yaklaşımı kim
ciddiye alır.
Bedel artık topla tüfekle ödenmiyor. Hele hele uzaktan uzağa
‘’vurun yiğitlerim, yanınızdayız’’ demekle hiç olmuyor.
Daha ne kadar yazılıp, çizilecek Allah bilir.
Bağımsızlık istiyorsanız
iki ana unsuru halletmeniz gerek. Birinci ve en önemlisi
ekonomik bağımsızlık. Ayranı yok içmeye taht-ı revan ile gider -afedersiniz-
tuvalete örneği, tam bağımsızlık istiyorsanız önce cebinizde
para olacak. Olmazsa ne olur? Olan birilerine yamanmak zorunda
kalırsınız. O zaman da iki ayaklı sandalyede oturacağım diye
kıvranır durursunuz.
Taaa Kafkasyalara gitmeyin. Fenerbahçe’deki Çeçen kampına bir
bakın. İçler acısı. Anlı-şanlı 7-8 milyonluk Çerkes diasporası
buradaki insanlarımıza ‘’insan gibi’’ bir yaşamı bile
sağlayamıyor. Çoluk çocuk aç, susuz, perişan.
İşte burnunun dibindeki basit bir sorunu bile çözemeyip
Kafkasyalarda bağımsızlık istemeye kalktığınızda hariçten gazel
okumuş olursunuz.
Hele hele ''halklar bedel ödemeden, tam bağımsız
olamazlar'' gibi hamasete sığınırsanız, birileri de çıkar ''sen ne
bedel ödedin'' diye sorar. Hadi yumuşatalım; ''sen ne bedeller
ödemeyi taahhüt ediyorsun'' der.
Bağımsızlığın ikinci önemli ayağı da politika yani siyaset.
Politik bağımsızlığı nasıl kazanacaksınız? İki yol var. Biri
silah zoruyla ikincisi parlamentoya girerek. Silah zoruyla
yapmayı düşünenlerin önce silah bulmaları gerekiyor. Öyle bir
iki tabancayla herhalde Adigey’i kuşatıp, biz tam bağımsızlık
ilan ettik deme şansları yok.
Peki ne olacak?
Milyonlarca
Dolar’lık silah alacaksınız. Milyonlarca Dolar’ı nereden
bulacaksınız? Gidip Rus düşmanı bir ülkeyle anlaşacaksınız.
Örneğin Amerika’yla. Sonra? Onlarda kara kaşınız kara gözünüz
için bu parayı verecek ve sonra ''ne güzel tam bağımsız bir Adigey
kurdunuz'' diyecekler. Tarih bunun örnekleriyle dolu. Haklısınız.
Yok kimseden para almayacağız, diyorsanız o zaman yine hariçten
gazel okumuş olursunuz.
Doğru olan yol, yasal olarak parti kurup parlamentoya girmek
diyorsanız, o zaman diasporada ne işiniz var? Gideceksiniz
Adigey’e parti kuracaksınız. Yasal olarak politikalarınızı halka
sunacaksınız. Halk da sizin politikalarınızı benimsemişse sizi
iktidara getirecek, sonra sizde tam bağımsız bir Adigey için
yolu açacaksınız. Yok ben Adigey’e gitmeden politikalarımı
üretirim, oradaki insanlarda bu politikaya göre duruşlarını
düzeltir diyorsanız yine hariçten gazel okursunuz.
Diasporanın temel sorunu bir düşman yaratıp, tüm suçu o düşmanın
üzerine yığma politikalarına sığınmasıdır. İstediğiniz kadar
bağırın. Kendiniz söyler, kendiniz dinlersiniz.
Önce diaspora insanı kendini kurtarmalıdır. Hem de acilen.
Ufacık bir mülteci kampındaki insanları ‘’insan gibi’’ yaşatacak
ekonomik ve politik gelişimi sağlamalıdır. Yoksa söylenenler
yazılanlar
traji-komik bir durum alıyor.
Artık insanlarımızı -özellikle gençlerimizi- bu hamasi
nutuklarla yormayın. Onların barışçı, demokrat, yaptığı ve
ürettiği işlerde nitelik sahibi olmasını sağlayın. Yani önce
kendinizi kurtarın. O zaman zaten Adigey’den size hemen davet
gelir; gelin bizi de kurtarın, diye.
Diaspora ciddi sorunlar içinde. Hem sosyolojik hem politik hem
de ekonomik çıkmaz içinde.
Politik ve ekonomik çıkmazlarını yazdık. Sosyolojik çıkmazları
da görmek isterseniz, CC Forum'daki ‘’Orhan Pamuk Nobel Ödülü’nü aldı’’
başlıklı yorumlara bakmanız yeterlidir.
|