|
|
................... |
|
................... |
XABZE, HAMASET
ve TABULAR |
21.04.2007 |
|
Kuban Paul Seauhmann |
................... |
................... |
Geçen hafta, ''insanla
hayvan arasındaki en önemli fark; insanın düşünen ve
düşündüğünü planlayan ve yaşama geçiren bir varlık
olmasıdır. Bunu yaparken de hayvanlar gibi içgüdüyle
değil mantığıyla yapmasıdır.'' demiştik. Sanki
olacakları bilir gibi.
İlkel toplumlardaki en önemli sorunlardan biri mantığın
yerini
güdülmüşlüğün almasıdır.
Birileri kışkırtır.
Diğeri vurur.
Kahramanmaraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta, bu tür katliamlar
oldu. Kiminin politik yönü, kiminin dini boyutu vardı.
Çok kan döküldü ancak hala birçok yerde kışkırtılmış
hazır kıtalar bekliyor.
Gelişmek ve insanca yaşamanın koşulları belli: Kimseyi
kışkırtmayacaksınız. Çünkü bir gün birileri de
başkalarını sizin üzerinize salabilir.
Gençler gidip, gençleri boğazlarından keserek
öldürdüler.
Tüm zamanlarda Çerkes toplumunda böyle bir şey olmamış.
Zaten olamaz da. Ancak günümüzde artık bu yönde bir
garanti yok.
Neden mi?
Çok basit.
Çünkü gençler artık kitap okumuyor. Hadi bıraktık kitabı
rengarenk gazeteleri okumuyorlar. Bunun yanı sıra tüm
enerjilerini kavgaya gürültüye, protestoya ayırıyorlar.
Nerede hareket orada bereket deyip kendilerini ateşe
atıyorlar.
Tabu... Tabu... Tabu...
Eskiden insanlar bir taş parçasını yüksekçe bir yere
koyar ondan yardım dilenirlerdi. Allah'ın taşı bile tabu
olurdu. Zamanla insanlar gelişti. Ancak tabular yine
önemini korudu. Öyle bir aşamaya geldi ki tabu için
insanlar boğazlandı.
Hamaset... Hamaset... Hamaset...
Vatan, bayrak, kan, şehit... Her zaman en güzel duygudan
en kötü durumlara ulaşılıyor.
Vatan ne güzel: Yemyeşil vatanım... Karlarla kaplı
vatanım... Kumlarla kaplı vatanım... Nerede ve nasıl
olursa olsun çok güzel.
Bayrak ne güzel: Kırmızı beyazlısı... Mavili sarılısı...
Yeşil kırmızılısı... Hangi renk olursa olsun çok güzel.
Kan: Ne kötü. Kimin ne amaçla olursa olsun kanının
akıtılması çok kötü.
Şehit: Ne kötü. Türk, Alman, Suud, Çinli, Habeş,
Meksikalı, Amerikalı, Japon, ne fark eder?
İşte dünyanın en büyük çelişkisi. Çok güzel şeyleri
korumak için çok kötü şeylere gereksinim duyuluyor. İşte
buna hamaset deniyor.
Oysa; benim vatanımda, her insan özgürce dilini, dinini,
kültürünü yaşar, demek karanlıktan aydınlığa çıkmaktır.
Oysa; benim bayrağımın altında, her insan aynı değere
sahiptir, demek
İşte böyle bir vatanda böyle bir bayrak altında kimse
bir başkasının canını almak için birilerini kışkırtamaz.
Çünkü kışkırtacak kimseyi bulamayacaktır.
Tüm bunların ışığında: Xabze... Xabze... Xabze...
Ne mükemmel bir yapıymış. Ne olağanüstü bir yaşam
biçimiymiş.
Bazı gençlerimiz damarlarında akan kanın hızından ötürü,
xabzeyi ittiriyorlar. Bunu yaparken de kendine göre
nedenler yaratıyorlar. Bir gün bu yarattıkları
nedenlerin tepelerine çökeceğini anlamaları için Malatya
ve onun benzeri olaylar çok güzel örneklerdir.
Bir insanı öldürmek...
Üstüne üstlük bir kedinin ölmesine oturup ağlayan bir
gencin, bir başka gencin boğazını kesmesinin tek
açıklaması var: Bu gençler xabzeyi hiçbir zaman
bilmediler. Ancak onların bu şansı yoktu. Bu nedenle
xabzeyi bilen ailelerde yaşayan gençlerimiz bunun
değerini iyi bilmeliler.
Son Söz:
Çerkes, çıkarları için xabzeyi örselemeyendir. (Kuban) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|