Sevgili Shamis,
CC'nın en önemli yazarlarından. En azından ben öyle görüyorum. Dünyaya bakış
açısı ve değerlendirmeleri birçok okuyucuya olduğu gibi bana da ışık tutuyor. Bu
nedenle yazdıklarını da önemsiyorum.
''Maykop'un Yolları'' başlıklı iki yazısını da dikkatle okudum. Sorduğu
soruların yanıtlarını yazarlarımız ve katılımcılarımızın bir arada olduğu bir
toplantıda vermeyi daha çok isterdim ancak bu koşullarda olanaksız görünüyor. Bu
nedenle yazarak yanıt vermek zorunda kaldım.
Ekonomi...
Biz Çerkeslerin en önemli sorunlarında biri para...
Sevgili Shamis'in CC'ya ilişkin eleştirilerinin tek yanıtı var para...
Forum diyoruz. Para yok forumu açamıyoruz.
Anavatandan ve dünyadan sıcak haberleri anında servis edelim diyoruz. Karşımıza
parasızlık çıkıyor. Sevgili thamademiz HAPİ Cevdet onca çevirisinin yanında ara
sıra da haber çevirisi yapmıyor değil. Ancak yeterli değil elbette. Her şeyi de
bir insandan beklemek biraz haksızlık olarak düşünüyorum.
Bir kitap projesi hazırladık. Kıyamet koptu.
Hadi CC yazarları küçümsendi onu anladık, kitaplarını kendimiz çıkarmak için
para arıyoruz. Peki NALBİY KUYOKO'nun nesini beğenmedi bu anlı-şanlı Çerkes
toplumu? Kitabını basmak için 3 Kuruş'u toplayamadık.
CC yazarları ve katılımcıları Maykop'ta toplanacak... Para yok... Yazar ve
katılımcılarımızdan özür diliyorum. Ancak bunu yazmak zorundaydım. En azında
tarihe not düşsün. Belki gelecekte torunlarımızın torunları bu yazıyı okursa
''yahu yazık dedelerimize, parasızlıktan Maykop'a bile gidememişler''
diyecekler. Elbette kafaları da karışacak. Tarihi anlı-şanlı, Ruslara kök
söktürmüş bir milletin çocukları 800 Dolar bulup anavatana gidememiş. Şimdi
spekülasyon olmasın; kişi başı 800 Dolar.
Unutmadan yazayım. CC yazar ve katılımcıları ''hem ziyaret hem ticaret'' için
Maykop'a gitmeyeceklerdi. Sevgili Shamis belki espri olsun diye yazdı. Ancak yanlış
anlaşılabilir diye not düşeyim: Oraya bir dizi toplantı için gidilecekti.
Ziyaret ve ticaret yönü yoktu.
CC'yı günde ortalama 10-12 bin kişi okuyor. Bu çok ama çok önemli bir rakam.
Peki daha profesyonelce olsa daha mı çok kişi okur? Sanmıyorum. Belki 15 bin
olur. O kadar. Ancak bu kadar insan okuyorsa mutlaka bizim daha da özenli
çalışmamamız gerekiyor. Daha fazla değil. Çünkü zaten herkes tüm gücüyle
çalışıyor.
CC'yı bulunduğu konumdan daha yüksek bir konuma koymak hepimizi yanıltır. CC
sonuç olarak gönüllü insanların bir araya gelip emek verdikleri bir internet
sitesi. Resmi hiçbir yanı yok. Dolayısıyla ''Çerkesleri toparlama'' gibi bir
misyonu olamaz. Olmamalı. Bu, Kaf-Fed, Bir-Kaf gibi dernek üstü
kurumlarımızın görevi.
Bir iletişim ve haber organının örgütlenme aracı olması pek olanaklı değil.
Sevgili Schamis'in ''Ancak CC, hala ulusal
platformda yer alması gereken unsurlarımızı kucaklamıyor ve belli bir kesimin
iletişim ve düşünce platformu görüntüsü veriyor.'' tümcesine katılmıyorum.
Ulusal platformda yer alması gereken unsurları kucaklayamadık. Bunun nedeninin
CC olduğunu sanmıyorum. Çünkü yayına başladığımız ilk günden bu güne CC
prensiplerine uyan her kişi ve kuruma kapılar sonuna kadar açık oldu. Hala da
açık. Prensipler olmadan da yayın yapılamayacağını herkes kabul ediyordur
sanıyorum.
CC'nın en önemli prensibi savaş karşıtı olmasıdır. Dolayısıyla bu prensibi
''duruma'' göre değişmez. Savaşın, hangi amaçla olursa olsun insanlık suçu
olduğuna inanır.
CC ilk yayına başladığında amacımız şuydu: ''Circassian'' sözcüğü sabit kalsın
sonuna diaspora ülkeleri eklensin. Yani ''CircassianCanada'', ''CircassianTurkey'',
''CircassianJordan'', ''CircassianIsrael'' vb. gibi. Sonra bunların tümü tek
çatı altında toplanması ve dünyadaki Çerkeslerin kendi dillerinde CC prensipleri
doğrultusunda bilgi sahibi olması düşüncesindeydik. Ancak olmadı. Beceremedik.
Şimdi tüm dünyada bu site ''CircassianCanada'' olarak biliniyor. Yani isim
markalaştı. Bu ismi değiştirmek yarardan çok zarar verir. Çünkü arama
motorlarında bu isimle belgeler yayınlanıyor. Ancak ikinci bir isim de
olabilir. Yani zamana yayarak iki isimle devam edilebilir. Süreç içinde de yeni
isme devam edilebilir.
Yayın politikası ve safımız konusunu çok anlayamadım. CC'nın zaten bir yayın
politikası var diye düşünüyorum.
Diaspora ile anavatanın arasındaki iletişim sorununu gidermenin yolu yine
ekonomiden geçiyor. Her şey gönüllü olarak yapılamıyor ne yazık ki... Örneğin
sevgili kardeşim Jade Wumar seri olarak Adige Mak çevirileri yapıyordu. Ancak
''ekmek parası'' bazı durumlarda gönüllüğün önüne geçiyor. Ona şu teklifi
götüremedik: Senin maaşın 700-800 YTL'dir. Sigortanı da yapıyoruz. Her gün Adige
Mak'ta çıkan tüm haberleri çevireceksin. Aynı teklifi Maykop'tan, Nalçik'ten,
Çerkessk'ten birer kişiye daha yapmak gerekiyordu. Onlarda Türkçe yayınlanan
haber ya da makaleleri Adigece'ye çevirebilmeliydiler. Öyle ya anavatandakiler
de diasporadakilerin ne dediklerini ne düşündüklerini de öğrenmeli değil mi?
Sözün özü: Para olmadan çokça şey olmuyor. Tam profesyonellikten vazgeçtim
çeyrek profesyonelliğe de razıyım ancak olmuyor.
Bir önemli etkende -çoğu kişi kızacaktır ama yine de yazacağım- Çerkes toplumunun
tembel oluşu. Tembel bir toplumdan çalışkan bir toplum refleksleri beklemek hata olur.
En azından sevgili Schamis o denli prensipli olmasına karşın, haftalık
makalelerini bile düzenli yazamıyor. Nedenlerini sıralamaya kalksak binlerce
önemli neden olabilir. Ancak okuyucu ''neden''e asla bakmaz. Yatak-döşek hasta
da olsanız makalenizi yazmak zorundasınız. Yine iş dönüp dolaşıp ekonomiye
geliyor. Shamis'in arzu ettiği türde bir yayın için en az 10-15 kişilik maaşlı
personele gereksinim var. O da bizde yok...
Somut projeler konusuna gelince, Türkiye diasporası, tarihinde CC
katılımcılarının yaptığı projeleri yapamadı. Hem de elinde olanakları olmasına
karşın. CC katılımcıları yaptılar da ne oldu? Yerden yere vuruldular. Çoluğuyla çocuğuyla Kefken'e
gelip çadırlarda yaşayarak oraya bir anıt diktiler. Koskoca Kaf-Fed ne yaptı?
Çıktı ''Kefken'i Kaf-Fed önderliğinde Kocaeli Derneği yaptı'' dedi. Oysa zerre
kadar doğru değildi. Ortak yürütülen projeyi Kocaeli Derneği çalışmaların başlayacağı günün bir önceki
gecesi tek taraflı iptal etmişti. CC katılımcıları inatla Kocaeli Derneği gelmezse
gelmesin, deyip yola çıktılar ve anıtı oraya diktiler. Tüm bunlara karşın
Kaf-Fed sıkılmadan ''biz yaptık'' diye insanları yanılttı. Yine de CC
katılımcılarının sesi çıkmadı. Peki, dediler. Kaf-Fed yaptı olsun... Oysa
Kaf-Fed gibi diasporanın gözbebeği bir kurumun yapması gereken orada terini
döken insanların adını altın harflerle anıtın kapısına asmak olmalıydı. Bu anıtı
CC katılımcıları dikti, demeliydiler. Beceremediler. Sonra da ağlaşıyorlar neden
insanlarımız ilgisiz, diye... Sen başkasının emeğinden prim yapmaya kalkarsan insanlar
neden sana gelsin? Sakın yanlış anlaşılmasın, orada emek veren hiçbir CC
katılımcısının böyle bir beklentisi olmadı, olmaz da.
İşte sevgili Schamis, böyle bir diaspora proje üretmek, geliştirmek, hayata
geçirmek o denli kolay değil.
Herkes özeleştirisini yaptığında ortaya sağlıklı ürünler çıkarmak olası. Ancak
samimi olarak söyleyeyim; Türkiye diasporasında bu olanaksız.
Sözü çok uzattım. Sevgili Shamis bir iş ya parayla yapılıyor ya da gönülle.
Şundan emin ol, CC katılımcıları her alanda gönüllerinin tümünü koyuyorlar.
Sonuç olarak ya gönüllü sayısını arttıracağız ya da para bulacağız. İkisi içinde
kapımız sonuna kadar açık...
Son Söz: Çerkes, Sezar'ın hakkını Sezar'a
verendir. (Kuban) |