Çerkes olun ya da
olmayın, “Çerkesleri nasıl tanımlarsınız” diye bir soru
sorulduğunda vereceğiniz cevap sanırım şöyle olacaktır; savaşçı,
onuruna düşkün, saygılı, dürüst, birbirlerine sıkı sıkıya bağlı
bir topluluk…
Ben bu tanımlamada yer alan özelliklerin bazılarına katılmıyorum.
Daha doğrusu geçmişte sahip olunan kimi özelliklerin günümüz
şartlarında Çerkesler hakkında doğru bir tanımlama yapamadığına
inanıyorum.
Çerkesler savaşçıdır.
Savaş, tüm toplumların en büyük düşmanı. Kazananı olmayan vahşi
bir oyun. Savaşın tüm olumsuzluklarına rağmen, içinde bulunduğumuz
bilgi çağında Çerkeslerin hala savaşçı karakterlikleriyle
övünmeleri gerçekten anlamsız.
Kafkasya jeopolitik konumu itibariyle yıllarca sayısız savaşlara
ve siyasal mücadelelere sahne olmuş bir yer. Hal böyle olunca da
kendilerini ve vatanlarını savunmak zorunda kalan Çerkesler,
çocukluk çağından başlayarak ata binme, ok atma, kılıç kullanma
eğitimi almışlar, katıldıkları savaşlarda, savaş tekniklerini
geliştirerek savaş konusunda adeta uzman olmuşlardır.
Oysa günümüzde bu özelliklerin hiç biri yok. Ne ata iyi binen bir
Çerkes, ne kılıç kullanan ne de savaş tekniği bilen. O halde
övünmek niye.
Günümüzde Çerkesleri en güzel tanımlayacak söz bence şu olmalı; “Çerkesler
savaşçı bir ruha sahip barışçı bir toplumdur.” Bu savaşçı ruhu
eğitimde, teknolojide, sanatta kullanmak koşuluyla.
Çerkesler onuruna düşkün, saygılı, dürüst, birbirlerine sıkı
sıkıya bağlı bir topluluktur.
Çerkeslerin en belirgin, en itibar gören özellikleri hiç şüphesiz
saygılı, dürüst ve onurlu olmaları. Ancak ne yazıktır ki bu
görüntü hızla değişmekte.
Çerkesler toplum içinde iyi davranma, saygılı olma, kısaca iyi
birer insan olma becerilerini aile ve çevreden aldıkları eğitim
sonucu kazanırlar. Bu eğitim köylerde sık sık yapılan sohbet
toplantıları ve toplumun bir arada olduğu diğer faaliyetlerde
verilirdi. Toplumsal kurallara aykırı davrananlar en büyük ceza
olan “toplumdan dışlanma” cezası ile cezalandırılırdı. Kurallar
yerine göre esnek ancak yaptırımlar son derece katı idi. Ancak
günümüzde kurallar katı, yaptırımlar esnek.
Çerkesler maalesef dışarıdan göründüğü gibi birbirlerine sıkı
sıkıya bağlı da değil artık. Sadece düğünlerde ve cenazelerde bu
bağlılık göze çarpıyor. İki Çerkes bir araya geldiğinde üçüncü
Çerkes saklanacak yer arıyor oldu artık. Ortak herhangi bir fikir,
ortak bir yarar, ortak bir proje yok maalesef. Bu da sanırım
Çerkes sözcüğünün yanına farklı sıfatlar eklenmesinden
kaynaklanıyor. Sağcı Çerkes, solcu Çerkes, dönüşçü Çerkes…
İnsanlar sırf Çerkes olduklarını kabullenemediler maalesef.
Sorunun temeli buradan kaynaklanıyor sanırım.
Sadece ''Çerkes'' olabilmek dileğiyle… |