Garip gelmesin size bu başlık. Doğru değil mi sizce
de bu.
Hani derler ya, yaşlandıkça çocuklaşır insan. Babanız oğlunuz,
dedeniz torununuz olur.
Yıllarca bin bir emekle, bin bir güçlükle sizi hayata
hazırlamışlardır, sizi hayatta karşılıksız seven tek varlıktır
onlar.
Dedem, babam, annem, amcam, halam, teyzem, vs. Var mıdır beni
sizden daha fazla seven.
Hayat, herkesin zorunlu gittiği bir okuldur. Ömür boyu zorunlu
eğitim… Öğretmenleri ise yaşlılarımız. Ne çok şey öğretmişlerdir
onlar bize. Daha da öğreteceklerdir hiç şüphesiz.
Nerede duymuştum anımsamıyorum ama bir devlet büyüğü söylemiş bu
sözü; “bir ülkeye devlet başkanı olacağıma Çerkes yaşlısı olmayı
yeğlerdim” diye.
Benim yaşlım gün gelir bir iş yapamasa da varlığı yeter onun.
Gerçekten doğru değil midir bu. Ailenin en büyüğü öldüğünde
dağılıverir birden aile. Sonradan kendini toparlar elbet. Ama
dağıldığı kar kalır yanına…
Çok şey bilir benim yaşlım. Çok şey öğretir bu yüzden.
Öğrenmesini, almasını bilene…
İnsan sahip olduklarının değerini kaybettikten sonra anlıyor
nedense. Şu ölümü hiç konduramıyor yakınındakilere.
Babam ölebilir mi benim, ya da annem, dedeme yakışmaz ki ölüm…
Bedenime, bedenlerime çok yakın ama ruhuma düşünceme çok uzak
ölüm…
Bir gün hepsi ölecek, belki benden önce belki benden sonra. Bunu
küçüklükten beri öğrettiler bize.
Bugünü anlamak için düne bakmak gerek. Dünün anahtarı benim yaşlım
değil midir. Ne çok ihtiyacımız var ona, bilgisine, meyvesine…
Kimi dallarından sarkıtır meyvesini, uzanıp alıverirsin çok fazla
zahmet çekmeden, kimi ise toprağın altına saklar, almak için
eşelemen, emek harcaman gerekir.
Eskisi olmayanın, yenisi olmaz derler. Ne mutlu yaşlısı olana.
Yaşlı, saygı demek, güç demek.
18-24 Mart, Yaşlılar Haftası. Yorgun bedenlerinin içinde
taşıdıkları güçlü yürekleriyle bizleri bekliyorlar.
Gençler hayalleri ile, yaşlılar anıları ile yaşarmış.
Hayallerimizi oların anılarıyla gerçeğe dönüştürmek için var
mısınız anılarla güçlenmeye… |