Her yıl sonunda
oturup biraz düşünürüm, bu yıl neler yaşadım, neler yaşadık diye.
Bazen de yaşadıklarımı unutmamak için kısa notlar alırım.
Geçenlerde notlarımı karıştırırken 2004 yılının son günü yazdığım
bir yazı ilişti gözüme. 2004 yılında beni en çok etkileyen
olayları sıralamıştım. Bunlardan biri de ana dilde yapılan
yayınlar idi.
Avrupa Birliği yolunda çıkartılmış yasalardan biriydi ana dilde
yayın.
TBMM’den 3 Ağustos 2002 tarihinde kabul edilerek 9 Ağustos 2002
tarih ve 24841 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren
4771 sayılı, çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin
kanunun (3.uyum paketi) Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında
geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde yayına
ilişkin 8. maddeyi içeren bir yasa ile kendi dilimizde yayın yapma
ve kurs açabilme izni almıştık.
Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun bir dizi girişimleri sonucunda
da 10 Haziran 2004 tarihinden itibaren TRT3 kanalında her Perşembe
10:30-11:00 saatleri arasında “Kültürel Zenginliğimiz” adı ile
kendi dilimizde yayınları izlemeye başladık.
Kimileri hiç beğenmese de, “bu da yayın mı canım, olsa da olur
olmasa da” deseler de ilk izlediğimde nasıl heyecanlandığımı
anlatamam. Bir devlet televizyonunda kendi dilimde haber dinliyor,
belgesel izliyor, şarkılara eşlik ediyordum.
Mutluydum ve bu
mutluluğumu dostlarımla paylaşmak için hemen telefona sarıldım.
Heyecanla yayını izleyip izlemediklerini sordum. Ancak bazılarının
bu yayınlardan haberi yoktu, haberleri olanlarda çeşitli sebepler
söyleyerek izleyemediklerini söylemişlerdi.
Gördüğüm herkese bu yayınlardan bahsediyor, tarihini ve saatini
söylüyor mutlaka izlemeleri gerektiğini anlatıyordum.
Aradan aylar geçti. Gördüğüm tüm arkadaşlara her defasında tekrar
hatırlatıyordum. Bu kadar zaman geçmesine rağmen birçoğu yeni
haberi olduğunu söylüyor, haberleri olanların kimi yayınları
beğenmedikleri için seyretmediklerini, kimi ise erken saatte
olduğundan, işlerinin yoğunluğundan bahsederek seyredemediklerini
söylüyorlardı.
Yıkılmıştım, kahrolmuştum. TRT3’ün reyting oranlarına baktığımda
daha da bir kahrolmuştum. Neredeyse tabana vurmuştu oranlar. %0.9.
Biz değimliydik kültürümüz yok olmasın diyen, biz değimliydik
kendi dilimizde konuşmak, okumak, yazmak, tv izlemek, radyo
dinlemek isteyen.
İyisiyle, kötüsüyle bize verilmiş bir haktı bu. Bu hakkımızı
kullanamasak nasıl yeni haklar talep edecek, nasıl savunacaktık
kendimizi. Bu ne vurdumduymazlık.
31 Aralık. Yılın son
günü.
Geçtiğimiz gün yeni bir karar daha çıktı.
RTÜK, TRT’nin ardından, özel radyo ve televizyon kuruluşlarına da
farklı dil ve lehçelerde yayın yapma izni verdi. Yerel ve bölgesel
radyo ve televizyon kuruluşları da buna dahil.
Ocak ayı sonuna yayın yapmaya başlayacak bu yayınlarda, radyolar
haftada 5 saat, televizyonlar ise haftada 4 saat yayın
yapabilecekler.
Gelin bu fırsatı kaçırmayalım. Bu hakkımızı bari iyi
değerlendirelim…
Tüm bu yazdıklarımdan
sonra tek bir sorum olacak.
Tarihinizle yaşamak mı, tarihinizi yaşatmak mı istiyorsunuz?
Yeni yıl herkese umut
olsun… |