Vaktiyle bir köyde kendi halinde
ihtiyar bir köylü yaşarmış. Adamın haylaz bir oğlu varmış. Sürekli
oğlundan yakınır, oğluna “sen adam olamasın” der dururmuş. Gel
zaman git zaman çocuk şehre okumaya gitmiş. Aradan uzun yıllar
geçmiş ve bir gün ihtiyar köylünün kapısını zaptiyeler çalmış.
Adamcağızı “Vali seninle görüşmek istiyor” diyerek, evinden alıp
Vali Konağı'na götürmüşler. Valinin huzuruna çıkan ihtiyar köylü,
onlarca tablonun ve çiçeklerin süslediği muazzam odanın
ortasındaki masada oturan Vali’yi hemen tanımış. Vali şehre
okumaya giden kendi oğluymuş. ''Bak baba, bu eşsiz konak ve tüm bu
şehir benden soruluyor. Sen bana hep adam olamazsın derdin ama bak
ben buranın valisi oldum'' demiş.
İhtiyar köylünün verdiği yanıtı hepimiz biliyoruz; “ben sana Vali
olamazsın demedim ki, adam olmazsın dedim…”
Hayatta her şey olunabileceğini ama insan olmanın her şeyden üstün
olduğunu anlatan hoş bir hikâye bu. Elbette anlayana…
Evet hayatta istediğimiz her şey olabiliriz; mühendis, doktor, iş
adamı, öğretmen… ve hatta anne ve baba. Ama en zor olanı insan
olmak olsa gerek.
Bu öykü nerden aklıma geldi…
Geçenlerde oturmuş düşünüyordum. Bizler hep yıllarca Kafkasyalı
olduğumuzla öğünmüş durmuşuzdur. En büyük tarih, en güzel kültür
hep bizimki olmuştur. En iyi Çerkes biz olmuşuzdur. Yani hep
yıllarca atalarımızın yaptıkları ile öğünmüşüzdür. Elbette
övünülmesi gereken bir kültürümüz ve tarihimiz var. Bence her
şeyiyle övünülmeyi hak ediyor.
Ancak hiç düşündük mü biz bu kültür ve tarih için ne yaptık? Kendi
yaptığımız bir işle hiç öğündük mü? Hadi gene biz iyiyiz.
Atalarımız bizlere övünülecek bir kültür ve tarih bırakmışlar.
Peki bizler çocuklarımıza nasıl bir tarih ve kültür bırakacağız?
Onlar ne ile öğünecekler? Onların öğünmeye hakları olmayacak mı?
Bizler Çerkes’iz. Yani yukarıdaki hikaye’ye göre birer Vali. Her
birimizin çocuğu da Çerkes olarak dünyaya gelecekler.
Çocuklarımıza onların bir Çerkes olduğunu, içinde yaşadığımız ülke
insanlarından tarih ve kültür yönünden farklı olduğumuzu
söyleyeceğiz. Ancak Çerkes gibi yaşamasını ve davranmasını
bilmedikten sonra sadece Çerkes olmak neyi değiştirecek. Beraber
yaşadığımız halklardan bizi ne ayırt edecek? Farklı olduğumuzu
nasıl ispat edeceğiz?
Çok güzel ve gösterişli bir kaleminiz olabilir ama yazmadıktan
sonra ne işe yarar ki?
Unutmadan; bu adam nasıl yaşıyor, neler yapıyor, diye belki
aklından geçirenler olabilir.
Hemen söyleyeyim, ben Vali bile olamadım…
Bildik bir öykü... |