|
|
|
|
|
XABZE ÜZERİNE
-II |
03.12.2005 |
|
|
Dr. MEŞFEŞŞU
Necdet Hatam |
|
|
Evet biz Çerkeslerin Xabze sorunumuz
olduğu açık. Bu sorunun kaynağı da zaten, benzeşse de tüm
Çerkeslerde aynı olmayan Xabzemizde süregelen değişikliklerin
olması, gerektiği gibi olmayışıdır. Yani olan, olması gerekenden
uzaklaşmıştır, daha da uzaklaşmaktadır. "Bu değişen birimler de"
kültür bütününe bozucu etkide bulunmaktadır. "Değişmenin ardından
bir
çözülme" üzücüdür ki, artık görünür olmuştur. Toplumumuzu kendi
kültürünü üretemez, yenileyemez oluşunun temel nedeni elbetteki
Çarlık Rusya'sının halkımıza uyguladığı soykırım ve sürgündür.
İnsansız bir Kuzey - Batı Kafkasya istemidir. Osmanlı'nın da Kuzey
- Batı Kafkasya'nın Müslüman ve
savaşkan insanını kendi emelleri için topraklarına getirmek
istemesi sonucu, dönemin bu iki imparatorluğunun amaçları
örtüşmüş, Çerkeslerin % 90 kadarı vatanlarından uzak
düşürülmüştür. Tarihimizdeki bu en trajik olay halkımızı önce
anavatan ve diaspora olmak üzere iki kesime ayırmıştır.
Diasporada, Çarlık Rusya'sı, İngiltere ve Almanya'nın da etken
olduğu Osmanlı'nın yerleştirme planının, Çerkeslerin hiçbir yerde
baskın unsur olamamasına yönelik oluşu da gözden uzak
tutulmamalıdır. Aynı şekilde çarlık Rusya'sının kolonyalist
politikası halkımızı anavatanda da azınlık durumuna düşürmüştür.
Azınlık olan halk göreceli olarak çoğunlukta olduğu köylerini
koruyabildiği, radyonun her yere ulaşamadığı, özellikle Tv.nin
olmadığı dönemde kendi kültürünü de göreceli olarak koruyabilmiş,
yeni üretimler de gerçekleştirebilmiştir.
Bence toplumuzun değişim birimlerinin kültürün bütününe bozucu
etki yapmasının en büyük nedenlerinden biri de toplumun eğitim
sistemidir. Atasözümüz, "şüiwıne sışığasi xasem que - evinizde
eğitil sonra xaseye git" dese de Çerkeslerde eğitim daha çok
toplumun, toplumsal kurumların görevi idi. Tüm yakın çevresinin,
komşuların, köylülerin çocuklara nerdeyse ana-babadan daha çok söz
söyleme hakkı olduğu dönemleri hatırlayanımız az değildir. Komşu
ağabey-amca dövdüğü için ağlayarak eve gelen çocuğa "hak
etmeseydin dövmezdi" dendiğini kendimiz yaşamış yada
görmüşüzdür. Toplumsal kurumlar mı? Haççeşler, konuk ağırlama,
ççapş (yaralı yanında yapılan eğlence), nısaşe, tışase, téşe, şawe
tıstın, komşu köylere düğüne gidişler, şşıhaf, Xase,.
Xabzenin
her birimin uygulanış şekli, eğitimin bir parçası idi.
Evet hızlı kentleşme, kendi kültüründen hiçbir öğe taşımayan
televizyon programlarının en uzak noktalara da ulaşması, toplumu
dış etkilere alabildiğine açık hale gelmiştir ki bunlara koşut
olarak, toplumsal kurumlar kentlerde kurulamamış, köylerde de
korunamaz hale gelmiştir. Sonucunda da değişimin kültür bütününü
bozucu etkisi de daha belirgin hale gelmiştir.
Peki, tarihsel süreç kesintiye uğramasaydı anayasamız olan,
yasalarımız olan, toplumsal yaşam biçimimiz olan Xabze, çağımız
toplumsal yaşamımızı nasıl etkilerdi? Bu konu sizce de düşünmeye
değmez mi?
Bence yukarıda da belirttiğim gibi Xabzenin, çağa 0uygun kuralları
çağdaş yasalarımıza yansıyacak, yaşamın her alanında kendisini
gösterecekti.
Örneğin son yıllarda yaygınlaşmaya başlayan dairelere çift
tuvalet, ta başından beri uygulama alanı bulacak, bir lüks olarak
görülmeyecekti. En küçük sosyal konutta bile her odanın kapısı
ayrı olacaktı. Mahkemelere daha az iş düşecek, olumsuz koşullara
karşın şimdi bile sorun olmayan kız kaçırma, mahkemelere hiç
düşmeyecekti. Çünkü kız kaçırma toplumumuzda ayıp olmayan bir
evlenme biçimidir. Çünkü Xabzemizde yeri vardır. Ancak yer alış
şekli komşumuz toplumlardan çok farklıdır. Diğer toplumlarda erkek
kız, herkeslerden saklanmak, bir süre birlikte kalarak aileleri
evliliğe
razı etmek için kaçırılır. Bizde de, başka bir çok neden yanında
aileleri razı etmek için de kız kaçırılır. Ama kız, mutlaka kızı
koruyacak, ana-baba gibi davranacak, kızın evleneceği genci eve
almayacak, genellikle erkek tarafına yakın bir aileye götürülür.
Güvey şawe olarak bir arkadaşına gider. Ünlü halk bilimcimiz
Mafedz Serebiy bunun Anaerkil dönemden kalma bir uygulama olduğu,
ana klanının kabul etmeyeceği bir evlilik yapmaya niyetlenen
birinin aldığı kız hemen klana kabul edilmez.
Sorunlar çözümleninceye kadar kendisi saklanmak kızı da başka bir
ailede tutmak durumunda kalırdı, görüşündedir. Evet diğer
toplumlarda kaçırılan kızın nerde olduğundan haberdar olmak günler
haftalar alırken bizde, kızın konuk olduğu ailenin ilk işi, "şüi
quedığe tadej şı' kaybınız bizde" "şüipşaşe quedığep tadejı şı'
kızınız kayıp değil bizde" gibi güzel bir üslup ile kızın ailesine
haber vermektir. İşte tarihsel süreç kesintiye uğramasaydı, bizce
bu konuya ilişkin xabze kuralı yasalaşacak, yasalaşmış
Xabzeye uygun hareket etmeyenler mahkemeye düşecek,
cezalandırılacaktı.
Yaşlılara verilen değer, toplumsal yaşama daha bir yansıyacaktı.
Son Abhazya seçimleri bunun en yakın kanıtı. Bildiğiniz gibi
başkanlık seçiminden sonra anlaşmazlık çıkar. Tarafların biri
seçimi kesinlikle kazandığını ileri sürmektedir, diğer taraf da
seçimde hile yapıldığını.
Neredeyse silahlı çatışma çıktı, çıkacak. Çıksa sevinecekler de,
bekleyenler de yok değil. Ancak Abhazya'da geleneklerin
önemsendiği bir devlet yapısı oluştuğu için, Xabze giriyor
devreye. Yaşlılar toplanıyor, tartışıyor, taraflarla görüşmeler
yapılıyor. Taraflardan biri de heyete "siz de kim oluyorsunuz"
demiyor, diyemiyor. Evet seçim yasasını, çağdaş demokrasiyi hiçe
sayan bir görüntü vermiyorlar, "seçime gerek yok, şöyle olsun" da
demiyorlar. Çünkü o zaman çağdan kopulacak, gülünç olunacaktır.
Alınan karara iki taraf da saygı duyar, seçimler yenilenir,
birbirine rakip iki adaydan biri başkan diğeri de başkan
yardımcısı olur. Özetle, bu olumlu sonucu, kültür farkı,
Xabzenin
henüz önemseniyor oluşu, Xabzeyi önemseyen, kendi Xabzesini kısmen
de olsa üretebilen bir devlet yapısı sağlamıştır. Görüyor,
duyuyoruz başka toplumlarda da görüşmeler, arabulucular yolu ile
kimi sorunların çözümlendiğini. Ancak arabulucu kimileyin bir
parti başkanıdır, çoğun bir siyasidir ama sanırım hiçbir devlette
yaşlılar heyeti değildir .
Şimdilerde, devlet yapıları, güçlü kültürel kurumları olan
toplumları da tehdit eden, tüm toplumları derin, derin düşündüren.
tehlike ise global kültür. Elbetteki bu bizler gibi kurumu
kalmayan yada zayıf olan toplumları daha çok sarsacak kendi
kültüründen uzaklaştıracaktır. Tüm bu tehlikelere direniş ancak
Xabzenin çağdaş yorumu ile, eğitim kurumlarının yerine, çağdaş
eğitim kurumlarını koymakla mümkün olacaktır. Xabze, dil ancak
önemsendikleri, yaşatıldıkları, geliştirilme olanaklarının
bulunduğu
coğrafyada yaşayabilirler. Altını çiziyorum yaşatılabilecek olan,
yaşatılması gereken Xabzenin çağdaş yorumudur, yüz elli yıl
öncesinin uygulamaları değil.
Peki sözünü ettiğimiz eğitim kurumları yeniden, görece de olsa
nerde kurulup geliştirilebilir? Xabzenin önemsendiği yapıların
olduğu geliştiği anavatanda. Yaşatılamayan eğitim kurumlarının
yerini okulların aldığı anavatanda. Xabzenin onun çağdaş
yorumunun okullarında ders olarak okutulabileceği anavatanda.
Kültürel birimlerin, tarihin, salt ders olarak görüldüğü
değil, üzerine araştırmaların yapıldığı, bu araştırmaların
devletçe
finanse edildiği anavatanda.
Eskiden ççapşe'in nasıl olduğunun, benzer eğitim kurumlarının
işlevinin anlatıldığı televizyonu olan anavatanda.Diasporada milli
çalgıların üretildiği, çocukların eğitildiği, kişilerin
ulusal kültürü konu edinen araştırmalarla geçim temin edebildiği
anavatanda. Bu olanaklar kendisine tanındığı için sayıca
kendisinden çok daha fazla olan diasporanın ürettiğinden onlarca
kez kültürel ürün verebilen anavatanda. Değerleri kendi adıyla
dünya sahnesine çıkabilen anavatanda.
Biliyorum anavatanı görenlerden, öğrencilik yapıp geri dönenlerden
kimileri abarttığımı, kimi yörelerde Xabzenin anavatana göre daha
ayakta kaldığını söyleyecek benim de abarttığımı düşüneceklerdir.
Günümüzde kendilerini haklı gösterecek örnekler de
bulabileceklerdir. Ancak mutlaka
bilinmesi gereken şey, sözünü ettiğimiz kurumların muhacerette pek
oluşma şansının olmadığı, anavatanda da bunların geliştiği,
gelişeceğidir. Muhacerette bundan böyle kültürel üretim
yapabilecek olanlar ancak anavatanın öz suyu ile beslenenler
olacaktır. Diasporanın Xabze, halk bilimi konusundaki katkısı,
derlemek, derlenmesi çalışmalarına katkı sağlamak, bunların
işlendiği anavatan ile sürekli ilişkide bulunmaktır. Ki, bunların
örnekleri verilmiş, yaklaşım doğru olduğu için milyonlarca
Çerkes'in yaşadığı Türkiye'den derlenen söylenceler yüz bin
Adige'nin yaşadığı Adigey'de kitaplaşabilmiştir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, diasporada had safhada kayıp,
anavatanda görece de olsa sonuç veren, varlığını sürdürme,
geliştirme çabası vardır ve Xabze diyenlerin de yüzünü anavatana
dönmesi gerekmektedir. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|