Adigey,
Kabardey Balkar ve Karaçay-Çerkessk cumhuriyetleri, Adigelerin Rusya
ile gönüllü birliklerinin 450. yılı kutlamalarına hazırlanıyor.
2007 yılında gerçekleştirilecek kutlamalar konusunda adı geçen
cumhuriyet yetkililerinin başvurusu üzerine Rusya Federasyonu
Devlet Başkanı Vladimir Putin bir kararname imzalamış bulunuyor.
Sivil toplum örgütlerinden kimileri bu girişimi yanlış buluyor, bu
yaklaşımı kabul etmediğini, kabul etmeyeceğini açıklıyor, belki de
tarihe not düşüyor.
Yöneticilerin, parlamentonun kararlarını, eylemlerini, eleştirmek,
protesto gösterilerinde bulunmak, gücü ölçüsünde, halkı yanına
alabildiği ölçüde alınan kararların uygulanmasını engelleme amaçlı
girişimlerde bulunmak Anavatanda doğup büyümüş, anavatanın
kaderini paylaşan her bir kişinin, bu kişilerin oluşturduğu her
sivil örgütün en doğal hakkı. Ancak bir nokta çok önemli. Bu kişi
ve sivil örgütlerin mücadele alanı anavatan olmalı, bu kişi ve
örgütler, anavatan insanın desteğini alma çalışmalarında
bulunmalı. Anavatan insanının desteğini alamadığı takdirde, hele
güya diaspora destekli çabaların sonuçsuz kalacağının, taşıma su
ile değirmen dönmeyeceğinin bilincinde olmalı.
Diaspora insanı da, anavatan yönetiminin, parlamentosunun,
çoğunluk anavatan yaşayanının kararlarına saygı duymayı içine
sindirebilmeli, anavatandakilere rağmen anavatan yararına çalışma
yapamayacağını, girişimlerde bulunsa bile bunların sonuçsuz
kalacağın bilmeli. Halkımızın parçalanmış olduğunu, her parçanın
kendi kaderini yaşadığını, ancak aynı coğrafyada yaşayanların aynı
kaderi paylaşabileceğini hep göz önünde bulundurmalıdır. Yakın
geçmişte yaşadıklarımız, şimdilerde yaşadıklarımız, yardıma
çağrıldığı konularda bile, halkımızın farklı coğrafyalarda yaşayan
parçalardan birinin, bir diğerine hiç yardım etmediğinin ya da bu
yardımın kendi iriliği ile orantılı olmayan saymakla bitmeyecek
örneklerini hep anımsamalıdır.
1967 Arap-İsrail savaşından sonra yerlerinden yurtlarından edilen
Golanlı Adigeler için yardım toplamaya gelen heyetin, Türkiye’de
düğünle ağırlanması ve boş kese, yaralı kalple geri gönderilmesi
bu örneklerin sadece biri. Peki bu kardeşlerimizin beklentisi
evsiz barksız kalanlar için sadece insani yardım, parasal yardım
değil de İsrail işgal güçlerine karşı kendileri ile birlikte
savaşmak olsaydı, silah yardımı olsaydı…
Ben, artık RF vatandaşlığını kazanmış olsa da, kesin dönüş yapmış
olanların da bu gibi konularda, yani yönetim ve halk çoğunluğunun
desteklediği konularda görüş belirtirken daha ihtiyatlı olmasını
daha doğru buluyorum. Savaş ve sürgün sonrası sıkıntıları, devrim
sıkıntılarını, ikinci dünya savaşı sıkıntılarını yaşayan ve
tahayyül edilemeyecek kadar büyük özverilerle ülkemizi bugünlere
getiren anavatan bekçilerinin bizlere göre daha fazla söz sahibi
olmasını uygun buluyorum. Barış ortamında geldiği ülkeye geri
dönmek için sayısız bahane bulabilen biz dönüşçülerin sorunlu bir
ortamda vatan koruma görevini bu göreve alışmış olanlara
bırakacağımızdan korkuyor ve tarihsel haklarımızın olmasına, artık
anavatanda yaşıyor olmamıza karşın anavatanın gerçek sahibi,
gerçek bekçilerinin görüşlerini önemsemeyi, böyle duyarlı
konularda en azından çekimser kalmayı gerekli görüyorum. Benim
korktuğum kategoriye girmeyen, her koşulda anavatanın geleceği
için mücadele edebileceğine inanan dönüş yapmış arkadaşlarımızın
da elbette muhalefet etme hakları var. Ancak bunların da mücadele
alanı anavatan olmalı, diaspora sanal ortamı değil diye
düşünüyorum. İlk gruba göre diasporayı daha iyi bilmesi gereken bu
arkadaşların böyle duyarlı konularda diasporadan medet ummasına da
şaşmaktan kendimi alamıyorum.
Özetle halkımızın ayrı coğrafyalarda yaşayan kesimleri, her bir
parçanın “kendi kaderini kendisinin tayin etmesi hakkına” saygı
göstermeli, bir diğer coğrafyadaki yönetimin, halk çoğunluğunun
istediği ölçüde yardıma hazır olmalıdır.
450. yıl kutlamaları nedeni ile yeniden, kendi sahasından çok
deplasmanı tercih eden futbolcuların, sanal ortamda açmaları
muhtemel tartışmaya katkı olur düşüncesi ile daha önce CC forum
sayfalarında yayınlanan bir yazımı anımsatmak istedim.
Necdet Hatam
28 11
2005 CC Forum Sayfasından
Sayın Tsey Volkan,
Tartışılanları, tartışma şeklini, kullanılan tabirleri izleyen
birinin, bu sayfanın, sizin tarafınızdan Çeçen mültecilere yardım
toplamak amacı ile açılmış olduğuna inanması çok güç. Şablonunuza
uymayan, Çeçenler Çerkes değildir ya da kardeşimiz değildir diyen
herkesi, Çeçen düşmanı saymanızı da...
Şimdi sizin Türk olmayışınız yada Türk olmadığınızı söylemeniz
Türkleri düşman bilmeniz anlamına mı geliyor? Hem tüm Türkler her
konuda aynı mı düşünüyor? Peki tüm Adigeler, tüm Çeçenler?
Örneğin Adigey'de Krasnodar'a katılmayı savunan, bunun için gece
gündüz çalışan Adige olduğu gibi, Cumhuriyetin statüsünü koruma
çalışmalarını destekleyen, sorumluluk alan Ruslar, Kazaklar da
var.
Peki savaşa beş kala Çeçenistan’dan ayrılıp Federasyon içinde
kalmayı tercih eden İnguşların hepsi mi onursuz? Yine birkaç gün
önce parlamento üyelerini seçen Çeçenlerin hepsi mi satılmış?
Değerli Arkadaşlar,
İster ilahi, ister insan düşüncesinin ürünü olsun hiçbir öğreti
kişiyi kendisine zarar verecek davranışa zorlamaz. İslam’da Allah,
"darda kaldığında beni bile inkar edebilirsin" der. Modern hukuk
da, "kişi kendisi aleyhine olacak ifadeye zorlanamaz" der.
Rusya Federasyon'u içerisinde kalanlar "Varsın bağımsız olmayalım,
varsın kendi kaderimizi tayin hakkımız olmasın, ölümden başka her
şeyin çaresi vardır. Ölenimiz az olsun, sürgünümüz az olsun" diye
düşünmüş olamazlar mı? Dahası can tatlı deyip, varsın hayatta
kalmak için onursuzluğu (size göre) seçmiş olsalar bile, onlara
karışma hakkınız var mı?
Hem ben, insan olarak korkak olamaz mıyım? Korkaklığımın
bilincinde olamaz mıyım? Hayatta kalabilmek için onursuzluğu,
köleliği tercih edemez miyim? Bunlar da insani duygular değil mi?
Hem birilerini onursuzlukla suçlayan insanların kendilerinin daha
onurlu olması gerekmez mi? Diaspora Çerkes'i daha onurlu da, ne
pahasına alındığı bilinen kısmi özgürlüklerin mücadelesi
verilirken nerelerdeydi acaba? (Kurumlarımız olarak) TC
Cumhurbaşkanı, Genel Kurmay Başkanı politikanıza tam ters demeçler
verdiğinde neden onurlu bir davranış gösterilmedi? Türkiye'deki
kurumlarımız, Avrasya kaçırıldığında (tesadüfen Türkiye'de idim)
tepki göstermek için neden TC'nin tavrını bekledi dersiniz? Ki
daha sonra gemiyi kaçırmanın bir nefsi müdafaa olduğunu TV.
ekranlarına taşıyan büyük adamlarımız da çıktı. TC'nin birinci
savaş sırasındaki tutumu ile şimdiki tutumu arasındaki farkı neden
irdelemiyorsunuz? Bağımsız Kuzey Kafkasya uğruna ölümü, kan
dökmeyi, yurdundan olmayı güya göze alan kahramanlar, Putin'i
protesto ettiği için gözaltına alınan dernek başkanına neden sahip
çıkmaz? Peki protesto edilen TC'nin bir yetkilisi olsaydı ne
olabileceğini hiç düşündünüz mü? Bence kurumlarımız dernek
başkanını kınamak için sıraya gireceklerdi. Çünkü hep yazdığımız
gibi milliyetçilik gıyabi olunca çok tatlı oluyor... Değil mi?
Sakın "Türkiye'de olsaydım sizlerin bu yapmadığınız şeyleri ben
nasıl yapardım" demeye getirdiğimi sanmayın. Ben Türkiye'de iken
de korkaktım. İlkokul birinci sınıfta iken, konuşmalara Çerkesce
sözcük karıştıranlardan alınan 5 KRŞ. cezanın atıldığı kumbarayı,
öğretmenimin benim boynuma asmasına itiraz edemedim. Gerçi bunun
bir baskı olduğunu büyüklerim de dile getiremedi. Anadil hakkımı
savunamadım. Olanaklar sağlanmaz ise verilen hakkın sözde bir hak
olduğunu hiç dile getiremedim. Okula, radyoya, tüm kültür
hizmetlerine ayrılan parada benim vergi payımın olduğunu bildiğim
halde bu haksızlığı haykırmak aklımın köşesinden bile geçmedi.
Çünkü ben zaten kokaktım... Belki de korkak Çerkesleri, rahatsız
etmek istemeyecek kadar sorumlu...
İnanın bunları Türkiye'de size zararı dokunabilecek girişimlerde
bulunmanız için de, sizi kışkırtmak için de yazmıyorum. Ancak bir
şeyin altını hep çiziyorum. Lütfen Ziyaret bile etmediğiniz
anavatanı rahat bırakın. "Aşk derdi ile hoşem el çek ilacımdan
tabip" demişti şair sanırım. Alıştığımız korkaklığımız,
ruhsuzluğumuz, Rus işbirlikçiliğimiz ile bizi rahat bırakın
lütfen. Hem bu yazdıklarınızın sadece Rusya Federasyonu'ndaki
nasyonalistlere malzeme olmaktan öte bir etkisinin de olmayacağını
bilin.
Özetle biz bulunduğunuz ülkelerde gösterdiğiniz (ya da
göstermediğiniz) kahramanlığa saygı gösteriyoruz, siz de bizim
korkaklığımıza saygı gösterin lütfen...
Aslında keşke, bir başka bakış açısı, başka bir paradigma
geliştirebilseniz diyorum. Örneğin bizleri, salt vatanımızda
yaşayabilmek, havasını solumak, halkımızın kaderini paylaşmak,
bilgi ve becerisini halkının yararına sunabilmek için,
konuşturulmamayı, baskı görmeyi, ikinci üçüncü sınıf vatandaş
sayılmayı, siz kahramanlar tarafından "ruhunu Ruslara satmışlıkla"
"Putin köleliği" ile suçlanmayı göze alabilen yiğitler olduğumuzu
düşünebilirsiniz. "Bizim göze alamadıklarımızı göze alıyorlar,
bizim katlanamayacağımız şeylere katlanıyorlar, kendilerine
hakaret ettiğimiz halde bizlere hakaret edemeyebiliyorlar. Bunlar
ne onurlu ne sabırlı insanlarmış" demeyi deneyebilirsiniz.
İnanın o zaman insan olmanın, başkasına zarar vermemiş olmanın
mutluluğunu duyacak daha bir insan olduğunuzun ayrımında
olacaksınız.
Son olarak sayın Volkan, eğer asıl amacınız gerçekten mağdur
durumda olan kardeşlerimize yardım toplamak ise yardım etmek
isteyeceklerin yardımı nasıl ulaştırabileceklerini anlatın site
katılımcılarına. İzni alınmış bir hesap numarası varsa onu da
yazabilirsiniz siteye. Politika ile insani yardım sayfalarını
ayırın.
Eğer insansak sizin zaaf olarak görebileceğiniz tüm insani
duyguların insanca olduğunu gözden uzak tutmayın.
Lütfen... |