Hatko
Schamis-Talebe, adı ile yazan CC'deki yazarımızı artık
tanıyorsunuz. Örgütlenme üzerine yazdıklarını sizler de
benim gibi ilgiyle okuyorsunuzdur. Ciddiyetle, emek
verilerek yazıldığı belli olan yazılara ilişkin
görüşlerimi yazmak için serinin son bulmasını
bekliyordum. Derken sayın Talebe’nin forumda alay kokan
aşağıdaki yazısı yayımlandı. Forumdaki yazıyı yanıtlamak
için serinin bitmesini bekleyemedim. Ayrıca, bu günlerde
gündemde olan ''Türkiyeli Çerkes Miğferi Giymiş''lere
iyi bir örnek olduğu düşüncesi ile Talebe’yi bu köşeden
yanıtlamayı uygun buldum.
İşte forumu
izleyemeyenlerin de dikkatlerine sunmak istediğim özgün
yazı:
“Talebe
7/19/2007
Sevgili
Shabatnuko,
Bunca işin arasında tutturmuşsun bir "Anavatana Dönüş
Günü" diye...
Önce Soçi olimpiyatlarına hazırlanmalıyız mesela.
Günlerdir düşünüyorum olimpiyatlarda biz ne yapsak diye.
Belki "seleme-haluj" falan satar biraz para kazanırız.
Bu biriken parayla da bir müze kurar, kapısına "bir
zamanlar burada bu 'haluj'larin alasını yapan bir halk
yaşıyordu" diye yazarız.
Amerika'da bu müzelerden çok var. Her yıl binlerce insan
ziyaret ediyor buraları. Korkunc para kazanıyorlar.
Sonra kültürü yaymaya da yarıyor bunlar. Müzeleri
ziyaret edenlerin çocukları Kızılderili giysileri,
ok-yay vs. satın alıyor, sokaklarda "Kızılderilicilik"
oynuyorlar. Böylece bir sürü insan Kızılderilileri,
onların kültürlerini tanıyor.
Bir gün gelecek bizi de tanıyacaklar. Olimpiyatlar bize
bu fırsatı veriyor...
Sonra 450. yıl kutlamaları var önümüzde. Daha Deli
Petro'nun anıtını dikemedik Maykop'a! Gerçekten
utanıyorum bu tembelliğimizden?
Az daha unutuyordum: Duymadın mi yoksa? Günlerdir
Adigey'i, pardon Güney Rusya'yı, arayıp tarıyoruz.
Başkanımıza yaraşır bir dağ bulabilmek için. Adını
vereceğiz ya, yakışmalı!
Bunca işin arasında sen çıkmış 1 Ağustos'tan
bahsediyorsun.
Aslında 1
Ağustos da yanlış bir tarih. Bu tarihte herkes tatilde.
Derneklerimiz, büyüklerimiz... Eee, bunca yıl
koşuşturdular, yoruldular; tatili hakkettiler.
Başka bir tarihte olsaydı bak ne biçim anarlardı
"Anavatana Dönüş Günü"nü. Talihsizlik işte!
Yeni slogandan da haberin yok herhalde.
"Ya sev,
ya dönme". "Ya sev, ya terket" gibi...
Rusya
Federasyonunu sev, Yönetimi sev, asimilasyonu sev,
DÇB'yi sev, Kaf Fed'i sev... Yoksa dönme!
Sen de tutmuş "Anavatana Dönüş Günü" diyorsun. Sana
kolay gelsin!
Saygılar, sevgiler.”
Değerli okuyucular,
Bu güne
kadar -dolaylı değil- doğrudan anlatımı seçtiğimi
sanıyordum. Ama yukarıdaki yazısı arkadaşımızın,
söylenenleri, miğferin kurşunları sektirdiği gibi
sektirdiğini, hiç üzerine alınmadığını düşündürdü bana.
Affınıza sığınarak biraz da kendi üsluplarına yakın bir
üslupla, daha açık yazayım.
Sayın çok
bilmiş Talebe,
Sayın çok
bilinçli Talebe,
Sayın aslan
yürekli Talebe,
Sayın dürüst
olmayan Talebe,
Sayın
hariçten gazel okumaya çalışan Talebe,
Sayın
anavatan bekçileri ile uzaktan alay etmenin, küstahlık
olduğunun farkında olmayan Talebe,
Sayın,
anavatan kesimini izlemedikleri sitelerde,
anlayamadıkları dilde güya eleştirmenin, özünde
kişilerin arkasından konuşmanın, saygısızlığın bir üst
kademesi olduğunu anlamaz görünen Talebe,
Sayın, uzun
zamandır Türkiye’den çok uzakta olmasına karşın hala
Türkiyeli Çerkes Çemberi'ni kıramamış Talebe,
Sayın,
gözlerini kulaklarını da kapatacak şekilde Türkiyeli
Çerkes Miğferi giymiş Talebe…
Yukarıya
aldığım, yazıdaki alaycı üslubunuzla mı “kimseyi
dışlamayan ulusal programınıza” taraftar kazanacaksınız?
Bu üslubunuzla mı devlet kurma amaçlı örgüt kurmanın
bunu sanal ortamda tartışmanın ne kadar akıllıca
olduğunu anlatabileceksiniz? Söyler misiniz, eski yeni
sloganları tezlerinize katkıda bulunacak biçimde
çarpıtmayı ne zaman bırakacaksınız?
Sayın çok
bilmiş Talebe,
Şunu bilin
ve hiç unutmayın ki, olimpiyatlarda şeleame-haluj satıp
para kazanacak olan da, biriken parayla müze kurup
kapısına “bir zamanlar burada bu halujların alasını
yapan bir halk yaşıyordu” diye yazabilecek olan da,
ziyaretçilerin çocuklarına tsıye giydirip lhepeçças
oynatabilecekler de, 450. yılı kerhen ya da coşkuyla
kutlayacaklar da, Maykop’ta Petro’nun anıtının
dikilmesine ses çıkartamayacak ya da dikilmesine katkıda
bulunacaklar da, başkanın adını vereceği dağ arayanlar
da, eğer varsa “ya sev ya dönme” ya da “Rusya
Federasyonunu sev, Yönetimi sev, asimilasyonu sev,
DÇB'yi sev, Kaf Fed'i sev... Yoksa dönme!” diyenler de,
anavatanın sıradan insanı, sarhoşu ayyaşı da, Çerkeslik
penceresinden bakıldığında, halkına sizlerden daha
yararlıdır.
Sizin alaycı
bir ifade ile tanımladıklarınızın tümü, bilgileri,
görgüleri, yüreklilikleri, bilinç düzeyleri ölçüsünde
halkına yararlı olmaya çalışıyor, en azından bir kişi
sayılıyorlar anavatanda. Sayıca olsun Adıghelere katkıda
bulunuyorlar. Sizler ise bu günlere kadar, bilgi
birikiminizi, bilinçliliğinizi, yürekliliğinizi,
aklınızı, gücünüzü harcayacak, bizlerin amacı dışında
amaçlar buldunuz. Halkımızın sorunlarının çözümü nedense
hiç uğraşı alanınız olmadı.
Bu yazdıklarıma belki önce çok kızacak ama adım gibi
biliyorum ki geçmişte nerede ne ile uğraştığınızın,
emeğinizi, gücünüzü, gençliğinizi nerelerde, nelere
harcadığınızın dökümünü yaptığınızda içinizden de olsa
bana hak vereceksiniz. Bu günlerde, uğruna çaba
göstereceğiniz şey kalmamış olmalı ki; bir anavatanınız
olduğunu, mensubu olduğunuz bir halk olduğunu
hatırladınız.
Hatırladığınızda da sayıları milyonlarla ifade edilen
diaspora kesiminin yapamadıklarını yapabilen, (itirazı
olan yazılan şiir, yayımlanan kitap, bestelenen müzik,
üretilen kültür değerleri, halkı, vatanı için ölebilen
Adıghe.. Kosova Adıghelerinin dönüşü için harcanan para
konularında iki kesimi karşılaştırabilir) diasporaya,
dönülebilecek bir vatan, anavatan hediye eden ve savaş
sonrası nüfusları sadece 37 bin günümüzde de 120 bin
olabilen kardeşlerinizle alay etmekle başladınız,
halkınız için çalışmaya. (!)
Sanalda
devlet merkezli, örgütçü Sayın Talebe;
Dönüş yapıp
anavatanda yaşama niyeti olmayanlar önceleri sabun yok
derlerdi. Sabunumuz da var artık, dünyada satılan her
türlü temizlik malzemesi de. Pazarda sebze olmayışını
ileri sürdü kimileri. Maydanoz da dahil her türlü
sebzemiz var artık. Bulamayacağınız tek tük sebzenin de
tohumlarını Mefewıd tedarik eder biliyorsunuz.
Camileriniz yok dedi kimileri. Artık hem Maykop’ta hem
de hemen her köyde camimiz var. Şimdilerde de çok uzun
yıllardır devlet geleneği olan devletlerde de
görülebilen (TC. Başbakanı sayın Erdoğan’ın kurtarıldığı
balyoz ve hakkında yazılanları bir anımsayın isterseniz)
taşkınlıkları parmağınıza dolamaya kalkıyorsunuz.
Halbuki
aradığınız şey alay edilecek söylenmemsi gerekirken
söylenmiş, yapılmaması gerekirken yapılmış, söylenmesi
gerekirken söylenmemiş, yapılması gerekirken yapılmamış
şeyler ise anavatan kadar uzanmanıza hiç gerek
olmadığını düşünüyorum. Gerek genelde gerek özelde
aradığınızda sayısız örneğini bulabileceğinizi siz de
çok iyi biliyorsunuz.
Evet,
üretmeyen, üretenlere dil uzatmayı üretim gibi sunan
sayın Talebe,
Hiç kuşkunuz
olmasın gün gelecek daha çağdaş, daha demokratik, daha
özenilir, imrenilir bir toplum olacağız. Daha zengin
olacağız. Şimdilerde bile bir çok ülkeden daha ileride
olan eğitim ve sağlık sistemimiz daha da gelişecek.
Başkanlarımıza olan övgümüz de yergimiz de daha çağdaş
sınırlar içinde olacak. Evet bunlar ve daha güzel şeyler
hep olacak hiç kuşkunuz olmasın.
Yine hiç kuşkunuz olmasın ki; halkını, vatanını
sevenleriniz mutlaka anavatana dönecek ya da dönüşe
katkıda bulunacak, anavatana dönebilme şansını
yakalayamazsa bile yüreği anavatan kesimi ile birlikte
atar olacak. İnsanımızın ne denli halkını sevdiği, ne
denli halkı için çalıştığı, ne denli halkının
sorumluluğunu duyduğu da kişinin, “Anavatana Dönüş”
karşısındaki tavrı, dönüşe olan katkısı, anavatan
insanına olan saygısı sevgisi ile ölçülür olacak.
Acı gerçek,
tüm bu değişiklikler aşamasında, tüm bu gelişim
sağlanabildiğinde de siz ve siz gibilerin, sadece öz
eleştirisini yapabilme yürekliliğini, yanıldığını
söyleyebilme dürüstlüğünü gösterebilenleriniz, aramızda
olabilecek… Bu yürekliliği, bu dürüstlüğü
gösteremeyenleriniz, dönüş yapamayacak, aramızda
olmaktan da utanacaksınız. Utancınız büyümesin diye,
şimdi olduğu gibi anavatan daha az kişi dönsün çabası
içinde olacaksınız. Kendi içinize baktığınızda
gördüğünüz şeyler şimdi olduğu gibi sizleri mutlu
etmeyecek… Bu mutsuzluğunuzu, kendinize olan
sevgisizliğinizi başaramadıklarınızı başaranlara
yansıtacaksınız. Onlara öfkelendiğiniz, onlara
saldırdığınız, onları küçümsediğiniz ölçüde de kendinizi
şimdi olduğu gibi olduğunuzdan daha yürekli, daha
milliyetçi, daha bilinçli, daha sorumlu, daha halk
sever, daha vatan sever….daha… daha… göreceksiniz. …
Ama ne gam…
Hem biliniz ki boşuna tüm bu çabalar… Üçüncü dalga
geliyor gümbür, gümbür…
Sizler üçüncü dalganın ayak seslerini duymuyor musunuz
yoksa? |