Adigey’deki 450. yıl kutlamaları
çerçevesinde 26.09.2007 tarihinde, “Dostluk” adlı
stadyumda 4 saat süren gerçekten görülmeye değer bir
gösteri izledik. Seyirciler çok maraton ve bir kale
arkası doluydu. Oturacak yer bulamayanların sayısı da
çok fazlaydı. Daha güzeli etkinliklerde yer alan her
yaştan kadın erkek, genç, çocuk sayısı, neredeyse
seyirci sayısı kadardı. Sadece sahaya kurulan pek de
küçük olmayan sahneyi değil tüm yeşil alanı da dolduran,
Adigey'de yaşayan her halktan binlerce insanın bir anda
Adige wıc, oynadıklarını, bir Rus halk şarkısı ile
birlikte dans ettiklerini gözünüzün önüne getirmeye
çalışın bir…
Gösteriler, Sawsırıkhue’yi temsil eden bir atlının
getirdiği ateşle, Adige Thamadesinin elindeki meşaleyi
yakması, bu meşaleyle tüm insanlığı aydınlattığı var
sayılan ve gösteri süresince hiç sönmeyen sahnedeki
olimpik benzeri büyük meşalenin yakılması ile başladı ve
ateşini buradan alan sayıları bini bulan katılımcıların,
savaş baltası yakması, kül edilmesi ile son buldu.
Dört saatlik gösteriye neler sığdırılmamıştı ki;
Cumhuriyet’in başkanı Sayın Thakuişıne’nin konuşması,
Rus şairin okuduğu “Savaşı unutmamak gerek, bir
daha savaş olmasın ” diye başlayan şiiri… İslamey'in
Tığuıjıkhue Khazbeç wıcı, Nalmes'in, Rus Halk Şarkıları
Orkestrası'nın, Maykop Yıldızları'nın, Kazaçat adlı
çocuk grubunun, Tiyatro çalışanlarının, Anzarıkhue
Çeslav’ın daha başkalarının katkıları…
Amacım elbette ki bu gösterilerin ne kadar görkemli
olduğunu, sorumlu rejisör Khuıl Amırbıy’in ne kadar
işinin ehli olduğunu anlatmak değil. Zaten inanın
gösteriler anlatılabilecek gibi de değildi. Sadece
yaşanabilecek bir olaydı. Bir gün DVD'leri elinize
geçerse ne kadar haklı olduğumu siz de göreceksiniz…
Konuyu ele almamın asıl nedeni ise, 450. yıl
kutlamalarının, soykırımı ve sürgünü yok sayacağını
ileri süren ileri görüşlülere -ki Jıneps Gazetesi de
bunların arasında- “Ne olcek şimdi?” diye sormak.
Okuyanlar anımsayacaktır daha önce de, değil bu
kararnamenin, hiçbir gücün bu olguyu tarih sayfalarından
silemeyeceğini dile getirmiştim. Doğrusu ben bu görüşümü
kanıtlayabilmek için, önümüzdeki 21 Mayıs sürgün anma
programlarını beklemem gerekeceğini sanıyordum. Ancak
umduğumdan çok daha erken ne denli haklı olduğumu
gördüm. Kutlama programının kendisi kanıtın da ta
kendisiydi.
450 yıl önceki anlaşma da, daha sonraki savaşlar ve
sürgün de gösterilerde yer aldı, dahası Dönüş de…
Dönüşçüler için yapılan özel besteyle “Fesıjapşi,
fesjapşi…” diye seslenildi bizlere… Tek eksik bizlerdik,
anavatana dönenlerdi… Programa göre, sözünü ettiğim
çağrı ile bizlerden bir grubun sahneye çıkması, benim
kısa bir konuşma yapmam, içimizden en iyi dans
edelerimizin, diaspora danslarını sunmamız gerekiyordu.
Ancak örgütlülüğümüz böyle bir grubu hazırlayamayınca,
güzellikleri sadece izleyebildik…
Rejisörümüzün haklı sitemini de sineye çektik.
Doğrusu kalabalık bir grup oluşturamadıysak da hazırda
olan arkadaşlarla olaya katılmadığımıza, konuşmayı
yapamadığıma da çok üzüldüm. Konuşsaydım ne mi
söyleyecektim. İşte şunları:
“Şüi Mafe şşüı ti haççe lhap’exer,
nıbceğu lheğuıpxhexer,
İyi günler değerli konuklarımız, sevgili
arkadaşlar,
Mı mafexem, Adigexemre, Wırısxemre zere
zeguehağer yilhes 450 zerexhuığer xeteğewnefıççı,
teğemefeççı…
Bu günlerde, Adigeere ile Rusların
birlikteliğinin 450. yılını anıyor, kutluyoruz…
Lhepkhew zışışım yemılhıtığew, mefeççır
ttsıfxem zerezedagueşırem wızıxaplheççe, wıguı
wımığewızın “a anasın “ wımı’uen plheççırep…
Her halktan insanların, kutlamaları nasıl
paylaştıklarına baktığımızda üzülmemek “keşke… keşke…”
dememek elden gelmiyor…
A anasın tızerezeguehağew
tızeguetığağéyme…
Keşke birlikteliğimiz sürseydi…
A anasın zewe mığuer, lhığeçe zawer
khémıjeğağéyme…
Keşke uğursuz savaş, kan dökücü savaş
olmasaydı…
A anasın lhepkhım yınahıbem, ya xeku
guıpse ramığebghıneğağéyme, lhepkhır zepeapçe
amışşığağéyme p’uew wızemıkueşüewejın plheççırep
Keşke, halkın büyük çoğunluğuna sevgili
vatanları terk ettirilmeseydi, halk, paramparça
edilmeseydi, deyip dövünmemezlik edemiyorsun…
Xeteğewnefıççı Wırısıye Féderatsiyem,
kheralığuabeme arıtekhuıhağe tilhepkheğuxer khızere
zerişellejıştım yı guığe tıxetew…
Kutluyoruz, Rusya Federasyonu’nun çok
ülkeye dağıtılmış soydaşlarımızı geri getireceği
umutları ile…
Yaxeğeguxer nah maççem neh queççacem zere
afeguıexerem fedew khıtfeguıenım tışıguığew…
Ülkelerin, daha az olana, daha güçsüz
olana daha bir özen gösterdiği gibi bizlere özen
göstereceği umuduyla …
Yaxeğeguıxer çıje khetım
zerafeguımeççırem fedew khıtfeguımeççınım tıpaplhew…
Ülkelerin, uzakta kalanları için daha çok
kaygılandığı gibi bizler için de kaygılanacağı
beklentisi ile…
Yugoslavye yısığe Adigexer, maşşüem
khızerexişıjığer, aççıb khinağexeri khişejın
zerilheççıştım, zere yışıseşşüır khıdguırıuew…
Yugoslavya’da yaşayan Adigeleri,
yangından alışının, diğer ülkelerdeki Adigeler ide geri
getirebileceğinin kanıtı olduğunun bilinci ile…
Mı mafexem, tızerezexetır teğemefeççı,
Wırısıye Fédératsiyem tyapeççi tızerexetuştım, xeğeguı
pıyme tıdamıhıxınımççe titsıhe zere zıtélhıjım, guıpçemi
tsıhe khızeretfişşırem yınerılheğuew…
Kutluyoruz bu günlerdeki
birlikteliğimizin, gelecekte de birlikte olacağımızın,
ülke karşıtlarına aldanmama konusunda kendimize olan
güvenin ve merkezi yönetimin de bizlere güvendiğinin
göstergesi olduğunun bilinciyle…
Xeteğewnefıççı, Wırısıye Féderatsiyem
khébenıre quaççexem, faşistxem tızerapewtsuıjığem fedew,
zıçı-zıpçeğuew, zı nı khılhfığem fedew
tızerapewtsuıjıştım tırıguışxuew…
Kutluyoruz, Rusya Federasyonu
karşıtlarına, faşistlere karşı durduğumuz gibi tek
yürek, aynı anadan doğma kardeşler gibi karşı koyacak
oluşumuzun coşkusu ile…
Arış, mı mefeçç mafexem, şıpsewıre lhepkh
zefeşhafıbemççe zedıtixeğegu Wırısıye Fédératsiyem, ılhe
pıtenew, zegırıuejır şıtéquezepıtınew, ğebejüır,
nexhueyır yılh zepetınew, pıyır zışşüellıççın quaççe
yıezepıtınew tıfelhaue….
Ve bu sevinçli günlerde, ülkede yaşayan
çok sayıda farklı halkın, hepimizin vatanı Rusya
Federasyonu’nun temeli sağlam olsun, uyum ve barış hep
kazansın, berket, bolluk hiç eksilmesin, hep,
düşmanlarının çekineceği gücü olsun diliyoruz…
Them şşüıççe tızedéğepsew, şüepsew
şüetxhej…”
Allah birlikteliğimizde barışı egemen
kılsın, sağolun, varolun…
Yazıyı yazarken de geçenlerde izlediğim
(23 09 2007) Kanal D haberleri geldi aklıma. Haberler
arasında biri çok ilgimi çekmişti: Doksan doğumluların,
geride bıraktığımız çalkantılı döneme ilişkin ne kadar
az şey bildikleri örnekleri ile anlatılmıştı. Bizim
gençleri düşünmezlik edemedim. Bu gerçek, gençlerimizin,
forum sayfalarında çok rahat esip gürlemelerinin, asıp
kesmelerinin nedenini de açıklıyor gibiydi. Sanırım
neden bizim gençlerin de geride bıraktığımız çalkantılı
dönemi bilmemeleri, yaşamamış olmalarıydı.
Bu gerçek, gençlerin yanlışlarını,
haftalık, aylık çok ender olarak mevsimlik
Çerkesliklerini, hoş görmemiz sonucunu mu vermeliydi.
Hadi gençleri hoş görelim… Peki, çalkantılı dönemlerde
derneklerimizi uzaktan dolananların, Sovyetler Birliği
Elçiliği’nin önünden bile geçemeyenlerin, şimdilerdeki
göreceli demokratik ortamda, kahraman kesilmelerine, ne
demeli?.. Hele, tüm uyarılara karşın, sanal olan ve
sanal kalmaya mahkum kahramanlıklarının(!), anavatanla
diasporanın yakınlaşmasını engelleme riskini taşıdığını,
Dönüş’ün şansını azaltabileceğini anlamazdan
gelmelerine… Yaşanılan vatandaşı olunan ülkenin,
medyanın, sivil toplum kuruluşlarının gündeminden
düşmeyen, düşün insanlarını kamplara ayıran Anayasasını
değil de, bırakın yerleşmeyi, tatillerini bile
geçirmedikleri ülkenin 450. yıl kutlamalarını daha bir
önemsemenin akılcı bir gerekçesi bulunabilir mi?...
Hele, kendi güçlerine göre bir şeyler
yapılabilecek konularda değil de hiçbir şey
yapamayacakları konulara yoğunlaşmaları, sorumlulukla
bağdaşır mı? Bu davranışlar iş yapmanın değil de “mış
gibi yamanın” göstergeleri değil mi? Okur yazar,
üniversiteler bitirmiş, gazete okurlarının, Tv
izleyicilerinin, dünya politikasını izleyenlerin, Rusya
Federasyonu yöneticilerine, cumhuriyet yöneticilerimize
hakaret ederek, ülke sınırlarını değiştirmeyi
amaçladıklarını söyleyerek anavatanla sağlıklı ilişki
kuramayacaklarını bilmemeleri mümkün mü?... değil
elbette…
O halde asıl amaç anavatan ile muhacereti
birbirinden soğutmak… Çarlık Rusya’sının sürdüğü
Adigelerin torunlarını, hükümetinin kararı, politik ve
ekonomik katkıları ile anavatana geri getiren Rusya
Federasyonu ile diaspora Adigelerini karşı-karşıya
getirmek. Halkını seven, anavatanını seven Adigeler
kadar, ondan da öte Rusya Federasyonu’nun
sorumluluğu, bu söylemlerle oynanmak istenen oyunu
bozmaktır... Dönüşün diaspora ülkeleri ile, Rusya
Federasyonu’nun iyi komşuluk ilişkiler temelli
politikaları ile örtüştüğünün bilincinde olmak, olayları
bu paradigma ile irdelemektir….
Evet, eleştirilerini, 450. yıl kutlama
kararnamesinin, soykırım ve sürgünü yok sayacağı,
varsayımı üzerine kuran deplasman severler “NE OLCEK
ŞİMDİ?...” |