Sorun günlük bir sorun
değilse eğer, sorun bugünden yarına çözülemeyecek bir
sorun ise eğer, sorun halkımız için yaşamsal ise eğer,
sorunun çözümü on yıllar alacak ise eğer, on yıllar önce
belirlenmesine karşın çözüm ilkeleri anlaşılmak
istenmiyorsa eğer, halkımızın tüm sorunlarının çözüm
umudu dönüş ise eğer, sağlıklı dönüşü sağlama çabası en
büyük mutluluğunuz ise eğer, kendinizi yinelemekten
kaçınamazsınız.
Daha önce defalarca yazdığınızı yeniden yazmak zorunda
kalırsınız. Benzer yazılarınızı okuyanların, “yine
kendini yineledi, başka konu bilmiyor mu bu adam”
diyebilecek olmasına karşın konuyu evirip çevirip
yazmalısınız. Çünkü sizin için asıl olan, sorunu
anlatmak, çözüm yolunu gündemde tutmaktır.
Dönüşe yaklaşımdaki yöntem yanlışı sürekli yineleniyorsa
eğer, dönüşe karşı olmalarına karşın, dönüş dışında
çözüm önerisi getiremedikleri için meydanı terk
edenlerin yerini yenileri alıyorsa eğer, “yeni
uyananlar”ın hiç sonu gelmiyorsa eğer, siz de her yeni
uyananla birlikte “yeniden uyanmak” zorunda kalırsınız.
Dahası, dönüş için yaşıyorsanız, anlatır, anlatır, yazar
yazarsınız. Dinleyiciler, okuyucular sizi dinlemekten,
okumaktan usanabilir, yorulabilirler. Sevenleriniz bunu
size, kimi zaman açık kimi zaman da dolaylı anlatırlar.
Ancak sizin usanma ve yorulma hakkınız yoktur,
sevenlerinizi, okurlarınızı usandırmama inceliğini,
gösterme hakkınız da...
İşte böyle gerekçeleri var yineleme yazılarımın. Konuyu
bilenler okumayabilir elbette ki... Zaten dostlar,
yazılarımı okuduklarında sevindiğimi, okuyamadıklarında
ise pek üzülmediğimi bilirler... “Dönüş Yine Dönüş”
başlıklı yazıyı ise, 27 Mayıs 2008 tarihinde, Muğolh
Yılmaz imzası ve “Anavatana Sorular” başlığı ile CC
Forum'a gelen yazı ateşledi.
Sayın Mığuolh, yanlış yapmadığından gayet emin, samimi,
anavatana dönüş şansını yakalayabilmiş olanlarımıza, hem
de genelleyerek bakın neler soruyor:
“Anavatana Sorular
Sayın Kabardinets ve anavatanda yaşayan hemşerilerim.
Genelleme yaparak soruyorum. Yaşadığınız yer özelinde
cevaplarken lütfen yer belirtin. Yanlış anlaşılır bunu
söylemeyelim, ''şu da insanları rahatsız eder'' gibi,
yollara baş vurmayıp gerçekleri aktarınız.
1) Kafkasya'da yaşayan insanlar, şu an yönetimde
bulunanlar hakkında ne düşünüyor? Bazı yazılarda
Putin'in adamları gibi ifadeler geçiyor.
2) Kafkasya'da din faktörü ne kadar etkili? Bu
faaliyetler kimler tarafından yürütülüyor?
3) Kafkasya'da kendinizi özgür hissediyor
musunuz?
4) Geri dönüş yapanlar nasıl karşılanıyor?
5) Kafkasya'da yaşayan diğer kökenden insanlar
ile (özellikle Ruslar) ilişkiler ne düzeyde?
6) Sizi en çok ne mutlu etmişti ve en çok ne
üzmüştü?
7) Kendinizi bir Rus vatandaşı olarak mı
görüyorsunuz yoksa bir Kafkasya (Çerkes) vatandaşı
olarak görüp, hissedebiliyor musunuz?
8) Anavatanda yaşayan Adigeler; Abhazya ve
Çeçenya hakkında ne düşünüyor?
9) Kafkasya'nın geleceği hakkında neler
düşünülüyor?
10) Bazı yazılarda ve konuşmalarda Rusya'nın
Kafkasya'yı artık bir yük olarak gördüğü ve bu yükten
kurtulmak istediği ifade ediliyor, bu söylenenlerin
gerçeklik payı var mıdır?
11) Medvedev döneminde Rus politikalarında
değişiklik bekleniyor mu?
12) Rusların Kafkasya'yı terk ettikleri doğru mu?
saygılarımla...”
İçtenliklerinden kuşku duymadığım kimi arkadaşların, bu
tip soruları yanıtlanmaya değer bulmaları, ciddi, ciddi
yanıtlanmaları, böylece bir yanlışa, bir başka yanlışın
ulanması ise üzücü. Halbuki soruların yanıtı neden şu
sorular olmasın?
Diasporaya Sorular:
Sayın Muğolh ve Türkiye’de yaşayan hemşerilerim.
Genelleme yapmadan özelinizde soruyorum. Yaşadığınız yer
özelinde cevaplarken lütfen yer belirtin ve kendi
kişisel görüşlerinizi, “yanlış anlaşılır bunu
söylemeyeyim, şu da insanları rahatsız eder” gibi
yollara baş vurmayıp kendi gerçeklerinizi anlatınız.
Çünkü nerde yaşarsa yaşasın her birimizin kendi
gerçeğimiz vardır.
1) Türkiye’de yaşayan insanlar şu an yönetimde
bulunanlar hakkında ne düşünüyor? Çok sayıda, çok önemli
konumlardaki Çerkeslerin, kimlerin adamı olduklarını
değil ama halkımızın adamı olmadıklarını kesinlikle
biliyoruz.
2) Türkiye’de din faktörü ne kadar etkili? Bu
faaliyetler kimler tarafından destekleniyor? Yönetimdeki
partinin programını sürdürmesi mi yoksa Anayasa
Mahkemesi'nin AK Parti’yi kapatması mı Çerkesler için
daha hayırlı olacaktır? Çerkesler birlik halinde hangi
görüşü desteklemelidir?
3) Türkiye’de kendinizi özgür hissediyor musunuz?
4) Anavatana dönenler için ne düşünülüyor?
Anavatana dönmeyenler Türkiye’yi tercih ettikleri için
daha mı çok itibar görür hale geliyor?
5) Türkiye’de yaşayan diğer kökenden insanlar ile
(özellikle Türkler) ilişkiler ne düzeyde?
6) Sizi en çok ne mutlu ediyor ve en çok ne
üzüyor?
7) Kendinizi bir Türk vatandaşı olarak mı
görüyorsunuz, yoksa bir Çerkes olarak görüp
hissedebiliyor musunuz?
8) Türkiye’de yaşayan Adigeler, Abhazya ve
Çeçenya hakkında ne düşünüyor?
9) Türkiye’deki Çerkeslerin geleceği hakkında
neler düşünülüyor?
10) Türkiye’nin geleceğine ilişkin çok sayıda
senaryo üretiliyor. Türkiye’nin federal bir ülke olacağı
ve üyelerden birinin Çerkes Federe Devleti olacağı
söylentisinin gerçeklik payı var mı?
12) Yönetimin değişmesi ile Türkiye
Cumhuriyeti’nin Türkler dışındaki halklara ilişkin
politikası değişir mi?
13) Avrupa kapılarını açarsa, çok sayıda Türk’ün,
Türkiye’yi terk edecekleri doğru mu?
Saygılarımla...
İlk elde söylenebilecek olan sayın Muğolh ve benzer
düşüncede olanların dönüş felsefesini hiç anlamadıkları.
En azından dönüşçülerin sundukları gibi
algılamadıklarıdır.
Değerli okuyucularımız; dönüş, evet bir çözüm önerisi.
Ancak yaşanılan diaspora ülkesinden daha iyi olanakların
bulunabileceği, daha konforlu yaşanabileceği, daha çok
para kazanılabileceği, ulusal soruna her birimizin kendi
kafasındaki çözümü sağlayacak bir öneri değil. Dahası
her Çerkes'e de önerilmiyor.
Anavatana dönüş; ulusal sorunu sorun edinen, anadili,
ulusal kültürü yaşasın gelişsin isteyen, bunun için
katkıyı düşünen, ulusal kültürel etkinliklere
yetişememenin üzüntüsünü mutluluk olarak
algılayabilecek, çocuk yuvalarındaki miniklerin anadilde
okuduğu şiirler, söyledikleri şarkılar karşısında göz
yaşlarını tutamayacak, bu etkinliklerde dirilişin,
yeniden yaşama dönüşün coşkusunu yaşayabilecek...
Çerkeslere sunulan bir öneri.
Anavatan bekçilerinin yükünü paylaşmak isteyenlere,
güzelliklerin üretiminde, bilgi ve birikimi ölçüsünde
katkıda bulunabilmenin mutluluğunu duyumsayabileceklere,
halkının sorunlarını, olası sıkıntılarını paylaşmada,
ayrı bir mutluluk bulabilecek Çerkeslere sunulan bir
öneri...
Dolayısı ile en büyük yanlış, diaspora ülkeleri ile
anavatanın karşılaştırılması. Koşullar diaspora
ülkelerimizden daha iyi ise “anavatanımızdır,
dönülmelidir.” Koşullar daha kötü ise eğer dönüş
yanlıştır. Anavatanı, şarkıdaki gibi “aşkların en
güzeli” ile sevmek yeterlidir.
Hani “seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli” diyen
şarkı. “Alıştım hasretine “gel” desen gelemem ki...”
diye süren şarkı, “sürgünümsü”lere en uygun şarkı bu
gibi geliyor bana. Ancak küçük bir değişiklikle:
“Alıştım hasretine “gel” desen de gelmem ki ...” ya da
sürgünümsülerin bu yaklaşımı, “beni doğuran kadın
güzel ve zengin ise eğer anamdır, değilse anam değildir”
gibi algılanamaz mı?
Kimilerinizin, “körükörüne dönüşçülük mü yani” diye
sorduklarını duyar gibiyim. “Körükörüne dönüşçülük
olmaz” mealinde yazılar da düşmüştü sanal ortama
anımsayacaksınız. İşte, gerçek dönüşçülerle, aslında
karşı oldukları halde karşısında savunacakları bir
önerileri olmadığı için dönüşe karşı değillermiş gibi
yapanların arasındaki en büyük fark. Gerçek dönüşçü
körü körüne dönüşçüdür. Dönüşü de ancak, “Körükürüne
Dönüşçüler” gerçekleştirebilir.
Bunu; anavatanımızı tanımayalım, sorunlarını bilmeyelim,
sorunlar üzerinde düşünmeyelim, sorunların çözümüne
katkıda bulunmayalım, anlamına almayın sakın. Tüm bunlar
ve daha fazlası, ister diasporada olalım ister
anavatanda her dönüşçünün en büyük sorumluluğudur.
“Mümkün olan en kısa sürede, mümkün olan en çok sayıda
kişinin sağlıklı dönüşünün sağlanması” anavatan, bölge
ülkeleri ve dünya hakkında sağlıklı bilgiler gerektirir.
Bilinmesi ve hiç unutulmamsı gereken ilke, bunları
tartışmanın ancak ve ancak kafadan dönüşçülerin hakkı
olduğudur.
“Türkiyeli Çerkes Miğferi giymişlerin” en büyük özelliği
hiç “empati” yapmamak ise eğer, gerçek dönüşçülerin en
büyük özelliği de “empati” yapabilmeleridir.
Empati yapabilenler, olaya dışarıdan bakabilenler,
kendilerini karşıdakinin yerine koyabilenler neyi nerede
tartışacağını da bilirler. Kendilerinin katkıda
bulunmayacakları, gerekse bile kendilerinin bedel
ödemeyeceği eylemleri başkalarına önermezler. Bedelini
kendilerinin ödeyeceği girişimlerde bulunurlar.
Başkalarının yapması gerekenler üzerinde değil,
kendilerinin yapması gerekenleri, yapabileceklerini
öncelerler.
Özetle, “körükörüne dönüşçüler”, çok sayıda
ülkeye dağılmış Çerkeslerin her bir parçasının “kendi
kaderini belirleme hakkına” saygılıdırlar. Her
kesimden de benzer saygıyı beklerler. |