|
|
|
|
|
''ZAVALLIĞI BENİMSERSEN EĞER''
|
14.10.2008 |
|
|
Dr. MEŞFEŞŞU
Necdet Hatam |
|
|
Thamıççağuer zeppesıme
Qıpfaşşeştım wıpesıme
Adıghağer mekkuedı
Qıdaferer psekkuedı |
Zavallılığı benimsersen eğer
Beklersen senin için çalışılmasını
Adigelik biter yok olur
Günahı da sana kalır |
|
Tıme Seyın
Tıme Seyın, Sefer Berzeg sayesinde tanıdığım ve çok
önemsediğim, çok saygı duyduğum bir ozanımız. Çerkes
Teavün Cemiyeti kadrosundan. Bir dönem “Ğuaze” gazetesi
sorumlusu. Adigeler olarak psikolojik yapımızı tel tel
çözümlemiş ve bunu şiirlerine yansıtabilmiş büyük Adige
ozanı. Sayın Berzeg, kimi ünlü ozanlarımızın birer
şiirini aldığı ve Xeğeguı Guıpşıs (Vatan Düşüncesi) adı
ile yayımladığı küçücük kitaba Tıme’nin çok büyük bir
şiirini sığdırabilmişti: Thawsıx- Ağıt.
Üniversite sınavlarına girmek için Anakara’ya gittiğim
1967 yılında görmüştüm Kube Şaban’ın Latin temelli
alfabesi ile yazılmış kitapçığı. Tıme’nin beni esir alan
şiiri de o gün bu gündür ezberimdedir. Adighabze bilip
de dinlettiklerim arasında şiire ve yazarına hayran
olmayan da çıkmadı bu güne kadar.
Kaf-Fed sitesindeki kimi haberler, haberlerin sunuluşu,
kimi gerçeklerin saklanması, çarpıtılması,
konuşulanların olayların ciddiyetinden çok ama çok uzak
oluşu, bana büyük ozanımızın yukarıdaki dizelerini
anımsattı. Ancak, sadece zavallılık kabulünün sinmişliği
değildi haberlere yansıyan ya da haberlerle yansıtılmak
istenen. Kimi haberlerde gerçekler de çarpıtılmıştı.
Kanıt mı?
Çok...
İşte Kaf-Fed web sayfasındaki haber başlıklarından biri:
Avrupa Parlamentosu'nda "Çerkes Günü" düzenlendi
07.10.2008
Önce altını çizelim. Haber gerçek dışı. Haber çarpıtma.
Anavatandaki Çerkeslerin katkısının sağlanmadığı bir gün
“Çerkes Günü” olamaz da ondan. Daha önce de bu konuda
sorumluları uyardık. Bu güne verilebilecek en geniş
kapsamlı ad eğer diğer ülke dernekleri karşı değilse,
“Diasporik Çerkesler Günü” olabilir.
Sizlerin de doğru bulacağınızı umduğum bu yaklaşım;
birinci günden beri Kaf-Fed yetkililerine anlatılmasına,
sanal ortama taşınmasına ve Adigey ziyareti sırasında
sayın Cem Özdemir’e doğrudan iletilmesine karşın
çarpıtmada ısrar ediliyor ve Kaf-Fed sitesi de buna
katkıda bulunuyor, ben de anlamakta zorlanıyorum.
Habere yansıdığı kadarı ile konuşma içerikleri
-konuşmaların tam metinleri yayınlanırsa konuya yeniden
dönebiliriz- zavallılığın kabullenilişi ötesinde
Çerkeslerle alay olarak da algılanmalı bence. Neden mi?
Rusya Federasyonu’nun, neredeyse tüm dünyayı karşısına
alarak Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığını
tanıdığı bir zaman diliminde, yine sitenin bir
haberinden ABD Demokrat Parti Başkan Adayı Barak
Obama’nın Kafkasya Danışmanı (breh, breh, breh sayın
zata ilişkin sitemizdeki eleştiriyi okuyun lütfen)
olduğunu öğrendiğimiz Prof. John Colaruso bizlerle alay
eder gibi bakın neler söylemiş ve söylenenler habere
nasıl yansıtılmış:
“Programın konuşmacılarından olan Kanada McMaster
Üniversitesi Antoloji ve Dil Bilimleri Departmanı'ndan
John Colarusso, Çerkeslerin geçmişinden ve dil
yapısından bahsederek, Çerkeslerin toplumsal yapıları
hakkında bilgiler verdi. Çerkeslerin özelliklerini
maddeler halinde dile getiren John Colarusso, Çerkes
toplumsal yapılarında yaşlıların ve kadınların çok
önemli roller oynadığına dikkat çekerek, kadınların kan
davalarını başörtülerini ve şallarını yere atarak
durdurabildiklerini ifade etti. John Colarusso, "Çerkes
toplumu eğlenmeyi ve oynamasını çok sever. Bunun yanında
Çerkesler çok misafirperverdirler ve misafirin
zenginliğine ve fakirliğine bakılmadan karınları
doyurulur ve güvenlikleri sağlanır. Bunun yanında Çerkes
toplumunda sütkardeşliği anlayışı ise oldukça
yaygındır." dedi.”
İşte siz de artık biliyorsunuz sayın Colarusso’nun
Avrupalı parlamenterlere Kafkasya danışmanına yakışır
tümcelerle tanıttığını. Sayın Colarusso, “Çerkeslerin
hapishanesi olmayan bir halk olduğunu, atı da
ehlileştirdiklerini eklese idi konuşma dört dörtlük
olacak, parlamenterleri haklarımızı savunma konusunda
belki harekete geçiremeyecek ancak eminim ki
“zavallılığı benimseyenlerin” yüreklerine daha bir yağ
olacaktı.
Ancak bilindiği gibi yer ve zaman iyi seçilmez ise en
güzel sözler ve övgüler de övülen kişiyle, övülen halkla
alay etmek anlamına geldiği için, “Kafkasya Danışmanı”
Çerkeslerle alay etmiştir. Sayın Tıme yüz yıl öncesinden
zavallılığı benimsemeyin uyarısında bulunmuş olmasına
karşın “günü” düzenleyenler zavallılığı benimsemiş
olmalılar ki bu tanıtımdan mutluluk duymuşlardır.
Yine aynı web sayfasındaki bir başka haber Prof. John
Colarusso’nun asıl derdinin Rusya’nın “yatırımlar için
akıllı bir biçimde hazır duruma getirdiği”, “küçük ancak
güçlü bir potansiyeli olan Abhazya'yı”, “sadece
Rusya'nın parasal gücüne bırakılmamak”, "Batı tarafına
çekebilmek” olduğunu, kendi sözleri ve tüm çıplaklığı
ile ortaya koymuştur. Sayın Obama’nın Kafkasya
Danışmanı, bizim ileri görüşlülerimizin (!) aksine,
Güney Osetya’nın kuzeydeki kardeşleri ile birleşme
olasılığından, yani Güney Osetya’nın Rusya
Federasyonu’na katılabilecek olmasından endişe duymuyor:
“Güney Osetya ise diğer bir tarih olayıdır. Kuzey ve
Güney Osetya'yı birleştirerek "Alan Cumhuriyeti" -yani
sayın danışman sadece Güney Osetya'yı “Batı tarafına
çekmeyi” az buluyor-, “hele bir birleşsinler biz
yapacağımızı yaparız” demeye getiriyor.
“Bundan iki yıl önce düzenlenmeye başlayan Çerkes
Günü, bu yıl 3. kez düzenlendi. Daha önce Avrupa
Parlamentosu bahçesinde çeşitli etkinlikler kutlanan
Çerkes günlerinin 3.'sü Avrupa Parlamentosu'nda
gerçekleştirildi.”
Kişi zavallılığı benimsemişse görün bakın neler olur...
Çerkes Günü”nün ilk ikisinde Avrupa Parlamentosu’nun
bahçesinde danslarını sergilemeyi büyük mutluluk sayar,
günlerin üçüncüsünde Çerkeslerin parlamento salonuna
alınmasını sağlayan sayın Özdemir’in karşısında takla
atar. Sınıf atlama derecesindeki bu çok önemli gelişme,
bahçeden salona terfi ediş Çerkes milletvekilinin
sözlerine şöyle yansır:
"Bundan iki sene önce başladığımızda herhalde kimse
düşünemezdi bu işin buraya gelebileceğini." dedi. 2
yılda çok yol aldıklarını belirten Özdemir, "Bugün 3.
Çerkes Günü'nü gerçekleştiriyoruz Avrupa
Parlamentosu'nda bundan 2 sene önce başladığımızda
herhalde hiç kimse düşünemezdi bu işin Avrupa
Parlamentosu'nda gerçekleştirileceğini. Abhaz dili başta
olmak üzere bölgede kullanılan diğer dillerde de burada
vatandaşlara hitap edildi. Bu güzel kaybolmakta olan
kültürlerin ileriki kuşaklara taşınması için ufakta olsa
katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Bir çiçek bahçesi düşünün
bu çiçek bahçesinden bazı çiçekler soluyor ve
kayboluyor. Keşke böyle olmasa ve bütün kültürler yeni
kuşaklara taşınabilse. Bugün buraya gelen insanlar
üzerlerine düşen görevleri yerlerine getiriyorlar.
Dilerim bu kültürler dünyadan kaybolmazlar." dedi.
"Programda elbette güncel konuları da işleyeceğiz.
Savaşları ele alacağız. "Abhazya'nın geleceği ne
olacak?" Avrupa Parlamentosu'ndaki milletvekili
arkadaşlarla burada Abhazya Cumhuriyeti'nden gelen
arkadaşlarla tartışacaklar; burada konuşacaklar. Burada
bir ilke de imza atmış olacağız. Hep Gürcülerle
konuşuldu. Abhazyalılarla hiç konuşulmadı. Bugün bu
konuda bir ilke de imza atmış olacağız."
Haydi Sezar'ın hakkını Sezar’a verelim, “Çerkes Günü”nün
tek olumlu yanını, Abhazya Cumhuriyeti temsilcilerinin
görüşlerini Avrupalı parlamenterlere iletebilmiş
olmalarını görmezden gelmeyelim. Bununla birlikte bir
Çerkes parlamenterin üyesi bulunduğu parlamentoda
Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarının tanınması
çağrısında bulunamayışının içtenlikle bağdaşmadığının
bilincinde olalım.
Haberi okumayı sürdürelim: “ (...) konuşmasında
Çerkeslerin tarihinden bahsederek yaşadıkları acıları ve
soykırımı anlattı. Rusların Çerkeslerin tarihinde çok
önemli bir yeri olduğunu anlatan Sefer Berzeg, Rusların
Çerkesleri yurtlarından sürdüğünü ve bu sürgün sırasında
binlerce Çerkes'in açlıktan ve hastalıktan hayatlarını
kaybettiklerini ifade etti. Yerlerinden ve
yurtlarından edilen Çerkesleri Osmanlı Devleti'nin kabul
ettiğini ifade eden Berzeg, "Yerlerinden ve yurtlarından
kovulan Çerkesler Osmanlı Devleti'ne gelmişlerdir ve
beraberlerinde bir takım sıkıntıları da getirmişlerdir.
Osmanlı Devleti'nin hasta adam olarak anıldığı
dönemde gelen Çerkesler aynı zamanda Osmanlı Devleti'ne
önemli katkılar sağlamışlar ve Çerkes komutanları
Osmanlı ordularında önemli yerlere yükselmişlerdir.
Tarih sahnesinde birçok acılar yaşayan Çerkesler
anayurtlarına dönmekten hiçbir zaman vazgeçmemişlerdir.
Çerkesler hayalini kurdukları anayurda dönme
düşüncelerinden geçmişte vazgeçmedikleri gibi bugün de
bu düşüncelerinden vazgeçmemişlerdir." “ diyen hukukçu
ve yazar Sefer Berzeg çok iyi bildiği konuları es
geçerek olayı çarpıtmıştır. Sizce Sayın Berzeg, Çerkes
Beylerini Ruslarla askeri-politik anlaşma yapmak zorunda
bırakanların Osmanlı destekli Tatar akınları olduğunu
bilmiyor olabilir mi? Peki, Çarlık Rusya’sının insansız
bir Kuzey Batı Kafkasya’yı amaçladığı dönemde
Osmanlı’nın bu coğrafyadaki insana ihtiyacı olduğunu,
Osmanlılar ile Rusya’nın iki kez göç anlaşması
yaptıklarını, Osmanlıların teşviki ile silaha sarılan
Abhazların 1878 yılında çekilen Osmanlı ordusu ile
birlikte ülkeyi kitle halinde terk ettiklerini bilmiyor
olabilir mi? Olamaz çünkü biz son bilgileri sayın
araştırmacının yazılarından edindik.
Aslında benzer oyalamalar daha önce de yaşanmıştı.
Çarlık Rusya'sı-Kafkasya savaşları sırasında da
Çerkesler Batı'dan medet ummuş yardım sağlamak amacı ile
İngiltere’ye elçi göndermişlerdi. O günlerde de şimdi
olduğu gibi heyet hükümet üyelerince muhatap alınmamış,
Kafkasya’ya destek amacı ile kurulmuş olan derneklerin
kendileri için hazırladığı metin parlamentoda okunmuştu.
Ancak asıl ilginç olanı hükümete iletilenleri iki
maddesi idi:
- Kafkas heyetinin İngiliz gemileri ile Rus Deniz
devriyelerinden zarar görmeden ülkelerine dönmesi
hususunun sağlanması.
- Şayet Kafkasya cephesi çökerse, Kafkasyalıların arzu
ettikleri yerlere göç etme kolaylıklarının sağlanması
(1)
Bu söylenenler ışığında Adigelerin % 90’a yakın kesimin
vatansız kalışı, sadece, 1864'de Çar’ın yayımladığı
kararname ile açıklanabilir mi? Birleşik Kafkasya
savunucularını çok iyi tanıdığı Merhum Osman Çelik’in
“İngiltere’nin sözden öteye geçmeyen vaatleri bir işe
yaramadı. Karadeniz’in karanlık ufuklarını gözleyen
Kafkasyalıları gerçek olmayan hayallerle peşinde
sürüklediği için, iyilik yerine aksine kötülük etmiş
oldu.” gerçekçi değerlendirmesini çok iyi bilmesine
karşın sayın Berzeg’in geçmişin oyununu sürdürmesi, hem
de olayları çarpıtarak sürdürmesi biraz ayıp olmuyor mu?
1)
Osman Çelik “İngiliz Belgelerinde Türkiye ve Kafkasya”
Sayfa: 18 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|