|
|
|
|
|
“HATAM’I AŞMAK…” |
01.04.2009 |
|
|
Dr. MEŞFEŞŞU
Necdet Hatam |
|
|
Birilerine dert olan şu
“Hatam’ı aşma” konusu açıklığa kavuşturulmalı bence de…
“(…) dönüş hareketi Hatam’ı aşacaktır.” vb yaklaşımlar
çok yanlış olduğu gibi, bu yaklaşımı gösterenlerin,
dönüşü ve Hatam’ı hiç anlamadıkları anlamına da gelir.
Aynı zamanda çok saçma değil mi? Dönüş hareketi Hatam’la
mı başladı ki hareket, Hatam’ı aşma çabası içinde olsun?
Peki, Hatam’ı bu denli hiç sayan kimilerinizin, Hatam’ı
her tür olumsuzluğun nedeni sayması gülünç, kendi
düşüncelerini Hatam’a uygulatma çabası da büyük bir
çelişki değil mi?
Halbuki, defalarca yazıldı, anavatana dönüş, Hatam ya da
Hatam’ın da bir bireyi olduğu kuşak ile başlamadı.
Kimilerinizin anlamak istememesine karşın dönüş, sürgün
ile eş zamanlıdır. Kendisinin sürgün olduğunun
bilincinde olanların yüreklerindeki dönüş ateşi hiçbir
zaman sönmemiştir. Anlaşılması asıl güç olan şey, sürgün
olduklarını dillerinden düşürmeyenlerin, sürüldükleri
yeri, yani anavatanlarını düşünmemeleri, anavatanın
çağrısına koşmamaları, sağlıklı dönüşün yollarını
aramamaları, sihirli bir elin uzanıp kendilerini
anavatana taşımalarını beklemeleri değil midir? Evet,
bizce dönüş, anılmadığı, anılamadığı zaman dilimlerinde
bile, halkını seven her bireyin yüreğinde kor halinde
taşınmıştır. Elverişli koşullarla birlikte kor, dönüş
ateşini yeniden yakmış, alevleri halkını ısıtmış, yolunu
aydınlatmıştır. İşte bu şanslı dönemlerde yaşayan
dönüşçüler, koşuların elverişli olmadığı dönemlerin
dönüşçülerine göre, “ulusal amacın somutlaştığını görme”
mutluluğunu yaşayabilmişlerdir. Üzücüdür ki, Yaradan,
her dönüşçüye böyle bir mutluluk bahşetmemiştir.
Örneğin, kendilerinden feyz aldığımız, bizlerden çok
daha ulussever, bizlerden çok daha çalışkan, bizlerden
çok daha üretken, bizlerden çok daha yiğit “Altın
Kuşak”, günümüz dönüşçüleri kadar şanslı olamamıştır.
Ayrıca şu da bilinmeli ki, Hatam bugün önemseniyorsa
eğer, dönüşçü olduğu, dönüşü gerçekleştirebildiği, tanık
olduğunuz, kimileyin birbirinin tersi çok ağır
iftiralara karşın dönüşü savunmayı sürdürdüğü içindir.
Ben bundan bir an bile kuşku duymadım, siz de kuşku
duymayın lütfen.
Yakın dostlarım (kimileri eski) kendileri ile çok sık
paylaştığım şu sözlerimi anımsayacaklardır. “Arkadaşlar
bizler önemliyiz. Ancak, dönüşçü olduğumuz için
önemliyiz. Dönüşe katkımız ölçüsünde önemliyiz. Dönüşçü
kalabildiğimiz sürece önemliyiz. Yolumuzdan saptığımızda
halkımızın gözünde bir hiç olacağımızın da bilincinde
olmalıyız.”
Peki, söylem; “Dönüş hareketinin Hatam’ı aşması
gerektiği” olarak değil de “dönüşçülerin Hatam’ı aşması
gerektiği, aşacağı” şeklinde olsaydı, doğru mu olacaktı.
Yine hayır. Hatam’ın dönüşe ilişkin her konuda, tüm
dönüşçülerin önünde anlamına alınabilecek bu yaklaşım
da, çok kolay olmayan şeyleri gerçekleştirmiş birçok
dönüşçüye çok büyük haksızlık olur. Çünkü biraz yakından
bakanlar birçok konuda, Hatam’ın yapamadığı birçok şeyi
yapabilen dönüşçülerin olduğunu, Hatam’ın zaten
aşıldığını görecek, Hatam aşıldığı için mutlu olacak,
bunları başarabilen dönüşçülere de şapka çıkartmak
zorunda kalacaklardır.
Örneğin;
Nasıl saygı duymaz, şapkanızı çıkartmazsınız, güya
dönüşe karşı olmayan büyükler 2009’da bile, güvenliği
dönüşe engel sayarken, perestroykanın daha ilk
yıllarında kızlarını üniversiteye gönderen
arkadaşlarımıza…
Nasıl saygı duymaz, şapkanızı çıkartmazsınız, bir
başlarına dönüşü gerçekleştiren, çalışan, direnen,
toplumsal etkinliklere katkıda bulunan kız
kardeşlerimize…
Nasıl saygı duymaz, şapkanızı çıkartmazsınız, yaz tatili
için geldikleri Maykop’ta öğrenim görmeye karar veren ve
dönüşü zaten düşünen ana babalarının dönüşünü
hızlandıran dünya tatlısı iki lise öğrencisi kızımıza…
Nasıl saygı duymaz, şapkanızı çıkartmazsınız, dönüş
yapmış en az yirmi kişiye iş olanağı sağlayan, başarılı
olmalarına karşın ortaklığı da sürdürebilen
arkadaşlarımıza. Döneminde sırtlarıyla kumaş çuvallarını
taşıyarak başarılı olmuş iş kadınlarımıza… Ana-babaların
çocuklarını rahatça gönderebildikleri, Adigece adlar
taşıyan aşevlerini açıp başarılı olan arkadaşlara…
Maykop’ta ilk galeriyi yükselten dönüşçülere… Dönüş
yapanların toprağa sarılabileceğini, ata toprağını
işleyerek başarılı olabileceklerini gösterenlerimize…
Eşlerini kaybetmelerine yada ayrılmak durumunda
kalmalarına karşın çocuklarını anavatanda büyütmeyi,
eğinmeyi seçen bacılarımıza… İlk özel okul olacağını
umduğumuz, dileyenlere Adigece de öğreten ilk yabancı
dil kursunu başarı ile yürütenlerimize… Yüze yakın
akrabasının dönüşünü sağlayan körü körüne dönüşçü
arkadaşımıza… Her yaz onlarca dosta arkadaşa ev
sahipliği yapan dostlarımıza… Evine kapasitesinin çok
üstünde ikamet kaydı yaptıranlarımıza… Her konuda
anavatan-diaspora ilişkilerinin güçlenmesine katkıda
bulunanlarımıza… Bilgisini görgüsünü birikimini
yayımladığı yazılarla, kitaplarla, açtıkları sergilerle
halkımıza sunanlarımıza… Türkiye’deki çok kazançlı
iştense daha az kazançla halkına hizmeti seçenlerimize…
Almanya üniversitelerinde değil Adigey Cumhuriyeti
Devlet Üniversitesi’nde öğretim üyeliğini tercih
edenlerimize.. Emekli olur olmaz dönmeyi düşündüğü için
gelip anavatandan evlenenlere… Sayamadığım daha nice
güzellikleri başarabilenlerimize…
Ancak, tüm bu açıklamalara karşın kimilerinizin, Hatam’ı
aşmak, ezip geçmek heveslerinden vazgeçmeyeceğinin
bilincindeyim. Bu heveste olanlara, Hatam’ı ezip
geçebilmeleri için neler yapmaları gerektiği konusunda
yol gösterici olacağı, katkıda bulunacağı, yardımcı
olacağı ve kendimden söz edişimin bu çerçevede
değerlendirileceği, hoş görüleceği umudu ile son
günlerde katıldığım çalışmalardan bir demet sunayım:
- 2006’da İstanbul’da gerçekleşen Genel Kurulda Adigey
Adige Xase’nin adayı olarak DÇB yönetim kuruluna
seçildim. Dil komisyonu başkanlığını sürdürüyorum.
- 1994 yılında DÇB genel sekreteri olarak kuruluş
çalışmalarına başladığımız, 1997 yılında kuruluşu
gerçekleşen ve Yugoslavya Adigelerinin anavatana
getirilişinde ilk harcamaları yapan, Mefehable köyünü
projelendiren Fesıjapşi-Dönüş Vakfı’nın eş başkanlığını
sürdürüyor, görevi devralacak gönüllü arıyorum.
- Adigey Cumhuriyeti Sosyal Araştırmalar Enstitüsü
Dilbilim Bölümü anlaşmalı çalışanıyım.
- Adigey Adige Xase Genel Yönetim Kurulu üyesiyim. Her
Perşembe akşamı Yönetim Kurulu toplantılarına
katılıyorum, anadili çalışmalarından sorumluyum.
- Adige Xase olarak kimileri çevirilerle size yansıyan
çalışmalar yanında parlamentonun, Adige dilinin durumu
ve işlevi konulu özel gündem ile toplanması önerisinde
bulunduk.
- Önerimizin kabul gördü ve 05 Şubat 2009 Perşembe günü
yapılan yönetim kurulu toplantısında Xase’nin yapacağı
hazırlığın organizasyonu ile görevlendirildim.
- Sosyal Araştırmalar enstitüsü Prof. BIRSIR Batırbıy
ile görüştüm.
- Yayım müdürü KUYEQUE Şıhambi ile sorunları görüştüm
- Pedagoji Enstitüsü Müdürü AÇÜMIZ Kazbek ile yaptığımız
görüşmede, öğretmenlerle yapılacak görüşmenin gününü
belirleyip, kararlaştırılan günde öğretmenlerle konuyu
irdeleyen ve yaklaşık iki saat süren bir görüş
alışverişinde bulunduk.
- Etnik kimliğine bağlı olmaksınız tüm öğrencilerine
Adigece eğitimi veren Gimnaziye lisesi öğretmenleri ile
görüştüm.
- Acı kaybımız değerli yazarımız KUYEKO Nalbi’nin anıt
mezar açılışına katıldım.
- Dilbilim uzmanı, Prof. Dr. THARQUAXHUE Yunus ile özel
gündemi görüştüm.
- Dış ülkelerdeki soydaşlarımızla ilişkileri yürütmekten
sorumlu komite yetkilileri ile görüşme bir araya gelip
çeşitli konuları görüştük.
- Adige Dili ve Kültüroloji Fakültesi, Bölüm Başkanı
WINERIQUE Raye’nin önerilerini aldım.
- Aynı Fakültenin Dil Bölüm Başkanı HAÇÇEMIZE Mira ile
dil sorunlarını görüştük.
- Televizyonumuzun Adigece yayınları sorumlusu DAWIR
Husen ile görüşüp, konuyu irdeleyen farklı kesimlerin
temsilcileri ile birlikte Adige Xase Başkanı HAPAE
Arambi’nin de katıldığı yuvarlak masa toplantısını
kararlaştırıp gerçekleştirdik.
- Özel gündemli parlamento görüşmesine hazırlık olmak
üzere parlamentonun kurmuş olduğu denetleme komisyonu
üyesi olarak Yablanovski ve Enem ilçelerinde dört orta
dereceli okulda denetlemelerde bulunduk.
- Mezuniyet sonrası eğitim veren enstitün çalışanları
ile yaklaşık iki saat süren bir toplantıda sorunları
irdelendik.
- Televizyonda Türkiye’deki halk danslarının anlatıldığı
bir programa katkıda bulundum.
- Adige Dili ve Kültürü Fakültesi’nin düzenlemiş olduğu
toplantıya katıldım.
- Prof. Dr. ŞHALAXHUE Abu’nun 80. doğum yılına ilişkin
radyo programına katkıda bulundum.
- Dernek yetkilileri ile birlikte Weçepşıy köyü
derneğinin yeniden oluşturulması çalışmalarına katıldım.
Adıgabze Öğretmenleri ile özel bir görüşmede bulundum.
- Dernek Kadınlar Kolu kuruluş toplantısına katıldım.
- THABISIM Wımar Müzik Koleji öğretmen ve öğrencileri
ile görüş Dr. YEDİC Batıray Özbek ile birlikte
görüşmelerde bulunduk
- Adige Mak gazetesi çalışanı ile oylumu tam bir sayfa
olan dönüş politikasına ilişkin bir konuşma
gerçekleştirdik.
- 21 Mart 2009 akşam yeni yıl kutlama eğlencelerine
katıldım.
- Gimnaziye lisesinde Mezuniyet Sonrası Eğitim
Enstitüsü’nün eğitime çağırdığı elliye yakın öğretmenle
dil sorunları ve alfabe taslağını tartıştık.
- Derneğimizin, toplantı salonlarının onarımına katkıda
bulunduğu çocuk yuvasının düzenlemiş olduğu yeni yıl
müsameresinde derneği temsilen katıldım.
- Kabardey’de yayımlanan Psıne dergisine röportaj
verdim.
- Adigey’in çeşitli bölgelerinden eğitime çağrılan
öğretmenler için, Pedagoji Enstitüsü öğretmeni ANZARIQUE
Seveta’nın hazırlamış olduğu “Sürgün” konulu toplantıya
katıldım.
- Hemen her gün tartışmaların yol göstericiliğinde
alfabe taslağı üzerinde çalıştım, taslağı geliştirdim.
- NART televizyonuna Adigey’de program sağlama
çalışmalarında bulundum.
- 27 Mart 2009 Adige Xase Başkanı HAPAE Arambi ile sabah
05’te yola çıkıp, gece 11:30’da dönebildiğimiz Nalçik
ziyaretinde, Halk Kongresi hazırlığı yapan Organizasyon
Komitesi ile konuya ilişkin görüşmelerde bulunduk. DÇB
başkanı ile de 18 Nisan 2009’da yapılması planlanan
yönetim kurulu ve onu izleyecek genel kurul hazırlık
çalışmalarını değerlendirdik.
Çalışmaları hem de eksiği ile sadece saymak bile beni
sıktığına göre sizleri daha çok sıkmıştır. Bir de
toplantıların nasıl geçtiğini, ne gibi katkılarda
bulunmaya çalıştığımı anlatmaya kalkarsam zaten uzun
bulduğunuzu yazılarımı bir daha okumazsınız sanırım.
Ancak sayın HAPAE Erhan’a teşekkür etmemize vesile
olacağı için bir ayrıntıdan söz etmeden geçemeyeceğim.
Yeni Yıl kutlamalarında peşimi hiç bırakmayan Maykop’a
bir amfiteatr kazandırılması düşüncemi Başbakanımız
QUIMP’IL Murat’a açtım ve daha önceki kimi
girişimlerimizi sonuçlandırmadığımızı anlattım. Karar
verilir, yer belirlenirse mimari projesini ücretsiz
olarak yapacak arkadaşımız olduğunu dolaysı ile bunu
üstlenebileceğimiz sözünü verdim. Kendilerinin de bunu
düşündüğünü, görüşmelerin sürdüğünü ve böylesi bir
katkıya çok memnun olacaklarını, mimarımızı hemen davet
edebileceğimi söyledi. Elbette ki güvendiğim mimarımız
sayın HAPAE Erhan idi. Güvenerek konuştum çünkü,
sonuçsuz kalan girişimimizde de konuyu iletmem üzerine
hemen Maykop’a gelmiş ve incelemelerde bulunmuştu.
Konuyu ilettiğim HAPAE Erhan’ın böyle bir göreve her
zaman hazır olduğunu öğrenmem beni mutlu etti.
Yukarıda satırbaşları ile saydığım çalışmalar dışında
çok sevinileceğini umduğum bir çalışmamız daha var
arkadaşlarla. Artık test yayınları başlayan İnternet
üzerinden, Dönüş İnternet Televizyonu. Hazırlıklar
bittiğinde tanışacağınız, “Anavatanın Sesi-Dönüşçülerin
sesi...”
Beni ezip geçme heveslisi arkadaşların, özelde neleri
göze almaları gerektiği konusunda ise ayrıntıya
girmiyorum. Ancak bütün bu çalışmalarda anadilimizi
kendilerini dinletebilecek kadar iyi bilmeleri gereğinin
altını çiziyor ve 1991’de 91 model Nissan araba
kullanmışken, 2009 yılında 89 model Wolsvagen
kullanmaktan yüksünmemelerinin de gerekebileceği
uyarısında bulunuyorum…
Tüm bu anlattıklarımı diasporadakilerin, diasporada
kalmaya kararlı olanların, hiçbir konuda biz dönüşü
gerçekleştirenleri aşamayacağını söylediğim anlamına
almayın sakın. Ancak bilin ki, dönüşü öncelikli kılar,
dönüş programını hazırlanmasını sağlar,
gerçekleştirilmesini üstlenir, siz dönemeseniz de
dönecek olanlara katkıda bulunursanız, yer aldığınız
örgütlerin dönüşü önemsemelerini sağlarsanız ancak,
diasporada iken de birimizden birini aşabilirsiniz.
İlginç olanı ise bunları yapabildiğinizde aynı kulvarda
kulaç atıyor olacağımızdan siz de hangimizin önde
olduğunu önemsemez olacaksınız. İpi birlikte
göğüslemenin mutluluğunu yaşayacak, yaşatacaksınız…
Ne dersiniz, bizleri aşmaya var mısınız? |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|