Biliyorsunuz artık, en büyük idealim
“Anavatana Dönüş”tür ama tüm büyük idealler gibi dönüşün
de bugünden yarına gerçekleşmeyeceğini bilir sık, sık da
dile getiririm. Farklı ülkeler, farklı sistemlerde
yaşayan Çerkes toplulukları arasında sağlıklı ilişkiler
kurulması ve geliştirilmesini de amaca yönelik en büyük
adım olarak görür, önemserim. “Farklı ülkelerde yaşayan
tek ulus” cümlesinde ifadesini bulan bu aşama 2003
yılında Nalçik’te toplanan altıncı genel kurulca da
benimsenmiş ve DÇB programında da yer almıştır.
Yaşadığımız ülkede olumsuzlukları olumluya dönüştürme
mücadelesi verirken diğer ülkelerde yaşayan
kardeşlerimize olayların olumsuz yönlerini değil olumlu
yönlerinin aktarılmasının başarı için daha doğru bir
yöntem olduğunu düşünür, benimser ve de uygularım.
“Gerçekçi olmak” gibi, bir çırpıda karşı çıkılamayacak
gibi görünen gerekçeyi siper edinerek, anavatanın,
olumluya dönüşmesi uzak olmayan kimi doğru-yanlış,
olumsuzluklarını, ısıtıp, ısıtıp önümüze koyanların hiç
anlayamayacakları bir yaklaşımdır bu. Dahası, domuzuna
anladıkları halde, anlamamak için direnecekleri bir
yaklaşım. Çünkü anlama, sorumsuz davranışlarından
utanmayı, kendine kızmayı, öfkelenmeyi birlikte
getirecektir. Bu da insan ruhunun kolay kabulleneceği
bir durum değildir.
Bu birbirine ters davranış kalıplarını, karşılaşmaya
hazırlanan futbol takımlarının sorumluları ve gerçek
taraftarları ile muhtemelen başka renklerin sevdalısı
spor yazarlarının yaklaşımlarını karşılaştırarak
açıklayabileceğimizi düşünüyorum. Maça hazırlanan bir
takımın sorumluları, takımlarının eksiğini, zayıf
taraflarını, futbolcuların hangisinin kötü oynama
ihtimali olduğunu, karşılaşmaya beş kala en ince
ayrıntısına kadar irdeleyen spor yazarından daha az
bilmiyordur. Ama bunları basınla paylaşan, paylaştığı
için övülen ya da paylaşmadığı için suçlanan sorumlu bu
güne kadar görülmemiştir, gelecekte de görülmeyecektir.
Ancak karşılaşacak takımlardan birini başarıya
ulaştırmak gibi bir sorumluluğu taşımayanlar,
takımlardan hangisinin galip geleceği kendisi için
önemli olmayanlar, benleri, taraftarı olduğu takımın
kazanmasından çok ne denli bilgili olduğunu (aslında
bildiğini sandığını) göstermeyi daha çok önemseyenler,
yazar, yazarlar… Başarıya karşı olmadıklarını, dahası,
başarı ile mutluluk duyacaklarını yineleyip durur,
başarıyı zorlaştırdıklarının farkında olmazlar. Bu sözde
taraftarların kimileri, benlerini, o denli önemserler ki
zarar verdiklerini yaşamalarına karşın davranışlarını
değiştirmezler. İlginçtir sevmenin özveri ile
ölçülebileceğini de bilmezden gelirler.
Türkiye diasporasında bu yaklaşım o kadar olağandır ki
anavatandaki küçük, büyük hemen her olayı yüzeysel
bilgileri ile derinlemesine irdeler ancak yaşadıkları
coğrafyada asıl üzerinde durulması gereken olayları
görmezden gelirler.
Örneğin Adighabze'ye çevrilir, yayınlanırsa anavatan
kesiminin umudunu büyütecek olanı ararken Kaf-Fed
sitesinde yakaladığım, coşkuyla okumaya başladığım ve
acıyla bitirdiğim şu haber:
“Mersin'de "II. Doğu Akdeniz Çerkes Gençleri
Toplantısı" yapıldı
30.03.2009
22 Şubat 2009 tarihinde İskenderun
Kafkas Kültür Derneği’nin organizasyonu ile birincisi
düzenlenen Doğu Akdeniz Çerkes Gençleri Toplantısı'nın
ikincisi Mersin Kafkas Kültür ve Yardımlaşma
Derneğimizin girişimleri ile 22 Mart 2009 tarihinde
Mersin Suphi Öner Öğretmen Evi'nde yapıldı.
Mersin Kafkas Kültür ve Yardımlaşma derneğimizin
organizasyonu ile düzenlenen toplantıya Adana, Kayseri,
İskenderun, Reyhanlı, Kahramanmaraş, Osmaniye ve
Gaziantep’ten çok sayıda Çerkes genci katılarak bizleri
onurlandırdılar.
Hem günümüz Çerkes gençliğinin sorunları hakkında görüş
alış verişi yaptık, hem de birlik ve beraberliğimizi
pekiştirme fırsatı bulduk.
Mersin'de yaşayan Çerkes gençlerinin katılımlarıyla
yaklaşık 200 kişilik topluluk toplantı salonundaki
yerlerini aldıktan sonra "İkinci Doğu Akdeniz Çerkes
Gençleri Toplantısı" açılış ve hoşgeldin konuşmalarıyla
başladı.
İlk olarak derneğimiz adına genç arkadaşlarımız,
toplantıya katılan tüm bölge derneklerine kısa bir
hoşgeldin konuşması sundu daha sonra dernek başkanımız
Ş. Şamil Koç katılımlarından dolayı tüm genç arkadaşlara
teşekkürlerini sunarak böylesi bir toplantıda ev sahibi
olmanın mutluluğu içerisinde olduklarını belirtti.
Daha sonra sırasıyla Adana, Kayseri, İskenderun,
Kahramanmaraş, Gaziantep ve Reyhanlı temsilcileri söz
alarak toplantı ile ilgili görüş öneri ve iyi niyet
temennilerini bildirdiler.
Yapılan konuşmaların ardından Çerkes toplumunun
vazgeçilmezi düğünlerimiz hakkında bilgilendirme amaçlı
hazırlanan belgeseli birlikte izledik. Düğünlerde
yapılması gerekenler ve bir Çerkes düğününün nasıl
olması gerektiğini değerlendirdik.
Belgesel filmin ardından söz alan arkadaşlarımız
soykırım ve Adige sorunları hakkında hazırladıkları
sunumlarla, bu konu hakkındaki duygu ve düşüncelerini
paylaştılar.
Yapılan konuşma ve sunumların ardından verilen arada
katılımcılar ev sahibi gençlerimiz tarafından hazırlanan
mönü ile yemek yeme imkânı buldular.
Gençlerimiz böylesi güzel ve kültürümüz açısından
verimli bir günü, toplantı salonun avlusunda kurdukları
düğünle hem süslediler hem de gönüllerince eğlenme
imkânı buldular.
Yapılan düğününün ardından misafirlerimiz ayrılırken en
yakın zamanda tekrar bir araya gelme temennileri içinde
bulunarak derneğimize teşekkürlerini sundular.
Biz de katılımcı tüm arkadaşlara ve
emeği geçen tüm gençlere böylesi güzel ve anlamlı bir
organizasyon için teşekkür ediyoruz.
Mersin Kafkas Kültür ve Yardımlaşma
Derneği
Evet, bu kadar genç güzel insanın bir
araya gelebildiğini görüp coşku duymamak mümkün mü?
Ancak ciddi olarak değerlendirildiğinde de “zaman acaba
boşuna mı harcandı” diye üzüntü duyulmaz mı? Birinci
toplantıda kimi kararların alınıp alınmadığı bunların ne
ölçüde gerçekleştirilebildiği merak edilmez mi? Ya da
salonun, daha çok yemekli bir sohbet toplantısına uygun
gelecek düzeni, niyetin pek ciddi olmadığı konusunda
fikir vermez mi? Konuşulanların haberleştiriliş biçemi
bu kuşkunuzu pekiştirmez mi?
Pekiştirir çünkü gençlerimiz;
hem, günümüz Çerkes gençliğinin
sorunları hakkında görüş alış verişi yapmış, hem de
birlik ve beraberliklerini pekiştirme fırsatı bulmuşlar.
(Çerkes sorunlarının ne olduğu, hangi derneğin ya da
hangi gencimizin hangi sorunları önemseyip ne gibi çözüm
önerileri getirdiği saklı)
Adana, Kayseri, İskenderun,
Kahramanmaraş, Gaziantep ve Reyhanlı temsilcilerinin,
toplantı ile ilgili görüş öneri ve iyi niyet
temennilerini dinlemişler. (Bunları da sadece toplantıya
katılanların bilmesini yeterli bulmuşlar.)
Düğünlerde yapılması gerekenler ve bir
Çerkes düğününün nasıl olması gerektiğini
değerlendirdik. (Kimselere anlatılmayacaksa neden
değerlendirmişler)
Belgesel filmin ardından söz alıp
soykırım ve Adige sorunları hakkında hazırladıkları
sunumlarla, bu konu hakkındaki duygu ve düşüncelerini
paylaşmışlar. (bunları da kamuoyu ile paylaşma gereği
duymamışlar)
Peki, bir araya gelen bu kadar genç,
enerjik insanın neler konuştukları ne gibi kararlar
aldıkları anavatana anlatılabilinir mi sizce?
Dahası, anavatandaki sinek vızıltısına
bile takacak kulp bulan ancak bu toplantı ve benzeri
çalışmaları görmezden duymazdan gelebilen, bilgileri
yüzeysel derin eleştirmenlerin, “Çerkes ulusal sorunu”nu
gerçekte dert edinmedikleri, dert edinirmiş gibi
yaptıkları söylenemez mi? Böylelerinin Dönüş sorunları
üzerine döktürdüklerinin bir önemi olur mu?
Bir de arada bir de olsa “neredeydik
nereye geldik” diye kendimizi sorgulamamız geremez mi ve
bu toplantı, daha önce eleştirdiğimiz “Kafkasya Derneği
II. Gençlik Toplantısı”na göre bile çok ilkel, bu
ilkelliği görmeyenler daha da ilkel değil mi?
Ne dersiniz?
http://circassiancanada.com/tr/arastirma/0083_kafkasya_dernegi_
2_genclik_toplantisi_sonuc_bildirgesi_hakkinda_dusunceler.htm
|