Biliyorsunuz Ağustos’un
biri artık Dönüş Bayramı. 1864 Sürgününde Balkanlara
yerleştirilen Adigelerin, savaşlar ve yeniden sürgünler
dahil çeşitli badireleri atlatabilen ve sayıları da bir
hayli azalmış olan Yugoslavya’daki torunları 1 Ağustos
1998’de Adigey topraklarına ayak basmış ve anavatana
getirilebilen bu ilk grupla tarihimizde büyük, çok büyük
bir olay gerçekleşmiş oldu. Bu büyük olayın başından
beri, sıradan insanlar bir yana halk önderlerinin
çoğunluğunca da yeterince anlaşılmamış olması ve
yeterince önemsenmemesi şaşırtıcı, üzücü...
Konu üzerinde yeterince durulmadığı gibi genelde
konuşmalar, “Yugoslavya Adigelerinin savaş çıktığı için
anavatana döndükleri” yargısı ile son bulur. Böylesi bir
yargının hem dönüş yapan kardeşlerimize, hem bu konuda
çok uzun yıllardan beri bu mutlu olay için çabalayan
dönüşçülere, bu politik başarıyı sağlayanlara özellikle
de politik olayın kendisine büyük haksızlık olduğunu
düşünüyorum.
Dönüş yapanların çoğunluğunun dernekler aracılığı ile,
derneklerin katkıları ile değil kendiliklerinden dönmüş
oldukları yanlış söyleminin temelinde de bu olayı
değerlendiremeyişi, kavrayamayışı buluruz. İşin ilginci
yıllarca derneklerde çalışmış, dönüş için çalışmış,
vatan sahibi olanlara göre değil ama salt “gerçekleri”
dile getiren laf ebelerine göre azımsanmayacak
özverilerde bulunmuş kimi arkadaşlarımızın da bu yanılgı
içinde oluşu.
Böylesi yanlış algılamanın epeycedir düşünüp durduğum
nedenini, okuduğu güzel yazıları bana da ileten Prof.
dostumun, Dr. Ferhun Balkancı’nın ilettiği son yazıda,
sayın Doğan Kuban’ın bir yazsında bulduğumu sanıyorum...
“Ağustosböceği Toplumu ve Otomobil Maskeli Ortaçağ
Geri kalmış denilen, yeni ve eskiye dönük, çift
ağırlıklı toplumların pek çok özelliği içinde,
olasılıkla en köklü olanı, onu hayvanlara en çok
yaklaştıran oluyor: Olgularda algılanan zaman
derinliğinin sığlığı; bunun bilimsel bir adı olabilir.
Geri kalmış, daha doğrusu yeterince çağdaşlaşamamış
toplumlar, süreç, geçmiş-gelecek, dün-bugün, eski-yeni,
süreklilik-süreksizlik gibi kavramları bir uygarlık
anlayışının dünyayı değerlendirmeye yarayan bileşenleri
olarak yeterince bilmiyorlar.
Kanımca bu bizim toplumu çağdaş uygarlık düzeyine
çıkmaktan alıkoyan önemli bir olumsuz özellik. Çünkü
insanlar, bütün olayları ancak tanık oldukları zaman
içinde algılıyor, daha uzun süreçler içinde oluşan
olguların tutarlı ve değişik bileşenlerini
düşünemiyorlar.
Bizim halk her şeye ilk kez vitrinde gördüğü bir eşya
gibi bakıyor. Okumuşu ve profesörü de aynı. Her olgunun
bir süreç sonucu bir aşamaya geldiğini, süreçler
arasındaki ilişkileri de fazla bilinçlendirmiyor. Bu
vitrinsel gözlem okumuş ve okumamışa yetiyor. Sonuçta
pek çok şey ‘Bizde de var mı? Var. Öyleyse tamam!’
formülüne indirgeniyor. Bizde otomobil var, gökdelen
var, millet meclisi var, anayasa var, okul var,
üniversite var, müzik var, spor var...
İşte, Yugoslavya’daki Adigelerin anavatana
getirilişinin, “savaştan kaçmaya” indirgemesi, dönüşte
derneklerin ya da daha önce yapılan çalışmaların
etkisinin olmadığının sanılması, dahası dönüşe ilişkin
çok güzel yazılarda bile, sadece sonuçtan söz edilip
sürecin vurgulanmaması bence hep insanımızın bu
özelliğinden kaynaklanıyor. Toplum olarak ilkel düşünce
yapısını aşamadığımız için “insanlarımız, bütün
olayları ancak tanık oldukları zaman dilimi içinde
algılıyor, daha uzun süreçler içinde oluşan olguların
tutarlı ve değişik bileşenlerini düşünemiyorlar.”
Özetle, olay savaştan
kaçanların RF’na sığınması olayı değildir. Çerkesleri
vatanlarından eden Çarlık Rusya’sının bayrağını bayrak
edinmiş, devlet armasını arma olarak benimsemiş RF’nun
kendi insanı saydığı diaspora Adigelerini anavatanlarına
getirmesi olayıdır. Bizce bu olay, özerk
bölgelerimizin, cumhuriyetlerimizin kuruluşu dışarıda
tutulacak olursa sürgünden bu yana en büyük politik
başarımızdır. Kardeşlerimizin anavatana getiriliş
aşamalarını değerlendirenlerin bana hak vereceğinden de
hiç kuşku duymuyorum. Çalışmalar çok uzun yıllara
dayanmaktadır.
Evet, hep dile getirdiğim gibi, yaşayanlar kendi
açılarından da olsa mutlaka anlatmalı, yazmalı ki
olaylar gerçek boyutları ile anlaşılsın, halkımızın
gelecek kurgusuna katkıda bulunsun ve daha sonraki
kuşaklar da tarihimizi dışarıdan gözleyenlerin, kendi
devletlerin çıkarlarını gözeten temsilcilerinin değil,
tarihi yapanlarımızdan öğrensin...
Bu büyük olayın sürecine gelince...
Biz dönüşçüler anavatana toplu dönüşü, Yugoslavya
Adigelerinin gerçekleştirme olasılığının daha büyük
olduğunu yıllar önce öngörmüş ve bu konuda gücümüz
oranında girişimlerde de bulunmuştuk. Yugoslavya ve
Sovyetler Birliği’nin, her iki ülkenin yönetim
sistemlerinin birbirine yakın olması ve Yugoslavya
Adigelerinin küçük, büyük gruplar halinde Türkiye’ye
göçmekte oluşu, olayın gerçekleştirilebileceğini
güçlendiren faktörlerdi. Bu amaçla netleştirmediğimiz
bir tarihte Rahmetli Mesut Şurdum ve bir Temmuz 1982’de
de Dr. Batıray Yediç 1979’da planladığı ve karışıklıklar
nedeni ile ertelediği Kosova Adigeleri ziyaretini
gerçekleştirmiş, temaslarda bulunmuştu.
Akrabalarını ziyaret ya da tatil amacı ile gelip de
Türkiye’de rastlaştıklarımızla da konuyu görüşüyor ve
“madem göçeceksiniz ülke değiştireceksiniz, gideceğiniz
ülke neden anavatan olmasın” diyorduk.
Ürdün, Suriye ve anavatandan da ziyaretler olmuştu
Kosova’ya.
Yugoslavya Adigelerinin anavatana dönmek istediklerini
tüm dünya ilk kez DÇB’nin ilk genel kurulunda, kuruluş
genel kurulunda duydu. Dönemin Kabardey Adige Xase
çalışanları ve özellikle BİDANIQUE Nihat (ki, “körü
körüne dönüşçülerin en önde gelenlerinden) genel kurula
Yugoslavya’dan temsilci katılması için çok çaba
göstermiş ve katılmasını da sağlayabilmişti. Şimdilerde
Adigey - Mefehable’de yaşayan TSEY Adam. Kürsüde Kosova
Adigeleri olarak sayılarının çok azaldığını, herkesin
birbirleri ile artık akraba olduğunu, gençlerin
evlenmekte zorlandıklarını, dönüş için kendilerine
mutlaka yardımcı olunması gerektiğini söylememiş
yakarmıştı. Bu içten yakarış karşısında gözyaşlarımızı
tutamamıştık. Öyle sanıyorum ki, konuşmayı
dinleyenlerimizin her biri, benim gibi, elinden geleni
yapma konusunda kendisine söz vermişti.
Ne mutlu ki, bu büyük politik olayı resmen başlatmak
onuru DÇB Genel Sekreteri olarak bana kısmet oldu. 1992
de kesin dönüş yapıp Maykop’a yerleştiğimde DÇB Başkan
Yardımcısı ve Kaf-Kur Başkanı idim. 20-25 Temmuz 1993
tarihlerinde Maykop’ta gerçekleştirilen DÇB ikinci genel
kurulu öncesi Adigey Cumhuriyeti Başkanı sayın CARIM
Aslan ile birkaç kez görüşme olanağı bulmuş ama daha çok
Genel Kurul hazırlıklarını görüşmüştük. İkinci Genel
Kurul’da Genel Sekreterliğe seçildikten hemen sonra
sayın CARIM Aslan ile ilk görüşmemizin tek gündem
maddesi Kosova Adigelerinin anavatana nasıl
kavuşturulabileceği idi.
Sayın CARIM, daha önce de Kosova Adigeleri ile görüşme
fırsatı bulduğunu ve uzun zamandır bu konuda düşündüğünü
dile getirmiş olaya sıcak bir ilgi göstermişti. Hele
olayı devletler bazında ele alma yaklaşımı bana, hem
yıllardır özlemini duyduğumuz kitlesel dönüşü
sağlayabileceğimiz güvenini vermiş, hem de yıllar önce
belirlediğimiz ilkelerin ne kadar yerinde olduğunun
mutluluğunu yaşatmıştı. Görüşmeden sonra hemen,
kongreye gelen temsilcilerden biri olan Abaza Reşad’a
(maalesef onu da genç yaşta bir kaza sonucu kaybettik)
sayın CARIM’ın, resmi yazışmalar için gerekli gördüğü
dilek yazısını yazdırmış ve DÇB Başkanı sayın ŞHALAXHUE
Abu ile birlikte sayın CARIM’a iletmiştim.
Dönüşçüler olarak, “dönüşün ancak devlet yaklaşımı ile
çözümlenebileceği, asıl muhatabımızın daha önce
Sovyetler Birliği bugün Rusya Federasyonu olduğu, kendi
çıkarı için halkımızı kullanmak isteyen ülkelerin dış
baskıları ile değil ancak RF ve diaspora devlet
yönetimleri ile geliştirilecek iyi ilişkilerle sonuç
alınabileceği görüşümüz artık ete kemiğe bürünüyordu.
Hemen her yazımıza her konuşmamıza yansıyan ve “hariçten
gazel okuyanların” kimileri tarafından bizlere güzel
sıfatlar yakıştırılmasına neden olan bu yaklaşım
örneğin, diasporadan anavatana yazdığım ve 1970 yılında
“Kamçı”nın altıncı sayısında yayımlanan ilk mektubumun
son cümlesinde de yer bulmuştu: “Ne olur, yalvarırım
çağır bizi ana”
Bu yaklaşımı, Adigey’de yayımlanmakta olan
“Cerpecej-Yankı” adlı gazetenin 1993 Mayıs sayısında
yayımlanan ilk Adigece makalemde ise şöyle dile
getirmiştim:
“Урысые Федерациер анахь lэпыlэгъу инэу тиlэн фаеу
къэсэлъытэ, ыкIи lэпыlэгъу къытфэхъуыщтэу сыщэгугъы.
Интеллигент ыкIи и1эшъхьэтетхэм, пачъыхьэгъум лъэпкъым
хэгъэгур зэрэ аригъэбгынагъэр, Союзым ахэр къэщэжьыгъэмэ
шIуагъэу хэлъым гуы зэрэлъимытагъэр къыдилъытэзэ,
хэмыукъожьыщтхэу, lэпыэгъу къытфэхъущтхэу сащэгугъу.
En büyük yardımı Rusya Federasyonu’nun vermesi
gerektiğini düşünüyor ve yardımcı olacağını da umuyorum.
Aydınları ve yöneticilerinin, Çarlığın halkı sürdüğünü,
Sovyetler Birliği’nin onları getirmekle göreceği yararı
algılayamadığını göz önünde bulundurarak, yanlış
yapmayacaklarını ve bizlere yardımcı olacaklarını
umuyorum.”
Doğrusu bu sözlerimi yılların anavatanında da, ülkemizi
işgal eden halkımızı kılıçtan geçiren, süren Rus
İmparatorluğu’nun mirasçısı Rusya Federasyonu’nun,
sürülen insanların torunlarının anavatana dönüşü için
yardımcı olabileceğini çok az kişi anlıyor,
kabullenebiliyordu.. Ama girişimler Dönüşçülerin
öngördükleri gibi gerçekleşti ve politik tarihimize
altın bir sayfa eklenmiş oldu.
Bu politik başarının önemini yedi Nisan 2000 yılında
Mefehable-Uğurlu Köy’ün, konut dağıtım töreninde Dönüş
Vakfı Başkanı olarak yaptığım, Fesıjapşi bültenin ikinci
sayısında yayımlanan konuşmada şöyle vurgulamaya
çalışmıştım:
Ет1ани мы мэфэк1ышхом, Косовэ адыгэхэм якъэщэжьык1э,
зэрэ щысэш1агъом сыд илъэныкъок1и зэрэ гъозэ ш1агъом
игугъу къэсымыш1ын слъэк1ыщтэп. Ары;
Ащ къыгъэлъэгъуагъ, ихэку зэзымгъэгъотыжьырэ хэхэс
адыгъэр, бэ ш1эн мак1э ш1эн зэжъуп1э зэрэ ифэщтыр, ихэку
зымыгъотыжьырэр зэрэ хэк1одэжьыпэщтыр.
Ащ къыгъэлъэгъуагъ, хэкур зэрэ лъапсэр, лъапсэр зэрэ
к1уак1эр.
Ащ къыгъэлъэгъуагъ, зэжъуп1э ифэрэ лъэпкъэгъум ы1э
фэзыщэин зылъэк1ыщт Республики, Президенти зэрэ ти1эр.
Ащ къыгъэлъэгъуагъ, Федеральнэ гупчэр къыткъоуцон
зэрилъэк1ыщтыр, ар къызыткъоуцорэм 1офыгъо къинхэри
зэш1отхын зэрэ тлъэк1ыщтыр.
Bu olay:
federal yönetimin bize destek olacağını ve federal
yönetim desteklediğine güç sorunları da çözebileceğimizi
kanıtlamıştır.
Ащ къыгъэлъэгъуагъ, ек1ол1к1э тэрэз къыхэтхымэ тыди
щыпсэурэ адыгэ пстэуми 1эпы1эгъу къызэратыщтыр.
Ащ
къыгъэлъэгъуагъ, Царизмэм ритэкъухьэгъэ, Совет Союзым
къыримыгъэхьэжьыгъэ хэхэс адыгэр, ти Республики зы
субъектэу зыхэхьэрэ Урысые Федерацием къыщэжьынхэ
зэрилъэк1ыщтыр.
Ащ къыгъэлъэгъуагъ, зэфагъэм Урысые Федерацием
иавторитет, дунэе къэралыгъохэм къащи1этын
зэрилъэк1ыщтыр.
Ащ къыгъэлъэгъуагъ, зытыужьыжьыным, тихэку
тыщыбэгъожьыным дэлэжьэрэ тиунэшъош1мэ лъэпкъым
къыфаш1ырэ лъытэныгъэр нахь ины зэрэ хъущтыр.
Зэзэгъыныгъэ хэлъэу илъэпкъ иугъоижьын дэлажьэхэрэм,
зэрэ дунаеу лъытэныгъэ къызэрэфаш1ыщтыр.
Мы пстэури нафэ къэзыш1ыгъэр, хэхэсым икъэщэжьыны
узэрэдэлэжьэн фаем игъогу Республикэм хезгъэхыгъэр шъори
тикъош лъап1эхэр. Зык1ырагъэт1ысхьэгъэхэ псыхъом Лабэк1э
еджэгъагъэхэр. Лабэ псыхъом хэкужъыр аригъэгъотыжыным
щыгугъыгъэхэр. Тхьэшъуегъэпсэу теубытагъэ хэлъэу
къэжъугъэзэжьыным шъузэрэк1эдэугъэмк1э. Шъуи унэхэр ордэ
унэжъ хъунхэу, къинэу шъулъэгъугъэхэр хэкужъым
щыщ1отэжьынэу сышъуфэлъа1о.
Ayrıca bu
sevinçli günün, Kosova Adigelerinin ana vatana getiriliş
yönteminin her yönü ile iyi bir örnek, iyi bir yol
gösterici olduğunun altını çizmeden edemeyeceğim. Evet:
Bu olay: Anavatanına
dönmeyen diaspora Adige’sinin er yada geç darda
kalacağını, bütünü ile asimile olacağını kanıtlamıştır.
Bu olay: Dara düşen
soydaşlarımıza elini uzatacak cumhuriyet ve Başkanımız
olduğunu kanıtlamıştır.
Bu olay: Anavatanın kök,
kökün güç olduğunu kanıtlamıştır.
Bu olay: Çarlığın
sürdüğü, Sovyetler Birliği’nin ülkeye kabul etmediği
diaspora Adigelerini ülkemizin de bir üyesi bulunduğu
Rusya Federasyonu’nun ülkeye geri getirebileceğini
kanıtlamıştır.
Bu olay doğruluğun, adil
davranışın, Rusya Federasyonu’nun diğer ülkeler
nezdindeki saygınlığını büyüteceğini kanıtlamıştır.
Bu olay: doğru yöntem
seçildiğinde hangi ülkede yaşarsa yaşasın her Adige'nin
katkıda bulunabileceğini kanıtlamıştır.
Bu olay: anavatanda
toplanmamız, gelişmemiz amacı ile çaba gösteren
yöneticilerimize halkımızın daha büyük saygı duyacağını,
barışçıl yollarla halkımızın anavatanda toplanmasına
çalışanlara tüm dünyanın saygı duyacağını kanıtlamıştır.
Tüm bunları kanıtlayan,
diaspora Adigelerinin anavatana getiriliş yönteminin
nasıl olması gerektiğini Cumhuriyetimize kavratan
sizlersiniz değerli kardeşlerimiz. Kıyısına
yerleştirildikleri nehre Labe adını verenler: Labe’nin
kendilerini anavatana kavuşturacağını umanlar. Sağolun,
varolun kararlılıkla dönüş kararınızda ısrar ettiğiniz
için. Dilerim evlerinizde bolluk, dirlik düzenlik olsun,
anavatan çektiğiniz çileleri sizlere unuttursun.”
Bu mutlu olayın gerçekleşmesinde en büyük pay elbette ki
sayın CARIM Aslan ve en büyük yardımcısı da dönemin
ulusal sorunlar bakan yardımcısı, şimdi Kültür
Bakanı’mız sayın ÇEMŞÖ Gazi. ÇEMŞÖ Gazi konuyu koordine
etmekle kalmamış bizde az rastlanan bir olayı da
gerçekleştirerek sıcağı sıcağına olayın gelişiminin
anlatıldığı bir de kitap yazarak, bu tarihi olayı
belgelemiştir.
Özetle kitabı okuyanların bir örneğini görecekleri gibi,
bugün sevincini yaşadığımız hiçbir başarı kendiliğinden
oluşmamış, halk severlerin, vatanseverlerin emekleri ile
ilmik ilmik, tuğla, tuğla örülmüştür. Önümüzü daha iyi
görebilmemiz, sağlıklı bir yol haritası çıkarabilmemiz
için halkının sorumluluğunu duyanların bu sürecin
mutlaka bilincinde olmaları gerekmektedir. Bu bilinçte
olmayanların halkımıza yol gösterici olabilme şansları
düşüktür. Öyle umuyorum ki, sorumlularımızın bu bilinci
kazanılması gecikmeyecek ve 1 Ağustos Dönüş Bayramı’nın
dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın halkımızın her bireyi
tarafından coşkuyla kutlanmaya başlanacaktır...
Başarının ilmik ilmik örüldüğünün kanıtı ekteki
yazışmalar Sayın ÇEMŞÖ Gazi’nin, Adigece, Rusça ve
Türkçe baskıları yayımlanan Dönüş adlı kitabından
alınmıştır.
25 Temmuz 1993
Sayın CARIM’ın isteği ile ve benim ricam ile Abaza
Reşad’ın yazdığı, sayın CARIM Aslan’a sunduğumuz ve
resmi yazışmalara temel alınan yazı.
20 Eylül 1993
Başkan CARIM Aslan - RF Dış İşleri Bakanı Kozerv’e
01 Ekim 1993
RF Dış İşleri Bakanı Kozerev - Başkan CARIM Aslan’a
29 Mart 1994
Adigey’i ziyaret eden üç delegenin TSEY İbrahim,
TSEY Mos, TSEY Hüseyin imzası ile Başkan CARIM Aslan’a
(Dönüş konusunda yardım istenmiştir.)
22 Nisan 1994
Aynı delegeden Başkan CARIM Aslan’a (Yerleşmek
üzere Ğuebequay’ın beğendiklerini dile getirdikleri
teşekkür mektubu.)
23 Kasım 1994
Yugoslavya Adigeleri Başkan CARIM Aslan’a 17 Haziran
1994 tarihli yazısına yanıt. Ekinde 34 kişilik liste
06 Aralık 1995
Başkan CARIM Aslan - RF Devlet Başkanlığı nezdindeki
vatandaşlık sorunları komisyonu başkanı Meketey
Abdullah’a
06 Aralık 1995
Başkan CARIM - RF Belgrat Büyükelçisi Şikinu G.S.’ye
07 Aralık 1995
Başkan CARIM - RF Dış İşleri Bakanı Kozerev .A.’ya.
16 Ocak 1996
RF Konsolosluklar Bölüm Başkanlığı - RF Belgrad
Büyükelçisi Şikinu G.S.’ye
04 Ocak 1996
Meketey Abdullah - Başkan CARIM’a
12 Mart 1996
Adıgey Devlet Başkan CARIM Aslan - RF Dış İşleri
Bakanı Birinci Yardımcısı Pastuxov B. N’ye
15 Mart 1996
RF Dış İşleri bakanlığı Adigey Temsilcisi Becene
Murat - RF Dış İşleri Bakanlığı Konsolosluklar Dairesi
Başkanı Vinogradov V.V.’ye
18 Mart 1996
Adıgey Devlet Başkanı CARIM Aslan - Yugoslavya
Devlet Başkanı S. Miloşeviç’e
18 Mart 1996
Adıgey Cumhuriyeti Başkanı CARIM Aslan - RF Belgrad
Büyükelçisi Kotov Y. M.’ye
16 Mart 1998
Adıgey Adıge Xase Başkan yardımcısı Meretuque
Şığuetıj – Başkan CARIM Aslan’a
24 Mart 1998
Başkan CARIM Aslan - RF Dış İşleri Bakanı Primakov
Y.M.’ye
24 Mart 1998
Başkan CARIM Aslan - RF Yugoslavya-Belgrad
Büyükelçisi Kotov Y. M.’ye.
08 Mayıs 1998
Başkan CARIM Aslan - RF -Belgrat Büyükelçisi Danilo
J. Markoviç’e
12 Ağustos 1998
Başkan CARIM Aslan - Bakanlar Kurulu Kararnamesi
(ayrıntılı görev bölümü).
16 Mayıs 1998
Başkan CARIM Aslan - RF Dış İşleri Bakanı Primakov
Y.M.’ye
18 Mayıs 1998
Dünya Çerkes Birliği Genel Sekreteri Hatuquay Murat
- Basın Yayın Bilgilendirme ve Sosyal Analiz Bakanı
K’ERAŞE Aslan’a.
18 Mayıs 1998
Dünya Çerkes Birliği Bildirisi. Başkan Akbaş Boris
imzası ile Dünya Adige-Abaza Halklarına Çağrı...
28 Mayıs 1998
Adıge Cumhuriyeti Dönüş Yapanların Adaptasyon Evi
Başkanı Xhuaj Micid - Dönüş yapanların sorunlarını
çözüme komisyonu Başkanı Avdiyenka N.V.’ye
27 Mayıs 1998
New Jersey’deki Çerkes Yardımlaşma Derneği Başkanı
Natxhue Kadır - DÇB başkanı Akbaş Boris’e.
29 Mayıs 1998
Yugoslavya İç İşleri Bakanlığı’ndan RF Belgrat
Büyükelçiliği’ne.
Adigey Cumhuriyeti Başkanı CARIM, Kabardey-Balkarya
Cumhuriyeti Başkanı Queque Valera ve Karaçay-Çerkesya
Cumhuriyeti Başkanı Xuıbiyev V - RF Devlet Başkanı
Yeltsin’e.
14.06 1998
RF Devlet Başkanı sekreterliği – Cumhuriyet
Başkanları CARIM, K’uek’ue ve Xuıbiyev’e. (RF Devlet
Başkanı Yeltsin’in sorunun çözümü için Başbakan Krienko
ve Dış İşleri Bakanı Primakov’u görevlendirdiği ve
Başbakan Krienko’nun da sorunun çözümü için ilgililere
verilen emir metinlerini içeren telgraf.)
06 Temmuz 1998
RF bakanlar Kurulu kararnamesi. Bakanların Görev
Bölümü
RF Yugoslavya* Belgrat Büyükelçiliği'nden RF Orta-Avrupa
Dairesi Başkanı'na
14 Temmuz 1998
Adigey Başkanı CARIM - RF Dış İşleri Bakanı
Primakov’a
17 Temmuz 1998
RF Belgrat Büyükelçiliği - Yugoslavya Devlet
Bakanlığı’na
23 Temmuz 1998
RF Büyükelçiliği - Yugoslavya Dış İşleri
Bakanlığı’na (4845-1/98 nolu nota)
28 Temmuz 1998
RF Belgrat Büyükelçiliği onaylı Adigelerin taşınma
planı görevlendirmeleri 29 Temmuz 1998 Kosova
Adigelerinin Yugoslav Halklarına yönelik bildirisi
03 Ağustos 1998
Başkan CARIM Aslan’ın Adigey Halkalarına Bildirisi
03 Ağustos 1998
Başkan CARIM Aslan – RF Devlet Başkanı Yeltsin’e -
teşekkür
03 Ağustos 1998
Başkan CARIM Aslan - RF Başbakanı Kriyenko’ya
03 Ağustos 1998
Başkan CARIM Aslan - CARIM Dış İşleri Bakanı
Primakov’a
03 Ağustos 1998
CARIM Yugoslavya’daki Olağanüstü Haller Özel Elçisi
Kotov’a
03 Ağustos 1998
Yugoslavya Devlet Başkanı Miloşeviç’e
07 Ağustos 1998
Almanya Çerkes Kültür Dernekleri Federasyonu Başkanı
Cengiz Coşkun’dan CARIM Aslan
10 Ağustos 1998
Adigey Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Kararnamesi imza
Başbakan Avdiyenko
Ve ek planlama Çemşö Gazi Bakan Yardımcısı
13 Ağustos 1998
Başkan CARIM Kararnamesi 01 Ağustos 1998 Dönenler
Bayramı olarak kutlanmasına, daha sonra önerimiz ve
DÇB'nin kabulü ile tüm dünya Adigeleri Dönüş Bayramı
olarak kutlanması
14 Ağustos 1998
Dönüş Yapan Yugoslav Adigelerinden CARIM Aslan’a
teşekkür yazısı
18 Ağustos 1998
Adigey Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu kararnamesi
yapılacak işlere ilişkin TAHARKUAXHUE Mıharbıy
24 Ağustos 1998
İsrail Kfar Kama Adige Xase CARIM'a teşekkür yazısı
29 Eylül 1998
RF Vatandaşlık Komisyonu 78 kişinin sürekli Oturma
İzni Kararı
14 Ekim 1998
Vatandaşlık Kararnamesi İmza Yeltsin
Adige olduklarını gösterir belge örnekleri
18 Mart 1999
CARIM-Başbakan Primakov Türkiye’ye giden grubun
anavatana getirilebilmesi ricası
23 Mart 1999
CARIM Başbakan Primakov
23 Mart 1999
CARIM Kararname Çemşö Gazinin işleri özel olarak
görevlendiren kararname
09 Mayıs 1999
Yugoslavya Dış İşleri Bakanlığı'ndan RF
Büyükelçiliği'ne
11 Mayıs 1999
General DZIBE Musa’dan Olağanüstü Haller Bakanlığı
Şoygu S.K.
Yugoslavya Dış İşleri ve Elçilik arasında birkaç yazışma
daha
General DZIBE’den Şoygu’ya
21 Haziran 1999
Olağanüstü Hal bakanlığı kararnamesi
08 Temmuz 1999
Federal Bütçe'den gelen 9 milyon 600 bin Ruble'nin
kullanımına ilişkin CARIM Kararnamesi... |