|
|
|
|
|
DÇB...
YIKILAMAYAN KALE... -4 |
17.10.2009 |
|
|
Dr. MEŞFEŞŞU
Necdet Hatam |
|
|
DÇB’nin antidemokratik
olduğunu ileri sürenlerin gerekçesini anlamakta güçlük
çekiyoruz. DÇB legal bir sivil en azından sivil olduğunu
söyleyen kendisini sivil sanan bir örgüt. Günümüzde de
örgütlerin bir tüzüğü olur ve bu tüzükte amaç, amaca
götürecek çalışmalar genel çizgileri ile verilir ancak
organlar ve bu organların nasıl oluşturulduğu daha
ayrıntı ile verilir. Bir örgütün işleyişinin demokratik
olup olmadığı da bu ilkelere göre belirlenir.
- DÇB’nin en yetkili organı DÇB Genel Kurulu’dur. Üç
yılda bir toplanır. Genel Kurul; Yönetim, Denetleme
Kurulu ve üye derneklerin delegelerinden oluşur.
- DÇB her ülkeden sadece bir örgütü üyeliğe kabul eder.
Başlangıçta ülke derneklerinin delege sayısı dört,
Rodina’nın 2, Rusya Federasyonu kent derneklerinin 2 ve
Almanya Federasyonu’nun delege sayısı 3 olarak
belirlenmiştir. 1998 Genel Kurulu'na gelinirken şimdiki
sayın Akbaş, sayın Hatajuko ve sayın Yağan’ın hayli
etken olduğu yönetim adaylarının seçilmesine katkı olur
düşüncesi ile Rodina örgütlerinin delege sayısını dörde
çıkarmışlardır.
- 2003 Genel Kurulunda nüfus yoğunluğu göz önüne
alınarak Türkiye’nin delege sayısı sekize
çıkartılmıştır.
- DÇB’nin şu yaşı doldurmayanlar delege olamaz diye bir
ilkesi olmadığı gibi bu güne kadar hiçbir organında
böyle bir konu gündeme bile gelmemiştir.
- Üye örgütler kendi delegelerini kendileri seçerler.
DÇB merkezinin bu güne kadar hiçbir derneğe gençleri
delege olarak seçmeyin gibi bir tavsiyesi olmamıştır.
- Dahası üye örgüt aday gösterdiğinde en geçlerinin bile
yönetime seçilmesinin önünde hiç bir engel olmadığı gibi
önceki yazımda belirttiğim gibi üye örgütün aday
gösterdiği kişi otomatik olarak yönetime girmektedir.
Nitekim son seçimde Kaf-Fed adına yönetime girenleri Kaf-Fed
belirlemiştir.
- DÇB üye örgütlerin delege ve yönetime girecek
kişilerin belirlenmesini üye örgütlerin mümkünse genel
kurullarında, genel yönetim kurullarında belirlenmesini,
azami duyarlığın gösterilmesini tavsiye eder.
- Örneğin Adigey’in delegeleri ve yönetime kimlerin
önerileceği Adigey Adige Xase Genel Kurulu’nda seçilmiş
delege grubuna ortaya çıkacak yeni gelişmelere göre yeni
karar alabilmeleri yetkisi verilmiştir.
- DÇB’nin ikinci yetkili organı, Türkçe’ye Genel Yönetim
Kurulu ya da Başkanlar Kurulu olarak çevrilebilecek olan
DÇB Sovyeti’dir. Her yıl için en az bir kere
toplanmalıdır. Yönetim Kurulu ve üye örgütlerin
başkanlarından oluşur. Genel politikayı belirler, kimi
önemli konularda karar organıdır. Üye örgüt seçim yapıp
başkanını değiştirdiğinde yeni başkan seçime gerek
kalmaksızın Başkanlar Kurulu üyesi olur.
-Yönetim Kurulu önceki yazımızda belirttiğimiz gibi bize
göre özellikle DÇB gibi çok devleti ilgilendiren
örgütlerde demokrasinin olmazsa olmazı uzlaşma ile
seçilir.
Üyeliğe kabul Genel Kurul karaкı ile olur. Üyelik için
örgütün yasal kuruluşunu tamamlaması gerekmekte ve Genel
Kurul öncesi belgelerini yönetime ulaştırması
gerekmektedir. Yönetim, belgeleri sağlıklı ve DÇB
ilkelerine ters düşmeyen örgütlerin üyelik başvurusunu
Genel Kurula getirir. Genel Kurul’un kararı kesindir.
Geçmişte bağımsız olarak üye olmak isteyen şimdi, Kaf-Fed
üyesi İstanbul derneğimizin, Ürdün'de üye dernek
dışındaki başka bir oluşumun, Adigey’den Samgur adlı
vakfın, Amerika’dan dil ile ilgileneceğini söyleyen bir
örgütün, Avrupa'da kurulan Euro Xase’nin başvuruları
Genel Kurula getirilmemiştir. Ancak son Genel Kurul'da
Abhazya gazilerinin öncülüğünde Abhazya’da kurulmuş olan
Adige Derneği belgeleri yerinde ve amaçları da DÇB
ilkelerine uyumlu olduğu için yönetim tarafından Genel
Kurul'a getirilmiş ve üyelikleri oy birliği ile kabul
edilmiştir.
Şimdi de DÇB’yi antidemokratik bulanların gerekçelerine
bir göz atalım.
- Çerkes Forumu yetkilisi gençler konuşturulmamış,
dinlenmemiştir, yönetime alınmamışlardır.
Aslında yapılması gerekip de çağdaş normları
yakalayamadığımız için yapamadığımız şeyler. Yanlışlık
Genel Kurul öncesi sadece yönetim kurulu üyeleri ile
örgüt başkanlarından oluşması gereken Genel Yönetim
Kurulu toplantısının nerdeyse üyelerin iki katı
dinleyici ile birlikte yapılmış olmasıdır. Bu toplantıda
gençler de bulunmuş söz almış ve konuşmuşlardır.
- Abhaz gazileri konuşturulmadı ya da yönetime alınmadı
görüşü.
Yanlış. Gençlerin söz sahibi olması için bulundukları
ülkenin, DÇB üyesi örgütü kanalı ile gelmesi
gerekmektedir. Buna da bir engel yoktur. Kendileri
delege olmadığı için “seçilemeyeceğini” doğru bulan
sayın Yağan’ın DÇB ile hiçbir ilişkisi olmayan, delege
de olmayan forum yetkililerinin konuşturulması
gerekliliğini savunması şaşırtıcıdır.
- Adigey Adige Xase Abhazya’nın bağımsızlık savaşlarına
katılmış, esir de alınıp kurtarılmış Bogus Adam’ı önce
delege olarak seçmiş sonra da yönetim kuruluna
vermiştir.
- Abhazya’da gazilerin öncülüğünde kurulan ve Genel
Kurul’da DÇB üyeliğine kabul edilen Adige Xase’nin
başkanı sayın Beştov Aslan da bir gazidir. Başkan olduğu
için de Genel Yönetim Kurulu üyesidir.
- Adı geçen gazilerimiz kadar yararlı olamasak da savaş
sırasında Abhazya’da bulunmuş, lojistik destek
çalışmalarında ve bugün yönetimde olan daha birçok
arkadaşı sayabiliriz. Ancak verilen örneklerin bile
gösterilmek istendiği gibi, eğer tek gazi sayın Yağan
değilse, Abhazya Gazileri’ne karşı olmadığının
kanıtıdır.
- Bir başka eleştiri konusu genel kurula sadece
davetlilerin alınmış olması, isteyen herkesin
konuşturulmaması.
Ben bunu çağdaş örgüt yapısına bir adım olarak
görüyorum. Aslında benim genel sekreterliğimde Genel
Kurul’a giderken önerdiğim ve Genel Yönetim Kurulu’nda
kabul görmesine karşın son Genel Kurul dahil sağlıklı
uygulayamadığımız bir kural. Seçim planları için uygun
görmeyenler bu kuralı 96 ve 98 Genel Kurullarında
uygulatmadılar. Akabinde 2000 yılında örgütlülüğün
olmazsa olmazı gördüğüm kuralın çirkin, acı uygulaması.
Öyle inanıyorum ki, 1996'dan itibaren genel kurullarımız
çağdaş bir örgüt gibi yapabilir hale gelseydik Kabardey
Adige Xase’deki olaylar belki yaşanacak ancak bu DÇB
Genel Kurulu sırasında yaşanan çirkin olaylar
yaşanmayacaktı.
- Yine Genel Kurul’da gençleri destekler doğrultuda
konuşan Karaçay-Çerkesya Adige Xase Başkanı sayın
DZEMIHE Kaspolat’ın herkeslerin önünde “ We si queş
nıbjışşe xebğehenu wıxuéyme mis qğelhağue yanaxh
nıbjışşewe fxetıri themede quedzewe xetxınş- Ey kardeşim
gençleri seçelim diyorsan eğer buyur en gencinizi önerin
onu başkan yardımcı olarak seçelim” önerisi DÇB'nin
gençlere kapalı olmadığının kanıtıdır.
- Yine gençlerin önerisi ''Adige Bayrağı'' günü oy
birliği ile kabul edilmiştir.
Peki bir örgütün Genel Kurulu’nu dileyen herkese açmak,
ülkelerin parlamentolarının tüm vatandaşlara açık olması
gibi bir başıbozukluk değil midir? Parlamentonun halka
açık kimi oturumlarının davetiye ile ve de yetkililerin
daveti ile olması normalken örgüt genel kuruluna
katılacakların, örgütün yetkililerince davet edilmesi
kuralı neden antidemokratik olsun. DÇB Genel Kurulu’nu
herkeslere açmanın daha doğru olduğunu savunanlar üye
oldukları derneğin genel kurullarına herkes
katılabiliyor, dileyen herkes kurulda konuşabiliyor ve
üye olmayanlar da yönetimlere seçilebiliyor mu?
Ayrıca hangi ülke güvenlik güçleri böylesi farklı ülke
vatandaşlarının katıldığı bir toplantının güvenliğini
sağlama konusunda duyarlı olmaz. DÇB Genel Kurulu’nda
olan biteni anlamak kimin ne söylediğini kayıt altına
almak için çok sayıda istihbaratçıya gerek var mı? Zaten
ileri teknoloji bunların hepsini halletmemiş mi. 125.
yıl etkinliklerinde Türk İstihbaratı sahne perdesinin
arkasında konuşulanların tümünü kaydetmedi mi?
Çok şükür kötü bir olay yaşanmadı ama koruma yetersiz
kalsaydı ve istenmeyen olaylar gerçekleşseydi şimdi
alınan önlemleri eleştirenler bu kez de güvenlik
güçlerinin yeterince önlem almadıklarını sorgulamayacak
mıydı?
DÇB'nin daha etkin çalışması gerektiğini düşünen gençler
ve gençleri güya destekleyenlere önerimiz kendilerini
yüz metre koşacak olarak değil maraton koşacak gibi
hazırlamalarıdır. Zira ulusal mücadelemiz tarihi
incelendiğinde gençliğinde en hamasi nutukları atıp, “ne
cesur genç dedirtip” iş güç sahibi olduğunda, sorumluluk
üstlendiğinde çalışmalardan uzak düşmüş sayısız adla
karşılaşacaklardır. Dolayısı ile, araştırı yeteneği olan
gençlerin bir yada birkaçının mücadele tarihimizi şöyle
hallaç pamuğu gibi bir atmaları. gençliklerinde en
hamasi nutukları atmış olanların, ne zaman nerelerde
nelerle uğraştıklarını, ne zaman görünmez olduklarını
araştırıp ortaya koymaları mücadelemize büyük katkı
olacaktır.
Evet bizce gençlerin yapması geren bulundukları ülke
derneklerinde etkin olmaları, sorumluluk üstlenmeleri,
delege yapısını değiştirmeleri, proje üretmeleri,
üretime katkıda bulunmalarıdır.
Derneklerden bağımsız bir dünya gençlik örgütü
düşünülüyorsa örgütlerini resmileştirmeleri ve DÇB
üyeliği için resmi başvuru yapmalarıdır ama bu
başvurunun kabulü için de yine delege yapısının bu
üyeliği kabul edeceklerle değiştirilmesi gerekmektedir.
Sonuçta gençlere düşen bulundukları yöre örgütünde daha
etkin olmaktır. Hiçbir genç, ''derneklerde etken
olmamızı büyükler engelliyor'' demesin sakın inandırıcı
olamaz. Çünkü bizler de gençtik. Nerelerden gelip
nerelere ve hangi mücadele ile vardığımızın
bilincindeyiz. Ayrıca, anavatandaki gençlik
forumlarının, geçmişte Türkiye’de düzenlenen gençlik
forumlarından çok daha olgun, tutarlı, gerçekçi olduğunu
kanıtlar belgelere mi ulaştınız. Güzel bir bildiri
hazırlamayı gençlerin ne kadar ulusalcı oldukları
konusunda yeterli bulmak doğru olabilir mi? Türkiye’de
gençlerin sadece bildiri yayımlamayı yeterli buldukları
örneğini yaşamadık mı? Onları da eleştirmedik mi? Bu
forumları düzenleyen arkadaşların bugün mücadelenin
neresinde olduğunu görmek, toplantılarda alınan
kararlardan hangisinin hayata geçirilmesi için neler
yapmaya çalıştıklarını incelemek, şimdilerde
toplananların neler konuştuklarını gözlemlemek gençlerin
peşine takılma konusunda ihtiyatlı olmayı gerektirmiyor
mu?
Gelecek Yazı:
Bulundukları her ülkede Çerkes haklarını korumak
için kurulmuş olan DÇB’nin, bu sorumluğunu neden yerine
getirmediğini eleştirmeyenlerin çelişkileri ya da
ilkesizlikleri? |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|