CC izleyicileri yazanları arasında daha
öncede ciddi tartışmaların olduğunu unutmamışlardır. CC
hiçbir dönemde süt liman olmadı. Ya yazanları ya da
yazanları ile katılımcıları arasında kıyasıya tartışma
hep olageldi. Olmalı da. CC’nin marka olabilmesi, marka
olduğunu sevene sevmeyene kabul ettirebilmesinin en
büyük nedenlerinden biri de bu değil mi?
Yayıncılığı çok iyi bilen sayın Kuban’ın
kimi tartışmalara seyirci kalması moda deyimle reytingi
arttırmak için mi acaba diye düşünüyordum -ki, daha önce
beni birçok kez uyarmışken- bu kez kendileri eleştirdi
sayın Hapi’yi. Yazarların birbirine sataşmadan her
birinin kendi kulvarında yüzüyor olması, ortalığın süt
liman olması sayın Kuban’ı rahatsız etmiş olmasın? Hani
reyting düşerse korkusu…
Bu, olayın şaka yönü ama konu gerçekte
benim için sessiz kalınabilecek gibi değil. Hele
katılımcıların kimileri sessizliğimi yadırgamış,
görüşleri örtüşenlerimizden kimilerimizi komutan
kimilerimizi lejyoner olarak değerlendirmişse… Evet, bu
yaklaşım en hafif deyim ile hoş bir yaklaşım değil.
Böylesi dikkatleri, savunulan düşünceye değil sataşma
sözcükleri üzerine topluyor ki, amaçlanan bu olmasa
gerek. Ancak üzülerek belirteyim ki ara, ara her birimiz
benzer hataları yaptık, yapıyoruz... Üretmeye çalışıyor,
çabalıyor, çabalarken de yanlışlar yapabiliyoruz. En
azından kendimizce doğru başkalarınca yanlış algılanan
söylemlerde bulunabiliyoruz.
Diğer yandan, olayın başlama ve
gelişimini izlediğimde “köşe yazarı arkadaşlarıma,
katılımcılarımıza acaba gönül mü koymalıyım” diye
kendime sormazlık da edemiyorum. Hani şu alınma, gönül
koyma, küsme, kıskanma benzeri eylemleri yöneten sinir
merkezini daha ilk okul yıllarımda bilinçli bir şekilde
-belki bir gün onu da anlatırım- köreltmemiş olsaydım,
sayın Hapi’yi kıskanır, Nurhan ve Erhan kardeşlerime de
biraz küserdim sanırım...
Öyle ya anımsayacaksınız CC'de kalıp
kalmamam bir ara gündeme getirilip bu bağlamda forumda
“çok yaralı düşünceler” dile getirildiğine ben; “yazmaya
bir süreliğine ara veriyorum” da dememiştim. Buna karşın
sevenlerim de CC'den ayrılmamadan sevinecekler de
tartışmayı benim üzerimden yürütmüşlerdi. Zorlama bir
yorumlama ile sayın Kuban’ın eleştirisini sayın Hapi’ye
CC’nin kapılarını kapatıyor gibi yorumlayan köşe yazarı
arkadaşlarım da benimle ilgili “kriz”de hiç sayın
Kuban’ı uyarmamışlardı. Sayın Hapae'de Kuban, Hatam ve
Talebe'nin kararlarımızı yeniden gözden geçirmemiz
düşünmemiz uyarısında bulunmakla yetinmişti. Hal bu ki,
sayın Kuban’ın bana kapıyı gösteren cümleleri, zorlama
yorum gerektirmeyecek kadar açıktı. Bakın ne demişti
sayın Kuban 16 Nisan 2009 tarihinde CC Forum'un konuya
ilişkin sayfasında:
“Bununla beraber, iki ayrı yerde yazarlık
yapmanın da doğru olmadığını düşünüyorum. Burada yanlış
anlaşılmamamı rica ediyorum. Değerli thamademiz nerede
yazarsa yazsın, benim için değerinde azalma ya da
çoğalma asla olmaz, olamaz. Zaten CC okuyucularının
yazdıklarından da anladığım, kimse thamademize karşı bir
tavır sergilemiyor. Aldığı kararı eleştiriyorlar.
Belki de aşırı sevginin ve sahiplenmenin verdiği bir
kızgınlıkla gitmesini istiyorlar.
Ben de onlar gibi düşünüyorum. Yalnız ben kızgınlıkla
değil olması gerekeni belirtiyorum ve değerli
thamademizin artık yazarlık yaşamını Uzunyayla.com’da
sürdürmesinin daha iyi olacağı inancını taşıyorum. Hemen
belirteyim bu benim kişisel görüşümdür, CC’yi bağlamaz.
Sizlerden ricam bu konunun artık daha fazla
uzatılmamasıdır.
Sevgili thamademiz CC’de
kalmayı tercih etmiştir. Ben de Uzunyayla.com’da
yazarlığına devam etmesinin daha doğru olacağı konusunda
düşüncemi dile getiriyorum.”
Bu açık sözleri karşısında bile sessizliğini koruyabilen
Sayın Fidan’ın, sayın Hapi’yi eleştirdiği için, özelde
uyarmakla, yönetim içinde tartışmakla yetinmeyip, sayın
Kuban’ı yıpratma hedefli olarak algılanabilecek başlık
açmaları küçük sanılan büyük bir çelişki değil midir? Bu
başlığı açarak, yaratık bile olamamışların “Vakit
hani de dönüş zamanıdır ya. Hani dönüş terk etmektir
tehiri ve de gelecek umursamasıdır ya. Gecikme tüccarı
bunlar şimdiye kadar insanlıktan muhacir idiler şimdi
Çerkeslikten muhaceret ediyorlar.
Bunlar NESNAS, nesnas ne midir? Nesnas insana benzeyip
de insan olmayandır. İnsanımsıdır. İnkişafları tam
değildir. Onun için krize girerler anavatan diye dönüş
diye”
veciz olarak algılayabileceğiniz sözlerin yazılmış
olmasına vesile olmak sayın Hapi’yi eleştirmekten daha
mı yanlış? Peki sayın Kuban’ı eleştirmekte bu kadar
acele etmişken bu veciz sözleri henüz görmemiş olmanıza,
sayın Hapae’nin de yazısında hiç değinmemiş olmasına ne
demeli. Şimdi “sükut ikrardan gelir” diyerek küsersek
sorumluluğu kimin olur sizce?
Sevgili Erhan, ben şu açılım konusunda
bir özeleştiride bulunacağın ve “dev girişimin fare
doğurduğunu” yazacağın beklentisini taşıyordum ki, siz
Kuban bey yöneticimiz konumu da özel olmasına karşın
olayı yönetimde tartışmayı değil, “CC’nin kendisinin
değil bizim olduğunu” her platformda dile getiren sayın
Kuban’ın, yöneticiliğini ön plana çıkartarak köşenize
taşımayı daha uygun buldunuz. Üstelik sayın Kuban,
yönetim konusundaki görüşlerini şöyle dile getirmişken:
“Ben ne kadar CC'nin tek sorumlusu
değilim diye sık sık söylememe karşın, beni CC Yayın
Yönetmeni gibi tanıtmaktadırlar. Bunu da açıklığa
kavuşturmam gerekiyor. Ben CC'nin Yayın Yönetmeni
falan değilim. Ben de diğer büyüklerim ve
arkadaşlarım kadar yetki sahibiyim, çoğundan da daha az
emek veriyorum. (Örneğin değerli thamadem HAPİ
Cevdet'ten, değerli thamadem MEŞFEŞŞÜ Necdet'ten,
değerli arkadaşım KEC-I Süleyman'dan, değerli arkadaşım
HAPAE Erhan'dan, değerli arkadaşım KUBE Nurhan ve CC'ye
emeği geçen diğer büyüklerim ve arkadaşlarımdan daha az
emek veriyorum.) Konuşmamızda ben değerli thamademize
kararın kendisine ait olacağını söyledim. Nitekim aldığı
karara da saygı duydum.”
Peki sevgili Nurhan, CC Forum'da nicle
(özel konumları gereği adları ile yazamayacak olanları
ayrı tuttuğumu belirteyim de bizleri oyalayacak yeni bir
sayfa açılmasın) yapılan eleştiriler, dahası suçlamalar,
hakaretler için “önemli olan fikirdir, söyleyen kişi
değildir” görüşünde olmanıza karşın sıra sayın Kuban’a
geldiğinde kişinin de sitedeki konumunun da önemli
olması da küçük sanılabilecek büyük bir çelişki değil
mi?
Gelelim bizce yanlış olan üslup
konusundaki değerlendirmeye.
Değerli arkadaşlar aynı konuda uyarılarınıza karşın
sizin söylediklerinizin hep tersini yazan biri “siz
yalancısınız” demiyorsa sizi yalancılıkla itham etmiş
olmuyor mu sizce? Sayın Hapi’nin yaptığı da hep böyle
şeyler değil mi? Örneğin günlük Tv. yayın süresinin on
dakika ile sınırlı olduğunu dile getirmesi yalan değil
mi? Ayrılan bütçenin yetersiz kalmasından kaynaklı
Adigece kitapların yayımının azalmış olmasını, Adigece
kitap yayınına sınırlama getirilmiş gibi sunmak yanlış
değil miydi? Özellikle teknik elemanların kazancının
Türkiye’deki kazançlarından çok daha iyi olduğu
defalarca yazıldığı halde aylık 250 Dolar'ı (bu arada
belki işinize yarar benim aylığım 100 Dolar), temcit
pilavı gibi ısıtıp, ısıtıp sunması gerçekçilik mi? Dil
konusunda bütün dilcilerimizin üzerinde anlaştığı dahası
Kabardey-Balkar Parlamentosu’nun onayladığı alfabe
taslağı olduğunu defalarca yazmış olmamıza karşın “şu
dilci ne düşünüyor, öbür profesör ne diyecek” diye
yineleyip durması “Sayın Hatam siz yalancısınız”
anlamına gelmiyor mu?
Tüm bu konularda benim yalan söylediğim
sayın Hapi’nin doğru söylediği görüşünde olsanız da
üslup özensizliklerini -ki forum sayfalarında örnekleri
verildi- bu güne kadar hiç eleştirmediğinize göre,
”Fakat üslup herkes için olduğu gibi Cevdet abi için de
önemlidir sanırım” cümlesini, “üslup sayın Hapi’yi
eleştirecekler için önemlidir” gibi algılamamız
haksızlık olur mu?
Peki ne mi düşünüyorum?
Özetle ben:
Sayın Kuban tek yönetici olarak
algılanıyorsa eğer, CC’yi katılımcıların yöneticisinden
daha çok söz sahibi olduğu bir site olarak görüyorum.
Arkadaşlarımız eleştirilere değil de
eleştirilere konu olan yaklaşımlar konusunda daha
duyarlı olabilirlerse daha az kriz çıkacağı
görüşündeyim.
Üslup önemli olmakla birlikte içeriğin
daha önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu olayın arkadaşlarımızın
değerlendirmelerde “çifte standart” uyguladıklarını
ortaya koyduğunu düşünüyorum.
Yazanı, katılımcısı ile görüşlerimizi
özgürce dile getirebildiğimiz başarılı bu güzelim siteyi
bize armağan eden sayın Kuban’ın, olağanüstü emeğinin
karşılığı bu olmamalı diyorum.
Öncelikle kendi sesini halkına ulaştırmak
için kurucuları arasında yer aldığı, algılandığı şekli
ile kendi sitesinde sayın Kuban’ın gerekçe ne olursa
olsun birimizden birini eleştirme hakkını elinden
almanın çok büyük haksızlık olacağı ve sonradan
katılanlar olarak buna hiçbirimizin hakkı olmadığını
düşünüyorum.
Daha önce yazarken artık yazmama kararı
alan birinin yazmama gerekçesini birimizden birine
gücenmekle açıklanamayacağı inancındayım.
Her birimizin açıklayabileceğimiz ya da
açıklayamayacağımız bir nedenle bir gün yazamaz ya da
CC’de üstlendiğimiz görevleri yerine getiremez
olduğumuzda okurlarımızın o güne kadar ki emeklerimize
teşekkür edip bizleri özgür bırakmalarının kadir
bilirlik olacağını anımsatıyorum.
Ayrılmayı düşünen hiçbirimizin yerinin
dolmayacağı kuşkusunu duymuyorum.
CC’nin var olduğu sürece, halkını
sorumluluğunu duyanlar için, görüşlerini halkı ile
paylaşabileceği güzel bir ortam olma özelliğini
hiç kaybetmeyeceği inancındayım.
Halkını sorumluluğunu duyanların CC’yi
daha da geliştirecekleri: Daha da büyütecekleri Türkçe
okuyup yazanlar için vazgeçilmez olduğu gibi, anadilimiz
başta olmak üzere her dilde okuyup yazanlarımız için de
vazgeçilmez olacağı ve sorunlarımız çözüm buluncaya
kadar çözüm çalışmalarına, olumluyu güzeli, barışı
önceleyerek yaşatacakları umudumun altını çiziyorum.
Halkı için ölmenin bile halkına zarar
verebileceği bilinci ile çok yazdığı, uzun süredir
yazdığı için sayın Hapi’nin halkına çok yararlı olduğu
görüşünde değilim. Yine de görüşlerimizi daha
açıklamamıza vesile olduğu için sayın Hapi’nin -Allah
uzun ömür versin- yaşadığı sürece yazmasından yanayım
Ve anavatanın izleyemedikleri sitelerde,
anlamadıkları dilde eleştirmenin dedikodu olduğu,
halkımıza zarar verdiği görüşümde ne kadar haklı
olduğumu bir, bir daha yaşıyor, bizlere insan
olmadığımız hakaretine vesile olan arkadaşlardan bir
özür bekliyorum.
Sayın Hapae’den bir alıntı ile bitireyim:
“CARI”… |