|
|
|
|
|
UCUZ
KAHRAMANLIK |
25.12.2009 |
|
|
Dr. MEŞFEŞŞU
Necdet Hatam |
|
|
Bu yazıda birilerinin
getirebileceği yorumla pişmiş aşa biraz su katmaya ne
dersiniz. Hani şu “örgütler üstü” girişimi ciddiye
almadığım için benim antidemokratik olduğumu ilana
kalkmıştı ya birileri…
Girişime destek vermeyenlerin demokrat olmadıkları
savunulmuştu ya…
Bu yaklaşıma göre üzücüdür ki, 25 Aralık 2009 saat 03:23
itibarı ile Türkiye’deki demokrat Çerkes sayısı
sadece 377…
Dahası girişimcilerin sadece Çerkesleri değil tüm
halkları davet ettiği göz önüne alınırsa tüm
Türkiye’deki demokrat sayısı sadece 377 kişi imiş.
Basın duyurusunun yapıldığı gün 70 olan imza sayısı
büyük bir hızla artarak iki hafta içinde 377 olmuş.
Karşılaştırmayı doğru bulmayacaklar olsa da imza artış
hızı bir tek anavatana dönüş yapanların artış hızı ile
karşılaştırılabilir sanırım…
İlginçtir, katılımın sınırlı çok sınırlı olması olayın
kimi gazeteler bu arada Radikal’in, önemsemesini
engellememiştir. Yine ilginçtir ki, kimi ulusal
gazetelerde bile önemsenen olay CC’de hiç mi hiç
önemsenmemiştir. Demek ki, başka birçok olayımızda
olduğu gibi arkadaşlarımızın demokratik mücadelesi de
geçici bir hevesmiş. Belki de olayın gündemden
düşmesinin nedeni söyleneni gerçekleşmiş sanan ilkel
kafa yapısıdır.
Her şeye rağmen ben duyurudan sonra görüş belirteceğim
sözümü yerine getireyim...
Girişimin adı: DEMOKRASİ İÇİN ÇERKES GİRİŞİMİ
Grup Sözcüleri: Yalçın Karadaş - Hulusi Üstün
İmza vermek için gidilmesi gerekli link: http://www.cerkesgirisimi.org/
25 Aralık 2009 tarih saat 03:23 itibarı ile basın
duyurusu imza koyanların sayısı 377.
“DEMOKRATİK YENİDEN YAPILANMA” ÇAĞRISI - Basın Duyurusu
"Demokratik Yeniden Yapılanma" süreciyle ilgili
değerlendirmelerimizi bugün kamuoyu ile paylaşarak,
öncelikle tüm kimliklerin, inançların ve düşüncelerin
özgürce ifade edilmesi gerektiğine olan inancımızı;
şiddetin her türlüsünü reddeden tavrımızı deklare etmek
istiyoruz.
"Demokratik Yeniden Yapılanma" sürecini, sadece bir
etnik kimliğin siyasi ve kültürel hakları konusuna
indirgeyen algıdan kurtarıp, süreci bir mevzi kazanma
veya yitirme savaşına dönüştürmeden, ülkemiz ve halkımız
adına bir yenilenme ve yeniden yapılanma fırsatı
yaratmak için;
Çocuklarımıza, kendilerini daha güvende hissedecekleri,
daha mutlu yaşayabilecekleri ve çatışmanın, baskının
değil, barışın, eşitliğin, özgürlüğün, sevginin egemen
olduğu bir ülke bırakmak için;
Yaşanan sürecin bu ülke ve toplum lehine sonuçlanması
için;
Ülkemizin tüm kimlikleri ve vatandaşları için özgürlük
ve eşitliğin temel alındığı, farklılıkların zenginlik
olarak değerlendirildiği, birlikte yaşama iradesinin
korunduğu, günlük hayatın ve siyasetin sivilleştiği
“Demokratik Türkiye” hedefimiz olmalıdır.
Ülkemizin toplumsal yaşamını belirleyen temel belge olan
anayasanın, toplumun bütününün talep ve beklentilerini
karşılayabilmesi önemlidir.
Bu nedenle;
- Vatandaşlık tanımının yeniden yapılarak etnik kimlik
vurgusundan arındırıldığı;
- Ülkemizdeki tüm kültür, kimlik, din ve inançların
kendilerini özgürce ifade edebilmelerinin sağlandığı;
- Demokratik ve kültürel hakların, devletin özel önlem
ve teşvikleriyle de güvence altına alındığı;
- Temel insan hak ve özgürlüklerini koruyan ve
geliştiren, herkesin, her kesimin ülkenin gerçek sahibi
olduğu psikolojisini yerleştiren; sivil ve demokratik
bir anayasa zorunludur.
Yaşanası bir Türkiye için;
- Kendi tarihine yabancılaşan toplumumuzun kolektif
hafızasının onarılması için tek tipleştirici ve itham
edici resmi tarih tezleri reddedilmeli; bilimsel, sivil
ve objektif bir perspektif ile tarihimiz yeniden
yazılmalıdır,
- Ana dillerin varlığının hukuki ve fiili güvence altına
alınmasına yönelik düzenlemeler yapılmalı ve bu konuda
seçmeli anadil eğitimi, ana dilde isim-soy isim
alınabilmesi ve yerleşim yerlerinin isimleri
alanlarındaki yasaklar giderilmelidir,
- Anadillerdeki radyo-televizyon yayınlarında ve
üniversitelerde dil ve edebiyatla ilgili açılan
enstitülerde ileri adımlar atılmalı; tarihi, kültürel
zenginlikler ile yaşayan ve ölü tüm diller araştırma
konusu yapılmalıdır.
"Demokratik Yeniden Yapılanma" tarihimizle yüzleşmenin,
kendimizle barışmanın ve daha insanca yaşayabilmenin
yolunu açacaktır.
Ülkemizdeki tüm kesimlerin sahip çıkacakları ve bundan
onur duyacakları eşitlikçi bir birlikten, barıştan ve
demokrasiden yana tavrımızı deklare ediyoruz.
“Demokratik Yeniden Yapılanma” ya evet, ayrıcalık ve
halklar hiyerarşisine hayır!
Demokrasi herkesin ihtiyacıdır!
Yok sayarak var olunamaz!”
Oysa demokrat, demokrasiyi içselleştiren kişidir.
Demokrat, onayını almadığı bir halkın, bir topluluğun
adına girişimde bulunmayandır. Demokrat, adına konuşmayı
düşündüğü halkın oyunu, onayını gerekli görendir, bunun
halkına saygının olmazsa olmazı olduğunun bilincinde
olandır.
Dolayısı ile bu girişim, kendilerini desteklemeyenleri
neredeyse demokrat olmamakla suçlayanların, demokrat
olmadıklarını ortaya koymuştur.
Desteğe çağrı girişimini destekleyenlerin sayısı iki
bini bile bulmamışken, halk destek vermemişken
“duyuru”nun Çerkesler adına yapılması, girişimcilerin
halkın oyuna, onayına saygı göstermediğinin kanıtı
olmuştur.
Çerkeslerin bilinen konumu nedeni ile bugün hiçbir örgüt
yetkilisi, dahası cumhuriyetlerimizin başkanlarının
bile, Çerkesler adına konuşma hakkı, yetkisi yokken,
örgütleri de hiçe sayan bir grubun bir halk adına
açıklama yapması temelden yanlış olmuştur.
“Demokrasi İçin Çerkes Girişimi”nin basın duyurusu,
örneği bu güne kadar görülmemiş bundan sonra da
görüleceği kuşkulu saklanması gerekeli nadide bir belge
olmuştur.
Çünkü Çerkes halkı adına yapılan duyuruda Çerkes sözcüğü
bir kez bile geçmemiştir.
İstekler iktidar partisi sözcüsünün Kaf-Fed Genel
Kurulu’nda çizdiği demokratikleşme sınırlarına bile
ulaşamamıştır.
Halkımız, Türkiye halkının bir parçası olarak
düşünülmüş, halkımızın sadece diğer diaspora ülkelerinde
yaşayanları değil anavatanda yaşayan kesimi de göz ardı
edilmiştir.
Çerkes halkının binlerce yıllık tarihi Anadolu tarihi
ile sınırlanmıştır.
Çerkeslerin demokrat olmadıklarını ileri süreceklere
kanıt oluşturulmuştur.
Sözün özü Çerkes halkının geçmişi de geleceği de Türkiye
ile sınırlanmıştır.
Girişimcilerin Çerkes halkı özelinde gelecek
kurgularının olmadığının kanıtı olmuştur.
Sadece bu sayılanlar bile girişimcilerin, onayını
almadan adına konuşarak saygısız davrandıkları için
halkımız ve Çerkesler adına konuşuyormuş görüntüsü
vererek aldattıkları için de Türkiye halkından özür
dilemeleri, bundan sonraki girişimlerinde halkımızın
adını kullanmamaları için yeterli gerekçe olmalıdır.
Bu yazı ve duyuru, girişimciler ve destekleyenlerle
tartışmak işin değil bu girişimin Çerkes girişimi ve bu
duyurunun bir Çerkes duyurusu olmadığı tarihe not düşme
kaygısı ile yayımlanmıştır.
Olayın bizce tanımı da “ucuz kahramanlıktır”.
İşte böyle… (CARI’nın Türkçe'si) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|