Dün Skype’de Dönüşçülerin 78 bizden bir
sonraki kuşağın en aktif olanlarından ancak uzun çok
uzun süredir kayıpları oynayan Sayın Yusuf Taymaz ile
konuştuk biraz. Belki seçimler öncesi aktif
çalışmalarına bakıp “kayıp” deyişimi haksız bulacaksınız
ama bana göre kayıpç Beklentileri vermediği için kayıp.
Bir tek örnek yeterli olur sanırım. Şu ünlü “siyaset
belirleneceği “ kararının alındığı ve alınan böylesi
toplantılarda alışlmış olduğu üzere unutulduğu akıl
arama toplantımız vardı ya. İşte o toplantıda üç kez şu
ünlü çifte vatandaşlık yasasını duymadığını söylemiş ben
de sonunda dayanamamış, “Yusufcuğum namazda gözünüz
yoktu, ezanı duymadınız “demiştim.
Özetle dokuz yıl yürürlükte kalan
bulunulan ülkeyi değiştirme koşulu öne sürmeksizin çifte
vatandaşlık hakkı veren bir yasadan haberi olmayan bir
eski dönüşçü, eskimiş bir dönüşçüdür.
Federasyon seçimlerine ilişkin bilgi
almak, deyim yerindeyse biraz dedikodu yapmak
istemiştim. Sayın Vacit Katı’nın adaylığının ağırlık
kazandığını söyledi. “Ben de uygun buluyorum” dedim. DÇB
yönetim kurulu toplantısı için Ekim başlarında
Türkiye’ye gittiğimde de konuşuluyordu Sayın Katı’nın
adaylığı. Henüz ağırlık kazandığı söylenememişti.
Kendilerine evet dedirtememişlerdi daha. Konuyu
konuştuğumuz arkadaşlar anımsayacaktır, ben o zaman da
olmayan oyumun Sayın Katı’dan yana olduğunu dile
getirmiştim.
Böyle görüşlerimizin çakıştığı konuda
güzel, güzel konuşurken görüşlerimizin farklı olduğu şu
örgütlenme konusuna gelince konuşmaktan çok çekişmeye,
bağrışmaya başladık. Muhtemelen ben daha çok
bağırmışımdır. Sağolsunlar anavatanı ziyarete bile
gelmeyen ancak dönüşçülüğü de kimselere bırakmayan
“eskimiş dönüşçüler” bende atacak tas da bırakmamıştı
ama yine de birşeyler attı bende. Hadi kontakt attı
diyelim bu kez de...
Ben evime kayıt yaptırmadığım için oturma
izni alamamışlar varmış. Dedikodunun geldiği son nokta.
Bu son nokta daha sonraki bir yazının konusu olacak.
Ancak peşinen söylenebilecekler de var. Her biri
birer ev alabilecek durumda olanların, sözünü ettiğimiz
ünlü akıl arama toplantısında en az üç kez, dönüşün hız
kazanmayışını “Türkiye’de bir baltaya sap olamayanlar”ın
“balta sapı” olanlaradan önce dönmüş olması ile
açıklayan “eskimiş dönüşçülerin oturma izni
almayışlarının bu gerekçesine kargalar bile gülmez mi?
Ama dediğim gibi kısmetse konuya daha sonra yeniden
döneceğiz
Ama ip, Adığey’in yanlış yolda olduğunu,
adığe milliyetçisi, ayrılıkçısı olduklarını söylemeleri
ile koptu. Ayrılıkçılığın karşıtı da siz de
“işbirlikçisiniz” oldu. Ayrı örgütlenme önerenlerin
politik çizgilerinin aynı olamayabileceği görüşümüzü,
dönüş yapmış birkaç kişinin türkçe sitelerde yazdığı
çizdikleri temel alınarak Adığey için yargıya
varılamayacağını, bu arkadaşların en az bana göre, öyle
sanıldığı gibi etkili de olamayacaklarını pek duymak
istemedi. Dahası Adığey’e dönüş yapmışlarımızın kimileri
hakkında böyle konuşabilen Sayın Taymaz, “niye
Türkiye’ye karşıyorsunuz, neden ilgileniyorsunuz” gibi
sözler de etti. Hayda, beyefendi istediği zaman kış
uykusuna yatacak sonra da uyandığunda politika
belirleyecek, kimin konuşup kimin konuşmaması
gerektiğine de karar verecek. Bunu duyan kargaların ne
yapabileceğini de sanırım kimseler tahmin edemez.
Bir de bu “eskimiş dönüşçüler” neyi
eleştirdiğimizi de anlamak istemezler bir türlü. Hep
söyledim yazdım, hem de yeminlerle. Eleştirimiz -en
azından şimdilik- en hızlı dönüşçü bilinmelerine karşın
hala dönmemiş olmaları değil. Söyledikleri ile
yaptıklarının birbirine uzak oluşu. Gerçekleri yok
saymaları. Ucuz politika yapmaları. Örneğin Adığe
dernekleri için artık engellenemez noktaya gekinceye
kardar yığınla karşı çıkan ve yığınla karşı çıkılanların
olduğu herkesçe bilinirken “isteyen kursun, kim karşı
çıktı ki” diyebiliyor Sayın Taymaz.
Ya da, “Federasyon Çerkesi bütün kuzey
kafkasya halkları anlamına alıyorsa Genel Kurul’a sadece
Adığe ve Abhaz cumhuriyetleri yetkililerinin çağrılması
çelişki değil mi”, sorusuna gayet pişkin “nüfus
yoğunluğu adığe ve abazalarda olduğu için” yanıtını
verebiliyor. Ama etkinliklere davette yok
sayılabilenlerin örgütlenmede mutlak birlikte olmalarını
savunuyor, ayrı örgütlenme almış başını gitmişken, her
halk kendi örgütünü kursun diyenlere de ayrılıkçı
yaftasını yapıştırabiliyor.
Bütün bu bağırış çağırışlardan sonra,
üzgün, kızgın dosyaları karıştırıyorum. İşte özellikle
arasam bulamayacağım bir belge. Abazaların
“bizimki bizim, sizinki ikimizin” yaklaşımlarının
belgesi. Hem de daha 1967’de kurulan ilk Abhaz
derneğinin, (ayrılıkçı derneğin) yönetim kurulu adına
imzalanmış bir belge.
Birkaç kez yazdığım, etkili
olabileklerini düşündüğüm, etkili olma çabasına
gireceklerini beklediğim arkadaşlar önünde, defalarca
dile getirdiğim gibi, DÇB’den hemen sonra, Dünya
Abaza Birliğinin kurulduğu 1992’den beri ilişkilerimiz
Abazalar açısından “bizimki bizim, sizinki ikimizin”
temeli üzerinde sürdürülmektedir. Anavatan ve diğer
diaspora ülkelerinde sağlıklı yapılanmaya
gidilirken Türkiye’de sağlıksız yapılanmada ısrar
edilmektedir. Ve Sayın Taymaz ben dediğim için değil,
doğrusu bu olduğu için sağlıklı yapılanmaya geç kalımış
da olsa dönülecektir.
Gelelim şimdi belgeye.
Belge, 7 Mart 2009 tarihini ve İstanbul
Kafkas-Abhaz Kültür Derneği Yönetim Kurulu adına, başkan
Cihan Zafer imzasını taşıyor. Ben Kaf-Fed
Genel Kurulu öncesi “Kaf-Fed düşmalığı” olarak
algılanabilecek bölümleri buraya almıyor, konumuzla
ilgili bölümlerin altını çizmek istiyorum. Dileyenlerin,
Kaf-Fed IV. Genel Kurulu öncesi Başkanlar toplantısına
sunulduğunu sandığım bildirinin tamamına ulaşmaları çok
güç olmayacağını umuyorum.
“KAFKAS-ABHAZ KÜLTÜR DERNEĞİ
7 Mart 2009
Değerli Genel Başkanımız - Değerli
yönetim Kurulu Üyelerimiz - Değerli Kafkas Kültür
Derneği Başkanlarımız.
Konu: Federasyonumuz, toplumumuz ile
iigili görüşlerimiz, taleplerimiz, sorunlarımız, çözüm
önerilerimiz:
l- (...)
Bunun için federasyon tüzüğünü değiştirmek suretiyle
federasyona üye olan derneklerin aynı amaca hizmet eden
birden fazla bölgesel federasyona üye olan derneklerin
aynı amaca hizmet eden birden fazla bölgesel
federasyonlara üye olmalarının önü açılmalıdır.
2- (...)Türkiye'de
Abaza- Adige kökenli asgari üç milyon insanımız olsa,
her derneğe ortalama bin üye
düşse, en az üç bin tane derneğe sahip
olmalıyız ki halkımız örgütlenmiş olsun.
3- İstanbui Abhaz Derneği olarak bu
federasyonun kurucu üyesiyiz. Size, bizi temsil edin
yetkisini biz veriyoruz. Eğer bu federasyon nasıl olsa
biz temsl yetkisini aldık der, Abhaz Derneğinin artık
görüşünü almaya ihtiyaç duymazsa; federasyon yönetimi
başına buyruk davranırsa,
Türkiye'de Abaza toplumunun
örgütlenmesine bölücü örgüt suçlamasıyla karşı
çıkarsa, (Örneğin; Ankara Abhaz Derneği'nin
açılışında yapılan menfi propagandalar.) Abhazya
Cumhuriyetinin politikalarına ters düşerse biz
tonlum ve demek olarak bu temsil yetkisini
tekrar gözden
geçirmek durumunda kalırız. Abhazya Cumhuriyeti’nin
temsilinde Türkiye'de ve Dünya'da birlik ve
bütünlük şarttır. Abhazya Cumhuriyeti’nin halihazırda
temsil yetkisi yine bu
kafkas dernekleri
tarafından kurulan on yedi vıldır emek veren-donanımlı,
Abhazya politikalarını iyi bilen ve buna uyan
Kafkas Abhazva Dayanışma Komitesi’dir. Burası sivil lobi
faaliyeti yapan bir toplumsal merkezdir. Gerek
Abhazya Cumhuriyeti, gerek Türkiye Cumhuriyeti, gerek
bütün dünya burayı tanımaktadır. Kömite üyeleri, Abaza derneğinin üyeleridir.
Komıtemiz fedrasyonu kurum olarak tanımaktadır.
Federasyonumuz’un Abhazya'nın temsilinde bütünlüğü
sağlamak için Abhazva Davanısma Komitesine ve Abhazya’nın buradaki
temsilcisine danışarak, görüşünü alarak hareket:
etmesi, hem burdaki toplumumuza, hem Abnazya
Cumhuriyetine daha faydalı olur. Komitede çalışmak
isteyen her kişiye, kuruma komite zaten
açıktır. Ayrıca
federasyonumuz
komitede en az bjr temsilci bulundurmak suretiyle
temsilde birliği ve bütünlüğü sağlayabilir,
kaİdi ki Abhazya meselesi öncelikle Abaza toplumunun işi
olmalıdır. Diğer
kardeş halklar ve fedefasyonumuz bu konuda bize destek
vermelidir.
4- (...)Köylerimizi korumak geliştirmek
için, köy dernekleri kurmak suretiyle
çok
dernekli, bölgesel
federasyonlu tek çatı, kimseyi dışlamadan Adige-Oset-Çeçen-Abaza
tüm Kafkas halklarını birleştirecek şekilde bir
konfederasyon yapılanması bizim için en doğru bir
yapılanma olacaktır (...).
Biz Istanbul Abhaz Derneği olarak
Kaffed'e. Düzce Abhaz Demeği ise Birleşik
Kafkas Derneği’ne üyedir.
(...)
6- (...) Birlikten kuvvet doğar,
parçalanmak bizim toplumsal gücümüzü
zayıflatır.
7- Toplumu - Federasyonu ve bazı
dernekleri temsi! ettiğini söyleyen bazı arkadaşların
Ankara'da bir Abhaz Derneği açılıyor dîye
menfi
propoganda yapmalarını anlamakta biz Abaza
Derneği olarak anlamakta güçlük çekiyoruz. Ne kadar çok
Abaza ve Adığe Derneği kurulursa bu toplum o
kadar güçlü olacaktır.
Biz Abaza Derneği olarak bu federasyondan ayrılmayı
düşünmüyoruz.
Federasyon Genel Başkanımızın ve
yönetimin kurulunun bu tür toplumumuzu bölen
propoganoalara müsaade etmemelerini talep etmekteyiz.
8- Bizim Abazalar olarak bile daha güçlü
bir şekilde örgütlenmemiz bu federasyona ve tüm diğer
Kafkas halklarına daha
da güç katar. Kaldı ki federasyonumuzun temel amacı
toplumumuzun en iyi şekilde örgütlenmesini sağlamak,
bunu teşvik etmek olmalıdır. Federasyonumuz yeni açılan
Ankara Abnaz Derneği’ne bir çiçek, bir temsilci
göndermek nezaketinde dahi
bulunmamıştır. Bu
bizim Derneğimizi ve toplumumuzu gerçekten çok
kırmıştır. Bizi örgütlemek için yola çıkan
federasyonumuzun bizim örgütlenmemize karşı çıkmasını
biz dernek yönetimi olarak kimseye izah edemiyoruz.
9- (...) Üyelerimizin birçoğu hem bize
hem federasyona aidat ödemedikleri için
bizim de yönetim
olarak bu borcumuzu verme kaynağımız ve imkanımız da
bulunmamaktadtr.
Hele
İstanbul Abnaz Derneği gibi çak masraflı bır dernekte
(her yılıi 130 tane öğrenciye burs, Abhazya
Temsilcsinin kirası ve maaşı, Abbazva Temsilcilik
ofisinin Dernek tarafından satın
alınması, komite ve
temslcinin ağır masrafları, demeğın kendi telefon,
elektrik, folklor vs. aylık 15.000 TL tutmakta)
gerçekten kaynağı olmayan beşyüz uyesı bulunan yıllık
2.500 Tl finans yükü ayrı bir sıkıntı oluşturmaktadır.
Federasyonumuzun bizim gibi iyi
çalışan demekler için mutlaka bir bütçe
ayırmasını da talep ediyoruz. Bu sorunun mutlaka
halledilmesini rica ediyoruz.
Evet belge bu. Adığe yoğunluklu
Federsayonun en yetkili organına (genel kurul için
verildiğine göre) verilen bu ültimatomda bizim çok uzak
görüşlü politikacılarımızın gözü, sadece “Biz
Abaza Derneği olarak bu federasyondan ayrılmayı
düşünmüyoruz.” Bcümlesini görmekte ve bunu Abazaların
çoğunluğunun birlikten yana olduğu şeklinde yorumlamakta
ve halkımızı yanıltma çabasına girmektedirler. Bilerk mi
yoksa söyleneni anlayamayacak kadar saf oldukları için
mi halkımızı yanıltma çabasına girdikleri sorusunun
yanıtını kendilerine bırakalım.
Bize göre ise İstanbul Kafkas-Abhaz
Kültür Derneği şunları söylüyor:
- Federasyona kendilerini temsil yetkisi
verilmiştir. Aslıda bu temsil yetkisi sözde verilmiş bir
yetkidir. Federasyonun davranışları beğenilmediğinde
temsil yetkisi gözden geçirilecektir, yani “bizi temsil
etmiyorsunuz” denecektir.
-
Abhazya sorunu öncelikle Abaza toplumunun
işidir.
Diğer kardeş
halklar ve fedefasyonlarının görevi Abhazların
belirledikleri politikaya destek vermektir.
- Abhazlar konusunda karar verici organ
Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi’dir.
-Komiteyi Federasyon’un temeli olan
dernekler kurmuştur. Ancak bunların Komite’yi lağvetme
yetkileri yoktur. Ancak isterlerse birkaç üye ile tamsil
edilmelerine izin verilebilecektir.
- Abhazların nası örgütleneceklerine ve
örgütlerin hangi federasyonlara üye olacaklarına
federasyon karışamaz. Örneğin İstanbul Derneği
Kaf-Fed üyeliğini güya sürdürecek desteklerini alacak,
Düzce Abhaz Derneği de Birleşik Kafkasya Derneği ile
birlikteymiş gibi yapıp desteklerini alacaktır. Ancak
bunlar da yeterli görülmemiş, ültimatomun verilmesinden
sonra bir de kendi federasyonlarını kurmuşlardır.
- Federasyon ve Adığe aydınlarının görevi
Adığe derneklerinin kuruluşuna karşı çıkmak, birliği
savunmak, yeni kurulan ve kurulacak Abaza Derneklerine
sestek olmaktır. Teşvik etmektir. Kuruluşlarına çiçek
göndermeyi ihmal etmemektir.
- Fedrasyondan
ayrılmayacak, nimetlerinden yararlanacak ancak
yükümlülüklerini yerine getirmeyeceklerdir.
- Çünkü üyelerinin birçoğu Abhaz
Derneğine ödentilerini ödememektedir.
- Abhaz Derneği her yıl 130 öğrenciye
burs vermektedir.
- Abhazya temsilcisinin ev kirasını
ödemekte ve maaşını vermektedir.
- Abhazya Temsilcilik ofisini de Abhaz
Derneği satın almıştır.
- Ayrıca 15 000
Tl. Aylık gideri bulunmaktadır.
- Derneğin 500
üyesi de gerçekten fakirdir. (Eminim burada
gözleriniz yaşarmıştır).
- Federasyon
böyle güzide bir derneğin üyeliği sürsün istiyorsa, borç
tahsil etmeyi unutmalı ve kesenin ağzını açmalıdır.
- Yoksa temsil yetkisini gözden geçirecek
yani artık sömüremiyorlarsa üyelikten ayrılacaklardır.
- Özet çıkarım olduğu sürece sizinle
birlikte imiş gibi görünürüm.
Bravo doğrusu. Ben işte böyle açık
yürekli, tok sözlü olanları takdir ederim. Federasyon
yetkili organları, üye derneklerin başkanları bu
ültimatomu nasıl yanıtlamışlardır bilmiyorum. Açıklama
yaparlarsa eğer öğrenmiş oluruz.
Ancak bu takdir ettiğim tok sözli
arkadaşlara da bir iki sorum var.
- Abhaz derneğinin giderlerini
karşılayanlar arasında Adığelerin oranı nedir?
- Varlıklı Abazalar, Adığleri
ilgilendiren yardım kampanyalarında, örneğin
Yugoslavya’dan Adığelerin dönüşüne, daha yaraları
sarılmamış Adığey sel felaketine ne ölçüde katkıda
bulunmuşlardır?
- Abhaz derneği bugüne kadar kaç
öğrenciye burs vermiştir. Bu öğrencilerin kaçı Adığedir.
Burs kampanyasına katılan Adığelerin oranı nedir?
- Abhaz Derneği Adığe-Çerkes adını
alan derneklere ya da birinden birine çiçek-temsilci
göndermiş midir? Federasyonun gönderip göndermediğini
sorgulamış mıdır?
Sayın Taymaz ve Taymaz gibi düşünen
sayınlar bilsin ki;
Halkların kendi adları ile örgütlenmeleri
akımı durdurulamayacaktır.
Sağlıklı birliktelik her halkın kendi
adını taşıyan örgütlerinin birlikteliğidir.
En ileri birliktelik, sorun birlikteliği
(dönüşün zorunlu olması) nedeniyle Adığe-Abaza
birlikteliğidir.
Bunu ilk koşulu Abhazya vatandaşlık
yasasının Adığeleri kapsayacak şekilde
değiştirilmesidir.
Birlikten yana olduğunu söyleyen Abhazlar
yasayı kamu oyu önünde eleştirmedikleri, değiştirilmesi
gerektiğini her platformda savunmadıkları,
değiştirilmesi için elden gelen çabayı göstermedikleri
sürece inandırıcı olamayacaklardır.
Ufku Türkiye sınırlarını aşmayan,
anavatan ve diğer diaspora ülkelerini sözde olmasa bile
özde dışlayanların, ilgisizlikleri ile bunu
kanıtlayanların birlikten söz etmesi kadar absürd (
yani
anlamsal öğeleri birbiriyle
bağdaşmayan... mantık açısından mantık kurallarına
aykırı olanı saçma bir düşünce) , bir şey olamaz.
Bu öngörüler de ben dediğim için değil
Yusufcuğum, gerçekçi analizler, sağlıklı
değerlendirmeler üzerine kurgulandığı için olacak.
Ama benlikleri, halk sevgisiyle, anavatan
sevgisi ile yoğrulmamış kişiler, sittin sene de geçse bu
gerçekleri göremeyecek, daha kötüsü kendiliğinden
ortaya çıksalar bile görmezden geleceklerdir.
Bizden söylemesi...
|