Çok gençler bilemeyebilir.
Ehliyeti olmak, yetkin olmak demektir. Yetkin olmak,
yetkin olduğu konuyu bilme ve bildiklerini uygulayabilme
becerisidir.
Ehliyetname ise bir belgedir. Taşıyan kişinin belirli
bir konuda ehliyeti olduğu yani yetkin olduğu, becerisi
olduğu anlamına gelir. Haydi, okul üniversite
bitirdiğini gösterir çıkış belgesi, diploma da olabilir
diyelim.
Ancak siz de bilirsiniz, rastlarsınız. Kişinin ehliyeti
vardır. Yetkindir. Bilgilidir. Bildiklerini
uygulayabilmektedir. Ancak, şu ya da bu nedenle
ehliyetname edinememiştir. Belgesi yoktur. Belgesi
olmadığı için de belgeli dinleyeni yoktur.
Yine bir değil birkaç konuda ehliyetnameleri olan
kişiler de vardır. Buna karşın hiçbir konuda ehliyetleri
yoktur. Yani yetkin değillerdir, bilgileri yoktur.
Uygulamaya yeltenirlerse de yüzlerine gözlerine
bulaştırırlar.
Yetkili olmak ve yetkin olmak da aynı şey değildir
bilirsiniz. Kişi atanmış ya da seçilmiştir. Dolayısı ile
yetkilidir. Karar alma yetkisi vardır. Atama yapabilir,
görevden alabilir. Ancak bu yetkilerine karşın ve de
yetkili olduğu konuda yetkin olmayabilir.
Yine çevremizde yetkin olmayan ancak yetkili oldukları
için kendilerini yetkin sanan yetkililerin de az
olmadığını görürüz.
Elbette insanlar için, toplumlar için en hayırlı olanı,
her ehliyetnamesi yani yetkinlik belgesi olanın
gerçekten ehliyetli olması yani yetkin olmasıdır. Ve
yine her yetkilinin gerçekten yetkin olmasıdır, yetkin
olanların yetkili olabildiği düzenin kurulabilmesidir.
Artık pek kullanılmayan deyim ile “geri bıraktırılmış”
ülkelerde bu iki olgu arasındaki makas çok açıktır.
Dahası bu makasın ağız açıklığı ile ülkelerin
gelişmişlik düzeyi arasında da bir ters orantı vardır.
Bu makasın ağız açıklığı daraldıkça ülkenin gelişme
potansiyeli, dahası gelişmişliği büyümektedir.
Prof. Dr. Hüseyin Atay yetkin olmadığının bilincinde
olduğu halde –ehliyetname değil ehliyettir söz konusu
olan- ancak yetkin olanların yapabilecekleri görevleri
üstlenenlerin de “riyakar” olduklarını yazar.
Biliyorsunuz riyakar söyledikleri ile yaptıkları çelişen
kişi demektir. Kendisini olmadığı gibi sunmadır. Örneğin
anavatanın nerede olduğunu bilmezken gece-gündüz
anavatan şarkısı söylemektir.
Ancak haksızlık etmemek gerek ki yetkin olmadığı konuda
görev üstlenen herkes riyakar değildir. Bilmediklerinin
bilincinde olmayanlar da yani konunun cahili onlalar da
yetkin olmadıkları konularda çok önemli sorumluluklar
alabilirler. Bunun da nedeni en iyimser yaklaşımla
“cahil cesareti”dir.
Bugünlerde KAFFED Başkanlar Kurulu’nun yetkilendirdiği
benim de bir ara içinde bulunduğum bir grup seçmeli
derslerde okutulacak ders kitaplarını hazırlamaya
başladı. Guruptan kimi arkadaşlarımız kendilerini
yeterli bulmakta daha dün kendilerinin de eğitim aldığı
anavatan eğitimcilerinin katkılarını gereksiz
görmektedirler.
Bu durum şu soruları akla getirmektedir:
1) Halkımız için
böylesi yaşamsal bir konuda KAFFED Başkanlar Kurulunun
anadilde ders kitabı yazacak kişileri belirleme ehliyeti
var mıdır?
2) KAFFED anavatandan gelen eğitimcilerden kurs
alan eğitimcilerin kitap yazabilecek derecede
uzmanlaştıklarını düşünüyorsa eğer; anavatan
yetkililerine yazdığı yazıları neden çoğunlukla bir
yabancı dille yazmaktadır.
3) KAFFED Başkanlar Kurulu bu kurul üyelerinin
ehliyetleri değilse bile ehliyetnamelerinin olup
olmadığını kontrol etmiş midir?
4) KAFFED Başkanlar Kurulu üyeleri halkımızın
değil de kendi özellerinde yaşamsal bir konuda,
ehliyetleri ya da ehliyetnamelerinin olup olmadığına
bakmaksızın birilerini görevlendirir miydi?
5) Kurul üyeleri kendi özellerine ilişkin
yaşamsal bir konu olsaydı eğer kendilerini
görevlendirirler miydi?
Sonuç mu?
KAFFED Başkanlar Kurulu görevlendirdiği kişilerin,
kişiler kendilerinin ehliyetli olduklarına inanıyorlarsa
eğer çalışmalara ilişkin yazışmalar, çalışmalar kamuya
açık yapılsın görelim derim.
Bakarsınıza arkadaşlar gerçekten ehliyetnameleri
olmamasına karşın ehliyetli olduklarını kanıtlarlar ben
de yazdıklarımdan utanır kamuoyu önünde özür dilerim.
Diasporada böylesine ehliyetli bir kadromuz olduğu için
de belki inanmayacaksınız ama
çok çok mutlu olurum. |