Çok yazılar vardır çok ciddi yazıymış görüntüsü veren,
irdelediği olayı derinlemesine bilmeyenler ya da gündeme
getirdiği soruna ilişkin gerçekçi çözüm önerileri
olmayanlarca da, önemli bir yazı sanılan, sosyal
sitelerde paylaşılan… Kimileri çok ustaca gibi görünen
bu yazıların kimileri de yazarının içten olmadığının
kanıtı çelişkilerle doludur.
Yüzeysel değil de, birazcık, ama sadece birazcık kuşku
ile yaklaşıldığında hemen kendilerini ele veren
yazılardır bunlar. Konu politika ise eğer yazının
yanıltabileceği çok kişiden biri olmamak için kendimizin
de konuya ilişkin bir birikimimizin bir bakış açımızın
olması gerekir.
Yazı bir ulusun özellikle de kendi ulusumuzun geleceğini
konu edinmiş yol göstericiliğe soyunmuşsa eğer, yazıyı
doğru değerlendirebilmemizin olmazsa olmaz koşulu
kendimizin geleceğimize ilişkin bir gelecek kurgumuzun
olması gerekliliğidir. Çünkü yazı da
etkileyebildiklerini yazarının kendi gelecek kurgusuna
hizmet etmelerini sağlamak için yazılmıştır.
Sayın Nurhan Fidan’ın da
Facebook’un
hemen her sayfasına taşıdığı yazı da işte böyle bir
yazıdır ve üzülerek söylemek gerekir ki,
Sayın Fidan yazarın gelecek kurgusuna alet olmuştur.
ÇERKESLER – İSRAİL'İN DİĞER MÜSLÜMANLARI
30 Ağustos 2012 Perşembe Saat 01:40
Yazar; Oren Kessler (24 Ağustos 2012)
Oren Kessler, Tel Aviv de yaşayan bir yazar. The
Jerusalem Post’un eski Ortadoğu muhabiri.
Çeviren: Bırs Tuncay Bozkurt.
Sayın Fidan’ın teşekkürüne layık görülen yazar uzun
sayılabilecek yalan yanlış anlatımlardan sonra ancak
baklayı ağzından çıkarıyor. Biz de akıllı yazarın
yaptığı gibi yapıp “bakla” dan önce yazının
çelişkilerini yanlışlarını ortaya koymaya çalışalım:
“İsrail anavatanlarından atılmış, sürgünde
saldırılara ve sonunda da kitle katliamına maruz kalmış
bir halk için güvenli bir sığınak oldu.”
diyor
örneğin. Bunu söyleyebilmek ve buna inanmak için
tarihimizden hiç bilmemek gerekir desek.
Sürgün bir tek ülkeye olmuştur. Sürgünümüzdeki payı yok
sayılırsa eğer yerleştirme Osmanlı topraklarına
olmuştur. Sürgün tarihi 1864. İsrail’deki Çerkeslerin
bölgeye-Filistin’e yerleştirilmeleri Çerkeslerin
yedikleri ikinci sürgün darbesi sonrasıdır. Yani 93
harbi metindeki tarihle 1876 ve 1878.
İsrail’in kuruluş tarihi ise 1948.
Birinci sorumuz şu:
Sürgün sırasında esamisi bile okunmayan bir İsrail nasıl
olur da sürgünlere sığınak olabilir?
İkinci sorumuz da şu: ”Evvel
Şam ahır Şam” dedirtilerek yollara dökülen sürgünler
eğer o yıllarda kurulmuş olsaydı bile İsrail devleti
sınırlarına yerleşirler miydi sizce?
“19 YY ortasındaki Kafkasya savaşında 1,5 milyon Çerkes
öldürüldü ve diğer 1 milyonu
-toplam
nüfusun %90’ı- Kafkasya dağlarındaki topraklarından
sınır dışı edildiler. Bugün İsrail’de, her evlatlarını
askere gönderen ülkenin tek Müslüman toplumu olarak
kabaca 4 bin Çerkes
yaşıyor.“
İşte size bir ilkokul sorusu.
% 90’ı 1 milyon olan bir sayının tamamı kaçtır?
1.000.000:
90 . 100 1 milyon 200 bin diyelim.
Demek ki Çerkeslerin savaş öncesi sayılarının 1
milyon 200 bin olduğu kabul ediliyor.
Peki bu durumda toplam nüfusunun biraz fazlası
öldürülmüş toplam nüfusuna yakını da sürülmüş olmuyor
mu?
“Çerkeslerin çoğu Osmanlı İmparatorluğu topraklarına
sığındı”
Hayret söz konusu Suriye ve Ürdün olunca doğru olan da
anımsanabiliyor değil mi?
Ama hazır olun daha gülüncü de var:
“Suriye'deki
120 bin ve Ürdün de ki 100 bin Çerkes'le
beraber dünyadaki 7 milyon Çerkes'in
2 milyonu Türkiye’de yaşıyor.“
Evet işte bu çok gülünç değil mi? En çok sayıda Çerkes'in
Türkiye’de yaşadığını bilmeyen var mı acaba? Kimi aklı
evveller toplam sayıyı 10.3 olarak vermiyorlar mı? Peki
Türkiye’de
yaşayan sayısı gerçekçi bir rakamla 2 milyon olsa bile
toplam 7 milyonun 5 milyon ya da 4
milyon
800 bini nerelerde yaşıyor dersiniz?
“Bugün İsrail’de, her evlatlarını askere gönderen
ülkenin tek Müslüman toplumu olarak kabaca 4 bin Çerkes
yaşıyor.”
Bunu şöyle de okuyabiliriz sanırım: İsrail ayrımcı
yönetiminin tenezzül edip çocuklarını askere aldığı tek
Müslüman topluluk.
“Çerkeslerin ve Musevilerin kutsal topraklardaki modern
tarihleri neredeyse iç içe geçmiştir. Çerkesler Kfar
Kama
1876'da
Reyhaniye'ye
1878'de
yerleştiler. 4 yıl sonra (ve sadece 10 mil uzakta)
Siyonist yerleşimciler Galilee’deki ilk Musevi tarım
yerleşkesi olan Rosh Pina’yı kurdular.”
“Çerkesler vadedilmiş topraklara ulaşan Musevi
yerleşimcilere
-çoğu
yasadışı yerleşimciydi- yardım ettiler. Reyhaniye Çerkes
müzesinin ve SOSRUKO
restoranın
sahibi Khoon Shawki, “o zaman bu durumla ilgilenecek
göçmen bakanlığı yoktu, bu göçmenleri içeri alan Çerkeslerdi”
diyor.
Hani Çerkesler İsrail’e sığınmıştı?
Meğerse Çerkesler İsrail’e değil yasa dışı Musevi
yerleşimciler Çerkeslere sığınmışlarmış.
“Çerkesler kendilerini Musevilerin sürgün ve dağılmayla
karakterize olan tarihleriyle özdeşleştirdiler ve samimi
ilişkilerin oluşmasına bir çok Yahudi ve Çerkes'in
Rusça'yı
anlaması da yardım etti.”
Hayda!
Alın
bir saçmalık daha.
1864 sürgünleri Rusça'yı
nereden bileceklerdi? Sözü edilen yıllarda bırakın
sıradan insanların Rusça biliyor olmalarını önderleri
bile Rus yetkililerle ancak çevirmen yardımı ile
görüşmüyor muydu? Bu kadar yıldan sonra şimdilerde bile
Rusya Federasyon’unda bozuk aksanla konuşan Çerkes
sayısı hiç de az değil inanın.
Ama daha önemlisi bu saçma kabul Çerkeslerin bağımsız
kalmak için savaşmadıkları Çarlık Rusya’sına isyan
ettikleri saçma tezini güçlendirmez mi?
“İsrail Çerkesleri
genel olarak artık Rusça bilmiyorlar.”
Yani daha önce biliyor olduklarında inanıyor ve bunu
beyinlerimiz nakşetmek istiyor çok derin yazarımız.
Şimdi de; Florida üniversitesinde profesör olarak
çalışan bir antropolog olan Chen Bram“ın çarpıtmasını
görelim:
“Bu sanki Arap ya da Musevi kategorisine uymayan başka
bir gezegenden biri gibi
Çerkesler sanki sadece İsrail’de yaşıyorlar gibi değil
mi?
“Hem politik hem de ideolojik olarak günlük yaşamları
açısından bakıldığında Musevi toplumuna daha yakınlar
fakat son yıllarda, uçlarda, aynı zamanda İslami
kimlikle daha fazla bir özdeşleşme oldu. Ben bunu
onların yaşam tarzlarına yönelik çok çeşitli ırkçı
söylemelere bir tepki olarak görüyorum.”
Gelin de küçük dilinizi yutmayı şimdi!
Demek ki “Çerkeslere güvenli bir sığınak” olan İsrail’de
yaşam tarzlarına yönelik çeşitli ırkçı söylemlerin
etkisi ile Çerkesler İslami kimlikle daha fazla bir
özdeşleşmişler.
Fakat
onlar olağanüstü çok dilliklerine devam ediyorlar.
Çocuklarının çoğu Arapça ve İbranice'yi
akıcı konuşuyor, okulda İngilizce ve evlerinde Çerkes
anadillerini öğreniyorlar. Adigece olarak da bilinen dil
Kiril alfabesi ile yazılıyor ve dünyanın en eski ve
öğrenmesi en zor olan dillerinden biri.
“…Çerkeslerin savaşçı bir halk olmak gibi bir şöhretleri
var. Emperyalist Rusya’ya yenilene kadar stratejik
olarak yerleşik olan anavatanlarını Perslerden
Hunlara,
Moğollara kadar istilacılara karşı savundular. İsrail
‘in kuruluşundan sonra 10 yıllarca toplumun erkek
üyeleri savunma kuruluşlarına özellikle sınır polisine
insan gücü sağladılar. Fakat bunlar sınırlı bir alanda
olabiliyor ve Thawcho diyor ki,
“Yıllarca bu rezerv onların bazılarını hakettikleri
ödülleri almaktan
alı koydu...
İşte ilk cümlede yutturulmak istenen görüşe ters düşen
bir gerçek daha: Demek ki Thawko’ya göre İsrail’in
kuruluşundan sonra 10 yıllarca toplumun erkek üyeleri
savuma kuruluşlarına özellikle sınır polisine insan gücü
sağladıkları halde hak ettikleri ödülleri alamamışlar.
“Yine de son yıllarda Çerkes
toplumu kendini savunma alanının ötesinde işlerde de
gösteriyor. Bugün Çerkes
gençliğinin %80’i orta öğretimin ilerisinde bir eğitimi
tamamlıyor.”
Yanıltmaca devam ediyor. “Orta öğretimin ilerisinde
bir eğitim.” Sittin sene,
yani altmış yıl düşünülse bundan daha elastiki bir cümle
kurulamaz sanırım.
Üniversite bitirenlerin sayısı verilse ya… Ya da bunlar
sayısı, üniversite bitiren Musevilerin sayısı ile
oranlansa? Peki Çerkeslerden bakan, parti başkanı,
milletvekili olduğu halde görmezden gelinmiş olabilir mi
sizce.
Derin yazarımız her paragrafta bir saçmalık yapmaya
yemin etmiş sanki “Çerkesler
Yahudi devletinde zenginleştiler.”
Çarpıtmanın da bu kadarı. Tüm İsrailli Çerkes
zenginlerin (!) mal varlıkları toplamı bir Musevi
zenginin mal varlığının kaçta kaçıdır dersiniz?
Yanıltmaya yönelik bu kadar saçmalıktan sonra sıra
geldi, baklayı ağızdan çıkartmaya, yani son vuruşa:
“(…)
Fakat hala çoğu için birinci bağlılıkları
dağıtılmış, kuşatılmış uluslarına. Ve bazıları
İsraillilerin tanıdık bulacağı bir ideolojiyi
destekliyor; Zorla sürgün edildikleri anavatanlarında
bir ulusal yurt amacını.”
Neymiş İsrail’deki 4 bin Çerkes'in
(eğer tamamı aynı görüşte ise) kendi topraklarında
ulusal yurt kurmak gibi bir amaçları varmış.
“ ‘Bizim tüm Çerkesleri aynı
yere toplamaya ihtiyacımız var; ya otonomi, Rusya ile
ortak bir cumhuriyet ya da tam bir devlet, söylemek için
biraz erken olsa da’ diyor Thawcho ‘Fakat bu Çerkesya da
olmak zorunda – Uganda da ya da başka bir yerde değil’ “
Neymiş, Uganda’da değil ama mutlaka Çerkesya’da; ya
otonomi, ya Rusya ile ortak bir cumhuriyet ya da tam bir
devlet (bağımsız bir devlet demek istiyor olsa gerek)
kuracakmış önder (!)
Thawcho… Breh… Breh… Breh…
“Tarihi Çerkesya'nın çoğunluğu
bugün güney Rusya da Adigey, Karaçay-Çerkes
ve Kabardey-Balkar da
bulunuyor ve Rusya’nın sürgün
edilen milyonların Çerkesya’ya dönüşüne izin vermesi
umudu çok gerçekçi değil. Moskova Kafkas
cumhuriyetlerinde sıkı bir denetim uyguluyor ve son
yıllarda Çeçenya ve Dağıstan da güçlenen ulusalcılığı da
zorla bastırdı.”
Bu paragraf da çok büyük bir unutkanlık sonucu olsa
gerek. Öyle olmasa Soçi bölgesini unutur muydu desiniz?
Çünkü söz konusu olan Çerkesler değil Çerkesya… Moskova
Çeçenya ve Dağıstan’da güçlenen ulusalcılığı bastırmış
ama ne gam. Thawcho yine de vazgeçmiyormuş.
“Biz bütün unsurları ile bir ulusuz: Kendi dilimiz,
geleneklerimiz, giyim tarzımız, müziğimiz, yemeklerimiz
var ve bir zamanlar tek bir coğrafi yerleşimimiz vardı.
Benim ömrüm vefa etmeyebilir fakat bir Çerkes devleti
olacak bir zamanlar birinin dediği gibi eğer istersen o
bir rüya değildir.”
Bizim yorumumuza gelince dönüşü
öncelediği izlenimi veren dönüş karşıtı bir yazı. Ancak
daha ilginci Dönüşün olmazsa olmaz olduğunu ileri süren
hangi yurdu sevdiği çok açık olmayan “yurtseverlerin” bu
saçma yazıyı değerli bulup sayfalarında yayımlamaları.
Sayın Fidan’ın da bunu tüm gruplarda paylaşması.
Bunun nedeni de bizce yazarın yazının sonunda ağzından
çıkardığı “er ya da geç Çerkesya’da
devlet kurulacağı” baklasının yurtseverlerin de güya
amacı olması…
Gülerler adama… Bir bakla uğruna bu kadar saçma görüş,
yazı içindeki bu kadar çelişki görmezden gelinecek ve de
yurtsever olunabilecek…
“Hadi Canım sen de…” |