ADDER “kurultay”ına katılanlar eleştirel
her yaklaşımımızın, güzel gelişmeleri baltalama olarak
yorumlandığını ve havanın hemen gerildiğini
anımsayacaklardır. Öyle umuyorum ki böylesi bir yanılgı
içinde olanların samimi olanları bu yazılarımızı
okuduktan sonra benden doğrudan değilse bile gıyabımda
özür dileyeceklerdir.
Önce derneğin adının Türkçe düşünülmüş
olmasından başlayalım.
Türk Dil Derneği gibi düşünülmüş ve
Adıǵe Bze Xase denmiş. Oysa Adığe Dili’nin anadilde
söylenişi “Adığabze” ya da “Adığebze”dir. Dolayısı ile
ilk iş dernek adının düzeltilmesi olmalıdır.
Türkçedeki “kurultay” sözcüğünün “wunafe”
sözcüğü ile karşılanmış olması, Sayın Divan Başkanı açış
konuşmasında toplantının amacını “istişare için” diye
belirtmiş olsa da arkadaşlarımızın bizleri, danışmak
için değil, kararlarını onaylatmak için toplamış
oldukları gerekçesi ile açıklanabilir ancak. Buna
karşın bu gerekçe, Batı Adığabzesinün temel alındığının
vurgulandığı kurultayda “wınaşüe” yerine “wunafe”nin
kullanılmış olmasını sanırım açıklamaya yetmez.
“NEDEN LATİN ALFABE” başlığı altında
Latin Temelli Alfabe, yeterli bilgisi olmayanları
yanıltabilecek bilgi yanlışlarını içeren tümcelerle
savunulmuştur. Örneğin;
-Adıǵelerin % 80 Türkiye’de yaşamakta,
Latin harfleri kullanmaktadır,
denmiştir. yani Türkiye’de en az 5 Milyon
çerkesin yaşadığı varsayılmıştır. Bu birçokları gibi
bizce de abartılı bir sayıdır. Nitekim konu ile çok
yakından ilgili olduğunu bildiğimiz Sayın Berzeg nüfusun
ancak 1 Milyon olabileceğini söylemiştir Kurultay’da.
Ancak konu anadili gibi halkımız için
yaşamsal bir konu ise eğer, kimi özelliklerin nüfusun
büyüklüğünden çok daha önemli olduğu yadsınamaz sanırım.
Bir dilin resmi dil olarak kabul gördüğü bir coğrafya
yani dilin bir ülkesinin olması da en temel özellik olsa
gerek.
Ayrıca dilden söz ediliyorsa eğer
karşılaştırmanın sadece sayı ile sınırlı tutulması doğru
olabilir mi? Bizce asıl karşılaştırılması gereken
anavatan ile Diaspora üretimleridir.
Örneğin yazılan roman, öykü, şiir
sayısı. Anadille yazanlarımızın ozanlarımızın sayısı.
Tiyatro yapıtları. Hangi tarafın kaç piyes sahnelediği.
Kaçar beste yaptıkları. Yaptığı işle geçim sağlayan
sanatçı, dilci, tarihçi, etnograf sayısı vb…
Biz bu durumun, “Nım yıbıdzışe
zıúımıfağher cademi ḱueḉac” - “Ana sütü ile
beslenmeyen iri de olsa güçsüzdür” diye bir cümle ile
açıklanabileceğini düşünüyoruz.
Özetle karşılaştırma kriterleri doğru
seçildiğinde anavatanın daha önemli olduğu ortaya
çıkacaktır.
-Telefon ve bilgisayar klavyelerimizdeki
harfler; Latin harflerdir,
denmiş. Sanki hiçbir bilgisayar-telefon
klavyesinde Latin Harfleri dışında harf olmadığı
izlenimi edinilsin istenmiştir ki yanlıştır. Önemli olan
programdır ve bugün tüm bilgisayar ve son dönem akıllı
telefonlarda elliye yakın dil bulunmakta, dil
seçildiğinde de klavye de seçilmiş olmaktadır. Bir çok
dokunmatik telefon ve tablet bilgisayarlarda seçilen
dilin klavyesi de otomatik olarak görünür olmaktadır. Bu
özelliğin bilgisayarların tümüne eklenmeyeceği de ileri
sürülemez sanırım. Bugün bu sorunun çözümü istediğiniz
harfin yazılı olduğu etiketlerdir. Sıklıkla da
kullanılmaktadır.
Özetle bu da çözümlenemeyecek bir sorun
değildir.
-Latin harflerin yazılması, öğrenilmesi
özellikle akılda tutulması kolaydır
denmiş. Bu tümce Anavatanın, bilinçaltı
da olsa dışlandığının kanıtı olarak algılanmıştır. Çünkü
Anavatanda yaşayan Adığeler için yazılması, öğrenilmesi,
akılda tutulması kolay olan harfler Kiril harfleridir.
Halkımızın her parçasının ayrı bir alfabe ile eğitim
görmesi de öyle sanıyorum ki bilinçli her çerkesin
özlemi olan birliğin oluşmasını zorlaştıracaktır.
-Tek harf – Tek ses, okunduğu gibi
yazılan - yazıldığı gibi okunan Fonetik alfabedir,
denmiş ve Latin harflerini temel alan
her dilde Latin harflerinin değişmeyen ve herkesçe
bilinen aynı sesleri verirmiş gibi bir izlenim verilmek
istenmiştir. Oysa Latin alfabe karakterlerini temel
alarak hazırlanan ulusal alfabeler az çok farklılıklar
gösterir
Örneğin Fransızcada (c) harfi
Türkçedeki [s] sesini verir. Ancak aynı (c) harfi (a)
harfi önünde [k] sesi vermektedir. Türkçede aynı harf
çok farklı bir sesi [c] sesini vermektedir.
Örnekler çoğaltılabilecek olmakla
birlikte sadece bu örnek savunulan görüşün doğru
olmadığına yeterli kanıttır.
Söylenebilecek olan Adığabzenin var olan
alfabe sistemleri içerisinde her sesi tek harfle
vermenin mümkün olmadığıdır. Çünkü dilimizdeki ses
sayısı alfabelerdeki karakter sayısından çok fazladır.
Dolayısı ile mutlaka ya çift karakter ya da diakritik
işaretler kullanmak zorunluluğu vardır. Bir ya da birden
fazla karakterle verilmiş olsa da aynı karakterlerin hep
aynı sesleri vermesinin sağlanması, okuma yazmayı,
öğrenmeyş kolaylaştıracaktır.
-Tek harf sistemi öğrenimde, bilgisayar
programlarında kolaylık sağlamaktadır.
Tek har ile tek karakter denmek
istenmişse öğrenimde kolaylık sağlayacağı kuşkuludur.
Çünkü ses sayısı kadar karakter olması gerekecektir ki
Adığabze için bu en azından 70 karakter demektir. Tek
harf tek karakterin bilgisayar programlarında kolaylık
sağladığı doğrudur. Ancak bu birden fazla karakterle
oluşturulmuş harflerin bilgisayara tanıtılamayacağı
anlamına gelmez. Batı dillerinde aynı karakterin
bulunduğu konuma göre farklı ses vermesine karşın bu
dillerin de bilgisayara tanıtılabilmesi mümkün
olmaktadır.
-İlave harfler 13 olup, bunlarda taban
harfleri ile rahat hatırlanabilmektedir,
denmiş ve eklenen harfleri gösteren şu
liste verilmiş:
( E / É, Ç / Ḉ , H / , G / Ǵ , K / Ḱ, L
/ Ĺ , S / Ś, P / Ṕ , T / , Z / Ź )
İleride alfabe düzenlenirken hiçbir
sitemin göz önüne alınmadığının örnekleri çokça
verilecek olmakla birlikte sadece bu listenin
özensizliğin kanıtlamaya yeter diye düşünüyorum.
Şimdi (Ç) harfi listede yer aldığına göre
Temel alınan alfabenin Türkçe Latin Alfabe olduğu
varsayımımız yanlış olmaz sanırım. Bu durumda
metinlerin yazımına giren (W), (Q), (X) harflerinin
listede yer almamış olması sanırım hiçbir gerekçe ile
açıklanamaz.
Yine Batı Adığabzesine 4 [ç] sesi
olmasına karşın sadece bir ekleme yapılmış olması da
önerilen alfabenin eğitim alfabesi değil sadece Kiril’i
daha rahat okutacak bir transkripsiyon alfabesi olduğu
savunulursa ancak görmezden gelinebilir.
Metinlerde kullanılan H’, Т́ yazımları
unutulmuştur.
[ЛI]
ve
[ЦI]
seslerini karşılayacak harfler listede
görülmemektedir.
Yine Batı Adığabzesindeki Türkçede
olmayan [J] ve [Ş] sesleri listeye eklenmemiştir.
-Diyakritik işaret olarak en yaygın
kullanılan apostrof ( ‘ ) işareti kullanılmıştır,
denmiş ve sadece bu işaretin kullanıldığı
izle de ileride göreceğimiz gibi sadece apostrof ile
yetinilmemiştir.
Dördüncü sayfada Adığe nüfus dağılımı
grafik olarak gösterilmiş Türkiye’de yaşan nüfus 3
Milyon olarak gösterilmiştir. Bu sayı yukarıda verilen
“adığelerin %80’inin Türkiye’de yaşadığı (yani 5 Milyon
olduğu) tespiti ile çelişmektedir.
Ürdün Adığe nüfusunun Suriye’ Adığe
nüfusundan çok fazla gösterilmesi arkadaşlarımızın bu
konuda da pek titiz davranmadıklarının da bir göstergesi
olmuş.
6. sayfada tek sese tek harf olur ise
daha kolay programlanabileceği bir daha vurgulanmış. Hiç
anlamadığım bir konu olmakla birlikte daha kolay olacağı
çok açık anlatılabilmiş. Ancak harflerin bulunduğu
konuma göre verdikleri seslerin çok değişken olduğu batı
dilleri de programlanabiliyor, seslendirilebiliyorsa
daha zor da olsa bir yolu vardır diyorum.
-7. Sayfada, sesli harfler kendileri de
birer ses olduğu gibi, bir sessiz harfle birleşerek hece
teşkil ederler,
denmiş. Sanırım ünlülerin ünsüzlerle
birlikte hece oluşturabildikleri gibi, tek başlarına da
hece oluşturdukları vurgulanmak istenmiş.
-Yine 7. Sayfada Adığabze’nin ünlü
harflerinin 9 olduğu söylenmiş,
Kiril’de 7 olan ünlü harf sayısını Latin’de (ö) ve (ü)
harflerinin eklenmesi ile 9 sayılması anlaşılabilirse de
dilimizin çok önemli bir özelliği olan 5 çift ünlüden
(уа-ua), (уэ-ue), (уе-uē), (уы-uı), (уи-ui) hiç söz
edilmemesi, dilimizin ruhunun kavranmadığının kanıtı
büyük bir eksiklik olarak değerlendirilmiştir.
Gelelim 8. Sayfaya:
Gelecekte Latin başlığı altında
-Latin harfler MSN, Skype, Facebook,
Twitter gibi yazışmalarda kullanılmaktadır,
denmiş. Peki Kiril ya da Arap harfleri
MSN, Skype, Facebook, Twitter gibi yazışmalarda
kullanılamıyor muymuş?
-Google da, Microsoft ürünlerde Adıǵe
dili yer almalıdır!
denmiş. Peki Kiril ile yazıldığında Adığe
dili Google’da yer alamaz mıymış?
-Geleceğin telefonları dilden dile
çevirerek konuşacaktır!
denmiş. Peki bu telefonlar Çinceyi,
Japoncayı, Arapçayı, Rusçayı da ancak Latin harfleri ile
yazıldıklarında mı çevirecekmiş?
-Geleceğin dünyasına, gerekli tüm
verilerimiz hazırlanmalıdır!
-Bunun için dijital yazılıma uygun Latin
Adıg’e Alfabesi ile
Kelimelerimiz, gramer yapımız, Adıg’e
Klavyemiz hazır olmalıdır!
denmiş. Peki, Latin dışı bir alfabe ile
bunlar hazırlanamaz mıymış?
9. sayfa Latin Alfabeye yapılan
itirazlara ayrılmış.
-Latin Alfabeye karşı çıkanlar; tüm
eserlerimiz kiril ile yazılı demektedirler. Bu doğrudur.
Ancak bu güne kadar çoğumuz bu eserlerin
yalnızca Türkçe çevirilerini okuyabildik,
denmiş. Peki, okuyabilen azınlıktan biri
olmanızı kim engellemiş?
-Adıg’e nüfusunun büyük çoğunluğu
Türkiye’de yaşamasına rağmen Adıg’ece hiçbir eser
üretemedik. Bunun temel nedeni de dilimizle okuyup –
yazamıyor olmamızdır,
denmiş. Böylece Arkadaşlarımız, Çerkes
Teavün Cemiyeti döneminde üretilenleri, daha sonra Ali
Çurey, Yenemıkhue Mewlıd, Ş’ejokue Zafer’in şiirlerini,
Xhuajh Fahri’nin yazıları ve Türkçe-Adığabze sözlüğünü
hiçbir sözcüğü içine hapsetmişler.
-Kaldı ki Latin alfabesini kullanmak bu
eserlere ulaşmaya engel değildir.
-Bilgisayar programları ile
Latin’den-Kiril’e, Kiril’den- Latin’e çeviri yapmak
oldukça kolaydır.
-Latin harfler ile ürettiğimiz DANEF
sözlük 108.000 kelimeyi içermektedir
-67.000 fiilin 112 zaman çekim programı
veren FİİLMATİK Türkiye’de yazılmıştır.
-SAYIMATİK ile istenilen rakamı sayıya
çeviren programlarımız Türkiye’de hazırlanmıştır.
denmiştir ki son derece heyecan verici,
son derece takdir edilesi çalışmalardır. Üzüntümüz
bunların daha bilimsel bir Adığabze ile yapılmamış
olmasıdır.
-Kiril çok kolay 1 günde öğreniliyor
denmektedir. Anavatanda öğrenmek sorun olmayacaktır, denmiş.
Evet dil bilen biri için alfabeyi öğrenmenin anavatanda
da diasporada da çok zaman almayacağına inananlardanım.
Adığabzenin diasporada öğrenilmemesinin anavatanda da
sorun olmasının gerçek nedeni ekonomiktir.
Evet gerçek neden, Sadece Adığabze ile
anavatan dahil dünyanın hiçbir yerinde geçim
sağlanamaması, toplumda bir statü kazanılamaması;
Adığabze bilinmese de geçim sağlanabilmesi toplumda
statü kazanılabilmesidir. Dolayısı ile Adığabze gibi
konuşanı az diller ancak ve ancak dilin kendi
coğrafyasında yaşatılabilecektir.
-Latin Alfabe bizi anavatandan koparacak
demektedirler. Önemli olan dili unutmamaktır,
denmiş. Evet gerçekten önemli olan dili
unutmamaktır. İşte anavatanla aynı alfabenin
kullanılmasının, dili bilenlerin unutmaması,
bilmeyenlerin öğrenmeleri çabalarına olumlu katkısı
olacağı da kesindir.
Kiril alfabesinin 10. Ve 11. sayfalarda
sıralanan sorunların sorun sayılmaları, Adığabzenin
ruhunun kavranmamış olmasındandır. Gerçekten günümüz
Kiril alfabesindeki çubukçuğun (I) dört görevi,
Adığabzenin beş çift ünlü-diftongu ve de özellikle
“labialize ses- mekhe uıjhu” denen 15 ünsüzün nasıl
oluştukları ve dildeki yeri anlaşılmadan sağlıklı Latin
Alfabe de yapılamayacak, Kiril ile dil öğrenimi de
kolaylaşmayacaktır. Latin temelli alfabe düzenlenirken
yapılan hatalar bize göre bu ruhun kavranmamış
olmasından kaynaklanmaktadır. İlimiz için yaşamsal
önemde olan bu konu ileride daha ayrıntılı olarak
irdelenecektir.
12. sayfada “KİRİLDEKİ LATİN (I)
HARFİ” denmiş ki yanlıştır. Kiril’deki (I)
harfi Latin (I) harfi değildir. Latin (I) harfinin küçük
harfi (i), Türkçede ise (ı) dır. Oysa Kiril’deki bu harf
Romen rakamı (I)’dir. Büyük harf yazarken de küşük harf
yazarken de büyüklüğü değişmez.
-Kiril Alfabesinde (I) harfi 4 ayrı
fonksiyonda joker olarak kullanılmıştır, dijital klavye
tanımına ve Alfabe yapısına uygun değildir! denmiştir.
Evet (I) harfinin 4 görevi olduğu doğrudur. Ancak
“joker” benzetmesi yerinde değildir. Dört görevin dördü
de anlaşılır kurallarla tanımlanmıştır. Bu harfin Kiril
içinde yabancı kaldığı ve sorun olduğu kesindir. Ancak
yanlış olan Kiril içinde kalarak alfabe yapısına ve
dijital klavye tanımına uygun çözümlenebilecek bu
sorunun Latin alfabeye gerekçe yapılmasıdır.
İşte 12. Sayfadaki örnekler Kiril’deki
çubukçuğun (I) görevlerinin yeterince anlaşılmadığının
değil, arkadaşlarımızın bu konudaki yazıları
okumadıklarının, kendilerine ilettiğimiz açıklamaları da
önemsemediklerinin en güzel kanıtıdır.
Evet (I) harfinin 4 görevi şöyle
belirtilmiş 12. Sayfada:
Kalınlaştırmada
ЛI, ЦI, ПI, ТI
Harf
oluşumunda КI, ЧI ,
КIу
Kesme işareti
olarak тIу, лIэн
Harf
okumasında Iу IО IA IЭ
Kalınlaştırma denen göreve “pekiştirme”
demenin daha uygun olacağını düşünüyoruz. Çubukçuğun
(I), kalınlaştırma olarak tanımlanan (ЛI) yazımındaki
görevi ile harf oluşumu olarak tanımlanan (КI), (ЧI) ,
(КIу) harflerindeki ve kesme işareti olarak tanımlanan
(ЛIЭН) sözcüğündeki görevi birbirinin aynıdır. Ünsüzleri
pekiştirme görevidir.
Kesme işareti örneği olarak (mIy) pek
yerinde olmamakla birlikte doğrudur
Harf okuması örnekleri (Iу), (IО), (IA),
(IЭ), birden fazla ses veren karakterlerin seslerini
ayırma görevine örnek olabileceği gibi, kesme işareti
görevine de örek olabilecektir.
(I) Harfinin aynı hecede ünsüz-ünlü
arasında olduğundaki görevi ile ünsüzlerden sonra
geldiğindeki görevinden ise hiç söz edilmemiştir.
Örneklerin harfleri içeren sözcüklerden seçilmemiş
olması ise anlaşılır olmayı güçleştirmiştir.
|