ADDER  “DİL KURULTAYI” İZLENİMLERİM -2

25.11.2012

                               
Dr. MEŞFEŞŞU Necdet Hatam
                                             
                                             

ADDER “kurultay”ına katılanlar eleştirel her yaklaşımımızın, güzel gelişmeleri baltalama olarak yorumlandığını ve havanın hemen gerildiğini anımsayacaklardır. Öyle umuyorum ki böylesi bir yanılgı içinde olanların samimi olanları bu yazılarımızı okuduktan sonra benden doğrudan değilse bile gıyabımda özür dileyeceklerdir.

Önce derneğin adının Türkçe düşünülmüş olmasından başlayalım.

Türk Dil Derneği gibi düşünülmüş ve Adıǵe Bze Xase denmiş. Oysa Adığe Dili’nin anadilde söylenişi “Adığabze” ya da “Adığebze”dir.  Dolayısı ile ilk iş dernek adının düzeltilmesi olmalıdır.

Türkçedeki “kurultay” sözcüğünün “wunafe” sözcüğü ile karşılanmış olması, Sayın Divan Başkanı açış konuşmasında toplantının amacını “istişare için” diye belirtmiş olsa da arkadaşlarımızın bizleri, danışmak için değil, kararlarını onaylatmak için toplamış oldukları gerekçesi ile açıklanabilir ancak.  Buna karşın bu gerekçe, Batı Adığabzesinün temel alındığının vurgulandığı kurultayda “wınaşüe” yerine “wunafe”nin kullanılmış olmasını sanırım açıklamaya yetmez.

“NEDEN LATİN ALFABE” başlığı altında  Latin Temelli Alfabe, yeterli bilgisi olmayanları yanıltabilecek bilgi yanlışlarını içeren tümcelerle savunulmuştur. Örneğin;

-Adıǵelerin % 80 Türkiye’de yaşamakta, Latin harfleri kullanmaktadır, denmiştir. yani Türkiye’de en az 5 Milyon çerkesin yaşadığı varsayılmıştır. Bu birçokları gibi bizce de abartılı bir sayıdır. Nitekim konu ile çok yakından ilgili olduğunu bildiğimiz Sayın Berzeg nüfusun ancak 1 Milyon olabileceğini söylemiştir Kurultay’da.

Ancak konu anadili gibi halkımız için yaşamsal bir konu ise eğer, kimi özelliklerin nüfusun büyüklüğünden çok daha önemli olduğu yadsınamaz sanırım. Bir dilin resmi dil olarak kabul gördüğü bir coğrafya yani dilin bir ülkesinin olması da en temel özellik olsa gerek.

Ayrıca dilden söz ediliyorsa eğer karşılaştırmanın sadece sayı ile sınırlı tutulması doğru olabilir mi? Bizce asıl karşılaştırılması gereken anavatan ile Diaspora üretimleridir.

Örneğin yazılan roman, öykü,  şiir sayısı. Anadille yazanlarımızın ozanlarımızın sayısı. Tiyatro yapıtları. Hangi tarafın kaç piyes sahnelediği. Kaçar beste yaptıkları. Yaptığı işle geçim sağlayan sanatçı, dilci, tarihçi, etnograf sayısı vb…

Biz bu durumun,  “Nım yıbıdzışe zıúımıfağher cademi ḱueḉac” - “Ana sütü ile beslenmeyen iri de olsa güçsüzdür” diye bir cümle ile açıklanabileceğini düşünüyoruz.

Özetle karşılaştırma kriterleri doğru seçildiğinde anavatanın daha önemli olduğu ortaya çıkacaktır.

-Telefon ve bilgisayar  klavyelerimizdeki harfler; Latin harflerdir, denmiş.  Sanki hiçbir bilgisayar-telefon klavyesinde Latin Harfleri dışında harf olmadığı izlenimi edinilsin istenmiştir ki yanlıştır. Önemli olan programdır ve bugün tüm bilgisayar ve son dönem akıllı telefonlarda elliye yakın dil bulunmakta, dil seçildiğinde de klavye de seçilmiş olmaktadır. Bir çok dokunmatik telefon ve tablet bilgisayarlarda seçilen dilin klavyesi de otomatik olarak görünür olmaktadır. Bu özelliğin bilgisayarların tümüne eklenmeyeceği de ileri sürülemez sanırım.  Bugün bu sorunun çözümü istediğiniz harfin yazılı olduğu etiketlerdir. Sıklıkla da kullanılmaktadır.

Özetle bu da çözümlenemeyecek bir sorun değildir.

-Latin harflerin yazılması, öğrenilmesi özellikle  akılda tutulması kolaydır denmiş. Bu tümce Anavatanın, bilinçaltı da olsa dışlandığının kanıtı olarak algılanmıştır. Çünkü Anavatanda yaşayan Adığeler için yazılması, öğrenilmesi, akılda tutulması kolay olan harfler Kiril harfleridir. Halkımızın her parçasının ayrı bir alfabe ile eğitim görmesi de öyle sanıyorum ki bilinçli her çerkesin özlemi olan birliğin oluşmasını zorlaştıracaktır.

-Tek harf – Tek ses,  okunduğu gibi yazılan - yazıldığı gibi okunan Fonetik alfabedir, denmiş ve  Latin harflerini temel alan her dilde Latin harflerinin değişmeyen ve herkesçe bilinen aynı sesleri verirmiş gibi bir izlenim verilmek istenmiştir.  Oysa Latin alfabe karakterlerini temel alarak hazırlanan ulusal alfabeler az çok farklılıklar gösterir

Örneğin  Fransızcada (c) harfi Türkçedeki  [s] sesini verir.  Ancak aynı (c) harfi (a) harfi önünde [k] sesi vermektedir. Türkçede aynı harf çok farklı bir sesi [c] sesini vermektedir.

Örnekler çoğaltılabilecek olmakla birlikte  sadece bu örnek savunulan görüşün doğru olmadığına yeterli kanıttır. 

Söylenebilecek olan Adığabzenin var olan alfabe sistemleri içerisinde her sesi tek harfle vermenin mümkün olmadığıdır. Çünkü dilimizdeki ses sayısı alfabelerdeki karakter sayısından çok fazladır. Dolayısı ile mutlaka ya çift karakter ya da diakritik işaretler kullanmak zorunluluğu vardır. Bir ya da birden fazla karakterle verilmiş olsa da aynı karakterlerin hep aynı sesleri vermesinin sağlanması, okuma yazmayı, öğrenmeyş kolaylaştıracaktır.

-Tek harf sistemi öğrenimde,  bilgisayar programlarında kolaylık sağlamaktadır. Tek har ile tek karakter denmek istenmişse öğrenimde kolaylık sağlayacağı kuşkuludur. Çünkü ses sayısı kadar karakter olması gerekecektir ki Adığabze için bu en azından 70 karakter demektir. Tek harf tek karakterin bilgisayar programlarında kolaylık sağladığı doğrudur. Ancak bu birden fazla karakterle oluşturulmuş harflerin bilgisayara tanıtılamayacağı anlamına gelmez. Batı dillerinde aynı karakterin bulunduğu konuma göre farklı ses vermesine karşın bu dillerin de bilgisayara tanıtılabilmesi mümkün olmaktadır.

-İlave  harfler 13  olup, bunlarda taban harfleri ile rahat hatırlanabilmektedir, denmiş ve eklenen harfleri gösteren şu liste verilmiş:

( E / É,  Ç / Ḉ , H /  , G / Ǵ , K / Ḱ, L / Ĺ , S / Ś, P / Ṕ , T /  , Z / Ź  )

İleride alfabe düzenlenirken hiçbir sitemin göz önüne alınmadığının örnekleri çokça verilecek olmakla birlikte sadece bu listenin özensizliğin kanıtlamaya yeter diye düşünüyorum.

Şimdi (Ç) harfi listede yer aldığına göre Temel alınan alfabenin Türkçe Latin Alfabe olduğu varsayımımız yanlış olmaz sanırım.  Bu durumda metinlerin yazımına giren (W), (Q), (X) harflerinin listede yer almamış olması sanırım hiçbir gerekçe ile açıklanamaz.

Yine Batı Adığabzesine 4 [ç] sesi olmasına karşın sadece bir ekleme yapılmış olması da önerilen alfabenin eğitim alfabesi değil sadece Kiril’i daha rahat okutacak bir transkripsiyon alfabesi olduğu savunulursa ancak görmezden gelinebilir.

Metinlerde kullanılan H’, Т́ yazımları unutulmuştur. 

[ЛI] ve [ЦI]  seslerini karşılayacak harfler listede görülmemektedir. 

Yine  Batı Adığabzesindeki Türkçede olmayan [J] ve  [Ş] sesleri listeye eklenmemiştir.

-Diyakritik işaret olarak en yaygın kullanılan apostrof ( ‘ ) işareti kullanılmıştır, denmiş ve sadece bu işaretin kullanıldığı izle de ileride göreceğimiz gibi sadece apostrof ile yetinilmemiştir.

Dördüncü sayfada Adığe nüfus dağılımı grafik olarak gösterilmiş Türkiye’de yaşan nüfus 3 Milyon olarak gösterilmiştir.  Bu sayı yukarıda verilen “adığelerin %80’inin Türkiye’de yaşadığı (yani 5 Milyon olduğu) tespiti ile çelişmektedir.

Ürdün Adığe nüfusunun Suriye’ Adığe nüfusundan çok fazla gösterilmesi arkadaşlarımızın bu konuda da pek titiz davranmadıklarının da bir göstergesi olmuş. 

6. sayfada tek sese tek harf olur ise daha kolay programlanabileceği bir daha vurgulanmış. Hiç anlamadığım bir konu olmakla birlikte daha kolay olacağı çok açık anlatılabilmiş. Ancak harflerin bulunduğu konuma göre verdikleri seslerin çok değişken olduğu batı dilleri de programlanabiliyor, seslendirilebiliyorsa daha zor da olsa bir yolu vardır diyorum.

-7. Sayfada, sesli harfler kendileri de birer ses olduğu gibi, bir sessiz harfle birleşerek hece teşkil ederler,  denmiş. Sanırım ünlülerin ünsüzlerle birlikte hece oluşturabildikleri gibi, tek başlarına da hece oluşturdukları vurgulanmak istenmiş.

-Yine 7. Sayfada Adığabze’nin ünlü harflerinin 9 olduğu söylenmiş, Kiril’de 7 olan ünlü harf sayısını Latin’de (ö) ve (ü) harflerinin eklenmesi ile 9 sayılması anlaşılabilirse de dilimizin çok önemli bir özelliği olan 5 çift ünlüden (уа-ua), (уэ-ue), (уе-uē), (уы-uı), (уи-ui) hiç söz edilmemesi, dilimizin ruhunun kavranmadığının kanıtı büyük bir eksiklik olarak değerlendirilmiştir.

Gelelim 8. Sayfaya:

Gelecekte Latin başlığı altında

-Latin harfler MSN, Skype, Facebook, Twitter gibi  yazışmalarda kullanılmaktadır, denmiş. Peki Kiril ya da Arap harfleri MSN, Skype, Facebook, Twitter gibi  yazışmalarda kullanılamıyor muymuş?

-Google da,  Microsoft  ürünlerde Adıǵe dili yer almalıdır! denmiş. Peki Kiril ile yazıldığında Adığe dili Google’da yer alamaz mıymış?

-Geleceğin telefonları dilden dile çevirerek  konuşacaktır! denmiş. Peki bu telefonlar Çinceyi, Japoncayı, Arapçayı, Rusçayı da ancak Latin harfleri ile yazıldıklarında mı çevirecekmiş?

-Geleceğin dünyasına, gerekli tüm verilerimiz hazırlanmalıdır!

-Bunun için dijital yazılıma uygun Latin Adıg’e Alfabesi ile

Kelimelerimiz, gramer yapımız, Adıg’e Klavyemiz hazır olmalıdır!  denmiş. Peki, Latin dışı bir alfabe ile bunlar hazırlanamaz mıymış?

9. sayfa Latin Alfabeye yapılan itirazlara ayrılmış.

-Latin Alfabeye karşı çıkanlar; tüm eserlerimiz kiril ile yazılı demektedirler. Bu doğrudur.

Ancak bu güne kadar çoğumuz bu eserlerin yalnızca Türkçe çevirilerini okuyabildik, denmiş. Peki, okuyabilen azınlıktan biri olmanızı kim engellemiş?

-Adıg’e nüfusunun büyük çoğunluğu Türkiye’de yaşamasına rağmen Adıg’ece hiçbir eser üretemedik. Bunun temel nedeni de dilimizle okuyup – yazamıyor olmamızdır, denmiş. Böylece Arkadaşlarımız, Çerkes Teavün Cemiyeti döneminde üretilenleri, daha sonra Ali Çurey, Yenemıkhue Mewlıd, Ş’ejokue Zafer’in şiirlerini, Xhuajh Fahri’nin yazıları ve Türkçe-Adığabze  sözlüğünü hiçbir sözcüğü içine hapsetmişler.

-Kaldı ki Latin alfabesini kullanmak bu eserlere ulaşmaya engel değildir.

-Bilgisayar programları ile Latin’den-Kiril’e, Kiril’den- Latin’e çeviri yapmak  oldukça kolaydır.

-Latin harfler ile ürettiğimiz DANEF sözlük 108.000 kelimeyi içermektedir

-67.000 fiilin 112 zaman çekim programı veren FİİLMATİK Türkiye’de yazılmıştır.

-SAYIMATİK ile istenilen rakamı sayıya çeviren programlarımız Türkiye’de hazırlanmıştır. denmiştir ki son derece heyecan verici, son derece takdir edilesi çalışmalardır. Üzüntümüz bunların daha bilimsel bir Adığabze ile yapılmamış olmasıdır.

-Kiril çok kolay 1 günde öğreniliyor denmektedir. Anavatanda öğrenmek sorun olmayacaktır,  denmiş. Evet dil bilen biri için alfabeyi öğrenmenin anavatanda da diasporada da çok zaman almayacağına inananlardanım. Adığabzenin diasporada öğrenilmemesinin anavatanda da sorun olmasının gerçek nedeni ekonomiktir.

Evet gerçek neden, Sadece Adığabze ile anavatan dahil dünyanın hiçbir yerinde geçim sağlanamaması, toplumda bir statü kazanılamaması; Adığabze bilinmese de geçim sağlanabilmesi toplumda statü kazanılabilmesidir. Dolayısı ile Adığabze gibi konuşanı az diller ancak ve ancak dilin kendi coğrafyasında yaşatılabilecektir. 

-Latin Alfabe bizi anavatandan koparacak demektedirler. Önemli olan dili unutmamaktır, denmiş. Evet gerçekten önemli olan dili unutmamaktır. İşte anavatanla aynı alfabenin kullanılmasının, dili bilenlerin unutmaması, bilmeyenlerin öğrenmeleri çabalarına olumlu katkısı olacağı da kesindir.

Kiril alfabesinin 10. Ve 11. sayfalarda sıralanan sorunların sorun sayılmaları, Adığabzenin ruhunun kavranmamış olmasındandır. Gerçekten günümüz Kiril alfabesindeki çubukçuğun (I)  dört görevi, Adığabzenin beş çift ünlü-diftongu ve de özellikle “labialize ses- mekhe uıjhu” denen 15 ünsüzün nasıl oluştukları ve dildeki yeri anlaşılmadan sağlıklı Latin Alfabe de yapılamayacak, Kiril ile dil öğrenimi de kolaylaşmayacaktır. Latin temelli alfabe düzenlenirken yapılan hatalar bize göre bu ruhun kavranmamış olmasından kaynaklanmaktadır. İlimiz için yaşamsal önemde olan bu konu ileride daha ayrıntılı olarak irdelenecektir.

12. sayfada “KİRİLDEKİ  LATİN (I) HARFİ”  denmiş ki yanlıştır. Kiril’deki (I) harfi Latin (I) harfi değildir. Latin (I) harfinin küçük harfi (i), Türkçede ise (ı) dır. Oysa Kiril’deki bu harf Romen rakamı (I)’dir. Büyük harf yazarken de küşük harf yazarken de büyüklüğü değişmez.

-Kiril Alfabesinde (I) harfi 4 ayrı fonksiyonda  joker olarak kullanılmıştır, dijital klavye tanımına ve Alfabe yapısına uygun değildir!  denmiştir. Evet (I) harfinin 4 görevi olduğu doğrudur. Ancak “joker” benzetmesi yerinde değildir. Dört görevin dördü de anlaşılır kurallarla tanımlanmıştır. Bu harfin Kiril içinde yabancı kaldığı ve sorun olduğu kesindir. Ancak yanlış olan Kiril içinde kalarak alfabe yapısına ve dijital klavye tanımına uygun çözümlenebilecek bu sorunun Latin alfabeye gerekçe yapılmasıdır.

İşte 12. Sayfadaki örnekler Kiril’deki çubukçuğun (I) görevlerinin yeterince anlaşılmadığının değil, arkadaşlarımızın bu konudaki yazıları okumadıklarının, kendilerine ilettiğimiz açıklamaları da önemsemediklerinin en güzel kanıtıdır.

Evet (I) harfinin 4 görevi şöyle belirtilmiş 12. Sayfada:

Kalınlaştırmada                                        ЛI, ЦI,  ПI, ТI

Harf  oluşumunda                                    КI, ЧI , КIу

   Kesme işareti olarak                            тIу, лIэн

   Harf okumasında                                  Iу IО IA IЭ  

Kalınlaştırma denen göreve  “pekiştirme” demenin daha uygun olacağını düşünüyoruz. Çubukçuğun (I), kalınlaştırma olarak tanımlanan (ЛI) yazımındaki görevi ile harf oluşumu olarak tanımlanan (КI), (ЧI) , (КIу) harflerindeki ve kesme işareti olarak tanımlanan (ЛIЭН) sözcüğündeki görevi birbirinin aynıdır. Ünsüzleri pekiştirme görevidir.

 Kesme işareti örneği olarak  (mIy) pek yerinde olmamakla birlikte doğrudur

Harf okuması örnekleri (Iу), (IО), (IA), (IЭ), birden fazla ses veren karakterlerin seslerini ayırma görevine örnek olabileceği gibi, kesme işareti görevine de örek olabilecektir.

(I) Harfinin aynı hecede ünsüz-ünlü arasında olduğundaki görevi ile ünsüzlerden sonra geldiğindeki görevinden ise hiç söz edilmemiştir. Örneklerin harfleri içeren sözcüklerden seçilmemiş olması ise anlaşılır olmayı güçleştirmiştir.