ADDER’
önerdiği “Latin Alfabe”tüm eksik ve yanlışlarını
anlatmak çok zaman alacak. Yazmak da okumak da tahammül
ister. Bunu bilmiyor değilim ancak yine de çok önemli
olduğu için biraz daha irdelemekte yarar görüyorum. Kim
bilir belki daha önce de belirttiğim gibi salt karşı
çıkmış olmak için karşı çıkmadığım anlaşılır…
ADDER
derslerinin Dokuzuncu sayfası çok önemli, önemli olduğu
kadar üzücü ancak daha çok da şaşırtıcı. Şaşırtıcı çünkü
sadece bu sayfa, alfabeyi düzenleyenler ve bunu uygun
bulanların dilbilime ne kadar uzak olduklarının bir
kanıtı gibi. Bu denli yetersiz olanların kendilerini
yetkin görmeleri de çok üzücü. Bu durumun tüm çıplaklığı
ile kamuya açıklanması da çok önemli.
Dokuzuncu Sayfada;
“YAN
YANA GELEN SESLİ HARFLER
“(Çift
ses: Her sesli harf ayrı ayrı vurgulanarak okunan
sestir)”
denmiş.
Ancak bu
sadece dilimize özgü bir durum değildir. Türkçede
diftong olmadığı için bir sözcükte yan yana gelen iki
ünlü iki hece oluşturur. Zaten “diftong” terimi “çift
ünlü” olarak Türkçeleştirilmiştir.
“kaos, saat, kuaför, aile”
gibi iki ünlünün yan yana geldiği sözcükler yabancı
kökenlidir.
Tüm
dillerde
yan yana
gelen iki ünlü eğer diftong yani “çift ünlü”
oluşturmuyorsa zaten ayrı heceler oluşturur ve ayrı
okunur. Her dilde yan yana gelen her iki ünlü de diftong
oluşturmaz. Her dilin diftongları yani tek hece yapan
yan yana gelmiş ünlüleri bilinir. Örneğin adığabzedeki
tüm diftogların ilk ünlüsü [u]
sesidir. Ayrıca (y-u)
ünlüsünden sonra gelen ünlülerin hiçbiri tek başına hece
oluşturduğundaki sesi vermez, izlediği
[u] sesi ile birlikte
diftong-çift ünlü oluşturur.
Heceyi
oluşturan ünlü birinden biri değil
(y-u) ve onu izleyen
ünlünün birlikte verdiği sestir. Dahası adığabzede “мыIэрыс
– mı’erıs) yazımına itirazımız da bu noktadır.
Diftong-çift ünlü oluşturmayan iki ünlü yan yana
geldiğinde ayrı iki hece oluşturduğuna ve ayrı
okunduklarına göre Latin harflerle
“mıerıs” yazabildiğimiz
gibi “мыэрыс”
yazılabilir ve rahatlıkla da okunabilir diyoruz.
“Dilimizde Ön ek ve fiil köklerinden oluşan vektörel
fiiler mevcuttur.
Eğer
fiil kökleri sesli harfler ile başlıyorsa ön eklerin
son sesli harfleri ile birlikte çift sesli harfler
oluşturur..
Bazı
fiil ön takıları ( go, ko, xe, pı ...)
Sesli
harfler ile başlıyan bazı fiil kökleri ( an, aben, atın,
ont'en…)
Bu
kombinasyondan oluşan çift sesli harf içeren fiiller (
goan, koaben,xeatın, pıot'en...)
denmiş.
İzninizle önce terminoloji yanlışını düzeltelim.
Türkçede çift sesli yani çift ünlü batı dilleri Rusça ve
adığabzedeki “diftong” karşılığıdır. Dolayısı ile
yukarıdaki kullanım yerinde değildir.
Ama en
büyük yanlışlık (go…, ko…)
ön takılarındaki ın [o]
sesi ile yazılmış olmasıdır. Ki bu yanlışlık aynı
zamanda arkadaşlarımızın anvatandaki dil çalışmalarını,
ortak alfabeye gitme çabalarını izlemediklerinin,
anavatandaki dil bilgisi kitaplarından sözcük
çözümlemelerini incelemediklerinin, benim yazılarımı
olsun okumadıklarının, özellerine yaptığımız uyarıları
hiç göz önüne almadıklarının da göstergesidir. Neden mi
söyleyelim.
Adığabzede Türkçenin [o]
sesi yoktur. Adığēy Adığabzesinde,
[o] sesini veren
(o) harfi içeren
sözcüklerin tamamı yabancı dil kökenlidir.
Bir
ünsüz harfi ya da çubukçuk (I)
imini izleyen (o)
diftong - çift ünlüdür ve [ue]
seslerini verir.
Sözcük
başında ve sözcük içinde ünlüden sona gelen (o) harfi
de, ikinci sesi [e] olan iki ses vermektedir. Birinci
ses Arapçada waw harfinin sesi olup Latinde
(w) harfi ile
karşıladığımız bir ünsüzdür.
Kiril
alfabesinde bu her iki sesi veren karakter (y) dur.
İşte çubukçuk sözcük başında ve ünlülerden sonra gelen
(y) harfinin [w]
değil de [u] sesi
olduğunu belirtmek için konmaktadır ve ünsüz bir harf
görevi görmektedir. Bu yazımda, Arapçada ünsüzlerden
sonra uzun [u] sesi,
sözcük başında ise Latinde (w) ile karşıladığımız sesi
veren (و) waw
harfinin, sözcük başında
[u]
okunması için üzerine hemze elif
(ؤ
)
konarak yazılması örneksenmiş ve
çubukçuğa (I) hemze elif
görevi verilmiştir.
Dolayısı
ile (go - го) ve (ko - ко)
yazımları gerçekte [gue
– гуэ] [kue - куэ] seslerini vermektedir.
Eklemem
gerekir ki bunları bilebilmek için dilci olma gereği de
yoktur. Anvatanda ilkokul dördüncü sınıflarda okunan
kitapları okumuş, incelemiş olmak yeterlidir.
Şimdi de
bu bilgiler ışığında ön ekler ve fiillerin yazımlarını
Kiril yazımları ile karşılaştıralım:
“goan”
İlk
söylenebilecek şey “an” diye bir fiil mastarının
olmadığıdır. Sözcüğün tamamı bir fiil mastarıdır. Kiril
yazımı “гуIэн”
önerdiğimiz Kiril alfabe taslağımız ile
“гуыэн” dir. Bunun
Latin transkripsiyonu “guıen”
olmalıdır. İnanıyorum ki bu yazımı (imla) fiil
kökündeki “guı” hecesini
ön ek sanan arkadaşlarımız da daha kolay okuyacaklardır.
Ayrıca bu yazım Kiril yazımı ile de birebir
örtüşmektedir. g-г/ u-у/ ı-ы/
e-э/ n-н/ Birinci heceyi “guı-гуы
” oluşturan ünlü “uı-уы”
diftongdur. İkinci hecenin
“en-эн” ünlüsü basit ünlü ülü
“e-э” dir.
İkinci
örnek “koaben” gerçekten
ön ek almıştır. Düzenlenen Latin alfabede harflerin
Türkçedeki seslerinin korunacağı ilkesinden söz
edilmektedir. Sözcüğün yazımı bize göre bu ilke ile
çelişmektedir. Ayrıca Türkçedeki (k) harfinin adığabze
“куы - kuı – araba”; “куэцы –
kuetsı – buğday” sözcüklerindeki
“к” sesi olduğu Ali
İhsan Beyle anlaşamadığımız konulardan biridir. Bu
konuda iddiaya girdiğimiz de üç yılını doldurmuştur.
Ancak Ali İhsan Bey kuzuyu yedirmemek için olsa gerek bu
yazımda ısrar etmektedir.
Bakınız
“koaben” sözcüğünün
günümüz Kiril alfabe ile yazımı
“къоIэбэн” ve taslak alfabemizle de
“къуээ́бэн” Aönerdiğimiz
Latin alfabe ile de “khueében”
dir.
Üçüncü
örneğimiz “xeatın” dir.
Üzülerek bu örneğin de yerinde olmadığını yanlış
olduğunu belirtmek durumundayım. Evet “atın – kaldırmak”
fiili adığabze bir fiil. Xe de bir ön ek ancak her fiil
her ön eki almayabiliyor. Rastlantıya bakın ki bu da
böyle kötü bir örnek olmuş.
“Xe” sesi adığabzede daha çok
“хэт - xet – içinde
ayakta duruyor, хэс - xes –
içinde oturuyor, хэлъ -
xelh - içinde yatıyor,
хэшъуых̄э - xeşüıx̄e – içinde çürüyor,
хэк̄уадэ - xeḱuade – içinde kayboluyor,
хэтк̄уых̄э - xetḱuıx̄e – içinde eriyor,
зыхегъэбылъх̄э - zıxēğhebılhx̄e – içinde
saklanıyor” örneklerinde olduğu gibi “iç” anlamı
taşımaktadır. Dahası ilk üç fiilde ön ek olarak kabul
etmek bile çok güç. Tarihsel gramer bunu ön ek olarak
alsa de biz dilimizi kaynaştıran dil grubundan olup
“Xe” sesinin kökle
birlikte sayılmalıdır. Çünkü bu ses çıkartıldığında
sözcüğün kalan kısmı tek başına anlamsızdır.
Ancak
belirtmeliyim ki genel yaklaşım “хэт
–т, хэс- с, хэлъ-лъ” fiillerinde belirtilen
seslerin kök sayıldığıdır. Özetle dilbilgisinin henüz
üzerinde anlaşılamamış konularından biridir.
Son ön
ekli örneğimiz “pıot'en”
şeklinde hatalı yazılmışsa da ön eksiz yazımı
“ont’en” olarak doğru
yazıldığı için ikincisi yazılırken harf düşmüştür
diyorum.
Doğru
yazım “pıont’en” Kiril
de yazımı “пыIонтIэн”
Kiril taslak alfabemizle
“пыýэнт̄эн” ve Latin alfabemizle de yazımı
“pıúent́en” dir.
Kiril
alfabesinin bir okumayı çok zorlaştıran bir hastalığını
olduğu gibi Latin alfabeye taşıyan ve hep söylediğimiz
gibi Kirildeki çubukçuk (I) iminin görevlerinin iyi
anlaşılmadığının göstergesi aynı zamanda görevlerden
ikisinin ne kadar farklı olduğunu kanıtlayacak aransa
zor bulunur çok güzel bir örnek.
Önce
günümüz Kiril alfabesi ile yazımını dikkatle bir
inceleyelim:
“пыIонтIэн”
Birinci
çubukçuğun görevi (o) harfindeki (уэ) iki harfin ilki
(y) harfinin [w] değil [u] ünlüsü olduğunu göstermek
içindir. Zaten bugün bile Doğu adığabzesinde
“пыIуэнтIэн” şeklinde
yazılmaktadır. Yani çubukçuk
(y) harfinin sesini etkileyen bir işarettir.
İkinci çubukçuk (I) imi
ise izlediği [т]
ünsüzünün sesini pekiştirmektedir. (т) harfinin buradaki
sesi “тIэ – kaz(kazmak emir)”
sözcüğündeki ses ile aynıdır. Özetle bu sözcükteki
birinci çubukçuk kendisini izleyen
(y) harfini etkilerken
ikinci çubukçuk izlediği (т)
harfini etkilemektedir. Bu yazım ise kimileyin
(т) harfinden sonra
geldiği halde (т) yi
değil de önüne geldiği ünlüyü etkilediği durumlarda -ki
bu çubukçuk (I) iminin
üçüncü görevidir- hem okumayı hem de anlamayı
zorlaştırmaktadır.
Dilimizde çok sayıda olan örneklerden biri
“тIэ
– kaz” ile yazımı tıpa tıp aynı olan ancak anlamı
çok farklı olan “тIэ” – elimiz”
sözcüğüdür. “Kaz”
sözcüğünde çubukçuk (I)
izlediği [т] sesini
pekiştirmekte “elimiz”
sözcüğünde ise tam bir kesme imi görevi görmekte ve [э]
sesi (т) harfini
izlediği ve onunla birlikte hece oluşturduğu halde
ünsüzleri izlediğinde verdiği sesi değil sözcük başında
ya da ünlülerden sonra geldiğinde verdiği
[э – e] sesini
vermektedir.
Gerçekte
çubukçuk (I) iminin bu
iki görevi çok iyi bilinmekte dilbilgisi kitaplarında
anlatılmakta, anlamın tam verilebilmesi için kimileyin
gerekli sözcüklerde yan yana iki çubukçuk
(I) imi yazılabileceğinin altı çizilmektedir.
Kiril
alfabede çubukçuk (I) iminin Latin alfabede de
çubukçuğun bu görevlerinin ayrılmasının yani imin hangi
harfi etkilediğinin sözcük görülür görülmez anlaşılacak
şekilde ayrı olmasının okuma yazmayı çok
kolaylaştıracağına inanıyoruz. Dolayısı ile her iki
taslağımızda da buna özen gösterilmiştir.
Kiril
alfabe taslağımızda günümüzdeki ёпыIонтIэн - пыIуэнтIэн
ыбсъхътът пыýэнт̄эн
şeklinde yazılmasını öneriyoruz. Gerçekte
(y) harfinin, taslak
Kiril alfabemizde hep ünlü olması, günümüzde bu harfin
verdiği ünsüz ses için alfabeye
(ў) harfi eklenmesi önerildiğinden
(ы) harfinden sonra
gelen (y) harfi herhangi
bir işarete gerek kalmadan [u]
sesini verecek ve kendisini izleyen ünlü ile birlikte
diftong oluşturacaktır. (ý)
şeklinde yazılma önerisi zorunluluk değil kolaylık
olması içindir. Çünkü üç ünlü yan yana gelmiştir
apostroflu (ý)
diftongun ilk harfi olduğunu gösterecek, hecelemeyi
kolaylaştıracaktır.
Biz
Latin alfabede ünsüzün sesini pekiştiren çubukçuk yerine
kullandığımız apostrofun harfin üzerine konmasını kesme
işareti görevini verdiğimiz apostrofun da ya yine ünlü
üzerine konmasını ya da iki harf arasına konmasını
öneriyoruz. ADDER’in kullandığı ilk alfabede
“кIалэ” a sözcüğündeki “кI”
psesi “ c‘ “ ile gösterilmişken daha sonra bize
göre doğru bir seçim yapılmış ve ḉ ile gösterilmeye
başlamıştır. İşte yukarıdaki sözcükte de [t] sesini
pekiştiren apostrofun (t) harfi üzerine, benzer
durumlarda ünsüzü pekiştiren apostrof da harfin üzerine
konulduğunda ancak alfabenin kendi içinde bir sitemi
olduğundan söz edilebilecektir.
Öneri:
Kiril :
“пыýэнт̄эн” Latin
“pı’uent́en” ya da
“pıúent́en”.
Diftong
da -Türkçedeki adlandırma ile “çift ünlü”- şöyle
tanımlanmış:
“DİFTONG
Diftong:
Farklı iki sesli harfin ardışık (grift) okunmasıyla
oluşan ortak sestir
Bazı
diftong kelimeler ( goáşe, koápe,qoáğe, jöáğo…)
DİFTONGLARI ÇİFT SESLERDEN AYIRAN YAZILIŞ ŞEKLİ
Diftongları çift seslilerden ayıran, ikinci sesli
harfin üzerindeki ( ‘ ) apostrof işaretidir (á)
örnek:
Koáye, goáşe, koápe,qoáğe, jöáğo …”
İki
ünlünün ardışık sesi tanımını doğru buluyoruz. Ardışık
iki ünlü tek bir ünlü gibi okunmakta ve birlikte bir
hece oluşturmaktadır.
Ancak
yukarıda belirttiğimiz gibi doğru sözcükler doğru
yazıldığında, diftongu ayırmak için ayrı bir işaret
zorunlu olmayacaktır.
Diftonglar adığabzenin özelliğinden kaynaklı kimileyin
sözcük anlamları olabilse de hece oluşturan bileşik ünlü
olarak tanımlanırlar. Dolayısı ile “Bazı diftong
kelimeler…” tümcesinde “diftong kelimeler” kavaramı
yersine oturmamıştır. “Diftong içeren kelimeler” daha
doğru bir tanım olacaktır.
Örnek
sözcüklere gelince:
( goáşe, koápe,qoáğe, jöáğo…)
sözcüklerinin günümü alfabesi ile şöyle
yazılmaktadır:
“Гуащэ къуае кIуагъэ жъуагъо”
Önerdiğimiz Kiril Alfabe taslağımız ile Latin
transkripsiyon alfabemiz ile yazımlar ise bire bir
örtüşmektedir:
гуащэ, къуайэ, к̄уагъэ, жъуагъуэ
guaşe, khuaye, ḱuağhe, jhüağhue
Örnekler
incelendiğinde “гуащэ”,
sözcüğündeki [y] sesi
Latin alfabede (u) harfi
ile gösterilmişken “жъуагъуэ”
sözcüğündeki [y]
sesinin neden [ü] ile
gösterildiği sorusu akla gelebilir.
“жъ”
ünsüzü
Doğu adığabzesinde düşmüş olan ve kendisinden sonra
gelen [y-u] sesini Türkçedeki [ü] sesine yakın darlıkta
okutan beş sesten biridir. Bu be ses şunlardır:
дзу жъу шъу шIу цу
Kiril
taslağımızda bu seslerin yazımı şöyledir:
дзу, жъу, шъу, ш̄уы, ve
чуы. Bu sesler Doğu
adığabzesinde şöyle yazılmaktadır:
дзу(karşılığı
yoktur) жъуагъуэ- вагъуэ, шъуэ
- фэ, ш̄уы- ф̄ы, чуы- вы.
Bunların
Latin alfabemizle yazımı ise şöyledir:
Дзу – dzü – x̄andzü, , жъу – jhü –
jhüağhue, шъу – şhü - şhüe, ш̄у – ş̄üı,
ve
чу çüı
Dolayısı
ile Batı Adığecesindeki bu beş sesten sona gelen [y-u]
sesi Latinde [ü] olarak karşılığını bulmuştur. Doğu
adığabzesinde [ü] sesi yoktur ve Latin traskripsiyonda
da gerekmeyecektir.
İşte tüm
bu hatalar Adığabzenin, Kiril Adığe alfabelerinin
ruhunun kavranmamış olmasından kaynaklanmaktadır.
Önerilen alfabenin Adığabzenin ruhundan çok uzak
olduğunun kanıtları yeterince ortaya konmuştur. Bu
alfabe temelden ret edilmelidir.
Kanıtları yeterli bulunmuyorsa daha sonraki sayfalar da
tartışılabilecektir.
Gelecek Yazı Fahri Huvaj alfabesi.
|