Fahri Xhuajh Alfabesi-1 de Sayın Xhuajh
ile birlikte Ḉeraşe Zeynep adına düzenlenen
Uluslararası Adığe dili konferansına bir Latin Alfabe
taslağı sunduğumuzu, diaspora için bunun gerekli
olduğunu savunduğumuzu da anımsatmıştım. Siz de 1998’de
uluslar arası bir konferansta böylesi bir sunum
yapanlardan biri Necdet Hatam’ın Latin alfabe öneren
ADDER’in “Dil Kurultayı”nı eleştirip durmasını anlamakta
zorlanıyorsunuzdur. Evet, gerçekten açıklama gerektiren
bir durum. Ancak gelin bu kez yıllarca önce birlikte
Latin alfabe düzenlediğimiz Sayın Xhuajh’ın, “kurultay”a
sunduğu, ADDER’in alfabeye ilişkin görüşlerin derlendiği
dosyasında da yer alan yazısı üzerinde duralım.
Çünkü
yazı;
Bilinen
bilgi birikimi ile bağdaşmayacak derecede sığdır.
Kendi
içinde de tutarsızdır.
Dahası üzücü olanı, Sayın Xhuajh’ın
politik geçmişini yadsıyan cümleler de içermektedir.
Kimilerinizin “yok canım”
diyebileceğinizi, Yusuf Taymaz kardeşimizin “sapla
samanı karıştırdığımı” sanacağını bildiğim için önce
yazının tümünü buraya alalım kimi eleştirilerimizi de
araya serpiştielim:
“TURKÇE-LATIN TEMELLİ ORTAK ADIGE
ALFABESİ
(LATORA)
HAZIRLAMA VE KULLANMA GİRİRİŞİMİNE DAİR
Öncelikle esas çalışma alanı dil/anadil/Adığece olan
böyle bir derneğin kurulması, kanaatimce fevkalade doğru
ve yerinde olmuştur, faydalı olacağından kuşku
duymuyorum. Latin kökenli ortak bir alfabe ihtiyacını
gündeme getirmesi ve bir arayış başlatması da fevkalade
doğru ve yerindedir.
(Şimdi
Çerkes Teavün Cemiyeti’nin bu konudaki çalışmalarını,
Çerkes Örnek Okulu deneyimini, anavatanda da bir dönem
okullarda Latin alfabe ile eğitim verildiğini bilen,
dahası konferansa sunum yapmış, kitap yayımlamış birine
yakışır bir cümle mi bu?..)
Başarılı
ve halkımız için hayırlı,
uğurlu
olmasını diliyorum.
Bir gurubun kendi
önerisini dayatarak onu hayata geçirmeye çalışması da
bir yöntem olabilir. Ne var ki,
ben yaptım, oldu, gelin, siz de katılın
anlamına gelen bu yöntem, özellikle Adıge halkı için
fevkalade itici bir yaklaşım olabilir. Çünkü bizde
kimse,
aman birisi bir öneri getirsin de ben de katılayım
gibi bir anlayış ve arayış içinde değildir. Tam tersine,
biri bir öneri getirirse, hepimiz onun
eksiğini/yanlışını bulma yarışına gireriz. 0 yüzden,
mümkün olduğunca, ortak bir öneri oluşturmaya çalışmakta
yarar vardır. Hatta bu toplantıda bile, belli bir
öneriyi kabul ettirmeye çalışmak yerine ilgili, bilgili,
yetenekli temsilcilerimizden oluşan, bir alfabe
komisyonu seçilip belirli bir süre ve programla
görevlendirilmesi daha isabetli olabilir. Bu takdirde
belki farklı önerilerden ortak bir öneriye ulaşılabilir.
Unutmayalım ki, hazırlayacağımız alfabe, eğer özel bir
kurs-eğitim gerektirmeksizin insanımız tarafından
kolaylıkla okunabilir/kullanılabilir nitelikte değilse,
onu kabul ettirmek, işlevsel kılmak zaten mümkün olmaz.
Amacımız, insanımızın anadilini unutmamasına, koruyup
geliştirmesine hizmet etmekse, ona uygun davranmak
zorundayız.
(beni
de salt yanlış arayan biri durumuna düşürme tehlikesini
taşımasına karşın yazının en doğru bulduğum bölümü)
Türkçe-Latin temelli ortak Adıge
Alfabesine (LATORA) niçin ihtiyaç vardır?
Bana göre bunun üç
önemli nedeni
vardır:
Birincisi;
muhaceretteki, özellikle Türkiye'deki büyük Adıge
çoğunluğunun anadilini tümden \ kaybetmemesine,
anadiliyle konuşabilir, iyi-kötü yazabilir/yazışabilir
hale gelmesine katkıda bulunmaktır.
Devlet gücü kullanma olanağına sahip halklar için alfabe
sorun değildir. Devlet gücüyle herkese alfabe diye
seçtiğiniz işaretleri dayatıp öğretirsiniz,
öğrenmeyenlere iş-ekmek vermezsiniz, sorun istediğiniz
gibi çözülür. Ama bizim gibi, o tür olanakları
bulunmayan topluluklar için, ancak herkesin bildiği bir
alfabeyi kullanmak suretiyle dilin kaybolmamasına
yardımcı olabilirsiniz.
(örneğin bu bölümde alfabe ile dil karıştırılmıyor mu?
Bu bilgi sığlığı değil mi? Alfabe yeterli olsa her
birimizin Latin alfabe kullanan dilleri bilmemiz
gerekmez mi?)
Anadiliyle az-çok konuşabilen, anlayabilen, iyi-kötü
yazabilen birinin, gerektiğinde anayurtta kullanılan
Kiril esaslı alfabeleri öğrenmesi daha kolaydır. Ama
anadilini iyice unutan biri için neredeyse hiç umut
yoktur.
(yani
şimdi almanca bilmeyen alman alfabesini, İngilizce
bilmeyen İngiliz alfabesini öğrenemeyecek mi? Yada
alfabeyi öğrenmekle dil de mi öğrenilmiş olacak?)Anadilini
bilmeden anayurda dönen kardeşlerimizin pek çoğu, ne
yazık ki, anadilimizden önce Rusça öğrenmekte, onunla
hayatını daha kolay sürdürebilmekte ve artık Adıgeceye
ihtiyaç bile duymaz hale gelebilmektedir.
(Çok önemli olduğu için bu cümlenin eleştirisini en sona
bırakıyorum)
ikincisi;
anadilimizin internet ortamında da kolaylıkla
kullanılabilen bir dil haline gelmesine katkıda
bulunmaktır. Bu, hem dilimizin günlük yaşamda daha çok
kullanılmasına ve kaybolmamasına yardımcı olabilir hem
de işlenip geliştirilmesine katkıda bulunabilir.
(Sayın Xhuajh Arapça, Çince, Japonca gibi
farklı alfabelerle yazılan dillerin internet ortamında
rahat kullanılamadığını düşünüyor olmalı.)
Üçüncüsü
ise, neredeyse iki ayrı dil haline gelmek üzere olan
Bati Adıgecesi (Adığey diyalekti) ile Doğu Adığecesi
(Khabardey diyalekti)’nin, nispeten birbirine
yaklaştırılmasına, birinde yazılan bir metnin, diğeri
tarafından da okunabilir, biraz olsun anlaşılabilir hale
gelmesine yardımcı olmaktır. Başka deyişle; ulus olma
yolunda önemli bir adım olması ihtimalidir. Yerleşmiş
Kiril alfabelerinde değişiklik yapmak daha zor olabilir
ama yeni bir alfabe hazırlarken, bunu çok daha kolay
başarabilmek mümkündür.
Bugün bilindiği gibi, Kiril kökenli iki
ayrı Adıge alfabemiz vardır. Her iki diyalekte özgü
seslerin farklı yazılması bir dereceye kadar
anlaşılabilir bir şey olsa da, her iki diyalektte de
ayni olan seslerin, Kiril temelli olmasına rağmen farklı
yazılması anlaşılabilir bir şey değildir. Bunun
düzeltilmesi de muhaceretin işi değildir, muhacereti
aşan bir sorundur.
(Olumlu izlenimi veren bir girişten sonra
tüm ümitleri yok etmeye yönelik çıkarımlar Fahri Xhuajh
yöntemi olsa gerek. Görüldüğü gibi buraya kadar olan
bölümü okuyanlar Sayın Xhuajh’ın ortak Kiril alfabesini
kesinlikle desteklediği sonucunu çıkarmaz mı? Ama kazın
ayağı öyle değilmiş.)
Anayurtta buna ilişkin bazı çalışmalar yapılmış,
belirli bir noktaya da varılmış olmakla birlikte,
varılan bu nokta, genel olarak daha iyi olacağı yolunda
tam bir kanaat vermediğinden, (hangi bilimsel
ölçütlere göre?) başka deyişle ilgili ve
yetkililer tarafından yeterince tatmin edici
bulunmadığından, (Sayın Xhuajh’ın elinde hiçbir
yerde yayımlamayan kimselerin görmediği bir belge
olmalı) belki yeni başka sorunlara yol açmasından
korkulduğundan, (Korkanların kimler olduğu da
sayılsa fena olmayacaktı) şimdilik uyumaya ve
unutulmaya terk edilmiş gibi görünmektedir.
(Ya göremiyor ya da olayı
çarpıtıyorsunuz Sayın Xhuajh. Tüm dilcilerimizin
üzerinde görüş birliğine vardığı bir taslak,
Kheberdey-Balkar parlamentosunun aldığı ve rahmetli
Ḱueḱue’nin onayladığı bir karar varken böyle
yazabilmeniz. Bugün gelinen nokta alfabe birliğinin her
ulusseverin öncelediği ve mutlaka çözülsün istediği bir
sorun olduğudur. Öyle ki yanlış bulanlar bile bunu
açıkça dillendirememektedirler. Konu önümüzdeki günlerde
de en önemli sorun olma özelliğini koruyacak çözümü
yolunda mutlaka adımlar da atılacaktır.)
“Bu konuda biraz sıkıştırdığım bir
linguist arkadaşım,
(adı saklanan Linguistin ortak alfabeye
karşı olduğu görüşlerini sıkıştırılmadan söyleyememesi
yukarıdaki dile getirdiğimiz ‘karşı olanlar bile
açıktan karşı çıkamıyorlar’ görüşümüzün kanıtı değil
midir sizce de?)
yahu herkesin alıştığı şu
alfabe ile bile insanlarımızı okutmakta sorunlar
yaşıyoruz, şimdi alfabenin orasını burasını
değiştirirsek, iyice okumaz/yazmaz olurlar, iyi
yapıyoruz derken kötü yapmış, kaş yapıyorum derken göz
çıkarmış olabiliriz,
dedi. Ne yazık ki, bana göre de dikkate alınmaya değer
bir gerekçe.”
Ne yazık ki asıl üzücü olan, Sayın
Xhuajh’ın adını bile vermediği, “linguist-dilbilim
uzmanı” adını da hak etmediğini düşündüğümüz birinin,
hiçbir bilimsel veriye dayanmayan saçmalıklarını,
dikkate alınmaya değer bir gerekçe olarak benimsemesi.
Dahası bu görüşün 2008 yılında Ürdün’de gerçekleştirilen
konferansın sonuç bildirisi ile taban tabana ters
olması. Daha ilginci de Sayın Xhuajh’ın, ekte
vereceğimiz bu sonuç bildirisini hazırlayan redaksiyon
komitesinin de üyesi olması ve sonuş bildirisi lehine oy
kullanmış olması.
Anayurt Çerkesya'nın Latin alfabesine geçme ihtimalini
düşünen varsa hemen bundan vazgeçmelidir. Bütünüyle
Rusya, çok radikal bir kararla Latin alfabesine
geçemedikçe böyle bir olasılık hiç bulunmamaktadır
ayrıca doğru da olmayacaktır. Kafkasya'da insanlarımız
Rusça bilmek zorundadırlar. Anadilimiz, Rusçada
kullanılan alfabeden farklı bir alfabe ile yazılırsa
tümden terk edilebilir.
Bakın
özde savunulan görüş ile çelişmesine karşın kimileyin
doğruları da söylenmek zorunda kalınıyormuş.
Latin
temelli ortak Adıge alfabesi muhaceret, özellikle de
Türkiye çerkesleri için düşünülmelidir. Belki bu yeni
alfabe ile basılacak kitaplar uçer-beşer bin satar hale
gelirse, o zaman anayurtta Kiril harfleriyle üretilen
eserlerin Latin’e dönüştürülmesi olasılığı da doğabilir.
Ne var ki, Türkiye toplumu, okuma özürlü bir toplumdur.
Tüm Türkiye'ye hitap eden ünlü romanlar bile ancak 2-3
bin basılmaktadır. Dolayısıyla böyle bir olasılık dahi
son derece zayıf, sıfıra yakın bir olasılıktır.”
Şimdi
sıkı durun:
Anavatanda Kiril alfabe ile yazılan romanların Latin ile
yazılmış örneklerinin 3-5 bin satılması şansı sıfıra
yakın bir olasılıkmış. Buna karşın diasporada
kullanılacak Latin alfabe anavatanda kullanımda olan iki
alfabeyi birbirine yaklaştırabilecekmiş. Dahası “Başka
deyişle; ulus olma yolunda önemli bir adım olması
ihtimali” bile varmış okunması yazılması
olasılığı sıfır olan Latin Alfabenin. “Yerleşmiş
Kiril alfabelerinde değişiklik yapmak daha zor olabilir
ama yeni bir alfabe hazırlarken, bunu çok daha kolay
başarabilmek mümkündür.”
İyi de
Sayın Xhuaajh değil mi bu alfabe ile yazılan kitapların
3-5 bin satılması olasılığının sıfıra yakın olduğunu
yazan. Peki okunmayacak bir alfabe nasıl olurp da iki
yazın diyalektini yaklaştırabilecek?
Gelelim
Sayın Xhuajh’ın politik geçmişini yadsıdığı tespitine:
“Anadilini bilmeden anayurda dönen kardeşlerimizin pek
çoğu, ne yazık ki, anadilimizden önce Rusça öğrenmekte,
onunla hayatını daha kolay sürdürebilmekte ve artık
Adıgeceye ihtiyaç bile duymaz hale gelebilmektedir.”
Önce bu
yargı gerçekçi değil. Adığabzeyi hiç bilmeden dönenlerin
birçoğu anadilimiz çok iyi öğrendiği gibi Adığecesini
biraz olsun ilerletmeyen en az anlar hale gelmeyen tek
bir kişi bile yoktur. Ancak bu tespit doğru olsa bile
gerçek bir dönüşçünün asıl görmesi ve anlatması, coşku
duyması gereken şey dil bilmez ana-babaların
çocuklarının nasıl bülbül gibi şakıdıklarıdır.
Dönüşçüler olarak en temel ilkemiz unutulmuş olabilir
mi? Anavatana dönüşü olumlu etkileyebilecek her eylem
yazı vb. etkinlik doğru, olumsuz etkileyebilecek her
etkinlik de yanlıştır. Peki yukarıdaki cümle anavatana
dönmemek için zaten gerekçe arayanlara malzeme
oluşturmayacak mıdır? Dolayısı ile Dönüşü olumsuz
etkileme olasılığı yok mudur ve de Sayın Xhuajh’ın
kendisini inkarı değil midir?...
(alfabe
eleştirisi sürecek)
|