Sayın Gülay Altan’ın 01 Mart
2013 günlü Aksam’da yayımlana Selim İleri ile
konuşmasının başlığa konmuş cümlesi, yıllardır anlatmaya
çalıştığım anacak özellikle anlamak istemeyenlere
anlatamadıklarımın özeti sanki:
“Kötüleyerek geçmişle hesaplaşamazsınız”
Daha
başlığı okurken alıntı yapabileceğim belki de alıntı
yapmak zorunda kalacağım bir söyleşi olduğu duygusuna
kapıldım. Yanılmamışım.
Daha
önce de sözünü etmiştimünlü ozan-yazarımız Meşbeş́e
İshak’ın. yetmişinci yaşını kutladığımız günlerde
şiirlerinin, özellikle “Xıway” poeminin beni sürüklediği
duygu fırtınasını anlatmaya çalıştığım uzunca yazımdan.
Yazı çok sevilmiş Zekhueşnığh, Adiğe Makh, Adiğe Psalh
ve çevirisi de cumhuriyetlerimizde çıkan Rusça
gazetelerde yayımlanmıştı. Daha sonra da Adiğēy Tv.
şimdilerde arada bir Nart Tv'de yayımlanan ve Dönüş
Tv’de sürekli izlenebilen bir program çıkarmıştı
yazıdan... Ve yazının çok sevdiğim paragrafı:
“Sıdiğhua bcıre txılhım, wısem nah wıziğhatxherer,
wızız’eḉilhherer? Khızeresş́üeş́ıremḉe txaḱuem
khıtxıharem yeplhıḉew fıriemre, we wiyeplhıḉere zetēfe
zıxhuıḉ... Wıguı khē′uemi
wıbze kıımıhırer, nah zeğefağew, nah daxew, nah
wıriğeguıpşısew khı′uağe zıxhuıḉ... Wızığheguımeḉıre
wızēzıdzere uefığhuexer zeş́uexığhen zerilheḉışt
ğhueguıpexer zıwiğhelheğhuıḉ... Yeplhıḉew wiemḉe nah
tēwbıtağhe wiğheş́ew wıziğheguışxueḉ...”
Okuduğunuz bir kitap ne zaman daha bir mutluluk verir
size, ne zaman tutsak eder sizi? Öyle sanıyorum ki
yazarın olayları tanımlarkenki bakış açısı ile sizin
bakış açınız çakıştığında, düşündüğünüz halde dile
getiremediğiniz konuları daha güzel daha düzenli daha
düşündürücü olarak dile getirdiğinde… Sizi sağa sola
savuran sorunların, çözüm yollarını gösterdiğinde...
Ayırdında olamadığınız bir konun ayırdına varmanızı
sağladığında... Görüşlerinizin doğruluğuna sizi daha bir
inandırdığında, coşku duymanızı sağladığında..”
İşte
genelde bu söyleşi ve özelinde bu cümleyi görüşlerimin
doğruluğuna beni inandırdığı ve coşku duymamı sağladığı
için sevdim.
“-
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Osmanlı ile bağın kesilmesi
bir travma mıydı sizce?
Bağ kurulmak isteniyorsa kurulabilir. Bunlar hep
konuşulan ve bitmeyen meseleleri Türkiye’nin; halbuki
asıl meseleler hiç konuşulmuyor. O dönemin böyle bir
anlayışı olmuş; belki olmak da zorundaydı çünkü ciddi
bir rejim değişikliğiyle karşı karşıyasınız, insanların
kafasında yeni bir dünya düzeni kurmak zorunlu kılınmış
ama bugün hâlâ aynı yerlerde dönüp dolaşmak boşuna zaman
kaybı. Evet, hatalar olmuştur ama artık bunların üzerine
bir sünger çekip sil baştan, sevgi ve anlayışla
yaklaşmak mümkün.
CUMHURİYET’İN NESİ TRAVMA? - Siz sünger çekmeyi öneriyorsunuz ama “Bu
travmayla yüzleşelim” diyenler var; bunun için ne
düşünüyorsunuz?
Yüzleşmekten kast edilen ne? Cumhuriyetin bir travma
olduğunu asla düşünmüyorum. Niye travma olsun? Vahdettin
vatan haini miydi; Abdülhamit, Kızıl Sultan mıydı?
Bunlar tartışılabilir ama Milli Mücadele’nin nesini
tartışabileceğiz? Ve nesi travma? Ayrıca, Cumhuriyet’in
kazanımlarının da çok anlamlı değerler olduğu
düşüncesindeyim. Hep ifratla tefrit arasında gidip
geliyoruz. Halkın değil ama okur-yazar insanların böyle
tuhaf bir yaklaşımı var. Şimdi de ‘Cumhuriyet travması’
moda. Oysa her birinin içindeki incelikleri bize ve
insanlığa ait olarak düşünmek ve onlardan daha iyi bir
hayat nasıl kurulabilir düşüncesine varmak daha doğru.
İnsan,
geçmişle, geçmişi kötüleyerek hesaplaşamaz.”
Bence de öyle. Ancak bakarsınız söyleşiyi
beğenmemi, geçmişin unutulmasını, geçmişe sünger
çekilmesini önerdiğim gibi algılayabilecek, geçmişte
halkımıza yaşatılan trajedimize sevindiğimi sanabilecek
aklı evveller çıkabilir. Onun için cümleye “sadece”
sözcüğünü eklemenin uygun olacağını düşünüyorum:
“İnsan
geçmişle sadece geçmişi kötüleyerek hesaplaşamaz.”
Evet ne denli trajik olursa olsun
geçmişte kalınmamalı, tüm çaba geçmişin yaralarını
sarmaya harcanmalı. Geçmişi kötülemek günümüzdeki
eksiği, yanlışı görmekten kaçmanın yöntemi olmamalı…
Özellikle de geleceğin de karanlık olduğunu benimsetme
aracına dönüşmemeli.
Bir 21 Mayıs bağlamında yazdığım, birkaç
kez okuduğum, TV’de de seslendirdiğim savaşın
soykırımın sürgünün tüm acımasızlığını anlatmaya
çalıştığım şiirim “Zawe-Savaş”ın son mısraları şöyledir:
Arış; Dolayısı ile
Nēpe tızıfeşığhuexerem tafeşıpkheme, Bugün yasını tuttuklarımıza değer veriyorsak
Lhepkh ḱuaḉew khetejhüğheştej́
Ulusal güce çevirelim.
Tırıjhüğheguışxu tilhepkh
Onur duyalım halkımızla
Tēxhıḉığher tēxhıḉığhew
Tüm çektiklerine karşın
Cıri zere psepıte lhepıtem feş́
Hala diri ve hala ayakta olduğu için
Tıfejhüğhepsew tilhepkh
Yaşayalım halkımız için
Şetıfe dunayır psepıte lhepıtew
Dünya durdukça diri ve ayakta
Tetınım feş́.
Kalması için.
Adığey Tv de 21 Mayıs anma etkinlikleri
çerçevesinde yayımlanış ekteki video, geçmişi nasıl
değerlendirdiğim ve günümüzle nasıl bağıntı kurduğumu
merak edenler için: Zawer