Zihniyet,
bizim de çok önemsediğimiz bir konu. Toplumsal olaylar
fiziksel olaylar gibi değil. Örneğin zihniyetiniz ne
olursa olsun tanımlanan koşullarda su yüz derecede
kaynarken, aynı toplumsal olayı, zihniyeti farklı olan
kişilerin değerlendirmeleri de farklı olur. “Guşıps”ın
çoğu yazarı ile gelişmeleri farklı yorumlamamızın,
anlaşamayışımızın temel nedeni de zihniyetlerimizin,
yaklaşımlarımızın, paradigmalarımızın farklılığıdır.
Zihniyet
farklılığına karşın kimi yazıları arada gündeme
getirmemin nedeni gerçeği söylemek gerekirse yazarların
yanlışı doğru imiş gibi güzel anlatabilmeleridir.
Örneğin
Sayın Nurdan Şahin’in “Yine Zihniyet Üzerine” başlıklı
yazısı ve yazının başlığın üstüne çekilmiş şu cümlesi:
"Kimliklerin
tanındığı her rejim demokratik değildir,ama gerçekten
demokratik sistemlerin tümünde insanlar kimlikleriyle
özgürce yaşayabilir."
Ne kadar
doğruymuş gibi değil mi? Ayrıca halkımızın gelecekte
nasıl var olacağı gibi bir kaygımız yoksa eğer gerçekten
doğru da olabilecektir.
İşte
zihniyetin ne denli önemli olduğu bir kez daha ortaya
çıkıyor.
Bizce bir
halk için daha önemli olan sayın yazarın aksine
kimliklerin tanınmasıdır. Zor koşullarda da olsa kimliği
ile yaşayan bir halk bulunduğu ülke koşulları
demokrasiye evrilirse demokrat bir ülkede kimliği ile
yaşama mutluluğuna kavuşacaktır. Ama ülke sisteminin
demokrasiye evrilmesinin, tanınmayarak kimliği
kaybettirilmiş halka bir getirisi olmayacaktır. Anadilin
seçmeli ders olmasına karşın, yani ülke demokrasiye
evriliyor olmasına karşın milyonlarca insandan çocuğuna
anadilini öğretmek isteyen sadece 20 aile bulunabildiği
gerçeği bizim tespitimizin ne kadar doğru olduğunun
kanıtıdır.
Ayrıca
Türkiye'nin daha demokrat olmasını geciktiren,
kimlikleri tanımak zorunda kalacağı gerçeği değil midir?
Bugün de Türkiye'de asıl tartışılan kimliklerin tanınma
sınırı değil midir? Endişe sınırın çizilememesinden
kaynaklanmıyor mu sizce de?
Bizce
demokratik sistemlerin tümünde insanların kimlikleri ile
özgürce yaşayabilecekleri öngörüsü de bir safsatadır.
1967 Arap-İsrail savaşı sonrası Amerika’ya götürülen
Suriye Çerkeslerinin savaş öncesi anti demokrat
Suriye’deki durumları ile kimlik yönünden yapılacak
küçük bir karşılaştırma, ne kadar haklı olduğumuzun
kanıtı olacaktır.
Özetle
gerçek demokratik sitemlerde kimliklerin tanınacağından
kuşku duymuyorum ben de…
Ancak, koşulları uygun değilse eğer,
demokrasiler süper olsa da kimliklerin özgürce
yaşayamayacakları özgürce yok olacaklarının
bilincindeyim.
Zihniyete
dönersek anlaşamamamızın temelinde yatan; Sayın Nurdan
Şahin ve çoğu Guşıps yazarının kaybolmuş, yok olmuş bir
kimlikle de olsa demokratik bir ülkede yaşamayı
önceleyen zihniyetleri ile yaşadığımız ülke gerçek
demokrat bir ülke olmasa da kimliğimizle yaşamayı
önceleyen bizlerin zihniyetinin birbirine taban tabana
ters olmasıdır.
Ve bizlere
yaşama sevinci, yaşama direnci veren de, “koşullar ne
denli olumsuz olursa olsun,mutlaka bir çıkışı yolu
vardır” inancımızın besini de gün gelip ülkemiz gerçek
demokrasiye evrildiğindedaha güzel yaşamı, daha önceden
tanındığı için kaybetmediğimiz, aramak zorunda
kalmayacağımız kendi kimliğimizle sürdürebileceğimiz
umududur.
Bilmem
anlatabildim mi?
|