...................
...................
EVRENSEL VAROLUŞ  -V
Sevmek Var Ol’maktır

18.06.2010

Nilgün Nart
...................
...................

Sevdiğinizde Yalnız değildiniz
Yalnız Değilsiniz.
Asla yalnız Ol’madınız.
Çünkü; sevdiğinizde ve sevgi Ol’duğunuzda bütün Evren sizinle birlikte Ol’ur. Şah damarınızda nabız gibi atar.

Sevgi; Var Ol’uşun biçimidir.Ve; Var Ol’uş önce kabı yaratır içine akmak için. Kap; biçim Ol’An insandır. Sonra Var Ol’uş biçimin içine üfler, sevgi Ol’arak doldurur kabı; İnsanı.

İşte tam bu An’da Hadis-i Kudside “yere göge sığmam mu’min kulumun kalbine sığarım” buyurduğu gibi, Var Ol’uş; İnsan, sevgi Ol’duğunda insanın içine dolandır. İnsan’da tecelli Eden’dir.
Sevgi basitçe Ol'maktır.
Tam ve Bütün Ol'maktır.
Tam ve Bütün isek eksik olamayız.
Eksik Ol'duğumuzu sanıyorsak da yanılsama içindeyizdir.
Eksiklik algısı yanılsamadır.
Sevgi Ruh için tıpkı nefes almak gibidir.

Nefes beden içindir. Fiziksel Yaşamın devamı ile ilgilidir.Ya nefes alırsınız yaşamdasınızdır.Ya da nefes almazsınız ve yaşamda değilsinizdir. Ölüsünüzdür.

Sevgi Gönül-Ruh ile ilgilidir. yüreğinizde manalardan Ol’uşan Ebedi Yaşamın devamı ve fiziksel dünyada da geçek kılınması ile ilgilidir.
Ya sevgisinizdir. Sevgi sizden akmakta ve taşmaktadır. Canlısınızdır. Ya sevgi değilsinizdir.
Sevgiyi hissedememekte, sevgi olamamaktasınızdır. Cansızsınızdır.

Nefes almak; fiziksel varlığın fiziğinde Ol’An bir kendiliğindenliktir. Basitçe nefes alırız.

Sevgi; tıpkı nefes almak gibi varlığımızda basitçe kendiliğinden Ol’duğunda gerçek Ol’uruz.

Fakat sevgi; illuzyon alemlerinden Ol’uşa çıkarken, kendimizi yüreğimizde ki gibi gerçek kılmak isterken mana ve görüntü kırılmasına uğrar.
Kırılma; manada eksik algıya ve ayrılığa, görüntüde ise çokluğa ve ikiliğe neden Ol’ur.Burada Tekamülün Yasası devrededir.
Aslında yine her şey yüksel planlardan bakıldığında bir şekilde sevgidir, sevgidendir. Çünkü her yerde Ol’An ve görünüşe çıkan, yine kendini kendi Aleminde arayan; ve sevgiyi; kendini “sevgi Ol’arak” gerçek kılmaya (hatırlama) çalışan O’ndan başkası değildir.

Bütün bu telaş ve kaos; kendini unutuşun ve için için yeniden yanıp tutuşan kendine kavuşma arzusunun; Aşkın, görünüşe çıkmasından başka bir şey değildir.

Kendini “unutuş-hatırlayış”=Tekamül; Bir’in İlk Yasasıdır.
Bir; Hep ve Hiç Ol’Andır.
Hep ve Hiç Ol’ması Varlığının doğasıdır.
Yok Ol’abildiği için Var’dır. Ve var Ol’abildiği için de yok Ol’ur. Döngünün; hepsi ve hiçi “kendisidir”.
Basitçe Var’dır.Şimdi Buradadır. Ben Ben’imdir.
Kendini unutur. Ve kendine evrilmeye -tozadan taştan nebattan hayvandan bilinçli varlığa- kendini hatırlamaya başladığındaki süreç Tekamül Yasaları ile şekillenir.

Bir; evrenlere kendini kendinde unutup varlığını kendinde bilmek için açılır. Açılım; genişleme ve genişleyen bilinçte kendini Sonsuz ve Sınırsızca; sonsuzluğunu ve sınırsızlığını bilme ve bildikçe kendini her bildiği varlıkta bir kez ve sonsuz kez daha kucaklamak ve kendini her varlıkta ayrı ayrı Ol’uşlarını sevmek ve istisnasız her Ol’uşta kendi güzelliğini seyreylemek içindir.

“Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek istedim” hadisinde Tekmülün Yasası ifade bulduğu gibidir.

BİR; hiçlik, kozmik ilke - kozmik prensibin dahi Ol’madığı An’daki Ol’An veya Ol’mayan ne ise Bilinmeyen -Ne karanlıktır-, -Ne ışıktır-.

Sadece ve yalın ve basitçe Bir’dir ve “O” Bir “O”dur.
Aynı zamanda kozmik ilke ve kozmik prensiptir.
Hiçbirisi Ol’mayan Bir’dir.
Var Ol’uş; O’nun; kendini kendinde bilme ve kendini her şeyde sonsuz kez sevme Arzusudur.
Hayat; O’nun -Görünüşe- çıkmış “Var” Ol’uşudur.
Var Ol’ma Arzusudur.
Varoluş O’nun; Sonsuz Şimdideki “Varlık” Ol’ma Neşesidir.
Tek’likten çokluğa çıkışta O’na Ol’Andır.
Işık gibi parlayan ve Evrenleri perde perde coşkuyla görünüşe çıkarandır.
Neşe; varlığın yaratım enerjisidir.
Kıvılcım gibidir; tıpkı çiçeklerin birden patlayıp çiçek açması, denizlerin dalgaları sahile vurması, şimşeklerin rahmetleri yağdırmadan önceki kıvılcımları, yada evrenlerin ortaya çıkışındaki ve her An varlığımızda irili ufaklı patlayan bing banglerdir. O’na Ol’Anlardır. Kısaca neşedir.

Ruh; kendini bildiğinde, kendini her yerde gördüğünde, kendi doğasını hatırlar. Aydınlanma; O’nun, Ol’makta Ol’duğu; NEŞEnin hatırlanmasıdır.
Hatırlar. Neşe Ol’ur. Vecde girer.
Vecd; Kendini her yerde bulmanın sevincidir.
Kendini bulmanın sevinci “Cenneti Dünyaya indirmektir”.
Dünya veya “Yuva”-Şimdi Burada- Ol’manın farkındalığıdır.
Cennetler Dünyadan yaratılır.
Ve bizler dünyadan yarattığımız cennetlere yükselebiliriz.

Ve “Çocuk gibi Ol’madıkça cennetin kapısından giremezsiniz” diyen Hz İsa basitçe “Kendini Bil”, sevgi Ol’duğunu ve her yerde kendinin Ol’duğunu bil, bilki sevebil, demişti.

Bu nedenle aslımızı Ol’An sevgiyi unuttuğumuz her An gerçekten de cehennemdir.

İçimizdeki boşluğu dolduramayışımız, kendimizi yüreğimizden başka her yerde arama çabamız, aradıkça mekanın sınırlarına ve zamanın şartlarına ruhunuzun hapsoluşu, incinmemek için takındığımız maskeler ve ruhumuzun etrafına ördüğümüz duvarlar ve gittikçe derinleşen yalnızlığımız, anlaşılamamanın ve kendimizi bulamanın derinliğinde eriyemeyişimiz. Bilen için her biri incidir. Hazineden armağandır. Sevgilidendir. Tekamülün Yasasıdır.

Allah’a şükürler Ol’sun ki sonuç ta her birimizin dönüşü Hazineye’dir. O’nadır.

Dünyada Şimdi Burada içimizde ve dışımızda dönen kaosların – İlluzyon (yokluktan) arasından geçip düzene gerçeğe ( varoluşa) geçiyoruz. Yükseliyoruz. (oyunu fark edip, tam ve bütün Ol’duğumuzu hatırladıkça, yani yoktan Var Ol’dukça, korkuyla ve korkuyla ilgili her şeyi bırakıp, sevgiyle var Ol’mayı seçtikçe genişliyoruz.)

Sevdikçe gerçeğiz. Sevdikçe Var’ız.
Sevmediğimiz her An illuzyona karışıyoruz.
Sonra yine sevdikçe Var Ol’uyoruz.
Bu öyle bir kapı ki; niyet üzre çalışıyor. Niyet sevgidense her An’da kendimizi içeri alıyoruz. Sırat (Sırat Köprüsü) üstündeyiz. Geçiyoruz. Niyet sevgiden değil de neftsen ise kendimizi dışarı çıkarıyoruz; illuzyona. Sırattan düşüyoruz yokluk alemine.
Ne zamanki sevgiyi yaşamımızda akışa geçireceğiz, ve “Akış” Ol’acağız her An’da Yolumuz kapıdan içeri Ol’acak işte O zaman yalnız olmadığımız bileceğiz. Yuva’da Ol’acağz.

İlluzyon Alemleri; doğası gereği el elde baş başta Ol’unan Alemlerdir. Çünkü illuzyon olduğumuz alemlerde; el ele baş başta Ol’mak “anlatabileceklerimiz birbirimizin anlayacağı kadardır” deyişinde ifade bulur.
Duyamayız göremeyiz söyleyemeyiz.
İlluzyon alemlerinin simyası sabırdır; kumu altın eyler.
İmandır; düşü gerçek eyler.
Tüm bunları ayırt etmek ve Sevgi Ol’mayı seçmek ve Ol’mak; insanı İNSAN eyler.

Sevmek; İnsan Ol’manın farkıdır. Zekadır. Cesarettir. Kudrettir. Aşktır.
Sevmekten asla asla vazgeçmeyiniz.
Her şeye ve herkese rağmen seviniz.
Hazine sevmektir.
Sevgiden gayrisi bütün alemlerde ve evrenlerde illuzyondur.SevdiğinizdeYalnız değilsinizYalnız DeğildinizAsla yalnız Ol’madınız.Sevdiğinizde her şey SİZ de, Sizin ile birlikte.Sevgiyseniz; O’ndasınız. O’ndansınızVaroluştasınız.

O’nun Varlığa çıkış Arzusu Ol’An; Hayatımızın paha biçilmez Ol’duğunu, sevginin ise “Kendimiz” Ol’duğunu ve Tek Yol’umuzun; kendimizde ve diğer kardeşlerimizde yaşamı ve canı aziz tutmak, yükseltmek ve yüceltmek Ol’duğunu her daim hatırlamak basitçe Var’Ol’maktır.
Var Ol’uşa; -Varlığımızla- hizmet etmektir.

Çünkü; Sevgi Ol’mak; Sevgide Ol’mak; Sevgiden Ol’mak basitçe; Var Ol’maktır.