...................
...................
AMAÇ İNSAN I – Kelebek Etkisi

23.07.2010

Nilgün Nart
...................
...................

Kaos ve karanlık; binlerce yılın getirdiği ağır sorunlarla birlikte dünya gezegenini ve sakinlerini kuşatmakta.

Sistemler karışmış, idealler insanların yüreğinden çoktan çekip gitmiş, faziletin ve vicdanın ne olduğu ise hiç hatırlanmıyor.

Dünyanın sıcak bölgelerinde yaşanan ve yaşanması muhtemel olan çatışmaların- savaşların ve nükleer tehdidin gölgesinde ve ayrıca tek başına medeniyeti dünya üzerinden silip süpürme gücünde olan küresel ısınmanın etkisi ile meydana gelen, gezegensel doğal olaylar aktivitesinin artışı ve büyüklüğü; insanları korkutan, çaresiz hissettiren nitelik almıştır. Medyanın, basın yayın kuruluşlarını da felaket haberlerinden ve gelişmelerin doğal olarak insanlığı ilgilendiren yönünü raiting amaçlı abartarak kullanımları neticesinde kişiler güvensiz, yarından umutsuz, karamsar ve depresif durumdadırlar. İnsanlar TV başında gerçeklikten uzak ve insani değerleri her gün eriten TV programlarıyla basın ve yayın ile de uyutularak fiziksel zihinsel ve duygusal olarak atalet içine sokulmaktadır.
İnsan Toplumu olarak bu karanlığın gölgesinde her geçen gün; hoşgörülü, uzlaşmacı, uzak görüşlü, sağduyulu ve metanetli olma ve birlikte hareket etme yeteneklerimizi ve anlayışımızı kaybetmekteyiz.

Merkezi hareketi Amerika’da başlayan ve dalga dalga tüm dünyaya yayılan ekonomik krizle birlikte arkasından tetiklenecek olan insanlardaki ve birlikte toplumlardaki psikolojik ve ruhsal çöküntüler aslında hepimizin bildiği gibi şimdiye kadar yaşamış olan bütün ikilik ve nefs tabanlı sistemlerin ( açgözlülüğün) çöküşü ile alakalıdır.

İnsanlar artık beni sokmayan yılan binyıl yaşasın diyemez.
Çünkü yılan herkesi sokmuştur. Ve zehrin etkisi toplumsal bilincimizde hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Bunu YAŞAMLARIMIZDA fark etmek -AN- MESELESİDİR.

Sorunlarımızın orasına burasına bakmayı ve kaderimize hayıflanmayı bırakmalı ve KENDİ çözümümüzün bir parçası olmalıyız.

Dünyaya ve İnsanlığa dolayısıyla bizim Geleceğimize ve Gezegenimize olan kayıtsız “bakışın” ve umursamaz yaklaşımların bir çözüm olmadığını basitçe görmeliyiz. Yaklaşan günlerde her koyun kendi bacağından asılmayacak. İnsanlık medeniyetini tehdit eden tüm unsurların karanlığında Tek gezegende yaşamasından ve Tek zeki tür olmasından dolayı (tüm olanlarda payımız ne olursa olsun) HEPİMİZE tek bir hesap kesilecek.

Ya tek tek YOK OLACAĞIZ yada BİRLİKTE İNSANCA VAR OLACAĞIZ.

Şimdi Burada, ülkemizde ve diğer ülkelerde, sırça köşklerinde, yönetimde koltuklarında oturanlar, söz söyleme gücünde ve hükümet etmek erkine sahip olanlar; savaş, nükleer tehdit, küresel ısınma gerçeğiyle ve dünyaya ne olduğuyla ilgilenmezlerse, eğer canları ilgilenmek istemezse veya ne bileyim; siz de bilirsiniz çok büyük işleri vardır -firmalarını karlı hale getirmek, yeni pazarlara açmak, parti işleriyle ilgilenmek, zaferlere koşmak, savaşçılık oynamak, uluslararası teşkilatlarda birkaç söz söylemek ve dostlar alış verişte görsün türünden birkaç anlaşmaya imza atmak ve koltuğu kimseye kaptırmamak gibi tatlı tatlı “çok lüzumlu şeylerle” uğraşmaya devam etmek isterlerse- biraz acele etmeleri gerekiyor.

Çünkü; Dünyamız her geçen gün ISINMAYA (?) devam etmekte.

Bölgesel savaşlar ve nükleer oyuncaklar ile gezegen riske edildiğinde ve zaten kapıda bekleyen küresel felaketler yaşanmaya başlandığı zaman, insanoğlunun bunu durduracak ne teknolojisi, ne zamanı, ne de gidecek başka bir yeri olacaktır.
Bu nedenle bir insan olarak; kısaca hayatımızın her alanında ve tüm uğraşılarımızda; tek gezegende yaşamamızdan ve tek geleceğimizden dolayı insanlığın hayrına olana hizmet edebilmeliyiz.
Çözüm sadece kendimizi düşünmek değil, kendimizle birlikte diğerlerini de düşünmek ve buna göre hareket etmektir.
Güce sahip olduğunuz alanlarda, erkin elinizde olduğu makamlarda, konumunuzun ve gücünüzün farkında olarak, toplumda bir şeyleri herkesin hayrına olacak yönde değişmesine hizmet etme yolunda çalışmak ve diğer insan kardeşlerinizi; acıda, sefillikte, insan onuruna yakışmayan durumlarda, aşağıda tutan ve tutsak eden, sistemin bütün yapılarını adanmış bir şekilde bütünün hayrına (sizin, diğerlerinin ve gezegenin) değiştirmeye çabalamak; bunun için hizmet etmek; bu dünyaya İNSAN olarak doğmamızın ve İNSAN olmamızın bir borcudur. Ve bizlerin şimdi dünyaya ve insanlığa hizmet etme ve borcumuzu ödeme vaktimiz gelmiştir.
Zamanı ŞİMDİdir.
İnsanlar sistemlere hizmet etmez.
Sistemler insanların varoluşuna ve daha mutlu bir yaşam sürmesine hizmet etmelidir.
AMAÇ İNSANDIR.
SİSTEMLERDEKİ, EFENDİ İNSANDIR.

İnsanın efendi olmadığı amaç olmadığı sistemlerde; insanlar basitçe insan değil, sistemin gönüllü kölesidir.
Sanır ki kendisine hizmet ediliyor.
Sefilliğin acının yokluğun yoksulluğun zulmün kısaca açgözlülüğün olduğu yerde; amaç insan değildir. Başka bir şeydir.
Ve Evrensel Yasalar gereği hiçbir sistem İnsanı ve yaşamı yok etmeye bırakılmaz. Yok edenin bizatihi kendisi insan olsa bile.
Neden Sonuç yasaları; şimdi küresel ısınmayla ortaya çıkan gezegensel durumda olduğu gibi devreye girer ve sistemleri tekrar -AMAÇ İNSAN- konumuna gelmesine hizmet eder. Birlikte bu amaca hizmet edenleri de faziletleri ve erdemlerinden dolayı seçimlerine ve seçimlerinin sonuçlarından harekete geçen; neden sonuç yasasına göre evrimleştirir.
Bu nedenle gerçek anlamda İnsanlığa Hizmetin vakti şimdidir. Çünkü İnsanlık geleceğimiz ve Dünyamız tehdit altındadır.

İnsan varlığınızı; gücünüzü, mesleğinizin bilgilerini-imkanlarını, konumunuzu-ilişkilerinizi, tavrınızı, umudunuzu, emeğiniz ve nihayetinde VİCDANINIZI; önce kendinizin, diğer insanların ve nihayetinde insanlığın; fiziksel, maddesel, zihinsel, duygusal tutsaklığından kurtulması ve bu yolla dünyadaki sefilliğin, aczin yokluğun, yoksulluğun, zulmün, adaletsizliğin ve cehaletin ve sonsuza kadar bitmesine hizmet etmek için seferber ediniz.

Kelebek etkisi yaratabilirsiniz.

Bunun için tek yapmanız gereken şey gerçekten Gezegene olmakta olanı görmek ve gücünüzün yettiği, aklınızın erdiği kadarıyla harekete geçerek; derde deva olacağınız yerlerde derman olmaktır.


Çünkü; gidecek başka DÜNYAMIZ yok.