Kaos ve karanlık; binlerce
yılın getirdiği ağır sorunlarla birlikte dünya gezegenini ve
sakinlerini kuşatmakta.
Sistemler karışmış, idealler insanların yüreğinden çoktan
çekip gitmiş, faziletin ve vicdanın ne olduğu ise hiç
hatırlanmıyor.
Dünyanın sıcak bölgelerinde yaşanan ve yaşanması muhtemel olan
çatışmaların- savaşların ve nükleer tehdidin gölgesinde ve
ayrıca tek başına medeniyeti dünya üzerinden silip süpürme
gücünde olan küresel ısınmanın etkisi ile meydana gelen,
gezegensel doğal olaylar aktivitesinin artışı ve büyüklüğü;
insanları korkutan, çaresiz hissettiren nitelik almıştır.
Medyanın, basın yayın kuruluşlarını da felaket haberlerinden
ve gelişmelerin doğal olarak insanlığı ilgilendiren yönünü
raiting amaçlı abartarak kullanımları neticesinde kişiler
güvensiz, yarından umutsuz, karamsar ve depresif
durumdadırlar. İnsanlar TV başında gerçeklikten uzak ve insani
değerleri her gün eriten TV programlarıyla basın ve yayın ile
de uyutularak fiziksel zihinsel ve duygusal olarak atalet
içine sokulmaktadır.
İnsan Toplumu olarak bu karanlığın gölgesinde her geçen gün;
hoşgörülü, uzlaşmacı, uzak görüşlü, sağduyulu ve metanetli
olma ve birlikte hareket etme yeteneklerimizi ve anlayışımızı
kaybetmekteyiz.
Merkezi hareketi Amerika’da başlayan ve dalga dalga tüm
dünyaya yayılan ekonomik krizle birlikte arkasından
tetiklenecek olan insanlardaki ve birlikte toplumlardaki
psikolojik ve ruhsal çöküntüler aslında hepimizin bildiği gibi
şimdiye kadar yaşamış olan bütün ikilik ve nefs tabanlı
sistemlerin ( açgözlülüğün) çöküşü ile alakalıdır.
İnsanlar artık beni sokmayan yılan binyıl yaşasın diyemez.
Çünkü yılan herkesi sokmuştur. Ve zehrin etkisi toplumsal
bilincimizde hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Bunu
YAŞAMLARIMIZDA fark etmek -AN- MESELESİDİR.
Sorunlarımızın orasına burasına bakmayı ve kaderimize
hayıflanmayı bırakmalı ve KENDİ çözümümüzün bir parçası
olmalıyız.
Dünyaya ve İnsanlığa dolayısıyla bizim Geleceğimize ve
Gezegenimize olan kayıtsız “bakışın” ve umursamaz
yaklaşımların bir çözüm olmadığını basitçe görmeliyiz.
Yaklaşan günlerde her koyun kendi bacağından asılmayacak.
İnsanlık medeniyetini tehdit eden tüm unsurların karanlığında
Tek gezegende yaşamasından ve Tek zeki tür olmasından dolayı
(tüm olanlarda payımız ne olursa olsun) HEPİMİZE tek bir hesap
kesilecek.
Ya tek tek YOK OLACAĞIZ yada BİRLİKTE İNSANCA VAR OLACAĞIZ.
Şimdi Burada, ülkemizde ve diğer ülkelerde, sırça köşklerinde,
yönetimde koltuklarında oturanlar, söz söyleme gücünde ve
hükümet etmek erkine sahip olanlar; savaş, nükleer tehdit,
küresel ısınma gerçeğiyle ve dünyaya ne olduğuyla
ilgilenmezlerse, eğer canları ilgilenmek istemezse veya ne
bileyim; siz de bilirsiniz çok büyük işleri vardır
-firmalarını karlı hale getirmek, yeni pazarlara açmak, parti
işleriyle ilgilenmek, zaferlere koşmak, savaşçılık oynamak,
uluslararası teşkilatlarda birkaç söz söylemek ve dostlar alış
verişte görsün türünden birkaç anlaşmaya imza atmak ve koltuğu
kimseye kaptırmamak gibi tatlı tatlı “çok lüzumlu şeylerle”
uğraşmaya devam etmek isterlerse- biraz acele etmeleri
gerekiyor.
Çünkü; Dünyamız her geçen gün ISINMAYA (?) devam etmekte.
Bölgesel savaşlar ve nükleer oyuncaklar ile gezegen riske
edildiğinde ve zaten kapıda bekleyen küresel felaketler
yaşanmaya başlandığı zaman, insanoğlunun bunu durduracak ne
teknolojisi, ne zamanı, ne de gidecek başka bir yeri
olacaktır.
Bu nedenle bir insan olarak; kısaca hayatımızın her alanında
ve tüm uğraşılarımızda; tek gezegende yaşamamızdan ve tek
geleceğimizden dolayı insanlığın hayrına olana hizmet
edebilmeliyiz.
Çözüm sadece kendimizi düşünmek değil, kendimizle birlikte
diğerlerini de düşünmek ve buna göre hareket etmektir.
Güce sahip olduğunuz alanlarda, erkin elinizde olduğu
makamlarda, konumunuzun ve gücünüzün farkında olarak, toplumda
bir şeyleri herkesin hayrına olacak yönde değişmesine hizmet
etme yolunda çalışmak ve diğer insan kardeşlerinizi; acıda,
sefillikte, insan onuruna yakışmayan durumlarda, aşağıda tutan
ve tutsak eden, sistemin bütün yapılarını adanmış bir şekilde
bütünün hayrına (sizin, diğerlerinin ve gezegenin)
değiştirmeye çabalamak; bunun için hizmet etmek; bu dünyaya
İNSAN olarak doğmamızın ve İNSAN olmamızın bir borcudur. Ve
bizlerin şimdi dünyaya ve insanlığa hizmet etme ve borcumuzu
ödeme vaktimiz gelmiştir.
Zamanı ŞİMDİdir.
İnsanlar sistemlere hizmet etmez.
Sistemler insanların varoluşuna ve daha mutlu bir yaşam
sürmesine hizmet etmelidir.
AMAÇ İNSANDIR.
SİSTEMLERDEKİ, EFENDİ İNSANDIR.
İnsanın efendi olmadığı amaç olmadığı sistemlerde; insanlar
basitçe insan değil, sistemin gönüllü kölesidir.
Sanır ki kendisine hizmet ediliyor.
Sefilliğin acının yokluğun yoksulluğun zulmün kısaca
açgözlülüğün olduğu yerde; amaç insan değildir. Başka bir
şeydir.
Ve Evrensel Yasalar gereği hiçbir sistem İnsanı ve yaşamı yok
etmeye bırakılmaz. Yok edenin bizatihi kendisi insan olsa
bile.
Neden Sonuç yasaları; şimdi küresel ısınmayla ortaya çıkan
gezegensel durumda olduğu gibi devreye girer ve sistemleri
tekrar -AMAÇ İNSAN- konumuna gelmesine hizmet eder. Birlikte
bu amaca hizmet edenleri de faziletleri ve erdemlerinden
dolayı seçimlerine ve seçimlerinin sonuçlarından harekete
geçen; neden sonuç yasasına göre evrimleştirir.
Bu nedenle gerçek anlamda İnsanlığa Hizmetin vakti şimdidir.
Çünkü İnsanlık geleceğimiz ve Dünyamız tehdit altındadır.
İnsan varlığınızı; gücünüzü, mesleğinizin
bilgilerini-imkanlarını, konumunuzu-ilişkilerinizi, tavrınızı,
umudunuzu, emeğiniz ve nihayetinde VİCDANINIZI; önce
kendinizin, diğer insanların ve nihayetinde insanlığın;
fiziksel, maddesel, zihinsel, duygusal tutsaklığından
kurtulması ve bu yolla dünyadaki sefilliğin, aczin yokluğun,
yoksulluğun, zulmün, adaletsizliğin ve cehaletin ve sonsuza
kadar bitmesine hizmet etmek için seferber ediniz.
Kelebek etkisi yaratabilirsiniz.
Bunun için tek yapmanız gereken şey gerçekten Gezegene olmakta
olanı görmek ve gücünüzün yettiği, aklınızın erdiği kadarıyla
harekete geçerek; derde deva olacağınız yerlerde derman
olmaktır.
Çünkü; gidecek başka DÜNYAMIZ yok. |