Aydınlanma
Yol’unda yürüyen Dostların; galaktik momentte uzun süreden
beri daha da derin manalarına yol alarak ilerlediğimiz
düzlemlerin ışık yoğunluğundan dolayı sarsılmaları,
yalnızlaşmaları, bitmeyen çaresizlik hisleri ile mücadeleleri,
içinde dolanıp durduğu ve ne yapacağını bilemediği
kaybolmuşluğu, devam eder görünen yoksulluğu ve yoksunluğu;
neredeyse “bıçak kemiğe dayandı” gidecek neresi ve yapacak ne
kaldı “sanrı uçurumlarına” düşmelerine neden olmakta.
Dostlar için “düşmek”- “umudunu yitirmek” - “yönünü şaşırmak”;
“kendinin” doğasına güven kaybından ve İlahi Kaynağa duyulan
hayal kırıklığından başka bir şey değildir. Aslında Tek’likten
bakıldığında hepsi sanrıdan başka bir şey Ol’mayan ama çokluk
Alemlerinden bakıldığında varlık için “Kendinin Kurtuluşu”
olabilecek çok önemli bir parçanızın sizin fiziksel aleme
çıkan kimliğinizle birlikte ölmesidir. Ve bu ölüm
düşleyebileceğiniz ölümlerden en gerçek Ol’Anıdır.
Geçmişten fırtına gibi eserek, gelecekten kartal gibi
süzülerek “Şimdi Burada” zamanına demirleyen dostlar çeşitli
dünyasal nedenlerle İlahi doğalarına güvenlerini
yitirdiklerinde; “Kaybolurlar”.
Kaybolmak; ışık Ol’An “kendini” kaybetmektir. Bağlantıyı
yitirmektir.
İnsanlar ışıkta kaybolamazlar. Işıkta her yer ayan beyandır.
İnsanlar ancak ve ancak karanlıkta veya alacakaranlık
kuşaklarında kaybolabilir.
Hatırlayın Einstein küçük hikayesinde ne demişti? Karanlık;
Işığın yokluğu değil miydi?
Nedeniniz dünyasal veya ahret ile ilgili; ne Ol’ursa Ol’sun;
Işığın yokluğu; ilahi doğanıza imanı ve güveni kaybetmeye
başladığınızın göstergesidir.
Hele ki şimdi bu zamanda çok daha fazla ışık yoğun ortamlara
girdiğimiz ve daha da giderek yoğunlaşacak düzlemlere yol
aldığımız momentlerde Ruhumuzun Duruşu’nda asalet içinde
eylemde ve kalbimizin ışığında; aşk ve sevgiyle yaşama
sarılmak ve yaşamı düşlediğimiz gibi gerçek kılmak var iken;
etrafımızda yıkılan-çürüyen eski enerji kalıntılarının
arasında ürkmüş küçük bir çocuk gibi kayboluyoruz. O’nun
tarafından İnsan için biçilmiş “İlahi Kaftanı” kuşanmaya
ilerlerken, eski enerjiler darmadağın etrafımızda yıkılacak.
Her dağılmada yıkıntıların altında kalırsak nasıl
ilerleyeceğiz bu toz duman arasında?
Evet yorulduk.
Etrafımızda olanları görmekten duymaktan ve deneyimlemekten
yorulduk.
Bizi buradan kurtarıcıların, yada bizleri neyin kurtarmasını
düşlüyorsak gelip çıkarmasını istiyoruz. Umutsuzca, ölümüne
bir bekleyişe girdik.
Bu bekleyişin ismi Atalettir, Kadim Dostlarım.
Hatırlayın; Alemlerde ve Evrenlerde, Ataleti ve getirdiği
karanlığı kırmak için evrim yapılmakta idi.
Yuvadan ayrılmıştık. Buralara gelmek için.
Çılgın bir özlemle “Yuvamızı” arıyoruz. Nihayet doyasıya
sevileceğimiz, esirgeneceğimiz gözetileceğimiz ve huzur içinde
Ol’acağımız.
Fakat bizlerin bildiği fiziksel anlamda veya öte Alem
anlamında bize ayrılmış belli bir yuva yok aslında.
Bunu da biliyoruz.
Hatırlayın; “Gönlümüzde” yaşadığımız zaman her yer YUVAMIZ’dı.
Yuva; “Gönlümüzdü”.
Ve Şimdi Burada; yine her zamanki gibi Yuva Gönlümüzdür. Ve
her şey Yol’undadır. Tıpkı her zamanki gibi.
Çünkü “O” ve yarattığı Sistem muhteşem.
Sonsuz Sınırsız Alemlerde nereye gidersek gidelim Bir’likte
götüreceğimiz “Bir” Yuvamız var.
Her seferde “kendimizi” yeniden yaratmak “Ne Güzel”. Her şey
ne kadar kolay ve “Kusursuz”.
“Kusursuzluk ve Muhteşemlik”; “İllüzyondan” dolayı şu An’da
bizi ilgilendirmiyor olabilir, ama illüzyon Yol’u başa
sardığımızın anlamına gelir. Yol’u başa sardığımızda, şimdiye
kadar; yolda yürüyüşümüzden dolayı indirdiğimiz ışıktan ve
“Kendimizde” açığa çıkardığımız bilginin sorumluluğundan azad
edilemeyiz. Sorumluluk; “bilişine Ana be An erdiğiniz
kendinizin” bilgisinde yaşama şeklidir. Halidir.
Bilmiyormuş gibi Ol’amayız. Yüksek boyutlara yaşamlarımızı
kapayamayız. Yoklarmış gibi rutin yaşayamayız. Çünkü çok şey
biliyoruz.
Şimdi bildiğimizin gereğini “eyleme” zamanımız.
Hatırlayın; ya korkuyla yaşarsınız, ya da sevgiyle yaşarsınız.
Korkuyla yaşadığınızda; gitmekte Ol’Ana ve eski çürümüş ağlara
tutunmaktasınız. Eskiye tutunursanız (eski düşüncelere
söylemlere eylemlere ve meyl ederseniz) tabiî ki düşersiniz.
Sevgiyle yaşadığınızda; gelmekte Ol’Anda yerinizi
almaktasınız. Dünyada yaşanan ve özel yaşamlarınızda esen
fırtınalara rağmen Ruhunuzun asaletinde durabilir, nedeninizi
Aşk yapabilir ve Aşka hizalanabilirseniz yaşamınız hafifler ve
kolaylaşır.
Hatırlayın; Fiziksel ve şimdi birleşen Öte Alemlerdeki;
düşünsel sözel eylemsel hareket geçme nedeniniz; yalnızca
“Sevgi” Ol’duğunda “Kendinizin” Efendisi ve Yol’da yürüyen
kardeşlerinizin ve O’nun Dostu Ol’abilirsiniz.
Nedeniniz sevgi Ol’duğunda eylemin ismi Hizmettir. Bütün
Alemlerde sevgi niyetinden çıkan eylemlere ve görünüşe Hizmet
denir.
Hizmet etmek için; hizmet eyleminde Ol’mak korkunun, hesap ve
kitap işlerini, kurtarma kurtarılma operasyonlarının ve
önümüzdeki birkaç senede daha da çok göreceğimiz gibi günü
kurtarma ve kendini iyi hissetmenin eşlik ettiği minik frekans
artışlarının peşinde koşanların talibi olacağı ROLLERDİR. Ve
eski sistemdir.
Bizler; şimdi burada sevgiyle “Var” olmak için varız.
Yaşamak için varız.
Bu nedenle Güzel Varlığınızın hatırına sevgiyle
hatırlatıyorum.
Kurtarma ve kurtarılmayı bırakınız. Kurtarma ve kurtarılma güç
ile ilgilidir. Kurtarmak ve kurtarılmayı istemek; derin
Mana’da güç talep etmektir. Sizin de bildiğiniz gibi Allah her
şeyin sahibi ve nedenidir.
Sahibi var ve nedeni iken, neden neyi kurtarabiliriz.
Veya hepsi basitçe Biz iken “neden” kurtulabiliriz.
Bir yerden sonra yanlışı da görebilmek gerek.
Sadece ve sadece; Allah’tan “Kendinizi” dileyiniz.
“Kendinizle” Bir’likte her şey gelecek.
Çünkü “Kendisi” her şeydir. Ve her şey O’dur.
Sadece güce sahip olmak istediğinizde (-) Alemlere Özgür İrade
Yasası gereği hak doğar. Gelmek ve kendi deneyimini yaratmak
için.
Güç istediğinizde “kendiniz” orada olamazsınız. Gücün sahibi
de (-) de orada olur. Sizin vasıtanızla gücünü; sizin ve
diğerlerinin üzerinde kullanmak için.
(güce hayran olmak ve istemek gücü çağırmaktır. Mesela tapmak
ve tapınılmak gibi. Eski enerji bağımlılığıdır.) Güç orada
olur ama “Siz” orada olamazsınız.
Sorumluluk Yasası gereği “Kendiniz” olma sorumluluğunu
almadığınız için sorumluluğunuz sizin frekansınıza ve
niyetlerinize göre etkileştiğiniz enerjiler tarafından alınır.
Ve realitenizi bu güç alanları ile birlikte yaratırsınız.
Artık etkileşime girdiğiniz güçler kuralları belirler, siz de
basit bir oyuncu olarak oyunu oynarsınız. Bu tarz oyunda da
birliktelikten bahsedilir veya birliktelik diye anılır ama bu
birlik karanlığa götüren ve esir eden bir birliktir. “Kendisi”
Yok Ol’ur.
Hatırlayın; (-) Alemin yükselme metodu obsesyondur. Kısaca
etki altında bırakma ve özgür iradeye müdahaledir. Obsesyon
ile genişler; kontrol altına alarak yükselir ve korku ile
büyürler. Alan ve hacim veya boyut genişletirler. Hakim
olurlar. Hakim oldukları alanda; savaş, zulum, yoksulluk,
sefalet, açlık, ölüm, hastalık vardır. (-) Alemin
karanlığıdır. Işığın Ol’madığı alemlerdir. (-) Bilgileri
anlaşılamazdır. Bilgiler ikna ediciliğini karmaşık sunumundan
ve gücünü yaydığı korkunun baskısından alır. Bilgileri
alabileceğinden fazla vererek ve tam ve bütün bilgiyi eksik
vererek sistemin ışığını kırarlar. Maksatları can enerjisini
kontrol altında tutarak büyümek ve Özgür İrade yasası gereği
kendisi ile birlikte (-) ve bilerek veya bilmeyerek talep
oluşturanların deneyim sahasını yaratarak negatif kutbu
tutmaktır.
(+) Alemin Yüceleri taşın altına sizinle birlikte el koyup (
benzetmek gerekirse) dünyada veya Alemlerde birlikte yürürler.
Özgürleştirerek yükselmeye ve yansıyarak hatırlatmaya hizmet
ederler.
Güneş gibidirler.
Nasıl ki güneşin görünüşe çıkardığı cümle aleme bakarken ışığı
fark etmezseniz Onları da fark edemezsiniz. Ama bir şekilde
onların Ol’duğu her yer aydınlıktır ve alenen ışıktır. Ve
açıklıktır. Endişeye ve ikiliğe fırsat bırakmayacak kadar
Nettirler. Ne ise O’dur.
(+)Alemlerin Bir’liğinin NEDENİ sevgidir. Sizi “Kendinizin”
Hakikatine çıkarır. Ve (+) Alem; aslına rucu ettiği için
Hakikat Ol’ur. Hakikat Ol’arak anılır.
Çünkü Alemlerin nedeni sevgidir.
Ve sevgi basitçe güneş gibi ışıyandır, O’dur.
Aslında “Hepsi” O’dur. Aslında hiçbirisi de değildir.
Anlatılmaz Ol’Andır.
Maksat sizin ne Ol’mak istediğinizdir. Farkındalığınızdır.
O; ayrı ayrı sever kendini her yarattığının kendisi Ol’duğunu
bilerek.
Hepsi sevgilidir ezelden ebede O’na, hazinelerinde ve
Ol’uşlarında.
Hazinelerinin ve Ol’uşlarının hepsi O’nun; Kendini kendinde
yitirişinde ve tekrar hatırlayışının bilgisinde saklıdır.
Hatırlayın; yeter ki ne seçildiğinin ve nereye gidildiğinin ve
ne yaratıldığının farkına varılsın. Hepsi de pekaladır.
Kadim Dost; eonlarca süren uzun yürüyüşünde sonra “Kendisi”
Ol’muş ise; hala dünyadadır ama bir dünyalı gibi DEĞİLDİR.
Dünyalı gibi Ol’mamak üçüncü boyut realitesinde olmamaktır.
Mücadeleyi, kurban bilincini, kader
kavramlarını-sorgulamasını, negatif besinleri (her türlü
fiziksel zihinsel duygusal ve ruhsal besinleri), yargılamayı,
dedikoduyu ve arayışı ve kavramlarını; bırakmış Ol’mak
anlamına gelir.
Bırakmak; ancak ve ancak “KAVRAYIŞ” ile mümkündür.
Kavrayış; mana okyanusunda; derinleşme- genişleme- içselleşmek
ve ne kavranıyorsa; kavranan bilgiyi kapsamak anlamına gelir.
Kapsamak sahip Ol’mak demek değildir. Kapsamak ruhen
bilmektir. Biliştir. Ruhen bilmek; kapsadığı “şeylerin”
doğasına nufuz edebilme etki edebilme ve Neden Ol’ma gücüne
ermektir.
Bir şey ya kavranmıştır, yada kavranmamıştır. Biraz kavramak
veya çok kavramak diye bir hal söz konusu değildir. Kavrayış
eylemi de içine aldığından idrakten farklıdır.
İdrak etmiş Ol’abilirsiniz bazı şeyleri ama idrak ettiğiniz
bilginin kavrayışında değilseniz; dünyanız toz duman
Ol’duğunda illüzyona düşebilirsiniz.
Sevgiyle yazıyorum Kadim Dost; Bir’likte sevgiyle ışığa
yürüyense Işığın Eylemindedir. Eylemleri sevgidendir.
Işıyandır. Sessizce “Kendine” Yürüyendir. Aşkınlığı
“Kendinedir”.
Ve bu yürüyüş yeterlidir. Evren sonsuzdur. Potansiyeller ve
imkanlar sınırsızdır.
Hayatınızda ve dünyanızda neler olursa Ol’sun siz “Kendinize”
yürümeye devam ediniz.
Kendinize yürümeniz her An’da Sevgiye ve Aşka hizalanarak
yürümenizdir.
Hatırlayın “Kendinize” yürümeye devam ettiğiniz sürece asla
kaybolamazsınız.
Bu nedenle; Dostların yüreğinde ve varlığında sevgiyi ve
yaşamı var edelim ki kaybolmayalım. Dostlarımız Biz’i
aydınlatan Işığımız Ol’sun.
Yaşamınıza; NEŞEnin, SEVGİnin AŞKın, BAHAR SEVİNCİ ile
dolmasını ve TAŞMASINI diliyorum.
Geceniz AYDINLIK, Gönlünüz AŞK, Hatırlayışınız SİZ Ol'sun. |