...................
...................
YAŞAMIN YASALARI

14.03.2014

Nilgün Nart
...................
...................

"Önümüzde,  eğer seçersek, sürekli bir mutluluk, bilgi ve bilgelik yolunda kesintisiz bir ilerleme var. Yoksa bunun yerine kavgalarımızı devam ettirip, ölümü mü seçeceğiz? Biz İnsanlar olarak başka insanlara çağrıda bulunuyoruz: İnsanlığınızı unutmayın. Bunu yapabilirseniz yeni bir cennetin yolları açık. Bunu yapamazsanız önünüzde evrensel bir ölüm var." Bertrand  Russel

İklim Sisteminin eşik noktasında, uçurumun kenarında duruyoruz. Bu eşiğin ötesinde kurtuluş yoktur." James Hansen "Her şey bitmeden önce bu karabasandan uyanabilecek miyiz?" Chomsky

Not: Yazı Tasavvuf ve Ezoterik Öğreti ile ilgilidir. Tasavvufun ve ezoterizmin sembolik dili ve anlatımı kullanılmıştır. Tasavvuf "Varlığın ve Varoluşun" sevgi ve aşkla yorumlanması, varlığın ve yaşam biçiminin -düşüncede-duyguda-eylemde Bir eylenmesidir. Ezoterik anlatım semboller ile aktarılabilir. Bu aktaracakların gizli olmasından değil, aktarılacak bilgilerin veya yorumların katlı (çok boyutlu) ve anlatılan bilinçlerde serbest çağrışıma vesile olması içindir. Serbest çağrışım ise; Evrenin ilk yasası olan; Özgür İrade Yasası’nın gereğidir. Tasavvuf –Ezoterik Öğreti ile yeni tanışan ve ilk defa okuyacak arkadaşlar için bilgilendirmedir)

Boyut ve dünya değişimleri ile ilgili bilimsel teori ve araştırma yazılarını buradan okuyabilirsiniz…

http://alintibilgi.blogspot.com/

Değişimlerin fiziksel görünüşleri ile ilgili yazıları grup sayfasından okuyabilirisiniz…

http://www.facebook.com/group.php?gid=17707815749&ref=ts


Doğada gerçekleşmekte olan, doğa olaylarında, gezegensel dengelerde, işbaşında olan kuvvetler daima Bütünün en yüksek faydasını açığa çıkaracak görünüşte gerçekleşirler.

Fiziksel görünüş açısından, kaos olarak tanımlayacaklarımız, kaosla birlikte eğer içinden çıkmayı başarabilirsek bizi bir sonraki bilinç eşiğimizin kapısına getiren itici güç olabilecek Ol’Anlardır.

Her zaman içsel ve dışsal kaosumuzun ardında bizim için büyük gelişmeler saklıdır. Büyük gelişmeler, büyük geçişlerin habercisidir.

Öyleyse Şimdi Burada dünyada ve özel yaşamlarımızda yaşadığımız  ve  giderek kaotik bir hal alan dengesizlik ve kaos, yaklaşmakta Ol’An Büyük Gelişmenin ve Geçişinin dengelenme DEVİNİMLERİDİR.

Ve dengeler, yaşamın yasalarının değişmez özelliğinde hepimizin en yüksek hayrına Ol’acak şekilde, kuantum bilinçliliğinin Sonsuz Şimdisinin  An’larında yaşamlarımıza akmakta ve  yeniyi yapılandırmakta.

Yaşamın Yasalarının değişmez  özelliği her  zaman Bütünün en yüksek hayrının gözetilmesidir. Şahsımız adına bizlerde büyük gelişim evrelerinde yaşamın yasalarının  değişmezine (Bütünün  En Yüksek Hayrına)  hizalanabilirsek ve odağımız Bütünün en yüksek hayrında tutabilirsek, yaşamlarımızın her alanında şifalanmalar kendiliğinden mucizevi olarak gerçekleşmeye başlayacaktır.

Mucizeler zaten yüksek yasalarla hizalanmamızdan kaynaklanan “kendimizin” ifadesinden başka bir şey değildir.

Mucize, yüksek realitelerin, fiziksel alemlerde tecelli etme tarzlarıdır.

Yüksek realiteler, farklı boyutların ifadeleridir, fiziksel ile çakıştıklarında, mucize olarak algılanırlar. Aslında bir başka açıdan baktığımızda da her zaman, bizlerin anlayacağı seviyede iş başındadırlar; eşzamanlılık gibi, hatırlayış gibi.

Ve bizler kendimizi yaşamlarımızda en yüksek hayrımıza ne kadar açabilirsek ve arzumuzu yüreğimizde her An tutabilirsek, bilincimizin Büyük Geçişlerini yapması (genişlemesi) ve tutabildiği ışığı dünyada demirlemesi ve akıtması daha kolay olacaktır.

Bu farkındalık, ışığımızın sorumluğunu almayı ve kendimizce yorumlayarak içsel disiplinimizi sürekli ve gerçek kılmayı gerektirir.

“gereklilik” bizlerin dünyasal yaşamlarımızda çok sevmediğimiz bir kelimedir ve bir takım zorunlulukları ifade eder.

Fakat; yükselmek (fiziksel evrimin ve ruhsal tekamülün birlikte yaşandığı büyük bilinç eşikleri) her zaman bir gücü gerektirir.

Güç 3. boyut alışkanlıklarını ve algılamasını bırakabilme gücüdür. (geçmişte veya gelecekte yaşama, bu halden doğan dedikodu, öfke acı v.s, sadece 5 duyu ile yetinme materyalist görüşte yapışıp kalmak, bir yerlere taraf olmak ve sürekli aynı kalıpları yaratarak  düşük titreşimlere kendini hapsetmek, sahiplenilme, kurtarılma, kurban bilincinde devinme alışkanlıkları v.s)

3.Boyut algısı sıfırlanmadan (-0-); kısaca 3.boyut deneyimleri ile etkileşim, hiçbir şeyden etkilenmeyeceğimiz farkındalık noktasına yükselmeden ve bir süre bu sıfır (geçiş) noktasında kalmadan (yeninin –Nedenlerini- oluşturmadan), 5. boyut; “yaşadığımızı bilebileceğimiz” anlamda yaşanamaz.

Yaşanamadığı zaman yine farklı şekilde başka ve öncekine göre daha derin bir ayrılığın içine düşeriz. Burası da başka bir düşüştür. Ve gerçek bir düşüştür.

Tasavvuf literatüründe gerçekte -sıraat köprüsü- ile ima edilen geçiş benzetmesi  2012 ye kadar sürecek olan süredir ve buradaki düşüşlerin hepside gerçek düşüşlerdir. Çünkü Sonsuz Şimdinin An’ları bizlerin anlayabileceğimiz hali ile uzun dünyasal zaman dilimlerini kapsayabilir. Ve kapsar. Zihnimizin sabırsızlığını, dünyasal mantığını ve karmaşasını düşündüğümüzde sürelerin nasıl da dayanılmaz olabileceğini varın siz hesaplayın.

Bu nedenle; yürüdüğümüz içsel Yol’da dengelenmek, sebat etmek, disiplin bir gerekliliktir.

Her ne kadar “gereklilik”; 3.boyutta mecburiyet ve zahmetli bir şey olarak adlandırılmış ve yaşanmışsa da, yüksek alemlere odaklanabilmek için, 5.boyutun eşiğinden (Bilinç Eşiği-Sıraat Köprüsü) bakıldığında “gereklilik”; 3.boyutun algısını bırakabilme ve  dönüştürebilme tekniğidir.

Ve En Büyük Teknik ve yetenek ise; İnsanın (her birimizin kendimiz adına) bilincinde geçeceği ve aşacağı uçurumun tekniğidir.

Çok basit Ol’An her zaman en zordur.

Çünkü 3.boyut kaos (yokluk) boyutudur. Korku acı üzüntü ayrılık boyutudur. Dışarısıdır. Mücadele ve kargaşadır. Kaosun içinde çözüm yoktur.

Basit Ol’An; her zaman içerdedir. Kabuldür ve çözümdür.

İnsanlığın bilincindeki aşılması en zor ve en büyük eşik, tüm sanrıları ve ayrılığı yaratan UÇURUM; etrafımızda bizden başka bir şey varmış yanılgısındadır. Güç ve teknik burada gereklidir.

Bilinçlilik; dışarıyı (sanrıyı-dedikoduyu-yargıyı-nefreti-öfkeyi-acıyı-ayrılığı) bırakıp gözlerimizi dışardan içimize çevirebilmekteki ve bunu her An yapmaktaki en yüksek hayrımızı görebilme bilinçliliğimizdir.

Dışardan içeriye bakabilmek; bilinçteki çok büyük bir uçurumu aşmayı gerektirir. Bu devrimseldir.

Zira dışarı baktıkça Yok’luk Alemlerine (illuzyona) bakmaktayızdır. İçimize bakmaya başladığımızda Var’lık Alemlerine -kendi- içsel gerçeğimize de bakmaya başlarız.

Kendi içsel gerçeğimize bakabilmek, gözlerimizi içeri çevirebilmek, tekamül ve  ÖZ ile ilgilidir. Bu ise tasavvufun aynalar evrenindeki aynaları fark edebilmek ve her Aynadan bakanın sen (bakanın kendisi) Ol’duğunu bilebilmektir.

İçimize baktıkça ve her şeyin NEDENİNİ kendimizde aradıkça aynalarda ki görüntüde netleşecektir.

Veya Bizler -net-, -basit-, yani –kendimiz-  Ol’duğumuz ölçüde aynalarda bir süre sonra netleşecek. Belki de aynaların netleşmesi; tıpkı gerekliliğin, yüksek alemlerde farklı anlamlara gelmesi ve farklı anlamların farklı görünüşleri açığa çıkarması gibi, aynalarda, biz netleştikçe başka bir GÖRÜNÜŞ olarak ortaya çıkacaklardır.

Ve Yaşamın Yasaları hiçbir boyutta değişmeden yaşanılan boyutun gerçekliğine uygun; Bütünün En Yüksek hayrına işlemeye devam edecektir.

Ol’duğumuz her şeyi sevgiyle eyleyebilirsek ve eylediklerimizde hepimizin en yüksek hayrını gözetebilirsek, yüreğinde sebatkar, dünyaya vefakar isek yolumuz  uçurumları aşacaktır.

“Dünya toprağına atılmış bir tohumum, kendimce büyüyüp ağaç olacağım Gökbahçelerinde, ki meyvelerim salkım saçak dağılacak Alemlere, yada seçimimce dünya toprağında eriyip çözüneceğim Hiçliğin Sessizliğine.” (İstanbul, Eylül 2009)