"Önümüzde, eğer seçersek, sürekli bir
mutluluk, bilgi ve bilgelik yolunda kesintisiz bir ilerleme
var. Yoksa bunun yerine kavgalarımızı devam ettirip, ölümü mü
seçeceğiz? Biz İnsanlar olarak başka insanlara çağrıda
bulunuyoruz: İnsanlığınızı unutmayın. Bunu yapabilirseniz yeni
bir cennetin yolları açık. Bunu yapamazsanız önünüzde evrensel
bir ölüm var." Bertrand Russel
İklim Sisteminin eşik noktasında,
uçurumun kenarında duruyoruz. Bu eşiğin ötesinde kurtuluş
yoktur." James Hansen "Her şey bitmeden önce bu karabasandan
uyanabilecek miyiz?" Chomsky
Not:
Yazı Tasavvuf ve Ezoterik Öğreti ile ilgilidir.
Tasavvufun ve ezoterizmin sembolik dili ve anlatımı
kullanılmıştır. Tasavvuf "Varlığın ve Varoluşun" sevgi ve
aşkla yorumlanması, varlığın ve yaşam biçiminin
-düşüncede-duyguda-eylemde Bir eylenmesidir. Ezoterik anlatım
semboller ile aktarılabilir. Bu aktaracakların gizli
olmasından değil, aktarılacak bilgilerin veya yorumların katlı
(çok boyutlu) ve anlatılan bilinçlerde serbest çağrışıma
vesile olması içindir. Serbest çağrışım ise; Evrenin ilk
yasası olan; Özgür İrade Yasası’nın gereğidir. Tasavvuf
–Ezoterik Öğreti ile yeni tanışan ve ilk defa okuyacak
arkadaşlar için bilgilendirmedir)
Boyut ve dünya değişimleri ile ilgili
bilimsel teori ve araştırma yazılarını buradan
okuyabilirsiniz…
http://alintibilgi.blogspot.com/
Değişimlerin fiziksel görünüşleri ile
ilgili yazıları grup sayfasından okuyabilirisiniz…
http://www.facebook.com/group.php?gid=17707815749&ref=ts
Doğada gerçekleşmekte olan, doğa
olaylarında, gezegensel dengelerde, işbaşında olan kuvvetler
daima Bütünün en yüksek faydasını açığa çıkaracak görünüşte
gerçekleşirler.
Fiziksel görünüş açısından, kaos
olarak tanımlayacaklarımız, kaosla birlikte eğer içinden
çıkmayı başarabilirsek bizi bir sonraki bilinç eşiğimizin
kapısına getiren itici güç olabilecek Ol’Anlardır.
Her zaman içsel ve dışsal kaosumuzun
ardında bizim için büyük gelişmeler saklıdır. Büyük
gelişmeler, büyük geçişlerin habercisidir.
Öyleyse Şimdi Burada
dünyada ve özel yaşamlarımızda yaşadığımız
ve
giderek kaotik bir hal alan dengesizlik
ve kaos, yaklaşmakta Ol’An Büyük Gelişmenin ve Geçişinin
dengelenme DEVİNİMLERİDİR.
Ve dengeler, yaşamın
yasalarının değişmez özelliğinde hepimizin en yüksek hayrına
Ol’acak şekilde, kuantum bilinçliliğinin Sonsuz Şimdisinin
An’larında yaşamlarımıza akmakta ve
yeniyi yapılandırmakta.
Yaşamın Yasalarının
değişmez
özelliği her
zaman Bütünün en yüksek hayrının
gözetilmesidir. Şahsımız adına bizlerde büyük gelişim
evrelerinde yaşamın yasalarının
değişmezine (Bütünün
En Yüksek Hayrına)
hizalanabilirsek ve odağımız Bütünün en
yüksek hayrında tutabilirsek, yaşamlarımızın her alanında
şifalanmalar kendiliğinden mucizevi olarak gerçekleşmeye
başlayacaktır.
Mucizeler zaten yüksek yasalarla
hizalanmamızdan kaynaklanan “kendimizin” ifadesinden başka bir
şey değildir.
Mucize, yüksek realitelerin, fiziksel
alemlerde tecelli etme tarzlarıdır.
Yüksek realiteler, farklı boyutların
ifadeleridir, fiziksel ile çakıştıklarında, mucize olarak
algılanırlar. Aslında bir başka açıdan baktığımızda da her
zaman, bizlerin anlayacağı seviyede iş başındadırlar;
eşzamanlılık gibi, hatırlayış gibi.
Ve bizler kendimizi yaşamlarımızda en
yüksek hayrımıza ne kadar açabilirsek ve arzumuzu yüreğimizde
her An tutabilirsek, bilincimizin Büyük Geçişlerini yapması
(genişlemesi) ve tutabildiği ışığı dünyada demirlemesi ve
akıtması daha kolay olacaktır.
Bu farkındalık, ışığımızın sorumluğunu
almayı ve kendimizce yorumlayarak içsel disiplinimizi sürekli
ve gerçek kılmayı gerektirir.
“gereklilik” bizlerin dünyasal
yaşamlarımızda çok sevmediğimiz bir kelimedir ve bir takım
zorunlulukları ifade eder.
Fakat; yükselmek (fiziksel evrimin ve
ruhsal tekamülün birlikte yaşandığı büyük bilinç eşikleri) her
zaman bir gücü gerektirir.
Güç 3. boyut
alışkanlıklarını ve algılamasını bırakabilme gücüdür.
(geçmişte veya gelecekte yaşama, bu halden doğan dedikodu,
öfke acı v.s, sadece 5 duyu ile yetinme materyalist görüşte
yapışıp kalmak, bir yerlere taraf olmak ve sürekli aynı
kalıpları yaratarak
düşük titreşimlere kendini hapsetmek,
sahiplenilme, kurtarılma, kurban bilincinde devinme
alışkanlıkları v.s)
3.Boyut algısı sıfırlanmadan (-0-);
kısaca 3.boyut deneyimleri ile etkileşim, hiçbir şeyden
etkilenmeyeceğimiz farkındalık noktasına yükselmeden ve bir
süre bu sıfır (geçiş) noktasında kalmadan (yeninin
–Nedenlerini- oluşturmadan), 5. boyut; “yaşadığımızı
bilebileceğimiz” anlamda yaşanamaz.
Yaşanamadığı zaman yine farklı şekilde
başka ve öncekine göre daha derin bir ayrılığın içine düşeriz.
Burası da başka bir düşüştür. Ve gerçek bir düşüştür.
Tasavvuf literatüründe
gerçekte -sıraat köprüsü- ile ima edilen geçiş benzetmesi
2012 ye kadar sürecek olan süredir ve
buradaki düşüşlerin hepside gerçek düşüşlerdir. Çünkü Sonsuz
Şimdinin An’ları bizlerin anlayabileceğimiz hali ile uzun
dünyasal zaman dilimlerini kapsayabilir. Ve kapsar. Zihnimizin
sabırsızlığını, dünyasal mantığını ve karmaşasını
düşündüğümüzde sürelerin nasıl da dayanılmaz olabileceğini
varın siz hesaplayın.
Bu nedenle; yürüdüğümüz içsel Yol’da
dengelenmek, sebat etmek, disiplin bir gerekliliktir.
Her ne kadar
“gereklilik”; 3.boyutta mecburiyet ve zahmetli bir şey olarak
adlandırılmış ve yaşanmışsa da, yüksek alemlere odaklanabilmek
için, 5.boyutun eşiğinden (Bilinç Eşiği-Sıraat Köprüsü)
bakıldığında “gereklilik”; 3.boyutun algısını bırakabilme ve
dönüştürebilme
tekniğidir.
Ve En Büyük Teknik ve yetenek ise;
İnsanın (her birimizin kendimiz adına) bilincinde geçeceği ve
aşacağı uçurumun tekniğidir.
Çok basit Ol’An her zaman en zordur.
Çünkü 3.boyut kaos (yokluk) boyutudur.
Korku acı üzüntü ayrılık boyutudur. Dışarısıdır. Mücadele ve
kargaşadır. Kaosun içinde çözüm yoktur.
Basit Ol’An; her zaman içerdedir.
Kabuldür ve çözümdür.
İnsanlığın bilincindeki aşılması en
zor ve en büyük eşik, tüm sanrıları ve ayrılığı yaratan
UÇURUM; etrafımızda bizden başka bir şey varmış
yanılgısındadır. Güç ve teknik burada gereklidir.
Bilinçlilik; dışarıyı
(sanrıyı-dedikoduyu-yargıyı-nefreti-öfkeyi-acıyı-ayrılığı)
bırakıp gözlerimizi dışardan içimize çevirebilmekteki ve bunu
her An yapmaktaki en yüksek hayrımızı görebilme
bilinçliliğimizdir.
Dışardan içeriye bakabilmek;
bilinçteki çok büyük bir uçurumu aşmayı gerektirir. Bu
devrimseldir.
Zira dışarı baktıkça Yok’luk
Alemlerine (illuzyona) bakmaktayızdır. İçimize bakmaya
başladığımızda Var’lık Alemlerine -kendi- içsel gerçeğimize de
bakmaya başlarız.
Kendi içsel gerçeğimize
bakabilmek, gözlerimizi içeri çevirebilmek, tekamül ve
ÖZ ile ilgilidir. Bu ise tasavvufun
aynalar evrenindeki aynaları fark edebilmek ve her Aynadan
bakanın sen (bakanın kendisi) Ol’duğunu bilebilmektir.
İçimize baktıkça ve her şeyin NEDENİNİ
kendimizde aradıkça aynalarda ki görüntüde netleşecektir.
Veya Bizler -net-,
-basit-, yani –kendimiz-
Ol’duğumuz ölçüde aynalarda bir süre
sonra netleşecek. Belki de aynaların netleşmesi; tıpkı
gerekliliğin, yüksek alemlerde farklı anlamlara gelmesi ve
farklı anlamların farklı görünüşleri açığa çıkarması gibi,
aynalarda, biz netleştikçe başka bir GÖRÜNÜŞ olarak ortaya
çıkacaklardır.
Ve Yaşamın Yasaları hiçbir boyutta
değişmeden yaşanılan boyutun gerçekliğine uygun; Bütünün En
Yüksek hayrına işlemeye devam edecektir.
Ol’duğumuz her şeyi
sevgiyle eyleyebilirsek ve eylediklerimizde hepimizin en
yüksek hayrını gözetebilirsek, yüreğinde sebatkar, dünyaya
vefakar isek yolumuz
uçurumları
aşacaktır.
“Dünya
toprağına atılmış bir tohumum, kendimce büyüyüp ağaç olacağım
Gökbahçelerinde, ki meyvelerim salkım saçak dağılacak
Alemlere, yada seçimimce dünya toprağında eriyip çözüneceğim
Hiçliğin Sessizliğine.” (İstanbul, Eylül
2009)
|