İnsanın yegane kıyafeti olan insan kıyafetinin üzerine, ırkı,
cinsiyeti ve doğuştan getirdiği özellikleri sadece bir
aksesuardır.. Bu nedenle olsa da olur olmasa da olur. Hele
hele insanlar arasındaki sosyal statülerinden dolayı
farklılıklar ise insan kıyafetinin üstüne konmuş toz
zerresinden ibarettir. İnsanların aksesuarlarından dolayı
farklılıkları evrensel çeşitlilik prensibinin ifadesi ve
gerçekleşmesi iken, insanın kabusu haline gelmesi çok
üzücüdür. İnsanlığın tekbir çaresi vardır, o da insanlık
kıyafetinde birleşmesidir.
Birlik çok değerli ve yüksek bir kavramdır.
Evrenin entropi kuvvetleri varoluş, görünüşe çıkarken işbaşına
geçer ve görünüşe çıkmışlığı sürekli çözmeye çalışır. Bu da
dengedendir...
Ta ki özgür irade verilmiş insan evren sahnesinde yerini
alıncaya kadar…
İnsanın hem iyi olma hem kötü olma özgürlüğü tüm dengeleri
bozar…
Bu durumda kötülük de insanın işidir iyilik de insanın işidir,
ama insan çok daha büyük güçlerin çok daha büyük hesapları
olan güçlerin tesiri altındadır. İnsan bir şey yaparken bir
kere değil bin kere düşünmelidir. İnsan gözlerini dört
açmamalı çok boyutlu açmalıdır…
Eğer bir şer-güç bu dünyada insanlığın Birliğe dönmesinde
Hayırlı olan bir şeyi yok etmek istiyorsa kafaları karıştırmak
için o hayırlı olan şeyin kılığına girer… şeytan aşkı yok
etmek için aşık kılığına girer, özgürlüğü yok etmek için
özgürlük savaşçısı kılığına girer, bereketi yok etmek için
zengin kılığına girer, kardeşliği yok etmek için kardeş
kılığına girer, başka türlü biz de yok etmek istediği -şey-
nasıl yok edebilir ki ?
İnsanda manalar yok edilmek istendiğinde, manaların
saptırılması yeterlidir…
İnsanın tüm bu tekamül yolculuğu Birliğe ulaşabilmesi içindir.
Bu nedenle İnsanı tekamül yolculuğunda bu birlikten ayıracak
her şey günahtır.
Evren, prensiplerden ve yasallıklardan oluşmuştur.
Ve her şey bir denge içinde mütemadiyen çalışmaktadır.
Günah; kötülükle ve iyilikle de olsa evreni dengesinden veya
evrenin birleşeni Ol'anı dengesinden saptıracak her şeydir.
İnsan, insanlık kıyafetini giyene kadar, kısaca İnsan Bilinç
ile kuşanana kadar, kendisini nasıl -zan- ederse etsin
kendisini kim sanırsa sansın -dengesizlik- içindedir.
Kişinin kendini bilmesinin pek çok tezahürü varken bunlardan
en önemli tezahürü canlılık belirtisidir.
Canlılığın en önemli belirtisi ise, kişinin zan’lardan
arınmaya başlamasıdır. Çünkü ölülük hikayesi -zan- sonucu
oluşan bir düştür.
Zan, ölü olmanın bir yan ürünüdür…
Dünya, insanların ölü kalması için kurgulanmış bir oyun
gibidir. Bu alemde canlı olmak emek ister. Tıpkı güzelliğin,
iyiliğin, bereketin, şifanın, sulhun ve insan olmanın ve tüm
güzelliklerin yaratmanın emek istediği gibi...
Kötü olmak çok kolaydır, bırakırsın kendini çevrenden duyduğun
tüm o seslere ve görüntülere, ve seni götürmek istediği
yerlere götürürler. Duyularınızı bağlayan ve sizi ölülüge
götüren ne ise ve sizin ne olmanızı istiyorsa onu olursunuz.
kısaca modern insan, çeşitli yollarla nesnelleştirilmiştir.
Bu dünyada çiçeklerle meyvelerle dolu güzel bir bahçeye sahip
olmak için -emek- verilmesi gereklidir. Emek sırf fiziksel
anlamda verilen emek değildir. Fiziksel emek en kolay ve en
basitidir ama gereklidir
İnsanın tüm yedi bedeninin emeğini vermesi gerekir.
Kendini kendinde Bir’lemek için.
Bunun için, dünyasal Kendiliği düşüncesi (din-yol), araştırmak
(sanat-keşif), kıyaslamak (ilim-biliş) gereklidir.
Her şeyde olduğu gibi
Gayret Kul’dan, takdir Allah’tandır.
Kısaca;
Evren dengedir.
insanın insan kıyafetini giymesi dengedir.
İnsanın altın oranı, insan kıyafetidir.
İnsan kıyafeti giymiş kamil insan ise evrenin altın oranıdır.
Kamil İnsan’ına kavuşmuş Evren ise, Allah’ın Bir Sır’rıdır.”nn
06.09.2015
İnsanlık Kıyafeti
İnsanın yegane kıyafeti olan insan kıyafetinin üzerine, ırkı,
cinsiyeti ve doğuştan getirdiği özellikleri sadece bir
aksesuardır.. Bu nedenle olsa da olur olmasa da olur. Hele
hele insanlar arasındaki sosyal statülerinden dolayı
farklılıklar ise insan kıyafetinin üstüne konmuş toz
zerresinden ibarettir. İnsanların aksesuarlarından dolayı
farklılıkları evrensel çeşitlilik prensibinin ifadesi ve
gerçekleşmesi iken, insanın kabusu haline gelmesi çok
üzücüdür. İnsanlığın tekbir çaresi vardır, o da insanlık
kıyafetinde birleşmesidir.
Birlik çok değerli ve yüksek bir kavramdır.
Evrenin entropi kuvvetleri varoluş, görünüşe çıkarken işbaşına
geçer ve görünüşe çıkmışlığı sürekli çözmeye çalışır. Bu da
dengedendir...
Ta ki özgür irade verilmiş insan evren sahnesinde yerini
alıncaya kadar…
İnsanın hem iyi olma hem kötü olma özgürlüğü tüm dengeleri
bozar…
Bu durumda kötülük de insanın işidir iyilik de insanın işidir,
ama insan çok daha büyük güçlerin çok daha büyük hesapları
olan güçlerin tesiri altındadır. İnsan bir şey yaparken bir
kere değil bin kere düşünmelidir. İnsan gözlerini dört
açmamalı çok boyutlu açmalıdır…
Eğer bir şer-güç bu dünyada insanlığın Birliğe dönmesinde
Hayırlı olan bir şeyi yok etmek istiyorsa kafaları karıştırmak
için o hayırlı olan şeyin kılığına girer… şeytan aşkı yok
etmek için aşık kılığına girer, özgürlüğü yok etmek için
özgürlük savaşçısı kılığına girer, bereketi yok etmek için
zengin kılığına girer, kardeşliği yok etmek için kardeş
kılığına girer, başka türlü biz de yok etmek istediği -şey-
nasıl yok edebilir ki ?
İnsanda manalar yok edilmek istendiğinde, manaların
saptırılması yeterlidir…
İnsanın tüm bu tekamül yolculuğu Birliğe ulaşabilmesi içindir.
Bu nedenle İnsanı tekamül yolculuğunda bu birlikten ayıracak
her şey günahtır.
Evren, prensiplerden ve yasallıklardan oluşmuştur.
Ve her şey bir denge içinde mütemadiyen çalışmaktadır.
Günah; kötülükle ve iyilikle de olsa evreni dengesinden veya
evrenin birleşeni Ol'anı dengesinden saptıracak her şeydir.
İnsan, insanlık kıyafetini giyene kadar, kısaca İnsan Bilinç
ile kuşanana kadar, kendisini nasıl -zan- ederse etsin
kendisini kim sanırsa sansın -dengesizlik- içindedir.
Kişinin kendini bilmesinin pek çok tezahürü varken bunlardan
en önemli tezahürü canlılık belirtisidir.
Canlılığın en önemli belirtisi ise, kişinin zan’lardan
arınmaya başlamasıdır. Çünkü ölülük hikayesi -zan- sonucu
oluşan bir düştür.
Zan, ölü olmanın bir yan ürünüdür…
Dünya, insanların ölü kalması için kurgulanmış bir oyun
gibidir. Bu alemde canlı olmak emek ister. Tıpkı güzelliğin,
iyiliğin, bereketin, şifanın, sulhun ve insan olmanın ve tüm
güzelliklerin yaratmanın emek istediği gibi...
Kötü olmak çok kolaydır, bırakırsın kendini çevrenden duyduğun
tüm o seslere ve görüntülere, ve seni götürmek istediği
yerlere götürürler. Duyularınızı bağlayan ve sizi ölülüge
götüren ne ise ve sizin ne olmanızı istiyorsa onu olursunuz.
kısaca modern insan, çeşitli yollarla nesnelleştirilmiştir.
Bu dünyada çiçeklerle meyvelerle dolu güzel bir bahçeye sahip
olmak için -emek- verilmesi gereklidir. Emek sırf fiziksel
anlamda verilen emek değildir. Fiziksel emek en kolay ve en
basitidir ama gereklidir
İnsanın tüm yedi bedeninin emeğini vermesi gerekir.
Kendini kendinde Bir’lemek için.
Bunun için, dünyasal Kendiliği düşüncesi (din-yol), araştırmak
(sanat-keşif), kıyaslamak (ilim-biliş) gereklidir.
Her şeyde olduğu gibi
Gayret Kul’dan, takdir Allah’tandır.
Kısaca;
Evren dengedir.
insanın insan kıyafetini giymesi dengedir.
İnsanın altın oranı, insan kıyafetidir.
İnsan kıyafeti giymiş kamil insan ise evrenin altın oranıdır.
Kamil İnsan’ına kavuşmuş Evren ise, Allah’ın Bir Sır’rıdır.”
|