...................
...................
BENLİK YÖRÜNGELİ SÖZLER YAKIŞMIYOR BİZE!
02.09.2006
YEMUZ Nevzat Tarakçı
...................
...................

Ne iyi olurdu, ruhumuzu başkalarının başarı, yetenek, erdem ve güzelliklerini kabule alıştırsak!      

“Bu ne güzel bir insan, keşke ben de öyle olabilsem!” diyebilsek.

 

“Her şeyin en iyisini ben bilirim, anlayamıyorlar beni!”

“Herkes bana uymalı, benim görüşlerim isabetli, yanılıyor başkaları!”


Buna benzer benlik yörüngeli sözleri, seviye insanıyla ilişkilendirebilmek mümkün mü?

 

Oysa gönül insanının ideali: Ne yapıp edip herkesle anlaşma yollarını bulmak, insanlık örneği sergileyerek “kobralarla bile kavgasız yaşayabilmek” sanatını hayata geçirmek olmalı değil mi?

 

En ufak bir kusurundan dolayı dışladığımız insanlar, önyargılarımızla yargıladığımız kişiler, olayın içyüzünü hiç merak etmeden sorgulamalar… Sonunda, bir yığın kırılmış, yıkılmış kalp, hüzün, düşmanlık, pişmanlık…

 

İnsanın dolup taştığı, hatta kendinden geçtiği anlar da vardır elbette. Ama böyle bir zamanda bile soğukkanlı olabilmek, “ ben” merkez çekimine kapılmamak ne kadar önemli bir vasıf.

 

Ne iyi olurdu, çevremizdeki insanların kusurlarından ziyade iyi yanlarını bulup takdir edebilsek!
 

Ne iyi olurdu, başkalarının hatalarına karşı yeri geldikçe gözsüz, kulaksız ve dilsiz olabilsek!
 

Ne iyi olurdu, ruhumuzu başkalarının başarı, yetenek, erdem ve güzelliklerini kabule alıştırsak! “Bu ne güzel bir insan, keşke ben de öyle olabilsem!” diyebilsek.

 

İyi olmaz mıydı, sabır, hoşgörü ve tahammülle aleyhimize görünen pek çok gelişmeyi lehimize sonuçlandırabilsek?
 

İyi olmaz mıydı, büyük düşünerek, kültürler ağında nefesi daralan gençliğimizi kurtarabilsek? Başarı, gayret ve samimiyetlerinden iftihar edilecek kardeşlerimizi gönül saraylarımızda ağırlasak? Bu kardeşlerimizin içtenliklerini, güzel hizmetlerini tablolaştırabilsek!

 

Gelin ne olur biraz daha mütevazı olalım!
 

Hep “Ben! “demeden, eritelim benlik, enaniyet duygularımızı bu güzel toplum ve kültür içinde, sevgi, dostluk ve kardeşlik atmosferinde.

 

Emin olun, potansiyel insanı, realite planında insanlığa yükseltmenin başka yolu da yok!
 

Daha doğrusu, insan olmanın, insan olarak kalmanın yolu var mı başka?

 

İnsanlık mı Allah aşkına, başkaların en küçük hatasını mikroskopla incelemek?
 

İnsanlık mı, hep başkalarına saldırmak, hep hatalarla uğraşmak, basitleşmekten, alçalmaktan zevk almak?

 

Toplumsal değerlerimizin ileri derecede yozlaştığı günümüzde, Kafkas toplumunun köklü geleneğini, o zengin kültür mirasını yeniden şekillendirecek insanlara ne kadar muhtacız!

 

Ne kadar muhtacız, toplumumuz adına hayati önem taşıyan dinamikleri somutlaştırarak camiamıza kazandıracak, zihin, kalp ve ruh dünyası açık şahsiyetlere!  

 

Yeter, bu soylu millet yetimliğinin hüznünü yaşamasın artık!