...................
...................
İLETİŞİM… MUTLAKA İLETİŞİM!
16.12.2006
YEMUZ Nevzat Tarakçı
...................
...................
Düşünceler, duygular, kültürler, renkler, diller farklı da olsa; üzüntüler, sevinçler, kıskançlıklar aynı değil mi?

Değil mi gözyaşlarının rengi hep aynı! 

Yunus ve balinaların kendi aralarında insanlarla nasıl iletişim kurduklarını gözlemlediniz mi hiç?

Arıların bal yapması, karıncaların bir düzen içinde çalışması, insan dışındaki canlıların mükemmel iletişimleri değil mi? 

“Yer tanık olsun, gök tanık olsun,
Bütün doğmuşlarla ve doğacaklarla tanışmak mümkün.
Akıllarda ve yüreklerde göz göze geldik bugün.
Bin yıl önceden bana selam söylediler;
Bin yıl önceki anneler; annemden az mı sevdiler? ”

(Ü. Dökmen) 

İnsanlar, geçmişle günümüz arasında bir köprü kurmak,

Toplumların savaşmadığı bir dünyada huzur ve barış içinde yaşamak;

Toplumda yasa ve kuralları sağlıklı işleterek daha mutlu bir yaşama ulaşmak için iletişim kurmazlar mı? 

Dostluk için,

Uyum için,

Sevgi için,

Mutluluk için,

Barış için,

İnsanca birlikte yaşayabilmek için,

İletişim, iletişim... Mutlaka iletişim!  

“İnsanların,
Yüzlerinin ve gözlerinin rengi
      başka başka da olsa,
Gözyaşlarının rengi hep aynıdır.
Ne bir kelimede anlaştılar,
Ne aynı duyguları paylaştılar.
Yalnızca gözyaşında,
Bir de kahkaha da buluştular.” 
(Ü. Dökmen) 

Bizler, ne zaman insanları renk, dil, din ayrımı gözetmeksizin eşit tutar, onları insan oldukları için seversek, bu ortak paydada buluşabilirsek ufkumuz genişler, içimiz rahatlar, işimiz kolaylaşır. 

Düşünceler, renkler, diller farklı da olsa üzüntüler, sevinçler, kıskançlıklar aynı değil mi?

Değil mi gözyaşlarının rengi aynı!

Sağlıklı iletişimle bin yıl öncesindeki annelerden günümüz annelerine mesaj iletemez miyiz? 

Ya rengi, dili, kültürü aynı olan, aynı kaynaktan beslenen Kafkas toplumunda iletişim? 


Eşler arasında iletişim?

Anne baba evlat arasında iletişim?

Yaşlılar ve gençlerin iletişimi? 

Toplum olarak: “Birbirimizle gayet iyi iletişim kurabiliyoruz.” diyebiliyor muyuz?

Mazisi tertemiz, asaleti ve zarafeti övünç kaynağı olan toplumum, katlanabiliyor mu ufak tefek sıkıntılara? Sabırla birbirinin eksiğini giderebiliyor mu?


Birbirinden istifade edebiliyor mu?

Toplumsal dayanışmayı sağlayabiliyor mu?

Sevebiliyor mu layıkıyla birbirini?

Binlerce ortak noktasının varlığından haberdar mı?

Farklılıklarınınsa devede kulak misali olduğunun bilincinde mi?  

Cevap, “Evet!” mi?

Güzel!

Ama yetmez! 

Ya, kültürü, rengi, dili, dini farklı insanlarla iletişim? Onlarla diyalog, uyu

Ya, dünyada birlikte yaşadığımız diğer canlılarla iletişim, onların varlığına saygımız, farkındalığımız…
 

Ah keşke kendimizi karşımızdakinin yerine koyabilsek, duygu ve düşünceleri doğru anlayabilsek, anlayamadıklarımızı uygun bir dille anlatabilsek!

Yani iletişimi doğru kurabilsek.

Sevsek, saysak birbirimizi, destek olsak birbirimize. 

Hiç mümkün mü,  yargılayıcı,  sorgulayıcı, denetleyici, üstünlük belirten bir tutum içinde kesin tavırlarla sağlıklı iletişim kurabilmek? Anında kapatıverir karşı taraf iç dünyasını bize. Duvar örer aramıza. Birinci adımda kesiliverir iletişim. 

Keşke, “Empati”nin gücünü anlayabilsek.

Kinden, nefretten, dedikodudan arınabilsek tamamen.

Birbirimizi layıkıyla sevebilsek.

Ellerimizi tutuşturup, yüreklerimizi birleştirebilsek.


Sempatik olabilsek.

İletişimi doğru kurabilsek.

Ne kadar kolaylaşırdı hayat.