Bizler; siz anne ve babaların
sayesinde, elimizde bilgi, kültür, sevgi ve barış meşalesiyle
daima muhteşem geleceğe koşacağız.
Dilimizi unutmayacağız, unutturmayacağız!
Kültürümüzü en güzel şekilde temsil edecek, onu yaşantımızla
yansıtacağız.
Kollarımızı, açabildiğimiz kadar açacak, yüreğimizle, beynimizle,
yaşantımızla örnek olacağız!
Biz, sonsuza kadar BİZ olarak kalacak!
Dünyaya gözlerimi
açtığımda iki melek vardı yanımda, daha önce hiç görmediğim iki
melek.
Ne kadar sevmiştim onları, seyretmeye doyamıyordum. Onlar da çok
mutlu görünüyorlardı. Kendi dillerini konuşuyorlardı durmadan.
Ben ise kendi diyarımın dilini biliyordum ancak.
Galiba beni konuşuyorlardı. Benimle olmaktan çok mutluydular
sanki. Yüzleri sevinç, bakışları sevgi doluydu.
Dillerini bile bilmediğim bu güzeller güzeli melekler her
ihtiyacımı anında karşılıyorlardı.
Susasam suyum hazırdı, acıksam yemeğim.
Anlamakta zorlanıyordum bu sevginin nedenini.
Benden bir çıkarları olmamasına rağmen nedendi bu içten sevgi, bu
sıcak şefkat?
Eğer dillerini bilseydim ve de yürüyebilseydim sıcacık sevgileri
için, uykusuz kaldıkları geceler için, beni güldürebilme
gayretleri için binler kez teşekkür edip boyunlarına sarılıp
doyasıya öpecektim onları.
Nihayet yürümeye,
onların dillerini yavaş yavaş anlamaya başladım.
Konuşabiliyordum artık. Öğrenmiştim o güzel meleklerin adını.
ANNE ve BABA.
Eşsiz saf sevgileriyle, çıkarsız ilişkileriyle, onlardan öğrendim
her güzel şeyi.
Yüreklerinden yüreğime hep güzellikler aşıladılar. Hele anne
meleği, bir an olsun ayrılmazdı yanımdan. Sevincinle sevinir,
üzüntümle üzülürdü. Benimle güler, benimle ağlardı.
Büyümüştüm artık, büyüdükçe karşılaştığım problemleri, onlardan
aldığım güçle çözüyordum.
Onlar sayesinde mutlu, onlarla huzurlu olabiliyordum.
Onların verdiği eğitimle çözmeye çalışıyordum hayat denen
bilmeceyi.
Şimdi kocaman odum, sizi
daha iyi anlıyor, fedakârlıklarınızı daha iyi kavrıyorum.
Her şey için gönülden teşekkürler anne baba!
Yüreğim sizinle atıyor. Sizinle hayat ne güzel.
İyi ki varsınız, iyi ki benimlesiniz, iyi ki ben sizinim!
Sizin yokluğunuzu düşünmek bile istemiyorum.
Binler defa teşekkürler.
Sizleri kelimelere sığdıramayacak kadar çooooook seviyorum.
Biliyorsunuz, şu an
sizlerden çok uzaklardayım. Üniversite eğitimi için buradayım. Ana
yurdumda, atalarımın diyarında KAFKASYA’dayım.
Gelenek ve göreneklerimin doğduğu diyardayım.
Sizlerden aldığım eğitimi, buradaki eğitimle birleştirip örf ve
adetlerimle yoğurup toplumuma, insanlığa faydalı bir fert olarak
yetişmek için buradayım.
Güzel dilimi geliştirmek, kültürümün inceliklerini kavrayabilmek
için buradayım.
Unutulma tehlikesi yaşayan dilimi benden sonraki nesillere
eksiksiz aktarabilmek için buradayım.
Geleneklerimi ana kaynağından, Kafkasya’mdan doğru olarak
öğrenmek, öğrendiklerimi en güzel şekilde yaşamak, yaşantımla
yansıtmak için buradayım.
Benim gibilere veya bu şansı elde edemeyenlere katkı sağlayabilmek
için buradayım.
Ben, Sema’yım, Jan’ım, Reşat’ım.
Ben, Melih’im, Savaş’ım, Hamit’im.
Ben, Güray’ım, Faruk’um, Setenay’ım.
Ben, Kabardey’im, Abaza’yım, Abzegh’im, Shapsugh’um…
Ben, büyük hedefler için buradayım, bunun bilincindeyim!
Ben, farklı coğrafyalardaki aynı insanların birlikteliği için
buradayım.
Tek yürek, tek bilek olmuş, diliyle, kültürüyle yaşayan bir topum
özlemi için buradayım.
Sorumluluğumuzun
bilincindeyiz biz.
Yüreğimize güveniyoruz.
Temiz tarihimize, eşsiz kültürümüze güveniyoruz.
Sizlere güveniyoruz.
Sizlerin sayesinde zorlukları yeniyor, hedefe sabırla, bilinçle e
heyecanla ilerliyoruz.
Yüreğinizdeki sevgi, dudaklarınızdaki dua, bizlere ışık oluyor,
yolumuzu aydınlatıyor; güç oluyor, bizi şahlandırıyor.
Ne olur sevginizi, güveninizi, dualarınızı esirgemeyin bizlerden.
Hayat kompozisyonumuz tamamlandığında, altındaki en büyük imza
şüphesiz sizin olacaktır.
İyi ki varsınız!
Güzel melekler, sevgili anne ve babalar yüreğiniz rahat olsun.
Sizden aldığımız güç devam ettikçe bizler elimizde bilgi, kültür,
sevgi ve barış meşalesiyle daima muhteşem geleceğe koşacağız.
Sizleri çok seviyoruz.
YEMUZ Sema |