Sen, yazdıkça, konuştukça ideali
hançerleyen sözde Çerkes!
Kin, hırs, haset seni insanlıktan
çıkarmış.
Öfke ve nefret bir başkası yapmış
seni.
Sen konuştukça susuyor hakikat.
Kimsin sen, ne yapmak istiyorsun?
Kafkas sitelerinde, duygu ve
düşüncelerini samimi şekilde paylaşan ufuk sahibi güzel insanlara,
kin ve nefretle saldıran sen!
Yıkıcı eleştiriyi marifet sanan,
dedikodu, kıskançlık ve cahillikle beslenen sen!
Kültürünü yaşatmak adına heyecan
duyan herkese düşman olan sen!
Hoşgörüden, sevgiden nasipsiz ifrat
ve tefrit girdabının kurbanı sen!
Kuru, keskin ve katı sözler
kullanmanın daha etkili olduğunu sanan “gönül engelli” sen!
Gönül yapmak, gönüllere girmek
varken gönül yıkmayı tercih eden gönlünü şeytana satan sen!
Sen, eleştiri üslubunu bilmiyorsun.
Saldırmayı, kalp kırmayı, gönül
yıkmayı, Firavunca hareket etmeyi yiğitlik sanıyorsun.
Kültürüne, toplumuna inat
yaşıyorsun.
Yapıcı değilsin, eleştiriyi kavga
sanıyorsun, savaşıyorsun!
Nefsinin güdümünden çıkamıyorsun.
Ne yapmak istiyorsun?
Ümitsizsin, kıskançsın.
Ben diyorsun, biz demeyi
bilmiyorsun.
Klavyenden, öfke, nefret ve kin
damlıyor.
Buna rağmen örnek bir insan, iyi
bir Çerkes olduğunu iddia ediyorsun.
Oysa iyi insan, elinden ve
dilinden kimsenin zarar görmediği insandır.
Gerçek yiğit, rakiplerini yere
seren değil, öfkesi kabardığında onu yenebilendir.
Artık kimse seni görmek, sesini
duymak, yazılarını okumak istemiyor.
Çok mu seviyorsun avukatlığını
yaptığın şeytanı?
Bu halinle ecdadının ruhunu
incitiyor, vicdanları kanatıyorsun.
Yapıcı hiç bir tarafın yok senin.
Hizmetin yok, önerin yok,
samimiyetin ve hoşgörünse hiç yok.
Söylesene Allah aşkına sen kimsin
ve ne istiyorsun?
Kimsin sen?
Toplumuna, kültürüne zarar
vermekten başka işi olmayan biri mi?
Gereksizi konuşmayı, lüzumsuzu
yazmayı, sataşmayı, dedikoduyu iş edinmiş kişi mi?
Yazık, çok yazık sana. Yüreklere
basmayı, kırıp dökmeyi görev sayıyorsun.
Nefrete bulanıyor, kin ve
kıskançlıkla besleniyorsun.
Bir girdabın içindesin,
çırpındıkça batıyorsun.
Sana acıyoruz.
Seni bu girdaptan kim kurtaracak
merak ediyoruz.
Artık kimse seni duymak, yazılarını
okumak istemiyor.
Yapıcı hiçbir tarafın kalmadı.
Nefret bir başkası yapmış seni.
“Ben” diyorsun.
Cennet'in anahtarı bende olsun
istiyorsun.
Golü ancak ben atayım diyorsun.
Gün ışığında koyu karanlığı
yaşıyorsun.
Yarasaları çağrıştırıyorsun.
Kıskanç, hazımsız, kavgacı sözde
Çerkes!
Yanlış yoldasın.
Yanlış yapıyorsun.
Ne olur vazgeç yüreklere basmaktan.
Vazgeç firavunluktan, şeytanın
avukatlığından.
“Ben gelmedim kavga için.
Benim işim sevgi için.
Dostun evi gönüllerdir, gönüller
yapmaya geldim.” diyen gönül insanlarını hiç mi duymadın?
Eğer bu toplum sana uyarsa;
Savrulur umutlarımız, yanarız!
Yandıkça yanarız!
Şahlarımız mat olur.
Hayallerimizin hayali, hayal olur.
Yorulur,
yenilir, yığılıp kalırız çıkmaz sokaklarda.
İnsan, kendini bir tanısa, bir
bulsa kendini,
O zaman tüm kâinatın sırrına vakıf
olacaktır.
O zaman aradığının kendisi olduğunu
anlayacaktır.
Boşuna söylememişler “Ara, ne
ararsan kendinde ara.” diye.
Her şeye rağmen sensiz bir
eksiğiz, bunun bilincindeyiz biz.
Çık bu girdaptan.
Yen nefsini, düzelt kendini.
Bırak “klavye kabadayılığını”
“Doğruları sadece ben bilirim!”
edalarını.
Katıl, şuurda ufuk sahibi güzel
insanlara!
Katıl, sevgi, samimiyet ve hoşgörü
sahiplerine!
Katıl, alternatif doğruları
üretmek için gecesini gündüzüyle birleştirenlere!
Katıl, bazen ağlayarak, bazen
gülerek, ama hep düşünerek, hep ümitle, tebessümle kültürünün
geleceği, toplumunun hayrı için koşturup duranlara!
Bu halinle yakışmıyorsun kültürüne.
İnadı bırak, gel katıl hayatı doğru
yaşayanlara!
Katıl, sağduyulu insanlara!
Biz bir araya gelip, el ele verip
nefislerimizi katıp karıştırırsak.
Dostluk ve sevginin sardığı bir
dünyada elbette haset, nefret, kin ve öfke olmayacak.
“Kavgayı, bir ağacın yaprağına
yazmak isterdim
Sonbahar gelsin, yapraklar kurusun
diye
Öfkeyi, bir bulutun üzerine yazmak
isterdim
Yağmur yağsın, bulut yok olsun
diye
Nefreti, karların üzerine yazmak
isterdim
Güneş açsın, karlar erisin diye
Dostluğu ve Sevgiyi
Yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreğine
yazmak isterdim
Onlarla büyüsün. Dünyayı sarsın
diye”
Şair de böyle diyor.
Ya sen? |