“Din, sonraki iş,
bize şimdi kültür lazım!” sözü doğru mu?
“Kültürle dini
birbirine karıştırmayalım, aynı kültürü paylaşıyoruz ama farklı
dinden olanlar da var aramızda, din bizi böler.” düşüncesine
katılıyor musunuz?
Peki, din ve
kültür ilişkisi nasıl olmalı?
Kültürlerin
kaynağı din mi?
Kültürler
dinsiz yaşar mı?
Çerkeslerin
dini duyarlılığı ne kadar?
Dini konuşmak
Çerkesler için tabu mu?
Günümüzde
Müslüman olmayan Çerkeslerin yüzdesi ne kadar acaba?
Hıristiyan
Çerkes çok mu?
Ateist Çerkes
yok mu?
“Kültür; ancak
dinle yaşar, dinsiz kültür yaşamaz!” sözüne inanıyor muyuz?
Dini,
tanrıyla kişi arasına sıkıştırarak onu sosyal hayattan koparmak
ciddi sakıncalar doğurmuyor mu?
İlahi hiçbir
kitapla bağlantısı olmayan gençlik, ne derece kültürüne sahip
çıkabilir?
Dine uymayan,
dinin yasakladığı geleneklerimiz var mı?
Acaba, dini
iyi anlasaydık, dinin sevgi, barış ve hoşgörü ikliminde kültürümüz
de daha iyi serpilip gelişir miydi?
Din olmadan bir
yaşam mümkün müdür?
Dini
duyarlılığın, kültürümüze zarar vereceği önyargısı doğru mu?
Din
kültüründen, dini duyarlılıktan, dinin insan üzerindeki pozitif
etkiden yoksun bir gençliğe kültürü anlatmak zor değil mi?
En az din
bağnazları kadar tehlikeli değil mi kültür bağnazları da?
“Din bize
yeter, kültür onun içindekilerdir, o da İslam kültürüdür.” sözü
doğru mu?
“Çerkes
kültürü, dine ihtiyaç bırakmıyor. Zaten din, biraz da Avrupa veya
Asya kültürü değil mi?”
“Bir kültürü
anlamak o kültürün en etkin öğesi olan dini doğru anlamaktan
geçmez mi?”
“Dini doğru
anlamadan, kültürün öğeleri olan dili, edebiyatı, müziği, sanatı,
mimariyi, örf ve adetleri doğru anlamak mümkün mü?”
Peki, nedir
din?
Toplumların,
kültürlerin dine çok mu ihtiyacı var?
Din,
toplumların olmazsa olmazı mı?
"Geçmişte
bulunduğu gibi bugün de ilimsiz, sanatsız, felsefesiz toplumlar
bulunacaktır. Fakat dinsiz bir toplum asla" (1)
“Günümüze dek
dinsiz yaşayamayan insanlık, gelecekte de dinden
vazgeçemeyecektir.” (2)
"Din dışı,
sosyal bir dünya, kararlı olmayan sosyal bir dünya olacaktır.
Coşkun heyecandan ve görüş genişliğinden yoksun, kararsızlık ya da
şüphe içinde bir dünya olacaktır." (3)
“Din, insan
denilen varlığın eylemlerini, hareketlerini tayin eder. Bu kuvvet
fertleri, ortak hayata kendilerini feda etmeğe iter.” (4)
"Dine bağlı bir
insan, her şeyi bilen, her şeye kadir bulunan mutlak varlık
karşısında kendisini sorumlu hisseder. İçinde bir müfettişin
bulunduğunu hisseder, hareketlerini ona göre ayarlar." (5)
“Din, ferdî ve
içtimaî yanı bulunan, fikir ve tabiat açısından sistemleşmiş olan,
insanlara bir yaşama tarzı sunan, onları belli bir dünya görüşü
etrafında toplayan bir kurumdur. O, bir değer koyma, değer biçme
ve yaşama tarzıdır. “ (6)
“Din, bir takım
şeyleri duyma, onlara inanma, onlara göre bir takım iradî
faaliyetlerde bulunma meselesidir."
“Din,
içtenlikle kabul edildiği ve tam manası ile kavrandığı takdirde
karakter ve kişiliği büsbütün değiştirebilecek güçte bir genel
hakikatler sistemidir.”
“O halde, dinin
başlıca amacı insanın iç ve dış dünyasını yönlendirmek ve
temelinden değiştirmek olduğuna göre, ihtiva ettiği temel
hakikatler hedefinden saptırılmamalıdır." (7)
"Hakikatte
herhangi bir şeye inanmayan bir insan yoktur. İnanılan bu şey çok
değişik olabilir, fakat o hiçbir zaman eksik değildir. Çünkü
hiçbir şeye inanmayan bir insan yaşayamaz. Gerçekten her türlü
inançtan yoksun olan bir insanın yaşamasına olanak yoktur.”
“İnanmanın eski
kültür unsurlarında ne kadar önemli, büyük bir rol oynadığını,
onlardan bize kadar gelen tapınaklar açık olarak gösteriyor.” (8)
Ya kültür?
Mengüşoğlu,
kültürü, basitçe hayatı yaşamaya değer yapan şeydir diye tarif
ediyor.
Taylor'a göre,
“ Kültür, ya da uygarlık, bir toplumun üyesi olarak, insanoğlunun
öğrendiği (kazandığı) bilgi, sanat, gelenek, görenek ve benzeri
yetenek, beceri ve alışkanlıkları içine alan karmaşık bir bütündür
."
Prof. Dr.
Necati Öner'e (*) göre ise kültür: "İnsanın var olanlar hakkında,
hangi yolla olursa olsun, edindiği bilgiler ve bu bilgilere
dayanılarak ortaya koyduğu eserler, davranışlardır.”
Prof. Dr.
Mümtaz Turhan'ın (*) tanımına göre: “ Kültür dünyası,
mevcudiyetinin bütün tarihi boyunca tabiatı ve kendisini nasıl
idare edeceğini öğrenmek suretiyle insanın bizzat meydana getirmiş
olduğu eseridir"
“ Tarihsel,
toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi
değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede
kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin
ölçüsünü gösteren araçların bütününe kültür denir.
”
(9)
Prof. Dr.
Necati Öner, Kültürü, özgü kültür, Ortak kültür olarak iki gruba
ayırır.
"Aidiyet
bakımından kültürün bir kısmı bir millete özgüdür, o milletin
damgasını taşır. Milletlerin ayırımı kültürün bu yanı iledir.
Kültürün bir
kısmı da bütün insanlığa hastır, herhangi bir milletin damgasını
taşımaz, milletlerin ortak malı gibidir.
Birincisi
bölgesel, ikincisi evrenseldir.
Birincisi sosyo-sübjektif,
ikincisi objektiftir.
Özgü kültür
milleti millet yapan, bir toplumu kendisi yapan unsurdur.
Nasıl fertleri
"ben'likler ayırırsa, toplumları da birbirinden özgü kültürler
ayırır.
Öyle ise
özgü kültür bir milletin "ben"idir.
Ortak kültür
insanlığın ortak malıdır.
Her milletin
ortak kültürünün kullandığı kısmı, onun millî kültürüne dâhil
olur.
Bu bakımdan
millî kültürü, yalnız o milletin damgasını taşıyana indirmek
yanlıştır.
Bir milletin
millî kültürü, hem özgü hem ortak kültürden oluşan bir bütündür.
O halde güçlü
millet olmanın ön şartı milli zihniyeti uyandırıp canlı tutacak
özgü kültürün fertlerde yaşamasını sağlamaktır.
Bilgiseven’e
göre ideal kültür: İlim ve din bütünleşmesi, dünya ve ahiret
bütünlüğü, fert ve cemiyet birlikteliğinden meydana gelir. (9)
Demek ki din ve
kültür birbirinden soyutlanamaz.
Ortak bir
inanç olmaksızın kültür potasında milletleri bir araya getirme
gayretleri sadece hayalde kalmaya mahkûmdur.
Dini basite
alan, dini fantezi sayan yaklaşımlar çözüm olamaz.
Çözüm,
kültürle dini yoğurmakta, gençliği onunla doyurmaktadır
Çözüm, diniyle,
diliyle, dipdiri bir gençliktedir!
Anlaşılan o ki,
“Kâfe”yle bitmiyor, “yunafe” yetmiyor!
Unutmayalım,
en az dini bağnazlık kadar tehlikelidir kültürel bağnazlık!
Din, sosyal
hayatla buluşmalı, toplumun hayatında hayat bulmalı.
Gençlik bunu
kavramalı, bunun şuuruna varmalı.
KAYNAKLAR:
1. Henry Bergson, Les Deux Sources de La Moraleet de la
Religion, Paris,1948
2. Charles A.Ellwood
3. A.g.e
4. Benjamin Kidd
5. Prof.Dr.Necati Öner, Milli Zihniyet ve Milli Birlik,
Ankara, 1986
6. Prof. Dr. Murtaza Korlaelçi, Erciyes Üniversitesi
7. Muhammed İkbal, İslam’da Dinî Düşüncenin Yeniden Doğuşu,
çev. Dr. N.Ahmet Asrar Prof. Dr. Mehmet Aydın, Din Felsefesi,
İzmir, 1987
8. Takiyettin Mengûşoğlu, İnsan Felsefesi, İst. 1988,
*Prof. Dr. Necati Öner, Kültür, Felsefe Dünyası, cilt I,Sayı 2,Ank.
*Prof. Dr. Mümtaz Turhan, Kültür Değişmeleri, İstanbul, 19879. TDK
Sözlüğü10. Prof. Dr.Amiran Kurtkan Bilgiseven, Din Sosyolojisi,
İstanbul 1985 |