Sahi, aynı dili konuşanlar mı, yoksa aynı duyguları
paylaşanlar mı daha iyi anlaşıyor?
Gönül mü önemli, dil mi?
“Dil iledir hanelerin güzelliği ve dildedir
güzelliklerin bütün sırrı.”
“Dilimizin güzelliğince güzelizdir ve dilimizin güzelliğince
güvenliyizdir insanlar nezdinde.”
“Yüzümüze bakanlar dilimize kulak kesilirler hep.”
“Dilimiz fenalıklar terennüm ediyorsa yüzümüze
bakacak kimsecikler kalmaz çevremizde. “
“Ve çektiğimiz dilimiz belasıdır ömrümüzce.”
“Ya söyleyemediklerimizdir hüznümüze ve
yalnızlığımıza sebep ya da düşünmeden söyleyiverdiklerimiz.”
“Ah vah etmek boşunadır. “
“Söylenenler geri alınamaz ve iz bırakır değip incittiği
yüreklerde.”
“Bizi sevindiren mutluluktan uçuran onca söz
aklımızdan uçup gider de inciten sözler otağ kurar zihnimize. “
“Hele bu söz dost birinden çıkmışsa külliyen
kalıcıdır ve olmadık zamanlarda aklımıza düşer.”
“Ne gönlümüzü kıranları unuturuz ne de gönlünü
kırdıklarımızca unutuluruz.”
“Oysa hep güzellikleri hatırlamak ve güzelliklerle
hatırlanmak isteriz.”
Milleti
ayakta tutan, fertleri birbirine bağlayan, sosyal hayatı
düzenleyen, millî şuuru besleyen dil değil midir?
İnsan dil ile düşünür.
Dilin gelişmesi düşünceye, düşüncenin gelişmesi de
dile bağlıdır.
Çeşitli medeniyetlerin meydana getirilmesini
sağlayan düşünce, gelişmesini dile borçludur.
Dilin önemini anlatan ne güzel sözler var:
“Bana mükemmel bir lisan ver, sana büyük bir millet
teşkil edeyim.” (Leibniz)
“Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır.”
(Ludwig Wittgenstein)
“Kuşlar ayaklarıyla, insanlar dilleriyle
yakalanırlar.”
(Thomas Füller)
Ya gönül, gönlü anlayabildik mi?
Gücünü kavrayabildik mi?
Ya gönül
bilmezler, gönül tanımazlar dili çok iyi bilseler ne çıkar!
Sorunları çözmek için,
Bu kültürü yaşatabilmek için,
Yok olmamak için,
En önemlisi dili yaşatabilmek için,
Gönül birliği şart!
Gönül birliği de ancak gönülleri sevgiyle,
hoşgörüyle dolu insanlarla mümkün.
Yoksa, Mevlâna, “Aynı dili konuşanlar değil, aynı
duyguları paylaşanlar anlaşır!” sözünü bunun için mi söyledi?
Bu sözden şunları mı anlamalıyız?
Şu mesajları mı veriyor bu söz?
Gönül insanlarının, gönül erlerinin sayısını
arttırmalı.
Fertler, donanımlı gönlün unsurları olan sevgiyi,
aşkı, hoşgörüyü layıkıyla kavramalı.
Milletin temeli gönüllerde gizli unutulmamalı.
Aynı dili konuşan ama aynı duyguları paylaşmayan
insanlardan da korkulmalı.
Gönül
sultanı, aşk çağlayanı Mevlana diğer bir sözünde de
"Gönül
birliği, dil birliğinden üstündür." der ve gönle dikkat çeker.
İnsan dile inanmalı,
Dil gönle huzur vermeli, dil konuşmadığı zaman
gönül daralmalı.
Gönlün gıdası, dili olmalı.
Diliyle dolmalı, diliyle coşmalı.
Peki,
gençliğin gönül teli titremeden nasıl bilir kıymetini dilinin?
Hem, dilin yuvası gönül değil mi?
Dil gönülde büyümez mi?
Dili gönül beslemez mi?
Gönülsüz dil yaşar mı?
Dil kalbin aynası,
Gönül de, ruhun aynası değil mi?
Gönül ikliminde dili iyi kavramak, onun gücüne
inanmak,
Sözlerin sıcaklığında olmak, sözün sıcaklığıyla
gönüller yapmak olmalı amacımız.
Eğer gençliğimiz, “ Dilimi bilinçle konuşacağım,
dünümü tarih suruyla yâd edecek, bugünümü, yarınımı gönül
coşkusuyla, onurumla yaşayacağım! “ derse,
“Toplumumuzun ve dünyamızın, daha çok barışa, daha
çok huzura, daha çok anlayışa sevgiyle kucaklaşmaya ihtiyacı var.”
derse.
Bu
şuurda, böylesine derin gönüllere sahip Çerkes gençleri yetişirse,
Bu gönül birliği kurulursa, dilin de işi kolay
kültürün de.
Böylece
farklı anlamlar kazanır “kâfe” de “yunafe” de.
İnanın, gönül diliyle seslendirilememiş, hâl
şivesiyle renklendirilememiş sözler, ne şekilde seslendirilirse
seslendirilsin, yine de istenilen seviyede etkili olamayacaktır.
Unutmayalım, dilimizin güzelliğince güzeliz ve güvenliyiz.
Dilimiz açık, berrak, olsun.
Gönüllerimiz aşkla, sevgiyle dolsun... |