Kültür ve kimlik tutkusu olanlar.
Güzel kültürlerinin tatlı rengi ve
hoş kokusuyla bezenenler.
Bencil dünyamızın geldiği, kültür
ve medeniyet yarışının önemini kavrayanlar.
Dilsiz, inançsız, kültürsüz
yaşanamayacağının farkına varan güzel insanlar.
Bu ideali, bu duyarlılığı,
gençlikle paylaşıp onları iyi yetiştiremezsek, ham bir
hayalin ilerisine geçemeyeceğimizin farkındayız değil mi?
Gençlik olmadan geleceğimizin
olamayacağının,
Gücümüzün kültürümüz,
kültürümüzünse gücümüz olduğunun bilincindeyiz değil mi?
Biz ne yapıp ne edip, kültüre
duyarlı gençlik yetiştirmeliyiz.
Bunun içindir ki biz büyükler,
kültürümüzü kusursuzca yaşamalı, model oluşturmalıyız.
Yeri geldikçe gençler gibi
düşünmeli, onların ruh yapısını çok iyi kavramalıyız.
Biz, kültürümüzü orijinal
paketiyle albenili hale getirip, yeni neslin beğenisine
sunmalıyız.
Sanırım ancak o zaman
gençlerimizin kültürüne karşı sevgisi, sevdası, tutkusu
oluşacaktır.
Yol var mı ki sevmekten,
sevdirmekten başka!
Gençlerin, kültürü, kimliği adına
yakıcı tutkusu olmalı.
Büyükler bu tutkuyu oluşturmalı.
Bu tutku sıcak, sımsıcak dernek
ortamlarında oluşmalı.
Dernek yöneticilerinin
kucakları sıcacık olmalı, kolları çok geniş açılmalı, yüzleri
her daim gülmeli.
Dernek başkanları, projelerinin
en realistini en kapsamlısını, harcamalarının en hacimlisini
gençler için yapmalı.
Dernekler, gençlerin karmaşık
dünyasında sıcacık bir ana kucağı olmalı.
Gerilimden uzak, sevgi, şefkat,
hoşgörü ortamı olmalı.
Hayata küsenler,
yanlışlarından kurtulmak isteyenler derneğe sığınmalı.
Gençler hayat bulmalı dernekte.
Dernek, kültür limanı, hayat
kaynağı olmalı.
Genç, enerjisini, buradaki
sosyal, sanatsal ve kültürel etkinliklerle harcamalı, yeni
enerjilerle, ümitle dolmalı, gözünü yeni ufuklara dikmeli.
Yürekleri sancılı,
Bakışları bulanık
gençlerimizin huzur limanı olmalı.
Yüzler gülmeli, ruhlar huzura
ermeli derneklerde.
Dostluklar sıcacık ve kalıcı
olmalı bu kültür merkezlerinde.
Artık yıkılmalı derneklerin o
eski imajı.
Kültür sevenlerin, insan
sevenlerin, yüzü gülenlerin şen ortamı olmalı.
Tatlı müzikleri, güzel
sohbetleri, neşeli gençleri, anlayışlı, hoşgörülü, babacan
dernek yönetimiyle sevgi ve kültür atmosferi olmalı
derneklerimiz.
Gençler, iple çekmeli hafta
sonlarını, dernek programlarını.
Yazanı, çizeni, okuyanı,
oynayanı, çalanı, eğleneni, sohbet edeni, yiyeni, içeni,
dinleyeni, izleyeniyle gökkuşağı gibi rengârenk bir dünya olmalı
derneklerimiz.
Nabız atışları yavaşlamış,
isyan kıyısında gezintiye başlamış gençlerin huzur limanı olmalı
derneklerimiz.
Hayatın keşmekeşinde yalnız
kalan, zihinleri karışan gençlerin, gönül akordunun yapıldığı
mekân olmalı derneklerimiz.
Kavga mı, kin mi, kıskançlık mı?
Asla olmamalı kardeşler arasında.
Tatlı, doyumsuz sohbetlerimiz,
saygın thamadelerimiz, demli çaylarımız, boy boy
delikanlılarımız, zarif saygılı kızlarımızla apayrı bir dünya
değil mi derneklerimiz?
Sevgi oluşur, samimiyet
gelişir, güzellikler büyür bu hoş ortamda.
Kim demiş burası bir dernek diye?
Bir okul, bir fakülte, bir
kültür merkezi burası!
Estetik davranış kazanma merkezi,
Sağlıklı iletişim kurmayı öğrenme
merkezi.
Ana dili güzel konuşma,
Stres ve sıkıntılardan uzaklaşmak
için terapi merkezi.
Sosyal ilişkileri zirveye
çıkarma,
Tarih şuuruna erme merkezi.
Dili, kültürü, kimliğiyle
sarmaş dolaş, insanca, hayatı doğru yaşamayı öğretme merkezi.
Bu ruh ve bu güzelliklerle
dolmalı, taşmalı derneklerimiz.
Sevgili üniversiteli
gençlerimizin gittikleri şehirdeki evleri, sıcacık yuvaları,
anneleri, babaları, sığındıkları limanları olmalı derneklerimiz.
Eğer, gençlere bu imkânı
tanımayan,
Bu konuda beyin fırtınası
yapmayan,
Proje üretmeyen,
Ümitsizlik cenderesinde günü
kurtarmakla,
Ezberini tekrarlamakla meşgul
olan dernek başkanımız varsa, yandık demektir.
“ Her gün dernek kapısını ben
açıyorum! ” yiğitliğiyle öğünen, dernekteki okey masasında
günü öldüren, dernekleri kahvehane ve dedikodu hane haline
getiren başkanlarımız varsa vay halimize!
Gün, derin uykudan uyanma
günüdür!
Gün, gençliği yeniden keşfetme ve
kültürle besleme günüdür!
Gün, kıskançlıkları, kini,
nefreti unutma günüdür!
Gün, kardeşliği hatırlama, onu
besleme, büyütme günüdür!
Gün, yok olmamak için yarını
kurtarma operasyonu için ne gerekirse samimiyetle gereğini yapma
günüdür!
Gün, büyük düşünme günüdür!
Gün, elleri tutuşturma, yürekleri
birleştirme günüdür!
Gün, samimiyet sınavını başarıyla
verme günüdür!
Gün;
Kardeşliklerin hatırlandığı,
Dostlukların icra edildiği,
Öfkelerin yenildiği,
Kin ve nefretin yok edildiği,
Sevgilerin çoğaltıldığı,
Yarışların güzellikler için yapıldığı,
Kırık kalplerin tamir edildiği,
Gençlerimizin, sevgisiz,
anlamsız ve ışıksız yaşamayı bırakıp,
İnanarak, coşkuyla yaşamaya
yöneldikleri gün olmalı.
Gençlerin heyecanla dolduğu,
ruhlarının doyduğu, gün olmalı.
Düşünün, gençlerimizin
ekseriyetinin başarı merkezli yaşadığını.
Düşünün, yaptıkları işe ruhlarını
kattıklarını.
Düşünün, tutkularından dolayı her
sabah yataklarından aşkla fırlayıp kalktıklarını.
Düşünün, güzel ana dilleriyle
konuşan, ana diliyle hayal eden, ana diliyle rüya gören, sevgi
diliyle muhabbet eden, sevdayı, aşkı, hoşgörüyü kendi diliyle
yaşayan gençleri hayal edin.
Bir düşünün bu gençlerin,
sevginin tükenmez gücünü anladığını, gönül yapmak için,
insanlığa bir şeyler katmak için yaşadığını.
Bir düşünün, güzel gençlerimiz
tarafından inceliğin, sabrın, cesaretin, birbirini sevmenin,
gereği gibi anlaşıldığını, layıkıyla yaşandığını.
“İnsanları insan, en değerli
yaratılan” olarak gördüklerini bir düşünün.
Bir düşünün, bizi biz yapan
değerlerle bezenmiş gençlerin oluşturduğu güzel toplumumuzun
yeni bir geleceğe uyandığını.
O zaman, gençlere inananlar da
inanmayanlar da,
Daha özgün düşünen,
Kendi kendine yeten,
Hayalden gerçeğe geçen,
Kültürüyle, inancıyla bütünleşen
idealist genç ruhun yansımalarını birlikte görecek
Ve mutluluktan başlar göklere
erecektir.
Açtığımız her bahçede baharmış, doğru.
Hangi dala el atsak yemiş varmış, doğru.
Doğrudur en güzel dünyada olduğumuz,
Fakat nedendir ya Rab bu susuzluğumuz.
Suyu gürül gürül akan çeşme başında?
(Cahit Sıtkı TARANCI)
Bu toplum, bu kültür, bu gençlik
için son dererce önemli konumda bulunan dernek başkanlarımız,
yöneticilerimiz, büyüklerimiz, çıkmazlarımızdan kurtulabilmemiz
için mutlaka:
“ Ya bir yol bulmalı! ”
“ Ya bir yol açmalı! “
“ Ya da ( Allah rızası için)
yoldan çekilmeli!”