Şüphesiz, büyük maharet ister
yazmak.
Zihnen iyi hazırlanacaksın.
Sancılı bir süreç yaşayacaksın.
Yazacaksın, beğenmeyecek
sileceksin, değiştireceksin.
Çay olacak, kahve olacak, çoğu
zaman bunlar buz gibi soğuyacak,
Vay efendim, ses olmayacak,
gürültü duyulmayacak.
Yazıya başlamadan kitap
karıştırılacak, şiir okunacak…
Belki de fonda müzik olacak…
Yani yazarın azami derecede
dikkatli ve sancılı olmaya ihtiyacı vardır.
Ta ki duygular, düşünceler yazıya
dönüşsün, samimiyetle birleşip gönüllere aksın.
Selam, toplumu, kültürü için
düşünen, üreten, sancı çeken, her hafta yeni bir konuyla CC’de
samimiyetle yerini alan güzel insanlara.
Selam, zor beğenen, kolay
eleştiren bir toplumun sorunları için beyin fırtınası
oluşturan yürekli, siz sevgili dostlara.
Selam, hayata dair güzellikleri
paylaşmak için çırpınan bu fedakâr insanlara.
Zira onlar, hem kendilerine hem
de başkalarına yetecek kadar coşkuludurlar, gayretlidirler.
Sizler, tabii ki binlerce
yıllık bir gelenekten devralınan mirasın yok oluşunu seyirci
kalamazdınız.
Zaten hangi yürekli insan buna
tepkisiz kalabilir ki?
Bu düşünce ve gönül insanlarının,
coşturucu mesajları vardır.
Kültürlerinin yok oluş sancısını
derinden duyarlar.
Her daim yeni neslin kimlik
derdiyle dertlenirler.
Yok olan, kaybolan gençliğin
acısını olabildiğince hissederler.
”Değişim kuşağını” önemserler.
Toplumsal sorunlarımıza karşı
yeterli, etkili ve pratik çözümler üretirler.
Onlar, yüreklerindeki sevgi
dolu tek kalpten, binlerce kalbe sevgi doldurabilirler.
Onlar, yepyeni ufuklardan
bahseder, büyük düşünür, etkili hissederler.
Her dakikası anlayış ve arayış
içinde geçer onların.
Büyük olmak için başkalarının
küçük olmasının gerekmediği hakikatine gönülden inanırlar.
Bu güzel insanlar,
Toplumunun hayallerini
ateşleyebilecek güçlü coşkuya, etkili enerjiye sahiptir.
Güçlü kelimeleri, anlamlı
cümleleriyle kimliklerde duygusal devrimler yapmayı, beyinlerde
yeni düşünce yolları çizmeyi, duyguları tetiklemeyi bilirler.
Küçük çirkinlikleri genellemeyip
hep güzel bakabilir, güzel görebilirler, güzel düşünebilirler.
Güçlü kelimelerin sihirli gücüne
inanırlar.
Yazarak geleceğin haritasını
çizerler.
Toplumu, kültürü için her daim
beyin fırtınası yaşarlar.
Duygularını, düşüncelerini,
yazıyla belgeye dönüştürür, sürekli doğruları ve güzellikleri
ararlar.
Kalplerindeki sevginin, evreni
kuşatacak kadar güçlü olduğuna gönülden inanırlar.
“Yazar, hayatın her anında
etrafında olup bitenlerden, zihnî serüveninden, duyup
düşündüklerinden sonuç çıkarabilenlerdir.”
“İşitilen, gözlenen, hissedilen,
tasarlanan birçok duygu ve düşünce, yazarın hammaddesidir.”
“İyi bir yazar, en küçük
ayrıntıyı kaçırmadan, hayatın bütün hadise ve durumlarını bir
başkasına aktarmaya kenetlenendir.”
“Yazar, başkasının
umursamadığı, görmediği veya fark edemediği birçok olayı etraflı
bir biçimde algılayan, yorumlayan ve onu estetik bir
duyarlılıkla yeniden inşa edendir.”
“Bir yazının “edebî” değeri,
estetik kaygı, seviyeli bir dil ve usta bir anlatımla ortaya
çıkar. “
“Bütün bunların sağlanması,
elbette çileli ve sabırlı bir işçilikle mümkündür.”
Konuşulacak, yazılacak dünya
kadar konu varken, insanların kişiliklerini konuşmak, onları
yazmak, söz düellosu yapmak doğru mu acaba?
Hırçın metotlarla hiçbir yere
varılamaz.
Varılsa da zaten bize yakışmaz.
Yazarlarımıza yakışan,
toplumumuza yeni ufuklar açmak, aşınmış geleneksel yapının
dışına taşmak, milletinin geleceği için düşünce üretmek olmalı
değil mi?
Sevgili güzel insanlar,
Değerli dostlar,
Yüreği tutulan bir avuç insan
sizi anlayamayabilir ama inanın çabalarınız karşılıksız
kalmayacaktır.
Toplumla, inançlarla ve
birbirinizle çatışmamak şartıyla hepinizi gönülden alkışlıyor,
muhabbetlerimi sunuyorum.
Tabiî ki bu duyarlılıkla,
binlerce yıllık bir gelenekten devralınan mirasın yok oluşuna
seyirci kalamazdınız.
Bu toplumun, bu kültürün size çok
ihtiyacı var.
Yüreğinize sağlık.
Yolunuz ve bahtınız açık olsun.