Duygusuz, aşksız ve idealsiz bırakılan
gençlik aşkın içini boşalttı.
“Kâfe” de yetmedi “kaşenlik” de.
Sevdayı unutan, aşkı kaybeden
nesil, sürüklendiği girdabın içinde.
Bir el uzanıyor internetin
karanlık dehlizlerinden.
İmdat sesleri yükseliyor
girdabın eşiğinden.
Bir dünya ki sömürü, açlık, savaş
ve ölümlerle insan değerler yok sayılıyor.
Bir dünya ki insan haklarına
saygısızlığın tablosu çiziliyor.
Ve bu mekanın sahipleri büyükler,
yeni sakinlerine dostluğu, sevgiyi, paylaşmayı, insani ve ahlaki
değerleri taşıyamıyor.
Boşuna değil günümüzde merhamet,
sevgi, aşk sözcüklerinin daha fazla anlam kazanması!
Tevekkeli değil bu yaşlı dünyanın
genç sahiplerinin bu tılsımlı sözcüklerle gereği gibi
tanıştırılmayışı!
Yoksa kara bulutlarla çepeçevre
sarılan dünyamızda bu sözcüklere yer mi kalmadı?
Tanışıyor mu neslimiz sevgiyle,
sevdayla, aşkla?
Yoksa aşksız da
yaşanabileceğini mi öğrettik onlara?
Sevdasız hayata mahkum mu
ettik onları?
Sonunda olanlar oldu.
Aşkı kaybeden, sevdayı unutan
nesil, duygusuzluk girdabına sürüklendi kaldı.
Kaybettik dalyan gibi gençleri,
sırma saçlı güzelleri.
Kaybettik temiz duyguları, gerçek
aşkı, dostluğu, mutluluğu, en önemlisi de ideali ve umudu.
Değil mi ki insan sevdikçe iyilerin
en iyisi güzellerin en güzelidir.
Varlığın ve yaşamın tadına varır,
en belirgin sorumluluklardan en yüce özgürlüklere uçar insan
sevdikçe.
Sevgi ne yaptırmaz ki insana?
Kimini yakmadı mı?
Kimini canından usandırmadı mı?
Kimini de çöllerde susuz bırakmadı
mı?
Aşk dağları deldirmedi mi?
Aşk, kimini Tahir, kimini
Zühre yapmadı mı?
Heyecanla bekliyoruz,
gençliğimizin, rehavetten, sahte sevgilerden, kompleksten,
kapristen, internet çıkmazından başını kaldırıp, kurtulup:
“Merhaba sevgi, dostluk ve
mutluluk!”
“Merhaba ideal ve umut!” diyeceği
günü.
Kuşkusuz insan yüreğinin en büyük
gerçeğidir sevgi...
Sevgi her şeydir
Sevgi sevgi dedikleri
Bir hayal mi düş mü ola
Kafdağı'nın ötesinde
Anka denir kuş mu ola
( .…)
Sevmek
Nokta almaz
Çocuklar.
Sevmeye nokta koyan
Sınıfta kalır.
Onun,
Virgülleri vardır
Çocuklar.
Sevmek noktalanmaz;
O, noktadır.
(Özdemir Asaf)
Sevgisiz kalmak
Havasız, ışıksız, susuz kalmak
gibidir!
Sevgi sağlıktır.
Sevgi dostluktur.
Çölde kalanlara su,
Yorgun düşenlere uyku,
Umutsuzlara mutluluk,
Hastalara esenlik, şifa
Ne değildir ki sevgi?
(….)
Gönül, sevgi evidir çirkinlikler
barınmaz.
Sevmesini bilmeyen güçlüklerden arınmaz.
Mutlu geçsin günleriniz, aşkla
dolsun yüreğiniz.
Gönlünüzde güller açsın, sevgi gülleri deriniz.
(….)
BİZE SEVMEK YAKIŞIR
Gönül kilidini koparma
dostum
İnsana, sevgiye koşmak
yakışır
Sevdiğin dağların da ardında
olsa
İnsana, yol bulup aşmak yakışır
Saklama kalbinde duyguların
Bir o sevda bölsün uykularını
Çal sazını, söyle şarkıları
İnsana sevilmek, sevmek yakışır
Yaradan ne güzel bilmiş
işini
Kurda kuşa sevilmek, sevmek
yakışır
Yorulma, ara bul arkadaşını
İnsana, sarılmak sarmak yakışır
İnsanı bazen bir dal çiçektir
sevinçlere boğan...
Nice arılar bal özlerini, nice aşklar
sevgilerini bulur çiçeklerde...
(….)
Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer
gibi
Geceleri ateşler içinde
uyanarak
Ağzımı musluğa dayayıp su içer gibi…
Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla
geçer gibi
İstanbul'da yumuşacık kararırken
ortalık
İçimde kımıldanan bir şeyler
gibi
Seviyorum seni "Yaşıyoruz çok
şükür"der gibi
(Nazım Hikmet)
Söyle sevda içinde türkümüzü
Aç bembeyaz bir yelken
Neden herkes güzel olmaz
Yaşamak bu kadar güzelken?
İnsan dallarla, bulutlarla
bir,
Aynı mavilikten
geçmiştir.
İnsan nasıl ölebilir
Yaşamak bu kadar güzelken?
(Fazıl Hüsnü
DAĞLARCA)
Bütün insanları dost bil
Kardeşin bil kızım
Sevincin ürünüdür insan
Nefretin değil kızım
Zulmün önünde dimdik tut
onurunu
Sevginin önünde değil kızım
(Ataol BEHRAMOĞLU)
Gelin ey sizler, gelin diz dize, daha
sıkı,
Doyasıya görelim
yüzlerimizi,
Sevelim birbirimizi
gönülden,
Görünüşde savaştayız amma
Aslında uzlaşmışız ezelden...
Bahçeye çıkalım, açılmış gülleri
görelim
Güllerin en güzellerini
derelim
Etek etek dökelim sevginin
önüne
Sevelim sevilelim...
(Mevlâna)
Ne yaptık ne ettik bilmiyorum ama
içini boşalttık aşkın.
Hani iyilerin en iyisi, güzellerin en
güzeliydi insan sevdikçe...
Gençlerimize soralım biliyor mu gerçek
aşkı?
Tanışıyor mu gençler sevgiyle
sevdayla, aşkla?
Yoksa insanı insan yapan bu yüce duygu
günden güne azalıp yok mu oluyor?
Yoksa içi boşaltılmış aşkla yaşamayı
mı deniyor?
Benciliğin, kin ve nefretin,
şiddetin, ön yargıların, mutsuzluğun ve umutsuzluğun kol gezdiği
günümüz dünyasında ne kadar muhtacız sevgiye, sevdaya ve aşka.
Ne kadar muhtacız.
Dünyayı çocuklara
verelim
Bir günlükte olsa öğrensin dünya
arkadaşlığı
Çocuklar alacak elimizden dünyayı
Ölümsüz ağaçlar dikecekler...
(Nazım Hikmet)
Kurtaracaksa yine savgi kurtaracak
bizi
Varmı artık bir çıkar yol
söyleyin
Sevmekten sevilmekten
başka
Bu uçsuz bucaksız koca boşlukta
Var mı ondan daha üstün bir
güç
Bir kurtuluş yolu, bir
mutluluk
Uzanan barışa ve dostluğa
(Mehmet SALİHOĞLU)
Gökyüzü dediğin bir dilim ekmek
Bal sürdük üstüne
Karanlığa çicek ekerek çıktık güneşe
Bölüşmeyi bir öğrenebilmek
Gök bizimdir yer de...
(İbrahim
YILDIZ)
SEVGİ KURTARACAK BİZİ
Kurtaracaksa sevgi kurtaracak
bizi
Ölüm olmasa da,ölüm
korkusundan
Kıskançlıktan, kötülükten,
boşluktan...
Hiç şöyle yaklaştınız mı insanlara
Sevgiyle,dostlukla,güzellikle
Sordunuz mu onlara
dertlerini
Uzattınız mı ellerinizi…
Gençler: “Tahir olmakta ayıp
değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp
değil.”
Ah keşke gençliğimiz mayasında
var olan sevginin gücüne bir inansa!
Bir inansa aşka ve onu yürekten
paylaşsa! |