2009, ilk günden mikrofonu alsa
eline ve avazının çıktığı kadar bağırarak: “Ey Türkiye’deki
Kafkas toplumu, insanların acımasızca öldürüldüğü, masum
çocukların kin ve nefrete kurban edildiği, annelerin
gözyaşlarının sel olup aktığı, yer yer kan gölüne dönen bir
dünyada yaşıyorsunuz. “
“Eminim, hoşgörüden, insanlıktan, barıştan uzaklaşan insanoğlu,
sizleri de çok üzüyor. Sizler de çok utanıyorsunuz bebekleri
katleden bu vahşetten! Sizin de yüreğiniz kan ağlıyor, aç,
susuz, ilaçsız, sizden yardım bekleyenlerden. Ayrıca, sizin
de Kafkas Toplumu olarak çözüm bekleyen öncelikli pek çok
probleminiz var!”
“Ben, bu yıl size bir sürpriz
yapacağım. Dileyin benden ne dilerseniz! Tek bir dilek
hakkınız var. Bu isteğinizi kesinlikle yerine getireceğim . Hadi
bir araya gelin, öncelikli isteğinizi belirleyin, dileğinize
kavuşturacağım sizi!” dese ne yapardık.
Nasıl haberleşir, nasıl bir araya
gelirdik?
Hangi öncelikli sorunumuzu
ön plana çıkarırdık?
“Thamade”ler ne derdi
buna?
Dernekçiler nasıl yaklaşırdı
olaya?
Aydınlarımız ne söyler,
yazarlarımız neyi vurgulardı?
“Forum”larımızda neler
yaşanırdı?
Bayanlar ne önerir,
gençler ne tepki verirdi?
Evet, sonunda bu temenni
gerçekleşir.
2009, Kafkas toplumuna teklifini
sunar:
”Biraraya gelin, en kısa
sürede kararınızı bildirin!” der.
“Bu altın fırsatı kaçırmayalım!”
diyen Kafkas toplumu, yurdun dört bir yanından gelen
temsilcilerin oluşturduğu mahşeri kalabalıkla bir araya
gelir.
Divan oluşmuştur. Üyeler sırayla
söz hakkı alır.
İşte temsilcilerin duygu ve
düşünceleri:
- Sayın divan başkanı, 2009’un
kastettiği “Kabartay”lardır, “Abzeh”ler, bu
konunun dışındadır.
- Buraya “Abhaz”lar niye
geldi ki onlar “Adige” mi?
- Arkadaşlar, Çerkes
olmayanın ne işi var burada, “Çeçenler”, “Dağıstanlılar”…
- Kıymetli misafirler, öncelikle
şu “Wubıh”ları, “Shapsugh”ları konuşalım bir.
- Arkadaşlar, Türkiye’de
ayrılmayı, Kafkasya’da birleşmeyi savunanlar var ya…
- Sayın hemşehrilerim, bana göre
“dönüş “fikrine katılmayan, hangi boydan olursa olsun bu
toplantıda asla görüş belirtemez!
- “Maxsıma” içmeyi günah
sayanlara söz verilmesin lütfen!
- “Kafkasya”ya gidip
oraları görmeyenler bu topluma nasıl olur da fikir babalığı
yapar, gerçekten anlayamıyorum ben!
- Yahu o konuşan kişi “Kiril”
i okuyup yazabiliyor mu ki onu dinliyorsunuz?
- 45 yaşın altındakiler bu
toplumda ne zaman söz sahibi, rey sahibi olmuş, niye konuşuyor
bunlar. Biz “thamade”leri dinlemek istiyoruz.
- Hani bizim “Şeş”imiz,
bizim televizyon hakkımız yok mu?
- Ben 80 yaşındayım. “Work”
bir aileye mensubum. Gençken, komşu köye cenazeyi haber vermeye
gitmiştim. Tabi gençler bilmez bunları. Cenaze habercisinin ata
binişi, attan inişi, kamçıyı tutuşu çok farklıdır, bu
toplantının gündemi bu olmalı öncelikle. Bunları gençlere
öğretmeliyiz mutlaka.
- Değerli katılımcılar, telaşa
gerek yok! Gelin, önce iyice düşünelim. Bu yıl, “yunafe”
yapalım, acelesi yok, konuşalım, tartışalım, 2009’a
cevabımızı 2010 da verelim.
- Bence en öncelikli meselemiz,
düğünlerde “akordeoncu” bulamıyoruz, bunu öneriyorum,
öncelikle bunu tartışalım.
- Valahiii doğru söylüyorsun,
hatta “kaşenlik” müessesesinin aldığı darbeyi de
unutmayalım, bu da çok önemli!
- Arkadaşlar artık “wug”de
yapamıyoruz farkındaysanız.
- “Kâfe” oynarken…
- Benim yüce divana bir teklifim
var: Çok yorulduk küçük bir “mahalli düğün” ile ara
verelim toplantıya. Dinlenelim biraz!
- Uygundur, uygundur…
- Ben de katılıyorum arkadaşıma,
“düğün thamadesi”ni seçelim hemen.
- Uygun olan “thamade”leri
önerelim…
Toplantıya yarım saat ara
verilir.
(Ara uzadıkça uzar, nihayet iki
saat sonra toplantı kaldığı yerden devam eder.)
Toplantı, divan başkanının
uyarısıyla başlar:
- Değerli katılımcılar, uzunca
bir zaman geçti, daha asıl konuya gelemedik. Lütfen ayrıntıları
ve kişisellikleri bir tarafa bırakıp gündemi konuşalım! Hayati
öneme haiz bir gündemimiz var, istirham ediyorum!
Yine konuşmacılar:
- Ben birinci oturumda
söyleyemedim, asıl sıkıntı, bazı gençler, thamadelerin karşısına
geçip konuşabiliyor, utanmadan, sıkılmadan fikrini beyan ediyor.
Allah aşkına bu ne haldir yahu!
- Değerli misafirler, rahmetli
dedem derdi ki…
- Yahu şunu çok merek ediyorum,
bu tür toplantılarda neden gereği kadar bayan ve genç
bulunmuyor? Hani biz çok sosyal bir toplumduk?
- Ben, gördüğünüz gibi beli
bükülmüş yaşlı bir insanım. Heyecanla, nefes nefese geldim
aranıza. Toplantının başından itibaren sizleri hayretle
seyrediyor, ibretle dinliyorum. İnanamıyorum gördüğüm manzaraya.
Buraya bizler bastırılmış
duygularımızı tatmin etmek için mi toplandık. Ayıptır yahu!
- Değerli başkan, eğer bizler “din”
ile “kültür”ü …
- Asıl konu nedir biliyor
musunuz? Çerkes demek…
- Bakın derneklerin görevi
aslında…
- “Çerkes Halk Kongresi”
toplandı, biliyorsunuz…
- Cenazelerimizde el tutmak
kucaklaşmak...
- Abhazya …
- Hiç unutmuyorum, CC’de
bir köşe yazısında…
- Federasyonlarımız aslında…
- Şu derneklerimiz var ya inanın…
- Ne demek “Kafkas” yahu… “Adige”
dernekleri…
- Kuzeybatı Kafkasya’nın en
batısı…
- İnanın Adige TV…
- Aslında sürgün… Göç…
- Hıristiyanlık,
misyonerlik, Müslümanlık…
- 450 düşüncesi var ya
arkadaşlar…
- Osetya’yı…
- Şu birleşikçiler…
- Maykop…
- Bakınız, vatan ne demek…
Ana-vatan, ata-vatan, ara-vatan…
- Aslında Müslümanlık ve
Çerkeslik…
- Devam eden imza kampanyalarını…
- Nalçik…
- Dil olmadan, dili konuşmadan
asla…
- Doğrusu şu dostluk kulüpleri…
- Adige-Abhaz…
- Aslında ekonomik ve sosyal…
- Geç Allah aşkına, ödülü kim
kime veriyor…
- Ne demek “2008 in en iyileri”,
yani iyi olmayanlar kötü …
- Filistin ve Gazze…
- Ben ödüle ödül demem ödül
benim…
- DÇB var ya…
- Ben derim ki: Zengin
Kafkaslı işadamlarımız…
- Sanatçılarımız var ya…
- Üç cumhuriyetin
birleşmesi olayı…
- Aslında ”yunafe”lerimiz…
- Bu güzel toplantıda…
- Diaspora… diasporanın…
diasporada…
- Düğünlerimiz…
- Derneklerimiz…
- Siz…
- Biz…
- “Yefe”…
- “Kâfe“…
- “Yunafe”…
- …
(Gün batmış hava kararmak üzere…)
Bayan temsilciler ve gençler
ısrarla söz hakkı istiyor.
Toplantı devam ediyor…
Salonun arka sıralarındayım,
yorgunum, bitkinim.
Derin sessizliğimle duygularımı
içime gömmüş durumdayım.
Mırıldanıyorum:
“İçimde maziden kalan
duygular,
Ağla, geri gelmez günlere
diyor.”