...................
...................
GELİN BU SEÇİMİ BİZ KAZANALIM!
27.02.2009
YEMUZ Nevzat Tarakçı
...................
...................
Bizi seçsinler bu seçimde. Biz kazanalım. Asaletimize, dayanışmamıza, istişare mantığımıza, tertip ve düzenimize… oy versinler.

Derneklerimizi ziyarete gelen bütün siyasiler: “Gerçekten bir kez daha anladık ki bu kültür, yaşatılması gereken bir kültürmüş! Bu kadar süredir birlikte yaşamamıza rağmen nasıl tanıyamamışız bu güzel insanları?” desin.

“Biz, Çerkesleri, sadece yemekleri, müzikleri ve danslarıyla tanırdık. Meğer bir medeniyetmiş bu kültür!”

“Bu toplum, kültürel duyarlılığı, dayanışması, hoşgörüsü ve geleneklerine bağlılıklarıyla model bir toplummuş!” desinler.

Desinler de bize oy versinler. Versinler ki biz kazanalım!

Ne olur biliyor musunuz o zaman?

O zaman bakarsınız biz de inanırız asil, zarif ve takdir edilen bir toplum olduğumuza.

Biz de inanırız, bu muazzam sermayenin öz sahiplerinin bizler olduğuna!

En önemlisi de komplekse, reflekse gerek kalmaz o zaman!

“Çerkes’ ten hırsız olmaz! Çerkes’ten iki yüzlü insan çıkmaz, yalakası olmaz Çerkes’in, çünkü gururu müsaade etmez onun!” hakikati tarafımızca da anlaşılırsa, işte o zaman işimize bakabiliriz biz de!

Ah keşke, ayrıntıları bırakıp “gerçek iş”imize bakabileceğimiz günler de gelse! 

AMAN DİKKAT!

Yok eğer dernek yöneticilerimiz derneklerde küçük hesaplara girerse.

Benimki, seninki, düşüncesiyle eski hastalıklar canlanır, şovenist duygular depreşirse…

Başkanlar, siyasi görüşlerini toplumlarına dayatmaya kalkarsa…

Daha da garibi “ Ben de filan partinin bilmem kaçıncı sırasının talibiyim!” derse…

Aday ve adaylıklarla uğraşırsa, partilerin kapılarını aşındırırsa, “Oğlum da kızım da işsiz!” endişesiyle davranırsa, bu seçimi dernek başkanlarımız kaybetmiş olur.

Bununla kalsa, derneklerimiz yıpranmış, Türkiye’deki Kafkas toplumu kaybetmiş olur!

Aman dikkat! 

İZLENECEK YOL NE OLMALI?

Farkındayız tabii, normal zamanda STK’ ları ciddiye almayanlar, bu dönemde sivil inisiyatifle görüşmek, fazladan bir kişiyle el tutuşmak, duygu alışverişinde bulunmak için çan atıyorlar.

Farkındayız bu hassas dönende  dernek yöneticilerimize büyük görevler düşmekte!

Elbette  bu seçim dönemi en iyi şekilde değerlendirilmeli.

Peki, bu siyasi karmaşada izlenecek yol ne olmalı, hangi ölçüler kullanılmalı?

Dernek yöneticilerimizin, üst kurul temsilcilerimizin tutumu nasıl olmalı?

Muhakkak, siyasetle, siyasilerle mesafeler çok iyi ayarlanmalı.

Bütün fırsatlar, küçük hesaplara girilmeden,  kişiselleştirilmeden, bu toplumun zarafet ve asaleti ön plana çıkarılarak akıllıca kullanılmalı.

Bunun için bu hassas dönemde dernekler, kendi bünyelerinde mutlaka ve acilen “seçim komisyonları”  oluşturup çalışmalar titizlikle yürütülmeli.

Bu çalışmalarda kimse asabileşmemeli, derneklerimizi ziyarete gelen siyasiler üzülmemeli, kırılmamalı, onlardan hesap sorma ortamına gelinmemeli.

Sohbetler, bu asil kültürün sahiplerinin güzellikleri, uyumları, hoşgörüleri ekseninde gelişmeli.

Bu toplantılarda, kültürlerin yaşatılabilmesi için gerekli olan “TV”, toplumların hayat damarı olan “dil” ve diğer hayati öneme haiz unsurlar dile getirilmeli. Bu toplumun olmazsa olmazları ciddiyetle belirtilmeli. Bu konulardaki haklı taleplerin haklılığı bir kez daha vurgulanmalı.  

Derneklerimiz bu işi ciddiye alsa, Türkiye geneliyle derneklerimizin ileri görüşlü yöneticileri, kollarını alabildiğine açarak bütün siyasileri kucaklasa,  sahip olduğu  kültürü ve bu kültürün sahiplerini bu vesileyle tanıtsa.

Seçim sonunda, yüzlerce yönetici, binlerce siyasi, bu toplumun gücünü, derneklerimizin fonksiyonunu anlamış olsa, bu güzel bir kazanç sayılmaz mı?

Bu toplumun kültürü, bu zarif insanların duruşu, duygu ve düşünceleri on binlere ulaşsa, kazanan benim kültürüm olmaz mı?

Misafirlerimiz : “Bu kültürü yakından tanımakla çok mutluyuz. Bu seçim döneminde bizler, aydın, çağdaş bir toplumu yakından tanıma fırsatı bulduk!” derse, kazanan biz olmaz mıyız? 

Hal böyleyken, yetkililerimizin  kendi dünya görüşlerine göre hareket etmelerine gerek var mı?

Gerek var mı , derneklerimizde küçücük,  ince hesaplar yapmaya?

Gerek var mı,  benim partim, senin ideolojin demeye?

Gerek var mı, kırıp dökmeye?

O halde gelin bu seçimi biz kazanalım! 

KÜLTÜRÜMÜZ KAZANMALI!

Hiç şüphesiz, içinde yaşadığımız büyük topluma kendimizi doğru ifade edebilmek için altın bir fırsattır bu seçim dönemi!

Liderleriyle, siyasileriyle, medyasıyla…

“Biz, siyaset üstüyüz, siyaseti hiçbir zaman sevemedik, bize göre değil bu siyaset!” tarzındaki yaklaşımlar yüzde yüz doğru bile olsa, bu hareketli ve hararetli dönem lehimize işlemeli.

Bu hassas dönemde kültürümüz, toplumumuz kazanmalı!

Kafkas toplumunu yakından tanımayanlar, tanımalı bu asil duruşlu güzel insanları.

Bu duyarlılığı göstermek zorunda bütün dernek başkanlarımız! 

Peki, siyasiler derneğe davet edilmeli mi?

Yoksa, “Siyaseti de sizi de sevmiyoruz biz, uzak durun bizden!” mi denmeli?

Değilse: “Biz, her görüşe eşit mesafedeyiz, bizi ziyaret etmek, düşüncelerimizi almak isteyen olursa, başımızın üstünde yeriniz var, buyurun!” mu denmeli?

Kimlere “kalpak” giydirilmeli, kimlere “yamçı” hediye edilmeli?

Derneklerimiz tabii ki siyasete bulaşmamalı. Arada olması gereken mesafe mutlaka korunmalı. Fakat bu mantık, seçim döneminde ziyarete gelecek misafirlere dernek kapısını kapatma bağnazlığına dönüşmemeli.

Derneklerimizin kapısı her siyasi partiye aynı oranda aralanmalı. Herkese aynı güler yüz gösterilmeli. Medeni insanlara yakışır şekilde karşılıklı fikir alışverişine ortam hazırlanmalı.  

SEÇİM DÖNEMİNİ FIRSAT BİLMELİ DERNEKLERİMİZ

Temennim, sivil toplumun çok kıymetli olduğu bu nazik dönemde, dernek yöneticilerimizin,  geniş ufukla büyük düşünerek kültürümüzü kazançlı çıkarmaları.

Yalnız, şöyle bir çıkmazımız var galiba. Seçim dönemine kadar siyasetle ve siyasilerle ilgilenmeyeceksin, üye olmayacaksın, aday göstermeyeceksin her vesileyle siyasetle dalga geçeceksin, seçim haftasında “Neden bizi aday göstermiyorlar?” diye feryat edeceksin.

Var mı aramızda bu mantığı çözebilen?

Haaa! Bu arada derneklerimizden resmi olmayan seçim görüntüleri gelmeye başladı. Hem ipotekli hem de kalpaklı ve yamçılı görüntüler…

Haydi hayırlısı!