Dernek başkanı kardeşim, seçim
fırtınası ortalığı kasıp kavururken, siz tecrübeniz, donanımınız,
doğru yerde dik duruşunuzla, toplumunuzu, derneğinizi,
kültürünüzü en güzel şekilde temsil ettiniz, kutluyorum sizi.
Bu seçim fırtınasında derneği
siyasete bulaştırmadınız, üyelerinizden bir hırsla
listelere girmek isteyenlerin güdümüyle siyasileri kapı kapı
dolaşmadınız. Sakin, ağırbaşlı tavrınızla temsil ettiğiniz
toplumunuzun ve asil kültürünüzün gereğini yaptınız, tebrik
ediyorum sizi.
Ya duygusallığa kapılıp, çok iyi
tanımadığınız, iyi niyetinden emin olmadığınız kişilerin
kefili olarak bir heyecan, bir telaşla partilerin kapısını
aşındırsaydınız? Siyaseti, elinize yüzünüze bulaştırsaydınız
ne olurdu acaba? Artar mıydı toplumunuzun itibarı? Kazanan
kim, kaybeden kimler olurdu?
“Yöneticilikte duygusallığa yer
yoktur!” diyerek, siyasetle kültür derneği arasında olması gereken
mesafeyi korudunuz. Söylemleriniz ve eylemlerinizle toplumumuz,
kültürümüz kazandı, kutluyorum sizi.
Derneğe hiçbir siyasi partiyi
çağırmadınız ama derneği ziyarete gelenleri parti ayrımı yapmadan
sıcacık karşıladınız. Her toplantıda kültürümüzü,
toplumumuzu, olmazsa olmazlarımızı, tebessümünüz ve tatlı
üslubunuzla anlattınız, doğruları haykırdınız, kutluyorum
sizi.
Partilerin dernek ziyaretinden
sonra bazı üyelerinizin yapabileceği lüzumsuz konuşmaları,
dedikoduları, engin hoşgörünüzle, sağlam kişiliğinizle önlediniz,
yanlışa fırsat vermediniz, güzelliklerin konuşulmasına imkan
tanıdınız.
Ya oturup ekibinizle iştahla
dedikodulara katılsaydınız?
Ya üyelerinizin nezaketini
istismar etseydiniz?
Ya durmadan birilerini
eleştirseydiniz, benlik ve haset ekseninde dönüp dursaydınız,
küskünlükleri arttırsaydınız, kırgınlıkları çoğaltsaydınız ne
olurdu üyelerinizin durumu, derneğinizin hali?
Ya yönetiminiz ve yakınlarınızla
yaptığınız sohbetlerin değişmez konusu, “kişiliklere saldırmak”,
lüzumsuz tartışmaları alevlendirmek” olsaydı?
Ya üyeleri anlamaya değil
yargılamaya çalışsaydınız?
Ya herkesi kucaklamak yerine onları
dışlasaydınız?
Ya sağcı- solcu, eskiler-yeniler,
gençler-yaşlılar … diyerek birliğinizi bozup, düzeninizi
yıksaydınız, ne büyük talihsizlikler yaşanırdı?
Oysa siz, iyi bilmediğiniz konuda
asla konuşmadınız, zanla, önyargıyla kimseyi mahkum etmediniz,
kimseleri yargılamadınız, her üyenizden azami derecede
yararlanmaya çalıştınız, her adımınız, birliğinizi, dirliğinizi
güçlendirdi. Bu güçle siyasiler nezdinde de büyük itibar
kazandınız, tebrik ediyorum sizi.
Kalpağı, kamçıyı, yamçıyı
sefil etmediniz. Bu sembolik büyük değerlerin kime, ne zaman ,
nasıl, nerede verileceğinin hesabını iyi yaptınız, kutluyorum
sizi.
Derneğinize gelen her siyasi, bu
toplumun dik duruşunu taktir ederek ayrıldı dernekten. Herkese: “Bravo,
meğer bu toplum için kişilik, dayanışma ve toplumsal gurur ne
denli önemliymiş!” dedirttiniz.
Daima toplumun menfaatini ön planda
tutunuz. “Bizler de sizlerdeniz!” söylemleriyle, muhatabına
bir parmak bal çalmayı politika zanneden, rolünü oynayan
siyasilerin, toplumumuzu istismar etmesine fırsat
vermediniz.
Bazı Kafkas Derneği yöneticilerinin
ezberlerini bozması gerektiğini, kültürel, sosyal ve
ekonomik yönden toplumunu gereği gibi tanımayan sözde
yöneticilerin, asla bu toplumun önünde durmaması gerektiğini
apaçık gösterdiniz.
Ne yazık ki, yönetim de olsa başkan
da olsa, çözüm üretmeyen acizlerin yapabileceği şeyin,
olayları kendi eksenlerinden saptırıp, menfaat mecrasına
yönlendirmek olduğu gerçeğini unutmadınız.
Siz, asla üyelerinize isyan
ettirecek iki yüzlülük içinde olmadınız, kutluyorum sizi.
“Sizi seviyoruz!”
iltifatlarına aldanıp, siyasilere verilen isimlerin liste başı
olacağını sanan, bu yüzden ilgililere abartılı iltifatlar
yağdıran, “fiyasko” dan sonra da kırılan, küsen, esip
kükreyen, derneği küçük düşüren yöneticilerden olmadınız.
Derneği, karışık hesapları içine
çekmek için akla ziyan hatalar yapan aynı bağın mahsulü
garip, tuhaf üyelerinize fırsat vermediniz.
Farkındayım, ortalık durulduğunda,
gerçekler açığa çıktığında, “yüzü kireç gibi bembeyaz”
olacak bazı şahısların maalesef aranızda olmasına ziyadesiyle
üzülüyorsunuz.
Yeri geldikçe: “
Statükoculuğumuzdan, tembelliğimizden, çekişmelerimizden
kaynaklanan başarısızlığımızı, yenilgimizi mertçe üstlenme
yürekliliğini gösterelim!” diyorsunuz.
Siz, toplumumuz için de
siyasetin kaçınılmaz olduğunu, bu alanda da söz sahibi
olunması gerektiği bilinciyle liyakatli üyelerinizi, özellikle de
gençleri bu alana yönlendirdiniz.
Bu ileri görüşlülüğünüzden, bu
ezber bozan tavrınızdan dolayı kutluyorum sizi.
Siz, “Laf ile verirler aleme
binlerce nizamat, bin seyyie bulunur hanelerinde!” sözünden
hareketle, siyasetin, zaman ve insan öğüttüğünü, siyasetçinin
işinin büyük ölçüde demagoji olduğunu unutmadınız.
Hem siz, hayatın, siyasetten,
ticaretten, kavgadan, savaştan, krizden ve seçimden ibaret
olmadığının bilinciyle hareket ediyor, sevgiye, dostluğa
birlikteliğe önem veriyorsunuz.
Daha da önemlisi siz, bu toplum ve
kültüre hizmet için yüreğini otaya koyan samimi insanları
kendisine rakip sanarak onların gölgesinden bile çekinen,
onları sindirmek, yok etmek için çalışan, küçücük düşünen sözde
dernek başkanları gibi olmadınız.
Siz, eleştirilere hep açık oldunuz.
Gözü dönmüş tavırlarla, “Kimse beni eleştiremez!” titreyişleri
içinde bulunmadınız.
Siz, ümitsizliği, yakınmayı,
ağlamayı, küsmeyi, hırçınlığı bırakıp ümidi, sabrı ve hoşgörüyü
tercih ettiniz.
Tahmin ediyorum ve gönülden
inanıyorum ki bu soğukkanlılığınızın, bu isabetli kararlarınızın
temelinde, istişareye verdiğiniz değer ve kişiliklere
duyduğunuz saygı yatıyor. Düşüncenizi paylaşan veya
düşüncelerinize karşı çıkan herkesle geliştirdiğiniz güzel
diyalog yatıyor.
Kendinizi hizmete, sevgiye
adadınız, herkesi kucakladınız, kırgınlıklara fırsat vermediniz,
yani seçimi siz kazandınız!
Evet güzel kardeşim,
farkındayım, bu siyaset fırtınasında sizi en çok üzen, sıcak
olmayan eller, leke bulaşmış diller, samimiyetten uzak gönüller
olmuştur.
Eminim, o güzel yüreğinize,
unutulan vefanın, çabucak eskitilen sevdanın, gönül
değirmenlerinde hızla öğütülen muhabbetin gölgesi düşmüştür.
Ama buna rağmen seçimi siz
kazandınız! Seçimi, toplumumuz, kültürümüz kazandı!
Kutluyorum sizi!
Siz, samimisiniz, sevgi dolusunuz,
sempatiksiniz, pratiksiniz.
Sizi çok seviyorum.
Gönülden kutluyorum sizi!
Not:
Nezaketi ve zarafetiyle dünyanın
takdirini kazanan bayanlarımızın “kadınlar günü” nü
kutluyor, bu zarif insanların, “anne” olarak, “eş” olarak
üstlendikleri ağır sorumlulukta başarılar diliyorum.
Hayatın, özellikle aile içi
yükümlülüklerin kadın- erkek ayrımı yapılmadan uyum içerisinde
paylaşılması temennisiyle. |