Yorgunuz, telaşlıyız, asabiyiz,
gerginiz. Çünkü okumuyoruz!
Zihnimiz ve kalbimiz bin bir parça.
Çünkü doğru yaşayamıyoruz!
Doğru yaşayamıyoruz, çünkü
okumuyoruz!
Hayatın gürültüsünden birbirimizi
duyamıyoruz. Bağırıyor ama sesimizi duyuramıyoruz. Çünkü
okumuyoruz!
Kültürümüz eriyor,
gençliğimiz tükeniyor, güzelliklerimiz kayboluyor. Çünkü okuyarak
örnek olamıyor, yeni nesle okumayı sevdiremiyoruz!
Okumuyoruz, okutamıyoruz, okumayı
sevmiyoruz, sevdiremiyoruz!
Peki, “Nart”lar, “Setenay”lar
okumazsa, düşünüp üretmezse, sadece kulaktan dolma bilgilerle
yetinirse, ”Dedem öyle diyordu!”yu aşamazsa, Allah aşkına ne olur
bizim halimiz?
İşte damar burası bence!
Konuşmaktan, yüzleşmekten korktuğumuz yer burası. Sözün tükendiği
an burası işte!
O – ku – mu – yo – ruz !
Ne yazık ki genciyle yaşlısıyla çok
az okuyoruz ama her şeyi biliyoruz!
Dedemiz, babamız anlattı ya bize,
daha ne gerek var gerisine!
Gerek var mı okumaya, gerek
var mı yorulmaya?
Oysa, kitap, dergi ve gazete
sayfalarında aydın insanlarla buluşmak ne hoş, ne doyumsuz bir
duygu. Sevgili gençlerle bilgiyi, sevgiyi, ilgiyi paylaşmak,
insandan, kültürden, sevgiden, aşktan yani hayattan
bahsetmek, hayatı paylaşmak ne tarifsiz bir duygu!
OKUMAK, KENDİNİ BİLMEKTİR!
Duygu, düşünce ve hayallerin söz ya
da yazı ile güzel, etkili bir şekilde anlatılması sanatına
edebiyat demiyor muyuz?
Gerçek edebiyat da aşk, sevgi,
sevda değil mi?
Edep, estetik, incelik, muhabbet,
mutluluk, güzel söz, ince öz değil mi?
Ah keşke sevgili gençlerimiz, bir
dalsa sözlerin derinliğine, mananın inceliğine!
Bir dalsalar gerçek aşka, sevgiye,
sevdaya…
Değil mi ki kitaplar aşkı söyler,
değil mi ki şarkılar sevdayı besteler.
Temennim, sevgili gençlerin,
yüreklerinin, okuma aşkıyla, sevgiyle, güzelliklerle dolması.
GENÇLER LÜTFEN OKUYUN!
Sevgili gençler,
Zihnînizi hayata uyandırmak,
İç dünyanızı süslemek,
Kendinizi layıkıyla tanımak,
Aydınlanmak,
Yıkanmak,
Işığa yürümek,
Karanlık dünyayı aydınlatmak için,
Cahilliğin canına okumak için,
Nefsin kör inadını kırmak için,
Sevgiye koşmak, sevgiyle dolmak
için OKUYUN! Lütfen okuyun!
Kendinizi okuyun, kültürünüzü,
tarihinizi, başarılı, örnek insanların hayatını okuyun!
Ama ne olur okuyun!
“Kurnaz insanlar okumayı küçümser,
basit insanlar ona hayran olur, akıllı insanlar ise ondan
faydalanır.” der F. Bacon
Diğer bir düşünür de: “Az yazanın,
hafızasının kuvvetli, az konuşanın hazırcevap, az okuyanın da
bilmediğini bilir gibi göstermesi için, çok kurnaz olması
lazımdır!” der.
Galiba biz, okumadan da bu kültürle
yaşayabileceğimizi sanıyoruz? İşte burada yanılıyoruz!
Okumadan olmaz, asla olmaz!
Toplumu, özellikle de gençliği
okumadığı halde ayakta kalan bir medeniyet var mı acaba
yeryüzünde?
Tarih ve kültür, sadece dinleyerek,
sohbetlere katılarak değil, okuyarak, özellikle de önemli eserleri
tekrar tekrar okuyarak elde edilir.
Biz ancak, okuma zevki kazanmış,
kültürünü, tarihini kaynağından öğrenmiş, zengin birikimli gençler
sayesinde çağdaş topum haline gelebiliriz.
KAÇIMIZ OKUYARAK ÖRNEK OLDUK?
Kelimelerle düşünmez mi insan?
Kelimelerle hayal etmez mi?
Duygu ve düşüncelerini kelimelerle
anlatmaz mı?
Kelime hazinesi zengin olan insanın
ufku daha geniş, olaylara bakışı, nesneleri algılaması daha
nitelikli olmaz mı?
Kelime hazinesinin zenginleşmesi, hafızanın disiplinli kavrama
yeteneğine kavuşması, öncelikle kitap okumakla mümkün değil
mi?
Hal böyleyken, biz büyükler, hangi
küçük yavruyu kitabın sıcacık kollarına, yumuşacık kucağına
teslim ettik de şimdi şikâyet ediyoruz?
Kaç gencimize kitapların gizemli
dünyasının kapısını araladık, kaçımız okuyarak örnek olduk?
Unutmayalım, Kafkas gençliğine
kitap okumanın sevdirilmesi, özendirilerek yaygınlaştırılması,
onlara tarihimizin, dilimizin, edebiyatımızın yani kültürümüzün
layıkıyla tanıtılması, sevdirilmesi hayati önem taşımaktadır!
Bu konuda gereğini yapmayan herkes
ağır vebal altındadır!
Çünkü okumak kendini bilmek,
kendini tanımaktır.
BU KÜLTÜR YAŞAMALIYSA BU TOPLUM
OKUMALI!
Kültür bir milletin konuştuğu
dilse,
Mensup olduğu dinse,
Tarih bilinciyse,
Gelenek ve görenekse,
Güzel sanatlarsa,
Bu kültür, okumadan nasıl
kazanılır, nasıl gelecek nesillere taşınır, okumadan nasıl
yaşatılır?
Bu kültür yaşamalıysa bu toplum
okumalı!
Oysa biz, hep paradan, maldan,
mülkten bahsettik, “şan, şöhret, meslek” dedik,” Önemli
olan paradır, iştir, kazançtır!” dedik. Dedik ve de işi bitirdik.
Okuyan, araştıran, sorgulayan bir
toplum özlemiyle. |