Siz buna sevgi derseniz, aşk derseniz
o zaman sormazlar mı size: “Hani kültür sevdanız, hani birlik
şuurunuz, kardeşliğiniz, hani ortak paydanız, idealiniz? Hani,
hani...” Çalışmalarını büyük
fedakârlıklarla ve başarıyla sürdüren, binlerce okuyucusu,
katılımcısı olan birkaç güzel internet sitemiz var.
İnanıyorum ki bu site sahipleri,
Türkiye şartlarında takdir bile beklemeden özveriyle yürütüyorlar
bu hizmeti.
Bu fedakâr insanların zor şartlarda
vesile oldukları sosyal ve kültürel hizmetlerse övgülerin en
anlamlısını hak ediyor.
Emeği geçen herkesi gönülden
kutluyorum.
Bilenler bilir, bu kültürün
yaşaması, yaşatılması için internet sitelerimizin hayati
önemini.
Bu ortamlarda binlerce insan bir
araya geliyor, duygu ve düşüncelerini paylaşıyor, okuyor,
yazıyor, tartışıyor, eleştiriyor, araştırıyor, doğruyu bulmaya,
bildiklerini aktarmaya çalışıyor.
Bunlar, gündeminde kültür, toplum
ve iletişim olan insanlar için az şey mi?
Kim istemez sitelerimizin
kalitesinin daha da artmasını?
Kim sevinmez katılımcıların
çoğalmasına, kadroların zenginleşmesine?
Peki bu siteler, aynı kültür,
aynı toplum için çaba harcamıyor mu?
Gayretler, emekler “Bu kültür
mutlaka yaşatılmalı!” ideali için değil mi?
Elbette farklılıklar, farklı bakış
açıları olacak!
Doğal olan da bu değil mi?
Bu farklılıklar, zenginliklerimiz
değil mi?
Ya farklılıkları, kavga ve kınama
malzemesi yapabilecek yeteneğe sahip kişilere ne demeli?
Hâl böyleyken, bu sitelerin emektar
kurucuları, değerli katılımcıları asgari müştereklerde tek
yürek, yeri gelirse tek bilek olmalı değil mi?
Hangi iyi niyetli kardeşimiz
tersini söyleyebilir?
Dışlayıcı, öteleyici çirkin
söylemleri hangi akl-ı selim insan alkışlayabilir?
Bu bağlamda bize yardımlaşma ve
dayanışma mı yoksa kardeşlerimizi rakip kabul edip rekabet
etmek mi yakışır?
SANAL SIKINTININ KAYNAĞI
Birkaç gündür CC’de bir bardak
suda koparılan fırtına neredeyse kırgınlıklara gidecek,
fırtınanın dalgaları bazı güzel hasletlerimizi alıp götürecek
boyutta.
Hayret ki ne hayret, “Ben, samimi
olarak bu kültür için varım!” diyen bazı gençler, aynı davaya
hizmet eden kardeş siteyi neredeyse hainlikle suçlayacak!
Bilmem ki buna hırs mı
denir, tahammülsüzlük mü denir yoksa üslupsuzluk mu?
Gerekçe ne olursa olsun, bu saha bu
kadar boş bırakılmamalı, kontrolsüz davrananlar, taşkınlığa
uzananlar, bulanık suda avlanmayı sevenler hak ettiği
şekilde uyarılmalı.
Yarın ah, vah edip utanacağı
duygusal sözleri sarf etmemeli hiç kimse!
Bize birliktelik yakışıyor, bize
dayanışma yakışıyor!
ÖZETLE:
Kafkas Diasporası Com.dan
gelen bir teklif: “Sitemizde yazan değerli yazarlarımızla (ki ben
de Uzunyayala com.daki değerli yazarlarımızın yazılarını zevkle
okuyorum) birlikte filan ve filan yazarların da bizde yazmasını
arzu ediyoruz.” şeklinde bir talep. Ve bu talebe verilen mantıklı
ve makul bir cevap. Ve sonrasında bir CC yazarının her iki
sitede de yazma isteği.
Yani bu topluma, bu kültüre daha
fazla emek harcama gayretinin neresi yanlış?
Bunun neresini, nasıl
eleştiriyoruz?
Allah aşkına biri beni de
aydınlatsın!
Bilgi ve birikimini kendi üslubuna
göre sanal ortamda okuyucularıyla paylaşan birikimini, gayret ve
enerjisini takdir ettiğimiz bir büyüğümüz, neymiş efendim
başka sitede nasıl yazarmış?
Ne olur yapmayalım, etmeyelim!
Böyle ipotek koymaya kimin hakkı var! Ticari bir kurum mu burası?
Kültür dünyasında, sevgi ve
kardeşlik atmosferinde olur mu bu hiç?
Allah aşkına bir insanın bu kültür
adına daha fazla üretmesi daha fazla çaba harcamasına neden karşı
çıkarız?
Peki, farklı gazetelerde farklı
konuları okuyucularıyla paylaşan profesyonel yazarlara ne demeli?
Onlara “Hain!” mi demeli yoksa?
Bu son gelinen nokta, kültürümüz
adına kâr mı zarar mı, bunun muhasebesini neden yapmayız?
Kime ne zararı olacak bir kültür ve
toplum adamının farklı bir yerde farklı binlerce kişiye davasını
anlatmasının?
Ben, kültürüm, toplumum adına başka
sahada da faydalı olacağım, oradaki kardeşlerime de davamı
anlatacağım, diyorsa bir insan, bana düşen bu gayreti
alkışlamak, bundan istifade etmeye çalışmak olmalı değil mi?
“Benim yazarım” sahiplenmesi,
yerinde çok güzel, çok sıcak bir davranış ama “Benim yazarım başka
yerde asla yazamaz!”ın mantığını anlayan var mı?
Keşke bu konuda Sayın Dr. Necdet
Hatam duygusallığa kapılmadan haklılığını savunsa, Sevgili
Kuban da her zamanki demokratlığını, tecrübesini, hoşgörüsünü,
ileri görüşlülüğünü devreye soksaydı. “Bunu yadırgayanlara, neden
yadırgadınız, paylaşımdan ne zaman kaçtık, paylaşırız elbet, gayet
de iyi olur!” deseydi ve bazılarını şaşırtsaydı.
Konuyu kişiselleştirmenin,
germenin, gerilmenin hiçbir anlamı yok! Bana , olaya çok amatörce
yaklaştık gibi geliyor. Gereksiz yere üzdük üzüldük.
Neden tebrik etmek, teşvik etmek
varken, tenkit eder tepki koyarız anlamıyorum ki?
“Sizi tebrik ediyoruz, sitemizdeki
güzel yazılarınızın yanında bir başka kardeş sitede de haftalık
yazı yazmaya başladınız, gönülden kutluyoruz sizi!” demek varken
nedir bu acı söylemler?
Buna siz “sevgi“ diyebilir misiniz?
Buna “aşk” diyebilir misiniz?
O zaman sormazlar mı size:
Hani kültür sevdanız?
Hani birlik şuurunuz?
Hani kardeşliğiniz, hani ortak
paydanız, hani, hani… demezler mi?
Bir güzel insanın, güzel
düşüncelerini paylaşmak bu kadar zor olmamalıydı.
“Biz yazarımızı çok seviyoruz,
yazarımız sadece bu sitede yazabilir, başka yerde yazacaksa
gitsin, istemiyoruz!” demek için kültür bilincini, kardeşliğin
önemini bir tarafa atmak gerekmez mi?
“Yazarımızın yazısını buradan
okuyabilirler, hatta alsınlar yazıyı kopyalasınlar sitelerine,
buna zaten müsaade ediyoruz.” demek de ne kadar doğru bilmiyorum.
Peki, bu yazar aynı şeyleri mi
yazacak sanki farklı sitelerde?
Bizlerin de istifade edeceği farklı
konular farklı bakış açıları olamayacak mı?
Farklı mekânlarda, farklı
okuyuculara değişik konularda zenginlik sunulmayacak mı?
Konu bu kadar basitken çirkin
komplo teorilerine ne gerek var ki?
Keşke Sevgili Kuban da
Sevgili Oğuz Berk de karşılıklı sitelerde yazışsa, duygu ve
düşüncelerini paylaşsa!
Zaten bu iki güzel insan da bu
olgunlukta değil mi?
Her şeye rağmen CC bu olay
karşısında tepki koymak yerine, teşvik etmeliydi, yazarını bu
açılımından, bu gayretinden dolayı tebrik etmeliydi diye
düşünüyorum.
Bu arada eğer, bir bardak suda
kopartılan fırtınaya kapılarak Uzunyayla Com yazarlarını veya
okuyucularını rencide edersek yazık ederiz!
O zaman hep dillendirdiğimiz
Çerkeslik ortak paydamız nerede kalır?
Nerede kalır kardeşliğimiz?
Böyle olursa buna sevgi demezler,
buna “biz ve ötekiler” ayrıştırması derler.
Bazen, küçük şeylere takılıyor,
bir damla suda boğuluyoruz galiba.
Bu toplum bunları aşmak zorunda!
Bu tarz tepki, sevgi değil CC’ye
gölgedir. |